17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 Gürol KIRAÇ TUSAM Türkistan Araştırmaları Masası [email protected] Taliban ve ElKaide terör, tek nedene indirgeniyor… C S TRATEJİ ABD’nin Afganistan’a ve AfganistanPakistan sınırına yönelik çok güçlü bir istihbarat alt yapısına sahip olduğu biliniyor. Buna rağmen Bush yönetiminin konuya ilişkin her hangi bir girişimde bulunmaması, ABD’nin umursamazlığının bir diğer göstergesi olarak görülüyor. fganistanPakistan sınırı 2430 km uzunluğunda. Sınırın geçtiği bölgelerin büyük bir kısmı coğrafi olarak dağlık. Kontrolü oldukça zor olan bu bölge hem Afganistan’ın hem de Pakistan’ın ülke güvenliğini yakından ilgilendiriyor. Özellikle Sovyetlerin Afganistan’ı işgali sırasında bu bölgelerde mücahit grupların eğitildiği ve örgütlenerek Afganistan’da Rus işgaline karşı organize edildikleri biliniyor. CIA ve Pakistan gizli servisi ISI’nın o dönemde konu üzerinde birlikte çalıştıkları ve yaptıkları çalışmalarla bu grupları çok yakından takip ettikleri de bilinen diğer bir konu. Moskova’nın yenilgisi sonrasındaki süreçte dönemin ABD başkanı Ronald Reagan’ın "özgürlük savaşçıları" olarak adlandırdığı mücahit gruplar Afganistan’a hakim oldu ve bu süreç 1996’da Taliban hükümetinin kurulmasını sağladı. Taliban idaresi ülkede İslami kuralların uygulandığı ve mücahit gruplara yönelik tavizkar politikaların izlendiği bir dönem oldu. ElKaide, milliyetçi Peştun gruplar ve Taliban yapılanması içerisindeki silahlı gruplar bu dönemi oldukça faal geçirmiş, hem Afganistan genelinde hem de Pakistan’da yer alan ve sınır boyunca uzanan Federal Yönetime Tabi Aşiret Bölgeleri’nde (Pakistan’ın Afganistan sınırına yakın yerlerde güney kuzey istikametinde bu şekilde oluşturulmuş yedi bölge mevcuttur) örgütlenmelerini sürdürmüşlerdi. Ancak 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin Afganistan’a girmesi bu grupların hareket imkanını kısıtladı ve Afganistan’ın güneyi merkezli olarak geri çekilmelerine sebebiyet verdi. Gruplar, Afganistan’da yaşadıkları sıkışmışlıktan Pakistan’da Peştunların ağırlıklı olarak yaşadığı aşiret bölgelerine sızarak kurtulmaya çalıştı. Bu bölgelerin halen kamuflaj ve yeniden örgütlenme üsleri olarak terörist gruplarca kullanıldığı belirtiliyor. A Afganistan’ın faturası Müşerref’e Afganistan’da NATO’nun da yardım etmesine karşın işler iyi gitmeyince Karzai zemin yitirmeye başladı. Bir türlü gelmeyen istikrar, gözlerin AfganistanPakistan sınırına çevrilmesine neden oldu. Adeta bölgedeki terörün faturası Pakistan’a çıkarılıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaları esnasında Ankara’da gerçekleşen KarzaiMüşerref Zirvesi her ne kadar basının yeterli ilgisine mazhar olamasa da Ahmet Necdet Sezer’in iki lideri 30 Nisan 2007 tarihinde Çankaya’da buluşturması taraflar açısından oldukça yararlı oldu. Görüşme sonrasında oluşan olumlu hava ve imzalanan Ankara Bildirisi her ne kadar iki lider arasındaki sorunların çözümünde nihai bir yol haritası olmasa da iki komşu ülkenin yaşanan sorunlara yönelik birlikte hareket etmesi gerekliliğini ortaya koydu. Aslında bu toplantının ABD’ye yönelik bir mesaj olarak da algılanması mümkün. İki komşu ülke arasında gerilime neden olan, sınır güvenliğine ilişkin sorunların esas nedeni olarak ABD’nin Afganistan’daki terör faaliyetlerine karşı samimi olmayan politikaları gösterilebilir. Çünkü SSCB döneminde bölgedeki silahlı mücahit gruplara para, mühimmat, silah, eğitim vb. her türlü desteği veren PAKİSTAN ÇABALIYOR BUSH’UN YORUMU Afganistan’da her geçen gün kötüye giden süreçte faturanın kendisine kesilmemesi için bölge devletlerine diplomatik baskı uygulamaya çalışan Washington, Taliban’ın yeniden güçlenmesi ve ElKaide’nin daha geniş bir hareket alanına kavuşmasını Pakistan’ın Afganistan sınırını kontrol edememesine bağlıyor. Buna bağlı olarak Pakistan içerisindeki teröristlerin sınırı geçerek Afganistan’daki ABD ve NATO güçlerine karşı saldırıda bulundukları iddia ediliyor. Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref’e yönelik bu siyasi suçlamaların Bush’un direktifleri doğrultusunda Hamid Karzai tarafından dillendirildiği düşünülüyor. Nitekim ABD’nin iradesiyle göreve gelen Afgan hükümetinin bu çıkışları Beyaz Saray’ın haberi olmaksızın yaptığına inanmak oldukça güç. İki lider arasında ABD kaynaklı olarak ortaya çıkan bu sorun Türkiye’yi de oldukça rahatsız ediyor. Her iki ülke siyasileriyle ve halklarıyla kültürel, sosyal ve tarihi bağlara sahip olan Türkiye’nin, konunun çözümüne yönelik gösterdiği hassasiyet oldukça önemli. Türkiye’deki hararetli Müşerref, Bush ve Karzai... AfganistanPakistan sınırındaki bazı bölgelerde güvenliğin gitgide kaybolması ve terörist manevraların Pakistan’ın güvenliğine yönelik de tehdit oluşturmaya başlamasıyla Pakistan devleti 2003 yılında bazı aşiret bölgelerinde askeri operasyon başlattı. Ayrıca Pakistan’ın terörle mücadelede gerekli adımları atmadığı argümanının ABD ve Hamid Karzai tarafından uluslararası kamuoyunda sıkça gündeme getirilmeye başlanması Müşerrefi rahatsız eden ve operasyon kararı almasında etkili olan bir diğer konu. Federal Yönetime Tabi Aşiret Bölgeleri’nde özellikle de Kuzey ve Güney Vaziristan’da gerçekleştirilen askeri operasyon Pakistan tarihinde ilk kez yapıldı. Operasyon öncesinde Pakistan hükümeti sınıra yakın taraflar haricinde bu bölgelerde asker barındırmıyordu ve aşiretler kendi bölgelerinin yönetiminde yarı özerk olarak da adlandırılabilecek bir şekilde söz sahibiydi. Bu operasyonla ilgili olarak Pervez Müşerref Pakistan’ın önde gelen muhaliflerince çok sert biçimde eleştirildi. Çünkü operasyonlar esnasında Pakistan askerleri ve sivil halktan da ölümler meydana geldi. ABD’nin çıkarları için böyle bir operasyona girişilmesinin muhafazakar Pakistan kamuoyu tarafından da kabul edilmesi oldukça güçtü. Pervez Müşerref bunca eleştiriye rağmen Afganistan’daki terörist faaliyetlerin Pakistan’a sıçramasını önlemek için çalışmalarına devam etti. Sadece askeri yöntemlerle sorunun çözülemeyeceği gerçeği Pakistan hükümetini 2006 yılı Eylül ayında aşiret liderleriyle bir anlaşma yapmaya yöneltti. Aşiret liderlerinin kendi bölgelerinde durumu kontrol altına almasını ve sınırdan yasa dışı geçişlere izin vermeyerek teröristlerin barınmalarına müsaade etmemelerini sağlamayı hedefleyen anlaşma, çözüme yönelik önemli bir diğer adım oldu. Pervez Müşerref ise sınırın güvenlik altına alınabilmesi adına bir dizi tedbir aldı. Kontrolü güç mevkilerin tel örgüyle kapatılması, sınır boyunca 80 bin askerin yerleştirilmesi ve sayıları 100’ü bulan sınır geçiş kontrol noktalarının oluşturulması gibi sorunun çözümüne yönelik somut adımlar atıldı. Ayrıca önümüzdeki dönemde sınırda güvenliğin artırılmasına katkıda bulunmak amacıyla bazı bölgelere mayın döşenmesi de gündemde. ABD’DEN AYNI SENARYO Pervez Müşerref ’in sınıra yerleştirdiği 80 bin askere karşılık tüm Afganistan’da güvenliği sağlamaya yönelik 20 bin askeri bulunan ABD, Müşerref’e yaptığı siyasi baskıyla yine kaçak dövüşmenin hesabı içerisinde. Tıpkı Afganistan’daki operasyonu NATO’nun üzerine yıkarak 2003’te Afganistan’ı bir kenara itip Irak’ı işgal ettiği gibi. Karzai de kaybolan otoritesinin ve Taliban’ın yeniden güçlenmesinin faturasını Müşerref ’e keserek kendisini kurtarmaya çalışıyor. Bu bağlamda tamamen güdümlü olan medya aracılığıyla psikolojik harekata devam ediliyor. Ancak bütün bu aldatmaca ABD’nin ve Karzai’nin aleyhine işleyen zamanı durdurabilecek gibi görünmüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle