17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

gücendirebileceği, bölgeye kuvvet tahsis etmenin içinde yaşanan durum itibariyle zorluğu, PKK terör örgütünü başka amaçlarla kullanabileceği düşüncesi ile örgütün varlığının tamamen sona ermesini arzu etmeyebileceği gerekçeleriyle konuya doğrudan müdahaleye sıcak bakmadığı görülüyor. Ayrıca Türkiye’nin bölgede etkin duruma gelmesini istemediği de bir gerçek. Türkiye’nin güç kullanması, bölgede planlanan oyunu bozabileceği endişesi taşıyan başta ABD olmak üzere İngiltere, AB ve Irak’ı telaşlandırıyor. Bu ülkelerin yetkilileri birbiri ardına Türkiye’ye geliyor ve bu konuda Türkiye’yi ikna etmeye çalışıyorlar. Bir müddet önce oluşturulan "Terörle Mücadele Özel Temsilciliği", bunun ardından Mahmur Kampı girişimleri ve Avrupa ülkeleri nezdinde geliştirilen faaliyetlerin tamamen Türkiye’yi oyalamaya yönelik ve tansiyonu düşürmeyi amaçlayan girişimler olduğu biliniyor. Gelinen durumda terör örgütünün etkinliğinin ortadan kaldırılması için faaliyetlerinin odak noktası olan sınır ötesindeki bölgelere operasyon düzenlenmesinden başka bir çarenin kalmadığı anlaşılıyor. Irak’ın kuzeyindeki yapı da, ABD’nin desteği ile varlığını korumaya ve güçlendirmeye, Türkiye’ye tehdit oluşturmaya devam ettiğinden ve bu düzenin devam etmesi Türkiye’yi bölücülük konusunda etkiliyor. Düzenin ortadan kaldırılması veya en azından zayıflatılarak etkisizleştirilmesi gerekiyor. Bu konuda muhatap olan ABD ve kendini egemen bir ülke olarak kabul ediyorsa onun sorumluluğunu da taşımak zorunda olan Irak Devleti nezdinde yapılan girişimler bugüne kadar bir sonuca ulaşamadığından, PKK’nın etkisiz hale getirilmesi amacıyla yapılacak müdahalenin bu hedefe de hizmet edeceği bekleniyor. OPERASYONDAN SONUÇ ALINIR MI? Türkiye’ye tehdit oluşturan konuların ortadan kaldırılması amacıyla bugüne kadar güç kullanma dışındaki tüm önlemleri aldı, denendi ve hatta bu konuda biraz da fazla müsamaha ve sabır gösterildi. Türkiye’nin kendi güvenliğini bir başka ülkenin veya yönetimin inisiyatif ve insafına bırakma durumunu düşünmek ve kabul etmek mümkün değildir. İlgili ülkeler nezdinde girişimde bulunuldu, ancak sonuç alınamadı. Türkiye’nin bu durumda sınır ötesi harekât yaparak kendine müteveccih tehdidi ortadan kaldırması, uluslararası hukukun kendisine verdiği bir haktır. Uluslararası hukuka göre silahlı bir saldırıya karşı kendini savunmak doğal haktır. Saldırının yapıldığı ülkedeki hukuki ve fiili otorite bu tehdidi etkisiz hale getiremeye muktedir değil veya isteksiz ise, saldırının hedefi olan ülke güç kullanabilir. Bu mücadele hiçbir ülke tarafından yadırganmamalı ve yanlış yorumlanmamalıdır. Çünkü yapılacak operasyonlar bir toprak işgali ve bölgedeki teröristler dışındaki insanlara zarar verme düşüncesi taşımıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri de bunu yapmaya muktedirdir. TSK, operasyonun gerekli olduğunu, fayda getireceğini ve sonuca ulaşacağını da en yetkili ağızdan ifade ederek bu konudaki duyarlılığını ve inancını ortaya koymuştur. Ancak bu konuda siyasi iradenin de ortaya konması gerekiyor. Siyasi irade bugüne kadar, özellikle terörün tırmanış gösterdiği dönemlerde, tehdidin bertaraf edilmesi için her türlü önlemin alınacağını ifade etti, fakat zaman içinde toplumun tepkisi azaldıkça bu söylem ve arzusundan geri dönüş gösterdi. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ülkenin güvenliğini sağlama yönünde kullanma kararını oluşturamadı. Siyasi iradenin, sınır ötesi operasyona karar verememesinin ardında, ABD ile ilişkilerin bozulabileceği, AB giriş sürecinde zaten var olan olumsuzlukların artabileceği, ekonomik durumun etkilenerek, yurt dışından gelen ve ekonomiyi çeviren sıcak paranın tekrar yurt dışına çıkabileceği, bunun sonucunda borsanın düşeceği, dövizin ve faizin yükselebileceği düşüncelerinin olduğu değerlendiriliyor. Bu davranış tarzından, dış politikanın ABD ile AB arasına sıkıştırıldığı, diğer alternatiflerin ve Türkiye’nin jeopolitik gücünün hesaba katılmadığı, piyasa endişelerinin egemenlik ve güvenliğe tercih edildiği anlaşılıyor. Bir noktada "Piyasa Siyaseti" izlendiği sonucuna varılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekası, bölünmez bütünlüğü ve güvenliği her türlü düşüncenin üstünde tutulmalı, bu konularda her türlü önlem, koordineli ve etkili bir şekilde alınmalıdır. Fotoğraf: Necati SAVAŞ C S TRATEJİ 21 Büyükanıt, Irak’ın kuzeyine ilişkin net mesajlar vermişti. Olası sınır ötesi operasyonda Türkiye’nin karşısına PKK, Peşmerge, düşük bir olasılıkla da ABD askerleri çıkabilir. İlk ikisi ile girilecek çatışmanın sonuçları önceden kestirilebilir. ABD ile olası çatışma, bölgesel dengeleri sarsacağı için Washington’ın bundan kaçınacağı değerlendiriliyor. de sona erer. Üçüncü muhtemel güç ise ABD silahlı kuvvetleridir. Ancak TSK ile ABD Silahlı Kuvvetlerinin tarih boyunca karşılıklı çatışmaya giriştikleri görülmemiştir. Bu iki ülke müttefiktir ve altmış yıla yakın bir süre aynı ittifak içinde ortak kaderi paylaşmıştır. ABD’nin, Türkiye’nin jeopolitik öneminin hiçbir devirde eksilmeyeceği gerçeğini anlamış olması gerekir. ABD’nin Türkiye’ye karşı bazı dostane olmayan davranışları olmuşsa da, politika olarak Türkiye’yi kaybetmek istemediği de bir gerçektir. Böyle bir ortamda askeri anlamda mutlaka müdahaleci bir yaklaşımdan kaçınacağı düşünülebilir. Bu siyasi ve ekonomik sahalarda hiçbir şey yapmayacağı anlamına gelmez. Diğer taraftan Türkiye’nin de bekası ve yaşamsal çıkarları söz konusu olduğunda, bazı gelişmeleri ve riskleri de göze alması gerekiyor. Aksi halde ülkenin itibarı kalmaz. Diğer taraftan da Türkiye ile ABD’nin karşılıklı bir çatışma ortamına girmesi durumunda İran Türkiye ile iş birliği yapmak isteyebilir. Suriye destek çıkabilir. Pakistan ve Azerbaycan destek verebilir. Rusya ve Çin taraf olabilir. Bütün bu gelişmeler dünya dengelerini değiştirebilir. Bu nedenle böyle bir çatışmanın olması o kadar kolay bir hadise değildir. Bütün bunları değerlendirecek olan ABD’nin kendi kontrolü dışında Türkiye’nin yapacağı bir sınır ötesi operasyonda çatışmadan kaçınacağı ve askeri anlamda geri adım atacağı beklenmektedir. Yapılacak operasyondan beklenen sonucun alınacağı konusunda bir tereddüt olmamalıdır. Bölgenin ve muhatapların anlayacağı dilden elde edilecek bu şekildeki bir sonuç, Türkiye’nin bundan sonra karşılaşabileceği tehditler için de bir ön alma olacaktır. Türkiye ile yapılacak temaslarda daha özenli olunması sağlanacak, ülkenin itibarının arttığı görülecektir. Egemenlik ve güvenliğin önüne hiçbir düşüncenin geçemeyeceği gerçeğinden hareketle, siyasi iradenin durumu bir kere daha değerlendireceği, oy kaygısı hesaplarının içine girmeyeceği, ülkenin ve milletin onurunu ve geleceğini düşüneceği değerlendirilmektedir. OPERASYONUN SONUÇLARI Yapılacak operasyon öncesi terör örgütünün yerlerinin çok net olarak tespit edilmiş olması, operasyonun, örgüt elemanlarının yer değiştirmelerine imkân vermeyecek gizlilikte ve süratte yapılması, başarının kesin olması açısından önemlidir. Operasyonun kısa süreli, önceleri kısa mesafeli ve nokta hedeflerine yönelik olması, Hava Kuvvetleri ile destekli uçar birlik harekâtı ile vurkaç taktiği uygulanarak yapılması, hem siyasi, hem de askeri açıdan tepki gösterilmesine imkân vermeyecektir. Bu tip operasyonlar, daha önce olan sınır ötesi operasyon yapma alışkanlığına katkıda bulunacak, özellikle ABD ve Irak Yönetimi’nin "Operasyon yapılamaz, iç işlere müdahale edilemez, burası bir egemen ülkedir", şeklindeki direncini kıracak, Kürt Özerk Yönetimi’nin azim ve iradesini sarsacak ve dikkatli davranması yönünde bir mesaj olacaktır. Daha sonra gerekiyorsa yapılması düşünülen geniş çaplı operasyonlar için de gerekli siyasi ve askeri ortam da oluşturulmuş olacaktır. Yapılması zorunlu hale gelen bu sınır ötesi operasyonlarda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin karşısına hangi güçler çıkabilir diye yapılan değerlendirmede, karşı çıkabilecek üç gücün olabileceği ortaya çıkıyor. Bunlardan birincisi PKK terör örgütünün elemanlarıdır. Bu TSK’nın tercih edeceği, sınır ötesindeki militanların yok edilmesi imkânının elde edileceği bir durumdur. Bu imkândan istifade ile teröristlerin belirli bir kısmı etkisiz hale getirilebilir, terörün varlığı ve direniş kabiliyeti yok edilebilir. İkinci muhtemel güç peşmergelerdir. Eğer peşmergenin TSK ile çarpışabilme cesareti varsa, bu vesile ile bu gücün de ortadan kaldırılması, savaş azim ve iradesinin yok edilmesi fırsatı ortaya çıkmış olur. Artık Türkiye’ye tehdit oluşturan söylem ve eylemleri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle