16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 Melek KIRMACI TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası [email protected] lmanya Dönem Başkanlığı’nın ama en çok Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in ısrarlı çabaları sonucunda, 21 22 Haziran 2007 Liderler Zirvesi’nde, AB Anayasası’nın yerini alacak olan Reform Anlaşması üzerinde AB’ye üye devletler, Polonya ve İngiltere’nin itirazlarını aşarak uzlaşma sağladılar. Şimdi ter dökme sırası Portekiz’de... Portekiz Dönem Başkanlığı, Avrupa Birliği Anlaşması ve Avrupa Birliği’nin İşleyişine ilişkin Anlaşma’da değişiklikler öngören, protokoller ve deklarasyonlar dâhil olmak üzere toplam 279 sayfadan oluşan metnin Ekim ayında AB Liderler Zirvesi’ne sunulmasının ardından ulusal parlamentolar ya da referandum yoluyla onaylanmasını böylelikle Reform Anlaşması’nın daha önceden planlandığı gibi 2009 yılındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce yürürlüğe girmesi için çabalıyor. Ancak Haziran ayındaki Liderler Zirvesi’nde Merkel’in başını bir hayli ağrıtan İngiltere ve Polonya, Portekiz Dönem Başkanlığı’nın da başını ağrıtıyor. Halen üzerinde anlaşmaya varılamayan konuların yanısıra İngiltere’de Başbakan Gordon Brown’un Reform Anlaşması’nı referanduma götürmesi yönünde baskının gitgide artması ve 18–19 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek zirveden yalnızca iki gün sonra, 21 Ekim’de Polonya’nın erken seçime gidecek olması, Portekiz’in öngördüğü takvimin değişebileceği yönündeki endişeyi artırıyor. AB’yi oldukça değiştirecek… C S TRATEJİ etmesi ancak altı aylık dönem başkanlığı yerine üçlü başkanlık sisteminin getirilmesi öngörülüyor. Buna göre altı aylık süre ile dönem başkanlığını ard arda üstlenecek üç üye ülke Konsey toplantılarını birlikte yürütecek. Aslında üçlü başkanlık sistemi Almanya’nın 1 Ocak 2007’de dönem başkanlığını devralması ile zaten başladı. Buna göre ilk başkan üçlüsü Almanya, Portekiz, Slovenya işbirliği içinde olacak ve AB Konseyi’ne sunulacak raporlarda birlikte hareket edecekler. Taslak anlaşma metni, AB Komisyonu Başkanı’nın seçimi konusunda da yenilik getiriyor. Buna göre Avrupa Parlamentosu, Komisyon Başkanı’nı AB Konseyi’nin nitelikli oy çokluğu ile belirlediği adaylar arasından seçecek. Yine 1 Ocak 2007 tarihinde üye sayısı 27’ye ulaşan AB’de her bir üye ülkenin bir Komiserlik ile temsil edildiği düşünüldüğünde Komisyon oldukça hantal bir yapıya kavuştu. Bu nedenle 2014 yılından itibaren AB Komisyonu’nun üye sayısının azaltılması, Komiserlik sayısının üye ülke sayısının üçte ikisi kadar olması ve üyelerin beş yılda bir değiştirilmesi öngörülüyor taslak metinde. Yeni Reform Anlaşması’nın getirdiği yeniliklerden bir diğeri de "AB Dışişleri ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi". Ancak Yüksek Temsilci, Anayasa’da öngörüldüğü üzere AB Dışişleri Bakanı değil bugünkü Dış Politika Yüksek Temsilcisi Javier Solana’nın sahip olduğu dış politika ve güvenlik alanlarında yetki sahibi olacak. Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi’ne başkanlık edecek Yüksek Temsilci, yalnızca üye ülkelerin tamamının "evet" dediği alanlarda tüm üye ülkeler adına hareket edebilecek. Birliğin "AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi" yerine "AB Dışişleri ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi" tarafından temsil edilecek olması "kozmetik bir değişiklik" aslında. Zira Reform Anlaşması’na eklenen deklarasyonda Yüksek Temsilciliğin, "ne üye ülkelerin kendi dış politikalarını oluşturma ve uygulama ne üçüncü ülkelerde ve uluslararası organizasyonlarda birliğin ulusal temsili konularında bugün sahip olduğu sorumluluklarını etkilemeyeceği" vurgulanıyor. Yine Yüksek Temsilci, üye devletlerin BM üyeliğini etkilememesi kaydıyla üye devletlerin oybirliği ile karar aldığı konularda AB adına BM Güvenlik Konseyi’ne katılabilecek. Reform Anlaşması taslak metni, yukarıda birkaçının sıralandığı kurumsal yeniliklerin yanısıra oy sistemi ve karar alma konularında da birtakım yenilikler A Anayasa değil reform anlaşması Fransa ve Hollanda’da 2005 yılında yapılan referandumlarda reddedilen AB Anayasası’nın yerini alacak olan Reform Anlaşması taslağı, AB Anayasası metnini yüzde 96 oranında koruyor. Anlaşma ile AB Komisyonu’na başkan seçiminden, dönem başkanlığı sistemine kadar birçok değişiklik getiriliyor. REFORM ANLAŞMASI Fransa ve Hollanda’da 2005 yılında yapılan referandumlarda reddedilen AB Anayasası’nın yerini alacak olan Reform Anlaşması taslak metni, Angela Merkel’in ifadesiyle AB Anayasası metninin yüzde 96 oranında korunduğu bir metin olarak nitelendiriliyor. Reform Anlaşması’nın birçok konuda ortak politika üretmesi ve kurumsal yapıda birçok değişiklik getirmesi nedeniyle anayasa ile özünün aynı olduğunu düşünenlerin başka bir deyişle Reform Anlaşması’nın Anayasa üzerinde yapılan kozmetik bir değişikliğin yansıması olduğunu düşünenlerin sayısı oldukça fazla. Ancak AB marşı ve AB bayrağı gibi sembollerin yanı sıra "anayasa" kelimesinin de yeni metinden çıkarıldığı yeni taslak anlaşma metni, Anayasa’nın gerisinde bir metin olarak değerlendirilmekten kurtulamıyor. Yaklaşık 300 sayfalık Reform Anlaşması taslak metni, kurumsal ve siyasi alanda birçok yeniliğe imza atıyor. Öncelikle dönem başkanlığının yerine üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanları tarafından seçilecek bir kişinin 2,5 yıl süreyle AB Konseyi’ne başkanlık yapması öngörülüyor. Bununla birlikte dönem başkanlığı sisteminin devam
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle