22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TOBB Başkan Yardımcısı ve ATB Başkanı “Tarım ve hayvancılıkta kaybettiğimiz NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı ve Ankara Ticaret Borsası Başkanı Faik Yavuz ile tarım ve hayvancılık üzerine gerçekleştirdiğimiz söyleşide, TürkiyeAB değerlendirmesi yaptık. Tarım ve hayvancılıkta 1980’lerden sonra boşa geçirdiğimiz zamanı büyük bir hızla geri kazanmamız gerektiğine dikkat çeken Yavuz’ un sorularımıza verdiği cevaplar şöyle: Tarımdaki sorunun temeli nedir? Nasıl çözülür? Türkiye’ de tarımın sorunlarının başında tarım ve hayvancılığın gözden çıkartılmış olmasından kaynaklanmaktadır. 1980’li yılların ikinci yarısından sonra başlatılan "Sanayileşme Hareketi" çerçevesinde tarım ve hayvancılık gözden çıkartılmıştır. Bunun sonucu olarak, tarımda kendi kendine yeten birkaç ülkeden biri olan Türkiye, günümüzde tarım ürünleri ithal eden bir ülke durumuna düşürülmüştür. Ancak, AB’ ye tam üyelik müzakereleri öncesinde tarım konusunun yoğun olarak gündeme gelmesi, neleri kaybettiğimizin anlaşılmasına yol açmıştır. Türk Tarım ve Hayvancılığının yapısal ve finansman olmak üzere iki önemli sorunu aşması gerekmektedir. Yapısal sorunların başında bir yasasının olmaması başta gelmekteydi. Ancak şimdi bir yasası var. Elbette ki; bu yasa tüm sorunların çözümlenmesine yeterince cevap vermemektedir, ancak bir başlangıç olarak çok önemli bir adımdır. Finansman sorunları ise Türkiye’nin genel sorunlarından ayrılamaz. Tarım teşvikleri ülkemizde yıllardır tartışıla gelen A en önemli konuların başında gelmektedir. Bizim görüşümüzde tarım teşvik edilmelidir ancak, yıllardır ülkemizde yapıldığı gibi değil. Tarım, gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi teşvik edilmelidir. Bugün ABD’ de tarım teşvikleri için 100 milyar doların üzerinde bir kaynağı tarım kesimine aktarmaktadır. Avrupa Birliği’nde de tarım teşvikleri ise 45 milyar dolar (40 milyar Euro) kadardır. AB’ de tarım ve hayvancılıktaki teşvik mekanizması nasıl çalışıyor? Öncelikle bu konuda kısa bir değerlendirme yapalım. AB’ de kamu tarafından müdahale alımları yapılmaktadır. Ortak piyasa düzeni kapsamına alınan ürünlerin pazar fiyatlarında belli bir rakamın altına düşülmesi durumunda, bu ürünlerin satın alınması yoluyla zararın önlenmesine çalışılmaktadır. İhracat Sübvansiyonları da AB’ de önemli bir teşvik aracı.Yüksek idari maliyetler nedeniyle iç piyasa tüketilemeyen ürünlerin ya da pazar fiyatlarında düşme olmaması amacıyla ihracat yapan üreticilere sağlanan bir teşviktir. Gümrük tarifeleri de önemli bir teşvik sistemidir. AB’ ye üye ülkelere girecek düşük fiyatlı ürünlerin fiyatları ithalata uygulanan gümrük vergilerinin yükseltilmesiyle sağlanan bir koruma tedbiridir. Doğrudan ödemeler, Ortak tarım politikası içinde yer alan en önemli araçlardan biride doğrudan ödemelerdir. Ekilebilir ürünlerde hektar, hayvancılık sektöründe ise hayvan sayısı esas alınarak uygulanmaktadır. Üretim Kotaları, özellikle üretim fazlası olan üretim grupları için , üretimin azaltılması amacıyla uygulanmaktadır. Kota fazlası üretim “ 40 binden fazla tarım ürünleri işleyen kuruluşumuz ve çiftliğimiz var. Bunlarda standartlara uyan kuruluş sayısı ancak ve ancak 2 bin civarında. yapanlar cezalandırılmaktadır. Evet; AB’ de tarım ve hayvancılık böyle teşvik edilmektedir. Her şeyden önce belli bir ürün kalitesi ve verimliliği yakalamış olan AB’ li üreticiler,ayrıca büyük teşvikler de almaktadırlar. Ülkemizde ise durum yakın bir geçmişe kadar çok farklıydı. Popülist politikalarla tarım ve hayvancılık teşvik edilmeye çalışılmış ancak zaten çok kıt olan kaynaklar sırf oy uğruna heba edilmiştir. Bunun en yakın örneği de hayvancılıkta yaşanmıştır. İsteyen köylüye birkaç baş hayvan verilerek hayvancılık teşvik edilmeye çalışılmıştır. Hükümetler her zaman tarımı ve hayvancılığı teşvik ettiğini açıklamış, üretici ise ellerine hiçbir şey geçmediğini söylemiş, tüketici de hep pahalıya satın almıştır. Bu sistemde bir terslik olduğu belliyken yanlış yapmakta ısrar edilmiştir. Oysa, AB ile tam üyelik müzakerelerin çok yakında başlayacağı bu günlerde, tarım ve hayvancılıkta teşvikler artık AB ülkelerinde uygulandığı gibi yapılmaya başlanılmalıdır. Bu bize kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasına katkıda bulunacaktır. Tarım Havzaları Yasası’nın sorunların çözümünde ne faydası olacak? Türkiye’ de yakın bir zamana kadar ne üretirseniz üretin devlet alır, anlayışı söz konusuydu. Bunun sonucu olarak ülkemizde, birçok üründe, üretim fazlası olurken, ihtiyaç duyulan kimi ürünlerde ise ithalat yapılmaktaydı. Tarım Havzaları her şeyde ürün planlamasını getireceği için çok yararlı olacaktır. Artık üretici nerede, ne ekeceğini ve ürününü aşağıyukarı kaça satabileceğinin hesabını yapabilecektir. Çünkü, herkes her istediği yerde her istediği ürünü ekemeyecektir. Ya da ekecek olursa sonuçlarına katlanacaktır. Bakın yakın bir zamanda fındıkta büyük bir kriz yaşadık. Dünyanın fındık ihtiyacının üzerinde bir fındık üretim potansiyelimiz var. Diğer ülkelerle birlikte büyük bir fındık üretim fazlası ortaya çıkmaktadır. Şimdi,Türkiye’nin fındık üretim bölgesi olarak Doğu Karadeniz Bölgemizi biliyoruz değil mi ?. . Ama durum böyle değil, Türkiye’ de tarım arazileri şimdi fındık bahçeleri durumuna getirilmiştir. Bu durum da elde edilen üretim fazlası fındık ne olacaktır. Fındığın yok yılında verilen fiyat, fındık tarımını, üretimini adeta teşvik etmiştir. Oysa ki Türkiye, fındık üretim sahalarını tespit ederek diğer bölgelerdeki bahçeleri sökmeli ve alternatif tarım ürünleri üretimine geçmelidir. Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak, böylesi olumsuz bir tabloyla karşılaşmamak için gerekli tedbirler bu yasayla alınabilecektir. Tarımda kamu ağırlığı ne ölçüde olmalıdır, bu ağırlık hangi idari yapılar ile yürütülmelidir? Türkiye’ de tarımda kamunun ağırlığı, yıllarca taban fiyat uygulamasıyla kendini hissettirmiştir. Stratejik ürünlerin tek alıcısı durumunda olan devlet, ülkemizde ne yazık ki tarım ve hayvancılığın gerilemesine neden olmuştur. Tarım ve hayvancılıkta verimlilik, kalite ve standart bu nedenle yıllarca üretimin içine sokulamamıştır. Ne üretirsem üreteyim devlet alır anlayışının neden olduğu bu yıkımın acı sonuçlarıyla şimdi karşı karşıyayız. Ne üretimde verimliliği, ne kaliteyi ne de standardı yakalayamadığımız için, bugün Türk tarımı ve hayvancılığı, gelişmiş ülkelerin karşısında savunmasız durumda kalmıştır. Verimliliği yakalayamadığımız için fiyatta, kaliteyi ve standardı yakalayamadığımız içinde gıda güvenliğinde son derece güç durumdayız. AB ile yapılacak 16 “
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle