17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Turgut A. KARABEKİR [email protected] Mevcut iktidara destek esirgenmiyor… C S TRATEJİ 5 Demokratik seçimle iktidara gelen AKP çok başarılı olmuştur, TSK’nın etkisi tamamen kaldırılmalıdır, Erdoğan’ın kalması demokrasi için tehdit oluşturmaz, Basında baskı yoktur, Tavizleri verip AB’ye giriniz, Irak’ta uyumlu davranın, Gelişmeniz batıya bağlılığını unutmayın. Abramowitz’in sözlerinin Bush politikasının ve BOP’un bir devamı olduğu şüphe götürmez. Yazısında, hem nalına hem mıhına oyunuyla, doğruymuş gibi ortaya koyduğu konular, ne kadar taraf tutulduğunun kanıtıdır. Bush yönetiminin ılımlı İslam deneyinde hala AKP’ye bel bağladığının işaretidir. Türkiye’nin halkının yüzde sekseninin düşüncelerini ve isteklerini yokmuş farzederek gerçekmiş gibi sunulan veriler tamamen yönlendirici gayeyle yapılmaktadır. Bu bilgilerin zaten Türkiye’de bulunduğu sırada memnuniyetsizliklere sebep olan birisi tarafından yaptırılması ise, gerektiğinde bir kaçış yolunu açık bırakmak için düşünülmüş diplomasi oyunu olarak algılanmalıdır. Bu yazının Wall Street Journal gibi saygın bir gazetede yayınlanmış olması, zamanı ve içeriği bakımından çok ilginçtir. Gerçeklerden haberi olmayan senato ve meclis üyeleri için ‘yanıltıcı’ ve ‘yanlış yönlendirici’ bilgi taktiği olarak da başarılı olacağı aşikardır. ABD halkının da böyle saygın bir yerde çıkan ve saygın bildikleri bir diplomatın yazısına kolaylıkla inanmaları kaçınılmaz bir beklentidir. A BD hala AKP’nin üzerinden idareye çalışıyor. ABD’nin BOP sürecinde ılımlı İslam’ın yaratılması için AKP’nin iktidara gelmesinden sonra izlenen gelişmeler, Irak hareketinin dış görünüşündeki başarısızlığın aksine, Türkiye’de hala istedikleri gibi ilerlediğini gösteriyor. 24 Nisan’da Wall Street Journal’da yayımlanan ‘Türkiye’nin Batı Kaderi’ adlı makalede, Morton İ. Abramowitz ve Henry J. Barkey, ABD politikasının devamlılığını pekiştirmek için, kamuyu hem Amerika’da hem de Türkiye’de istedikleri yönde bilgilendirmek çabasındalar. Morton İsaac Abramowitz 1933 yılında doğmuş, Musevi asıllı, Harvard mezunu, birçok politik vazifelerde bulunmuş, 198991 arasında ABD’nin Türkiye Büyükelçiliğini yapmıştır. Görev süresi tartışmalı sözlerinden ötürü en kısa süreli elçilerden birisidir. Son çıkan yazısının da evvelki sözleri gibi ABD’nin tek yönlü isteklere rağmen yolda devam edildiğini söylüyor. politikasının çığırtkanlığını yaptığı şüphe götürmez. Irak konusunda Kerkük ve PKK sorununa iki tarafa Türkiye’nin ılımlı İslam’a sürüklenmekte olduğunu uygun yol bulunmasını önerirken, Amerikan yokmuş gibi göstermek gayesini güden yazıdaki karşıtlığının artmasına mani olunmasını öneriyor. tarifler bunun kanıtıdır: Erdoğan Cumhurbaşkanı olsa da, başbakan kalsa da, "(....) Ankarada toplananlar Erdoğan’ın Türkiye’nin secularisminin (laiklik demesi gerekirdi) Çankaya’ya çıkmasını istemezken, Başvekillikde ve demokrasisinin kolayca yok olmayacağını, ve kalmasında ısrar ettiler (....) Secularist olanların en büyük baskılara karşı koyabileceğini vurguluyor. önde gelen kaygıları Şeriyat’ın getirilmesi değil, dini Erdoğan’ın ve partisinin tutumundan dramatik bir uygulamaların Türklerin hayatına nüfuzudur (....) sapış beklenmediğini, Türkiye’nin gelişmesinin ve Secularistlerin Erdoğan’ın İslamist eğilimlerinin ve dinamikliğinin Batı’ya bağlı olduğunu belirtiyor. AB katılımını karanlık planını gerçekleştirmek için bir saklayıcı duman olarak kullanmasından ona itimat ÜRKLER ŞERİATA RAZI etmemektedirler. Ayni zamanda da, Erdoğan’ın son dört yıldaki yaptıklarına bakıldığında, onun gündemi Bu yazının ikinci tercümesi şudur: İslam’a yönelik olmaktan çok uzaktır. AKP Türkler Erdoğanın Başvekil kalmasında ısrar demokratik seçimle iktidara gelmiş ve birçok verilere ettiler, göre iyi bir idare gütmüştür. Ekonomi patlamakta, Türkler Şeriat’a razılar, endüstri gelişmekte, AB tarafından öngörülen Erdoğan’ın son dört yıldır yaptıkları İslam’a değişiklikler yapılmakta, Türkiye bölgede yükselen yönelik olmaktan çok uzaktır, güç olarak belirmektedir. Kim Cumhurbaşkanı olursa olsun, AKP hala TSK’lerinin politikanın üzerindeki geniş etkisinden endişe Abramowitz etmelidir (.....) Ümitle (hopefully), AKP’nin hakimiyeti devam ederse, uzun yıllardır Türkiye’de yok olan ciddi bir muhalefet partisinin oluşmasına neden olacaktır (....) Hala, Erdoğan başvekil kalmasında veya Cumhurbaşkanı olmasında, Türkiye’nin demokrasisi için sadece çok ufak bir tehdit var (....) Yapılan anketler Türk halkının bir İslam devletine karşı çıkarken, daha dindarlaştıklarını gösteriyor. Çabuk gelişen halkın düzeltme gücü, gitgide serbestleşmek isteyen basın ve Demokratik sorumluluk, kalıcı olacak. Şayet Türkiye bu değişimi huzurla başarırsa, bu ordunun bütün arzularına karşı, Erdoğan’ın başarılarından dolayı politikasının olgunlaşmasını ve normalleşmesini işaret edecek. (....) TSK politikaya karışma korkusunun tamamen ortadan kaldırılması, bugüne kadar Türkiye’de oluşamayan politik ve ekonomik istikrarın devamlı olmasını gerektirir (...), Dedikten sonra, Abramowitz ‘Erdoğan’ın Türkiyesini’ övme yoluna giderek, AB’ye yaklaşımın sağlandığını ve girme yolunda istenen tavizlere, Kıbrıs sorunu için uygun görülen Türkiye’de ABD yönlendirmesi ABD’nin Türkiye’ye yönelik bölgesel ve ulusal istemleri son dönemde yeniden gündeme geldi. Bunları iktidar partisi üzerinden yapmayı istediği görülüyor. Seçime giden Türkiye’de ise muhalefetteki siyasilere büyük görev düşüyor. HUNTİNGTON’UN YAKLAŞIMI 26 Mayıs 2005 tarihinde Amerikanın akıl hocası Huntington görüşlerini yayımladığında, İslam’ın liderliğini Türkiye'ye yakıştırarak; Atatürk'ün ilkeleri, Türkiye'yi modern laik Batılı bir ülke olarak tanımlıyor. Bu öğretilerin üzerinde biraz düşünülmesi, değiştirilip düzeltilmesi zamanı muhakkak ki gelmiştir, demekteydi. Fuller, Henze gibi akıl hocaları da yıllardır Türkiye’nin Atatürk ve laikliği bir kenara bırakmasını, İslam dünyasına lider olmasını önermişlerdi. ABD yönetiminin planı budur ve hala uygulanmaya çalışılmaktadır. Bush yönetimi Türkiye’nin temeldeki gücünü, halkının çoğunluğunun egemenlik anlayışını hala kavramamış gözüküyor. Saros birçok başka ülkedeki parçalama girişimlerinde başarılı oldu, amma şimdi burada yanılıyor. Türkiye parçalanmayacak ve laik kalacaktır. 27 Nisan muhtırası, bütün dış baskılara rağmen Türkiye’nin Laik, demokratik ve çağdaş bir hukuk devleti olarak kalacağını, tekrar dünyaya bildirmiştir. Bazı yazarların erdemliğin dozunu kaçırarak TSK’nın uyarılarını demokrasi karşıtı olarak yorumlamaları, Türkiye’nin bir radikal İslam ülkesine dönüşmesi riskini göze aldıklarını gösterse de, üzerinde durulmaması gereken yersiz ve zamansız zafiyetlerdir. Kurtuluşun tamamlanması için, muhalefet partilerin yakında yapılacak seçimlere adaylarını tek liste altında sokmaları kaçınılmaz sorumluluklarıdır. Bu hayati uyarının 27 Nisan TSK muhtırasına katılmamış olmasındaki inceliği, Türkiye’nin geleceğini ellerinde tutan birkaç parti başkanının anlaması gerekir. Vatanı kurtarmak için kişisel arzularını bir yana bırakmadıkları takdirde işin ne boyutlara varacağı, artık belli edilmiştir. Anlayana sivrisinek saz/Anlamayana davul zurna az. Birgün gelir, her şeyin hesabı sorulur. T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle