Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bursa’da kamu ekmekçiliği BESAŞ aracılığıyla sürüyor B URSA (Cumhuriyet) CHP’nin 1977’deki yerel iktidarı döneminde temelleri atılan BESAŞ (Bursa Ekmek Sanayi A.Ş) "kamu ekmekçiliği" alanında Türkiye’ye örnek olmayı sürdürüyor. Günde 400 bin ekmek üreten, ulusal ve uluslararası kalite güvence belgelerine sahip işletme, francala, kepekli ve ayçekirdekli ekmeği 3 ayrı perakende zinciri aracılığıyla Bursalılarla buluşturan BESAŞ, "kaliteli, sağlıklı, ekonomik ekmek ve unlu mamuller üretmek" olarak belirlediği özgörevini yerine getirmeye çalışırken "Türkiye’de ekmek ve unlu mamuller üreten firmalar arasında ürün ve hizmet kalitesi ile fark edilen lider bir firma olmayı" da hedefliyor. 400 gram francala diye isimlendirilen BESAŞ klasik ekmeği 35 YKr’den satan BESAŞ, yine 400’er gramlık, çavdarlı, ayçekirdekli ve kepekli ürününü de 50 YKr’den tüketiciyle buluşturuyor. Bursa’da tüketilen ekmeğin yüzde 25’ini tek başına karşılayan BESAŞ, hijyene de özel önem veriyor. Geçtiğimiz günlerde ekmek kasalarını otomatik olarak yıkayan sistemi devreye sokan BESAŞ, üretiminin yüzde 71’ini 168 reyonundan Bursalılarla buluşturuyor. Temelinin atıldığı günden bu yana Bursa’daki ekmek piyasasının kamu adına düzenleyicisi konumunda olan BESAŞ’ın devre dışı bırakılması adına büyük çaba harcayan çevreler şimdiye kadar başarılı olamadılar. BESAŞ’ın 400 gramlık ekmeği 350 YKr’den sattığı Bursa’da fırınlar, 400 gram ekmeği 700 YKr’den pazarlıyor. BESAŞ’ın devre dışı bırakılması durumunda ekmeğin piyasanın "acımasız"lığına terk edilebileceğini savunanlar, "BESAŞ, sosyal belediyeciliğin yansımasıydı. CHP döneminde şekillendi. Her iktidara kapatılması ya da gücünün azaltılması adına büyük baskılar yapıldı. AKP’nin uyguladığı özelleştirme politikalarıyla piyasaya teslim olma anlayışına henüz teslim edilmedi. Bursalılar ekmeklerine ve kurumlarına sahip çıktıkları için BESAŞ çevresinde dolaşanlar henüz işgal sürecini başlatamıyorlar" görüşünü dile BESAŞ, Bursa’daki ekmek getiriyorlar. piyasasının kamu adına BESAŞ’ın son yıllarda kendisi dışında düzenleyicisi konumunda… üretilen kimi ürünleri pazarlamaya başladığını bildiren aynı kaynaklar, "ürün çeşitliliği başlangıçta cazip gelebilir. Mantı, un, köy eriştesi, makarna, Kemalpaşa tatlısı ve süt gibi ürünler şirketin dağıtım ağının cazibesi nedeniyle raflara girdi. Buraya dikkat çekilmeli. BESAŞ’ın asli görevi ekmek üretmektir. Bu merkezden uzaklaştıkça tehlikelere daha fazla açık duruma gelmektedir" uyarısını yapıyorlar. Bursa’da Fırıncılar Odası’na kayıtlı yaklaşık 400 fırın var. Kentte ruhsatsız çalışan fırın sayısı bilinmiyor. Un ve unlu mamüller piyasasındaki şirketlerin çalıştırdığı ekmek fırınları da bu sayıya dahil değil. Son iki yılda 1 milyon 312 bin kişi tarımı terk etti S. Şemsi BAYRAKTAR TZOB Genel Başkanı Ü lkemizde 1923 yılında istihdam edilen 5.031.000 kişiden 4.525.000’i (yüzde 90) tarımda çalışmaktaydı. Bu rakamlar zamanla değişmiş, 2006 yılında çalışan nüfus 22 milyonu aşmıştır. Tarımda çalışanların oranı ise zamanla azalırken sayısında artışlar olmuştur. Tarımda çalışanların sayısı 1955 yılında 8 milyona ulaşmıştır. Bu rakam 1991 yılında 9.2 milyon olarak belirlenmiş ve bu yıldan sonra 2000 yılına kadar 89 milyon 2005 yılında 907 bin kişi tarım dışına itildi. civarında seyretmiştir. 2000 yılında 8 milyonun, 2005 yılında 7 milyonun altına düşmüştür. 2005 yılı, tarımda çalışanlar açısından 2000 yılı gibi bir kırılma yılı olmuş ve bu yıl bir milyona yakın (907 bin) kişi tarımı terk etmiştir. Birliğimiz bu değişimi "Tarımda çözülme olağanüstü hızlandı" biçiminde yorumlamıştır. 20042005 rakamlara göre tarımda istihdam; sayısal olarak 7.4 milyondan 6 milyon 493 bine gerilemiştir. Başka bir ifadeyle tarımın toplam istihdamdaki payı yüzde 34’den yüzde 29.5’e düşmüştür. 2006 yılında da tarımda çalışanların sayısının yüzde 6.3 azalarak 6 milyon 88 bine düşmüş olduğu görülmektedir. Bu azalmayla toplam istihdamda tarımın payı da bir önceki yıla göre 2.2 puan daha azalarak yüzde 27.3’e gerilemiştir. Bu sonuç gösteriyor ki, tarımdaki çözülme devam etmektedir. 2005 yılında 907 bin kişi tarımı terk ederken 2006’da tarımsal istihdamdaki sayısal azalma 405 bin kişi olmuştur. Bu durumda son iki yılda toplam 1 milyon 312 bin kişi tarım terk etmiş bulunmaktadır. Mevcut durumda tarımda istihdam yükünün veya çalışan nüfusun azalmasına karşı çıkmak mümkün değildir. Çünkü tarımın yapısal dönüşümü, tarımdan geçinenlerin sayısının azalmasına ve buna bağlı olarak işletme yapılarının iyileşmesine, işletme ölçeklerinin büyümesine de bağlıdır. Ancak işsizliğin Ülkemizde çok önemli sorun olduğu bir dönemde, tarımsal istihdamda özellikle 2005 yılındaki gibi bir yıl içinde bu kadar büyük daralma olması, istenen bir gelişme olmaması gerekir. Aslında bu çözülmeden kaynaklanan göç sorunu kadar, bu azalmaya yol açan çiftçi sorunları da önemlidir. Daha önceleri tarımdan geçinmeye razı olup iş aramayan insanların bu yıllarda iş aramaya başlaması ve şehirlere göçü göze almasına dikkat edilerek, bu mecburiyeti yaratan sebebi görmek gerekir. Tarım kesiminde yaşanan yüksek yoksulluk oranı ve geçim sıkıntısının bu kopmayı yarattığı gözden ırak tutulmamalıdır. Yapılması gereken, öncelikle AB ülkelerinde olduğu gibi kırsal kalkınma politikaları eşliğinde tarım dışı istihdam kapasitesinin yeterince artırılması ve buna paralel olarak kontrollü bir şekilde tarımdaki istihdamın azaltılmasıdır. Aksi halde özellikle büyük şehirlerimizde sosyal riskin artmasının önüne geçilmesi mümkün değildir. İstihdamın artırılmasında tabi ki gereken teşviklerin sağlanmasıyla yatırımların artırılması temel çaredir. Ancak gerek Ekonomik ve Sosyal Konsey’e sunulmak üzere hazırlanan bir raporda ve gerekse Dokuzuncu Kalkınma Planında vurgulandığı gibi, "Piyasanın ihtiyaç duyduğu nitelikte işgücü yetiştirmek üzere eğitim ile işgücü piyasası arasındaki etkileşimin güçlendirilmesi; mesleki eğitim ve yüksek öğretimde mevcut eğitim programları gözden geçirilerek, yeni açılacak eğitim programlarının insan gücü ihtiyacı doğrultusunda belirlenmesi" de çok önemlidir. 14