17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Strateji 8 Eylül 2008 / 219 Çiğdem ERMAN TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası Sistem 21. yüzyılda kendini tekrar YENİ DÜZEN KÖLELİĞİ Günümüzde zorla, aldatmayla, tehditle, ediyor nüfuz kullanarak veya kişilerin C S TRATEJİ 21 İ nsanların, özellikle de çaresizlik içinde yaşam mücadelesi veren insanların bir mal gibi alınıp satılmaları, zorla veya kandırılarak bedenleri, emekleri kullanılmak suretiyle sömürülmeleri, kısacası insan ticareti tüm dünyada varlığını sürdüren bir sektör. Türkiye’de insan ticareti konusunda bilinçlenme sağlanması amacıyla İçişleri Bakanlığı Dış İlişkiler ve AB Daire Başkanlığı ve Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Türkiye Ofisi’nin işbirliği ile Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen bir kampanya başlatıldı. "İnsan Ticaretine Kayıtsız ve Tepkisiz Kalmayın" isimli bu kampanya 30 Haziran 2008 tarihinde başladı. Tüm dünyada insan ticaretinin başrol oyuncuları her zaman kadınlar ve çocuklar olmuştur. Çocuk ucuz işgücü, kadın ise bedeni kullanılarak kolay ve yüklü miktarda para getiren cinsel sömürü objesi olarak kullanılıyor. Yeni dünya düzeni olarak tanımlanan ve algılanan küreselleşme, tüm dünyada ekonomik, siyasi ve sosyal dengeleri değiştirdiği (bazı kesimlerce kabul edildiği üzere yenilediği) gibi insan ticaretinin yapısını da değiştirmiştir. Ülkeleri yakınlaştıran, yoksulluğun evrensel boyut kazandığı küresel düzende insan ticareti daha geniş bir ağ içerisinde faaliyette bulunuyor. Türkiye, Avrupa ile Asya ve Orta Doğu arasında köprü olması itibariyle insan kaçakçılığında kilit konumundaki geçiş olarak kullanılan ülkelerdendir. Kaçakçılık şebekeleri iş bulma veya daha iyi hayat tarzı sunacakları vaadiyle kandırdıkları çaresiz insanları sahte pasaport veya kimlik kullanarak veya kamyon, tır benzeri araçlarda saklayarak Türkiye’ye getiriyor. Kimileri burada satılarak kullanılıyor, kimileri ise Türkiye üzerinden Avrupa’ya kaçırılıyor. Yeni düzen köleliği Köleliğin meşru olduğu dönemlerde güçlü olanlar bir bölge veya ülkeyi işgal edip o bölge insanını tarlalarda, madenlerde, çeşitli yerlerde üretim alanında çalıştırıyorlardı. Bugün kölelik sisteminin meşru olduğu dönemde yapılan baskıcı ve sömürücü çalışma sistemi, aynı yöntemlerle başka bir ad altında kendini tekrar ediyor. Güçsüz, zayıf konumda olan insanların egemen güçler karşısında ayakta kalma süre ve seviyeleri kişilerin köle olup olmamasını belirliyordu. Zira Afrika ülkeleri ekonomik yetersizliklerle boğuşurken, dönemin en güçlü devletleri başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkeleriydi. İlerleyen yıllarda iki dünya savaşı yaşanmasının ardından hazırlanan ve tüm dünyada kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, özgür yaşam ve kölelik kavramlarına yer vermiştir. Beyannamede yaşama, özgürlük ve kişi güvenliğinin herkesin hakkı olduğu vurgusu, kölelik düzeninin var olduğu insanca ve özgürce yaşama hakkından yoksun kalınan dönemde yaşanan hak ihlallerinin bir daha yaşanmaması amacıyla yapılmıştır. Yine beyannamede kölelik ve köle ticaretinin her türlü şekliyle yasak olması da köleliğin tamamen kaldırılmış olduğu ve bir daha da geri gelmeyeceği anlamını taşımaktadır. TARİHİN TANIKLIK ETTİĞİ KÖLELİK Yüzyıllar öncesinden İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinin Afrikalılar üzerinde sürdürdüğü kölelik sistemi, 1807 yılında İngiliz Parlamentosu’nda köleliğin kaldırılması ile son buldu. Ancak kölelik İngiliz sömürgelerinde 1834 yılına kadar devam etmiştir. Afrikalı köleler, emeklerinden yararlanılmak amacıyla Kuzey Amerika, Güney Amerika ve Karayipler’e götürüldüler. İnsan haklarından mahrum, eşitlik kavramının telaffuz edilmediği bir düzen içinde mal gibi alınıp satılmak suretiyle maden ocaklarında, tarlalarda emek talebini karşılamak amacıyla kullanıldılar. İşkence görerek insan bedeninin dayanma kapasitesini aşan çalışma süreleri altında çalıştırıldılar. Pek çok insan ağır çalışma koşulları altında, yetersiz beslenme, tedaviden yoksun bırakılma sonucu genç yaşta öldü. Bir insanın köle olmasını belirleyen temel kriter Kölelik yeni dünyada da dili, dini, ırkı değildi. kapitlazmce kullanılıyor. çaresizliğinden yararlanarak çalıştırılan insan ticareti mağdurları da insan onuru ile bağdaşır yaşam şartlarından yoksun, işkence ve insanlık dışı muamelelere maruz kalıyorlar. Güney Afrika tarlalarında, Hindistan’da işçiler, çocuklar zorla ve vahşice dövülerek çalıştırılıyorlar. Fildişi sahillerinde ise aileler, çocuklarının Avrupa’da futbolcu olup, zengin olacakları vaadiyle kandırılıyor ve giden çocuklardan bir daha haber alınamıyor. Sovyet Rusya’nın dağılmasından sonra özellikle Türkmenistan, Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’da yaşanan ekonomik sıkıntı nedeniyle iş bulmak amacıyla Türkiye veya başka ülkelere gitmek zorunda kalan insanlar, insan tacirlerinin tuzağına düşüyorlar. Kadınlar başlangıçta işe yerleştirme vaadiyle kandırılıyorlar, daha sonra da pasaportları ellerinden alınarak baskı, şiddet gibi yöntemlerle korkutularak fuhuşa zorlanıyorlar. Pasaportlarının ellerinden alınarak, kendisini pazarlayan kişiye bağımlı bir hayata zorlanmaları, özgürlüklerinin yok edilmesi anlamına geliyor. Bu anlamda insan hakları evrensel beyannamesi hükümleri tüm dünyada ihlal ediliyor. Fuhuşa zorlanan kadın ve kız çocuklarının birçoğu ise HIV virüsü kaparak ölüm tehlikesi altında yaşamlarını sürdürüyor. BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin (UNODC) raporuna göre çoğu Asya ve Doğu Avrupa’da olmak üzere 127 ülke insan kaçakçılığının kaynağı durumunda olup, 27 milyon insan da köle gibi çalıştırılıyor. IOM’nin Türkiye istatistiklerine göre, 1830 yaş arası mağdurların oranı yaklaşık yüzde 52. Bu, ülke ekonomisi için de bir kayıptır. En verimli çağında çalışıp, üretip ülkesine katkıda bulunabilecek yaştaki gençler sömürülerek suç örgütlerinin kazanç kaynağı oluyorlar. Kazancı suç örgütlerine, zararı ülke ekonomisine ve sosyal düzene oluyor. IOM Türkiye Ofisi’nin 2005 yılında kullanıma açtığı 157 yardım hattı, bugüne kadar 150 mağdurun kurtarılarak ülkelerine gönderilmesini sağlamıştır. Ülkenin her yerinden ücretsiz olarak aranabilen bu hattın amacı mağdurların tespit edilerek kurtarılması ve korunmasıdır. Aynı zamanda tacirlerin de yakalanarak yargıya teslim edilme oranının artırılması hedefleniyor. Köleliğin olduğu dönemlerde de güçlü olanlar bir bölge veya ülkeyi işgal edip o bölge insanını tarlalarda, madenlerde, çeşitli yerlerde üretim alanında çalıştırmışlar. Bugün kölelik sisteminin meşru olduğu dönemde yapılan baskıcı ve sömürücü çalışma sistemi, aynı yöntemlerle başka bir ad altında tekerrür etmektedir. Her ne kadar kölelik her türlü biçimde yasaklanmış ve dünya ülkeleri de bu yasağı getiren sözleşmeyi imzalamışlarsa da değişen dünya düzeninde yaşananların kölelikten bir farkı yok. Kaldırılan kölelik düzeni daha ezici bir güçle geri dönmüştür.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle