17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Mahmut GÜRER Fransa’dan Akdeniz’e yeni sıkıştırıyor. TÜRKİYE KIBRIS’TA SIKIŞIR ‘BOP’ önerisi C S TRATEJİ 15 F ransa’nın çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy, seçim sürecinin tamamlanmasının hemen ardından Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıktığını bir kez daha söyledi. Ancak Sarkozy bu kez farklı bir öneri getirdi: Akdeniz Birliği. Sarkozy bu yeni birliğe ilişkin bilgi verirken de, "Filistinli çocuğun Yahudi çocuğuna, Sünni çocuğunun Şii çocuğuna, Hırvat çocuğunun Sırp çocuğa, Cezayirli çocuğun Fransız çocuğuna kollarını açtığı, düşman olmadığı" bir yapının oluşturulacağını söyledi. Bu öneri kulağa ilk fısıldandığında oldukça olumlu olarak algılansa da, projeye ilişkin temeller netleştikçe, aslında Türkiye’nin çok da işine gelmediği ortaya çıkıyor. İlk olarak Fransa’nın Ortadoğu’daki hakimiyetini kaybetmeye başladığı 1980’li yıllarda yine Fransa tarafından ortaya atılan, ancak o dönemde pek de kabul görmeyen bu teklif, ilginç bir tesadüf gibi, Lübnan’da Suriye’nin çekilmesiyle suların ısınmaya başladığı 2005’te, Sarkozy tarafından yine gündeme getirildi. O dönem sağcı UMP’nin lideri olan Sarkozy, Mart 2005’te Fas’ın Rabat kentinde yaptığı bir konuşmada ‘Akdeniz Ortak Pazarı’ fikrini savunmuş ve bu oluşumun AB ile Güney Akdeniz ülkeleri arasında ‘imtiyazlı ilişkiye’ dönüşebileceğini söylemişti. Sarkozy, bu yıl Şubat ayında, yine İsrailLübnan Savaşı sonrasında sürece yeterince müdahil olamayan Fransa’nın, Akdeniz sahillerindeki Toulon kentinde konuyu yeniden gündeme getirdi. Sarkozy bu konuşmasında Akdeniz Birliği düşüncesini "AB ile sıkı ilişki içinde olan ve bir gün AB ile ortak kurumlara sahip olabilecek bir birlik" olarak tanımladı. Fransız lider, Akdeniz Birliği’nin G8 örneğinde olduğu gibi düzenli zirveler düzenleyecek, "Strazburg" merkezli Avrupa Konseyi benzeri bir Akdeniz Konseyi oluşturabilecek ve AB ile ortak kalkınma ve yatırım projeleri üzerinde çalışabilecek bir oluşum olarak gördüğünü de söylemişti. Sarkozy bölgeyi gözüne kestirdi Sarkozy’nin birliğin kilit ülkelerinin ise, Türkiye, Portekiz, İspanya, İtalya, Yunanistan ve Kıbrıs olduğunu açıklaması da projenin bir diğer kilit unsuru. Ankara’nın Kıbrıs ile ilgili sıkıntılarının henüz birinin çözülmeden diğerine geçilmesi ise, Türkiye’yi birliğin lider ülkesinden çok yine sorunlu üyesi yapacak, bu da zaten AB’ye verilen ödünlerle git gide azalan uluslararası saygınlığın daha da azalmasına neden olacaktır. ANDREAS PAPANDREU ÜSSÜ Tüm bu unsurların yanı sıra Sarkozy’nin "Türkiye lideri olacak" dediği Akdeniz Birliği’nin önderi olarak kendisini gördüğü de aşikâr. Dünya’nın en sorunlu adasının Rum Kesimi’nde Fransa’nın Andreas Papandreu askeri üssünü kullanma hakkı bulunuyor. Fransa’nın bu üssü Kıbrıs Rum Kesimi’nin Türkiye’ye karşı yaptığı diplomatik manevralarla kullanım hakkı elde etmesi, Akdeniz’in yeni jandarması olacağı anlamına geliyor. Sarkozy’nin Akdeniz Birliği’nin temel gerekçesi ile aslında AB ile aynı gerekçeden yani ekonomiden doğuyor. Ekonomik entegrasyon adlı bu gerekçenin yanı sıra, üye ülkelerin çevre, kalkınma, yolsuzluk ve terörle mücadele gibi alanlarda sıkı işbirliğine gidebileceği belirtiliyor. Ancak tüm Akdeniz havzası göz önüne alındığında, Fransa’nın diğer ülkelere göre çok daha karlı çıkacağı bir ortamla karşılaşacağı açıktır. Daha bir yüzyıl önce Fransız sömürgeleri ya da ekonomik istilası altında olan, Suriye, Mısır, Cezayir, Fas ve Tunus ile gelişmekte olan Türkiye Paris için çok büyük bir kar alanı sağlayacaktır. AKDENİZ SORUNLAR YUMAĞI Akdeniz’de ise halen başta Kıbrıs olmak üzere, Suriyeİsrail Savaşı ve İsrail’in neredeyse Akdeniz’deki hiçbir Arap ülkesinin tanımamış olmasından, Cebeli Tarık Boğazı’ndaki sınır çatışmasına kadar bir çok sıkıntı bulunuyor. Üstelik projeyi öneren Sarkozy’nin Cumhurbaşkanlığını yaptığı Fransa ile Cezayir arasında da gerilim sürekli artıyor. Fransa’nın, Akdeniz Birliği Projesi ile Ortadoğu’da 1980’lerin ardından hızla ABD ve İsrail’e bıraktığı etkinliğini geri kazanmaya çalıştığı değerlendiriliyor. Paris yönetiminin Rum Kesimi’nin ORTADOĞU’DA EGEMENLİK ÇABASI Özetle Yeni Akdeniz Birliği Projesi Fransa’nın de işine gelecek şekilde adaya Ortadoğu’da 1980’lerin ardından hızla ABD ve İsrail’e bıraktığı hakimiyetini konuşlandırdığı hava üssü, geri kazanma çabasının bir parçasıdır. Paris Akdeniz ve Ortadoğu’da yeni yönetiminin, Rum Kesimi’nin de emperyal yalaşım olarak işine gelecek şekilde Kıbrıs görülüyor. Barış ve Tüm bunların yanı sıra Akdeniz’de henüz belirlenebilmiş bir münhasır ekonomik bölge dahi yok. Bu nedenle deniz sınırlarının durumu da tartışma konusu. Kıbrıs Rum Kesimi’nin açtığı petrol ihalesi nedeniyle Türkiye bu ülkenin işbirliği yaptığı Arap Cumhuriyet’lerini Garantörlük Anlaşmaları’na aykırı olarak adaya konuşlandırdığı üs, Akdeniz ve Ortadoğu’daki askeri jandarmalığı, merkezin Strazburg’ta olması ise siyasi baskıyı en yüksek düzeyde kullanacağının kanıtıdır. Mevcut Proje: Akdeniz Havzası Serbest Ticaret Alanı kdeniz’de zaten halen var olan bir Serbest Ticaret Alanı Süreci işliyor. 1995 yılında Barselona Deklarasyonu ile başlatılan Akdeniz Havzası Serbest Ticaret Alanı'nın (STA) oluşturulması kapsamında en önemli adımları Türkiye atıyor. STA ile Türkiye’nin oldukça önemli avantajlarının bulunmasının yanı sıra, tarım ve tekstil konusunda ise STA’nın en önemli ülkesi konumunda… STA, Akdeniz ülkeleri arasındaki iktisadi ve ticari bütünleşme için adım niteliği taşıyor. Yapılan serbest ticaret anlaşmalarının, daha A rekabetçi şartlarda üretim ve geniş bir pazara tercihli tarifelerle ihracat imkânını, sermayenin üçüncü ülkelere gitmesi yerine başta Türkiye olmak üzere bölge içinde dolaşmasını teşvik edeceği belirtiliyor. Sarkozy
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle