16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

maddenin "Gürcüce bilmeyenlere öğrenmeleri için uygun zamanlı ücretsiz kurslar düzenlenerek öğretileceği ve toplumla bütünleştirileceği" biçiminde olması gerekirdi. Çünkü ulusal dilin bilinmesi ülkeden çok yurttaş için gereklidir. Ülkenin yurttaşlarına sunduğu nimet (iş, sağlık eğitim, bilim ve sanattan yararlanabilme) ve külfetlerden, ulusal dili bilenler daha çok nimetlerden yararlanırken, bilmeyenlere külfet (işsizlik vb) düşer. "Adaleti sağlama" adına çıkan kanunun bu maddesi de amacına uygun değildir. Belli ki Gürcistan’ın bazı kaygıları ya da farklı niyetleri vardır. Madde 8/1’de belirtilen değerlendirme raporuna göre "geri dönen statüsünün" verilmesi ya da verilmemesi söz konusudur. Verilmemesinin ölçütleri belli değildir. Kaldı ki, "verilmemesi" durumunun olmaması gerekir. Gürcistan vatandaşlığı, Ahıska/Gürcistan doğumlu ya da böyle birinin çocuğu olan herkesin en doğal hakkıdır. Bu kanun da zaten bunun için çıkarılmıştır. Eğer söz konusu olan yalan beyanlara karşı bir önlem almaksa bu zaten meşru bir durum değildir. Ahıskalı olduğunu ve 1944 sürgününde gönderildiğini belgeleyen herkes kabul edilmelidir. C S TRATEJİ Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Ahıska Türklerine sahip çıkan olmadı... 17 SONUÇ Bu yasa Gürcistan’ın, talebin beklediğinden fazla olması halinde bir kısım insanların haklarını elinden alacağı düşüncesinde olduğunu gösteriyor. Sanki Gürcistan hükümetinin kafasında belli bir sayı vardır. Bu düşünce, yasanın ruhuna da, çıkarılış gerekçesine de, adalet anlayışına aykırıdır. Potansiyel olan 300 bin kişinin hepsinin gelmesi Gürcistan’ı zorlayabilir (ki hepsinin gelmesi küçük bir ihtimaldir). Ama bunun sorumlusu Ahıskalılar değildir. Onlar kendi evlerinden gerekçe bile gösterilmeden silah zoruyla kovulmuşlar, bunun büyük sıkıntısını çekmişlerdir. Özür ya da tazminat talepleri de yoktur. Sadece evlerine dönmek istiyorlar. Gürcistan Ahıskalılara hak etmedikleri bir şeyi lütfetmemekte, sadece kaybettirilmiş hakları iade etmektedir. Yasada dile getirilmeyen ve gelecekte ciddi sorunlar yaratacak bir durum da, gelen kitlenin adının konmamasıdır. Romalı Plinius (2379), bölgede Kıpçakların yaşadığını kaydetmektedir (Kırzıoğlu 1992: 82). En azından milattan beri bölgede olan Ahıskalılar, sürgün öncesinde SSCB’de kimliklerinde "Türk" olduğu yazan tek kitledir. 1944’e kadar kendi dillerinde eğitim almış, Türkçe gazete yayınlamışlardır. Buna karşın Gürcistan Ahıskalıların Türklüğünü tanımak istememektedir. Kars Antlaşmasıyla Türkiye’nin garantörü olduğu özerk Acaristan’da bile hukuksuz uygulamalar yapan Gürcistan’ın iyi niyetli olmadığı düşünülebilir. Belirsizliği, Ahıska Türklerinin "kimliğinizi unutun, Gürcüleşin" telkini diye anlamak mümkündür. Kimlikleri konusunda hiç ödün vermeyen bu kitlenin bu telkini kabul edeceği beklenmemelidir. Bu durum hem Ahıskalılar hem de gelecekte Türkiye için yeni bir sorun alanı oluşturacaktır. Sorun, yeni sorunlara yol açmayacak biçimde çözümlenmelidir. Yasanın en büyük eksiği vatanlarına dönenleri neyin beklediğini açıklamamasıdır. Örneğin eski köy ya da kasabalarına, kendi evlerine mi yoksa herhangi bir yere mi yerleştirileceklerdir? Dağıtılacaklar mıdır yoksa belli bir merkezde mi toplanacaklardır. Eskiden kalma malları, arazileri var mıdır, varsa iade edilecek midir? Ahıskalılar doğal olarak kendi yurtlarına yerleşmek istiyorlar. Ahıskalıların ellerinden alınan yurtlarına yerleştirilen insanlar (Çavahet Ermenileri gibi) ne olacaktır? Onlarla ilişkileri nasıl düzenlenecektir? İçine girecekleri topluma uyum sorunlarını giderecek hazırlıklar yapılacak mıdır? Ülkenin şimdiki yurttaşları gelenleri hoş karşılamaya nasıl hazırlanacaktır? Yasada yukarıdaki soruların yanıtları yoktur. Bunların olumsuz da olabileceğini düşünmek zorundayız. Bu halde neler olacaktır? Yasayı genel olarak değerlendirdiğimizde Gürcistan Parlamentosu’nun sanki Avrupa Konseyinin yasağını savmak için hazırladığı kanısı oluşuyor. Yasada adeta "nasılsa gelmezler", ya da "nasılsa az gelirler" ya da "gelseler bile azını alır, gerisini reddederiz" ya da "gelenler ne halleri varsa görsün" gibi bir ciddiyetsizlik SSCB’deki kimliklerinde "Türk" olduğu yazan Ahıskalılar, 1944’e kadar kendi dillerinde eğitim almış, Türkçe gazete yayınlamış olmalarına karşın, Gürcistan bu etnik kimliği tanımak istemiyor. Ancak geri dönmesi beklenen yaklaşık 300 bin kişiye herhangi bir etnik statü de vermiyor. ve samimiyetsizlik söz konusudur. Gürcistan’a şu anlatılmalıdır: Bu insanlar X ülkesinin yurttaşları iken "bundan sonra Gürcistan’da yaşayalım" diye gelmiyorlar. Öyle olsaydı istenilen koşullar ileri sürülebilirdi. Ahıskalılar, saygısızca, zorla koparıldıkları kendi evlerine dönmek istiyorlar. Karşıda, birilerinin özür dilemesi, tazminat vermesi gereken insanlar var. İşi yokuşa sürmek sorunu çözmeyecektir. Ne düşünülürse düşünülsün, bu insanlar mutlaka gelecekler. Gelenlerin nasıl karşılanacağı Gürcistan’ın insancıllığını belirleyecektir. Gürcistan’ın tavrı ülkede yaşayan diğer unsurlara da güven verecek ya da vermeyecektir. Gürcistan’ın vereceği kararda dikkate almak zorunda kalacağı bir durum da içeride Ahıskalılar, dışarıda ise Türkiye ile iyi komşu olmak isteyip istemediği olacaktır. Bu haliyle yasa, sadece işi yokuşa sürerek yasak savmak için yapılmıştır. Yasayı, eve dönüş yasası değil, "sakın buraya gelmeyin" diye okumak kaçınılmazdır. Bu aşamada uluslararası topluma, Türk hükümetine, Dışişleri görevlilerine ve Ahıska derneklerine görev düşüyor: Sosyal, ekonomik, hukuki ve siyasal destek. Bakalım durumdan görev çıkarılabilecek mi? Ahıska derneklerinin sorunu ağırdan alan Türk hükümetine baskı yaparak, sorunu ciddiye almayan Gürcistan üzerinde baskısının artırılmasını sağlaması gerekir. Ahıskaya dönüşün cazip hale getirilerek bu insanların yurtlarına yerleşmesi Gürcistan ve Türkiye ilişkilerini rahatlatacak, hatta Gürcistan’ın Çavahet (Ahilkelek) sorununu da çözecektir. Ancak Ahıskalıların bölgede tutunabilmeleri için en azından 100 binin üzerinde bir nüfusla bölgeye gitmeyi hedeflemeleri gerekir. Türkiye’nin desteği olmadan bunun sağlanması son derece zordur. Sorun Ahıskalıların çözebileceği boyutu çoktan aşmıştır. Konuya ister Kafkas jeopolitiği açısından isterse insan hakları penceresinden bakılsın, sorun Ahıskalılardan çok Türkiye’nin sorunudur. Sahi, bunun sorumlusu olan Sovyetler Birliği’nin mirası üzerine konan Rusya Federasyonu nerede? Onlar nasıl sıyrıldı bu durumdan? Avrasyacı Putin ve ekibinden Dugin ne düşünüyordur? Kaynaklar Çınar, İkram. 2007. "Kafkas Jeopolitiği ve Ahıska" Eğitişim Dergisi. Sayı 16. http://www.egitisim.gen.tr/ikramahiska.htm Kırzıoğlu, Fahrettin. 1992. Yukarı Kür ve Çoruk Boylarında Kıpçaklar. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Veliev, Cavid. "Ahıskalıların Vatana Dönme Şansı". http://www.tusam.net/makaleler.asp?id=990&sayfa=2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle