22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ormanların ticarileştirilmesine karşı yargı zaferi: “GDO’lu ürünler Türkiye’ye giremez” Dr. Gökhan GÜNAYDIN Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı O rmanları kâr elde edilebilecek bir üretim aracı olarak gören, Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) içeren orman ürünlerinin ticaretine izin veren ve dolayısıyla ülkemizdeki ekosistemi ve biyoçeşitliliği tehlikeye atan Orman Yetiştirme Materyallerinin Ticareti Yönetmeliği’ne karşı açtığımız davada, Danıştay Sekizinci Dairesi tarafından yürütmenin durdurulması kararı verildi. Danıştay Sekizinci Dairesi, 2006 / 1455 esas sayılı dosyada 15.01.2007 tarihli kararı ile TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası ve Ekoloji Kolektifi’nin istemi doğrultusunda Yönetmeliğin 1, 2, 4/2, 6, 7, 11, 15, 16 ve geçici 1. maddelerinin yürütmesini durdurdu. Bilindiği üzere Çevre ve Orman Bakanlığı’nın Orman Yetiştirme Materyallerinin Ticareti Yönetmeliği, 2 Şubat 2006 tarih ve 26068 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Söz konusu düzenleme ile fideler, yetişmiş ağaçlar ve bitkilerin gen kaynakları gibi orman ürünleri, hem ulusal, hem de uluslararası düzeyde ticaret alanına dahil edilmişti. Yani, Türkiye'nin sahip olduğu türlerin başka ülkelere aktarılması ve yurt dışından yeni türlerin getirilerek Türkiye’ye dikilmesinin önü açılmış oldu. Yeni tür girişinin sağlanması her ne kadar ilk bakışta olumlu bir düzenleme gibi görünse de; yeni türlerin girişi, var olan türlerin yok olmasına da neden olabileceği için aslında olumlu bir gelişme değildir. Yönetmeliğin geçici 1.maddesinin 3. fıkrasında "yetkili birim, 01/01/2009 tarihine kadar bu Yönetmeliğin öngördüğü şartların tamamını taşımayan orman yetiştirme materyalinin ticareti kapsamındaki resmi veya özel sektör işletmelerinde birikmiş olan orman yetiştirme materyallerinin satış yoluyla eritilmesi için ticaretine izin verir" denmiştir. Bakanlık, iç hukukumuzun bir parçasını oluşturan birçok uluslararası metine aykırı düzenlemelerle orman materyallerinin ticaretini düzenlemiş; ardından da demiştir ki, "bu usullere tabi olmak istemeyenler ya da gerekli koşulları taşımayanlar 2009'a kadar ellerindeki orman materyallerini tüketsinler", daha açık bir ifade ile "satsın"lar. Yani insan ve doğaya ciddi zararları olabileceği ispatlanmış olan Genetiği Değiştirilmiş Organizmalardan da oluşturulsa; nesli tükenen türlerden biri de olsa; 2009'a kadar bu materyallerin satışı sınırsızca serbestleştirilmiştir. Kaldı ki biyoçeşitlilik konusundaki zenginliği tartışılmaz olan ülkemizde, tür düzeyinde bir envanter çalışması dahi yapılmamıştır. Kısaca bu yönetmelikle henüz tespit edilmemiş olan bir zenginlik, ticarete sunulmak istenmektedir. Yönetmeliğin 6. maddesinde, "GDO’dan üretilmiş orman yetiştirme materyalinin ancak insan ve çevre sağlığı için güvenli olma niteliğine sahip ise onaylanacağı" belirtilmektedir. GDO'lu ürünlerin canlılar üzerindeki etkileri konusunda bilimsel bir belirsizlik olmakla birlikte, pek çok bilim insanı GDO’lu bitkilerin toprağa, biyoçeşitliliğe ve insan sağlığına ciddi anlamda zarar verdiğini belirtmektedir. Cartegana Biyogüvenlik Protokolü gereği Türkiye’nin de kabul ettiği "İhtiyat İlkesi" uyarınca, bu ürünlerin zararsız oldukları kanıtlanıncaya kadar yasaklanmaları gerekmektedir. Yönetmelik bu nedenle de, Anayasaya ve uluslararası metinlere ters düşmektedir. Cartegena Protokolü doğrultusunda, bir ürünün GDO'lu olup olmadığını belirlemek üzere "odak noktası" olarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na bağlı Tarım Araştırmaları Genel Müdürlüğü (TAGEM) görevlendirilmişken, Yönetmelik ile hiçbir laboratuarı ve uzmanı olmayan Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü’nün bu alanda yetkili kılınması da hukuka aykırıdır. Ziraat Mühendisleri Odası ve Ekoloji Kolektifi’nin yukarıda belirtilen gerekçelerle, Yönetmeliğin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle başvurduğu Danıştay 8. Dairesi, yürütmenin durdurulmasına ilişkin 15.01.2007 tarihli kararında siyasi çevrelere hukuk dersi de vermektedir. Daire, Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ve Cartegena Biyogüvenlik Protokolü’ne dayanılarak "ulusal odak nokta kuruluşu" olarak TAGEM’in belirlendiğini, "Ana Materyal Onayı ve İzleme, GDO Pazarlama Koşulları, Orijin Sınırlama ve Haritalama" konusundaki düzenlemelerin TAGEM tarafından yapılması gerekirken, "yetkisiz Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığını" bildirdi. Danıştay 8. Dairesi, bu karar ile ormanlarımızın, biyoçeşitliliğimizin ve topraklarımızın ciddi biçimde zarar görmesine neden olabilecek tehlikeli bir girişimi engellemiştir. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası ve Ekoloji Kolektifi olarak, ülkemize, topraklarımıza ve biyoçeşitliliğimize sahip çıkıyor; siyasi çevreleri, yargı kararları ve kamuoyunda oluşan hassasiyeti dikkate alarak, doğal kaynaklarımızı tehdit altına sokacak düzenlemelerden vazgeçmeye çağırıyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle