22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu Türkiye’de yaşayan farklı kimlik, kültür ve inançlara sahip halkların Diğer taraftan emekçilerin hak ve çıkarlarını korumak ve emperyalist işgale karşı omuz omuza verdikleri mücadelenin zaferle geliştirmekle görevli mücadele örgütleri olan sendikaları hedef alan baskılar tüm hızıyla sürmektedir. KESK’in ve bağlı sendikalarının sonuçlanmasıyla ilan edilen Cumhuriyetin üzerinden 90 yıl geçti. demokratik haklarını kullanarak yaptığı her eylem ve etkinlik dava 90 yıllık tarihe kısaca göz atıldığında “cumhura” yani halklara konusu olmaktadır. Kamu emekçilerinin temel sendikal haklarının dayanması, halkların hak ve özgürlük talepleri ile kopmaz ilişkiler gasp edilmesinin hızlandırıldığı özellikle son iki yıl içinde KESK kurarak demokrasi ile tamamlanması gereken sürecin sürekli eksik yönetici ve üyelerinin toplu olarak gözaltına alınması, bugün kaldığı görülecektir. KESK’e bağlı sendikaların toplam 51 yönetici ve üyesinin hala Farklı kimlik ve inançlara sahip halkların yedi düvele karşı tutuklu olması ile sonuçlanan kuşatma operasyonlarına hız verilmesi bedenlerini siper ederek kazandıkları mücadelenin antiemperyalist, tesadüf değildir. halkçı, barış, eşitlik ve özgürlükten yana değerleri tekçi bir zihniyetle Toplumsal yaşam siyasal İslamın referansları temel alınarak görmezden gelinmiştir. Bu yaklaşımlarla oluşturulan ve kapitalist cinsiyetçi, piyasacı, gerici ve otoriter biçimde dizayn edilmeye modele dayanan egemenlik ilişkisi, demokratik bir cumhuriyetin çalışılmaktadır. Demokrasinin yapı taşı olan kuvvetler ayrılığı yeşermesini engellemiştir. Aynı anlayışa göre hareket edenler her ilkesini adım adım tahrip eden AKP; yasama, yürütme ve yargı erkini dönem olduğu gibi bugün de ‘icraatlarına’ devam etmektedir. “tek adama” bağlama girişimlerindeki ısrarını sürdürmektedir. 11 yıllık AKP iktidarı döneminde atılan her adımda demokratik bir Halkın en temel demokratik talepleri şiddet ile bastırılmaktadır. cumhuriyetin temeli olan çoğulculuk değil, farklı olanı tahakküm AKP iktidarının faşizan rejimine boyun eğmeyen, zulüm altına almayı hedefleyen çoğunlukçuluk temel alınmıştır. Devlet karşısında diz çökmeyenler cezaevlerine doldurularak sindirilmeye liberalmuhafazakâr ambalajla süslenmiş katıksız bir neoliberal çalışılmaktadır. ideolojinin rehberliğinde şirket mantığıyla yeniden yapılandırılmıştır. Diğer taraftan korku imparatorluğundan, imparatorluğun korkusuna geçişte kırılma noktası olan Gezi Direnişi, AKP iktidarının halkın Cumhuriyetin temel ilkelerinden “yurtta barış, cihanda barış” talep ve beklentilerine cevap verme konusundaki demokrasi karşıtı felsefesinden uzaklaşanlar, bugün dış siyasette ‘bir koyup üç alma’ yaklaşımlarını bir kez daha gözler önüne sermiş, halkın gerçek bir iddiasıyla “stratejik derinlik” peşinde koşmakta, emperyalizmin demokrasiye olan ihtiyacını net olarak ortaya çıkarmıştır. taşeronluğunu ‘yeni Osmanlıcılık’ sosu ile süslemektedir. Emperyalist planların uzantısı olarak hareket eden, eşitlik, özgürlük Dil, inanç, kültür, etnik yapı gibi aralarındaki tüm farklılıklara ve demokrasi temellerine oturmayan bir anayasa ile yönetilen, farklı rağmen Cumhuriyet`in kuruluş sürecinde birlikte mücadele kimlikler, sınıflar, inançlar ve kültürlerin özgür ve eşit olmadığı bir eden, aynı mezarlarda koyun koyuna yatan halklar bugün çeşitli ülkenin gerçek anlamda demokratik, laik ve bağımsız olması söz vesilelerle birbirine karşı kışkırtılmaya, birbirine düşman edilmeye konusu değildir. çalışılmaktadır. Türkiye halklarının ihtiyaç duyduğu, emperyalizmin güdümünde Bugünün Türkiye’sinde gelir adaletsizliği, emeğin olmayan, gerçekten laik, demokratik ve emekçilerin haklarının güvencesizleştirilmesi, ücretlerin düşürülmesi ve sosyal hakların korunduğu bir cumhuriyettir. Bugün en büyük özlemimiz; gasp edilmesiyle emekçi sınıfların yaşamını doğrudan etkileyen Türkiye`de yaşayan halkların tam hak eşitliğine sahip oldukları, bölüşüm sorununun giderek daha da ağırlaştığı bir dönemden emperyalist işgal senaryolarında taşeron rolü üstlenmeyen, farklı geçilmektedir. kimlik ve inançların baskıya ve ayrımcılığa tabi tutulmadığı, her dilden, inançtan ve kültürden halkımızın eşit ve özgür olarak Bugüne kadar iktidara gelen, ruhunu sermayeye teslim etmiş yaşadıkları; işsizliğin, açlığın ve sefaletin değil; barışın, kardeşliğin tüm iktidarların işbirliğiyle kamu hizmetlerinin adım adım ve özgürlüğün kol gezdiği demokratik bir ülkede yaşamaktır. ticarileştirilmesi süreci çalışanların güvencesizleştirilmesiyle paralel olarak hayata geçirilmiştir. 11 yıla yaklaşan AKP iktidarı dönemi ise, KESK emeğin, barışın, eşitliğin, kardeşliğin, özgürlüğün hakim emek üzerindeki sömürünün katmerleştiği, emek alanındaki yıkıcı olduğu bir ülke için; faşizme karşı demokrasi, emperyalizme karşı tahribatların gün geçtikçe arttığı tarihi bir dönüm noktası olmuştur. bağımsızlık, savaşa karşı barış, gericiliğe karşı gerçek bir laiklik, baskılara karşı özgürlük, ırkçılığa ve şovenizme karşı emeğin birliği Tüm çalışanlar gibi kamu emekçilerinin sendikal hak ve özgürlükleri ve halkların kardeşliği mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir. her geçen gün budanmakta, kamu hizmetlerinin tümüyle tasfiyesi süreci hızlandırılmaktadır. Eğitim ve sağlık başta olmak üzere Emek mücadelesi ile demokrasi mücadelesi arasındaki kopmaz en temel kamu hizmetleri büyük ölçüde ticarileştirilmiş, birçok bağları gören, gücünü fiili ve meşru mücadeleden alan kamu kamu kurumu özelleştirme yoluyla sermayeye peşkeş çekilmiştir. emekçilerinin örgütü KESK, gerçek anlamda demokratik bir ülkenin Güvencesiz ve geleceksiz çalıştırmanın adı olan “modern kölelik” ancak emekçilerin mücadelesiyle kurulacağının bilinciyle üzerinde taşeronlaştırma temel bir çalışma biçimi haline getirilmiştir. Tüm oluşturulan tüm baskılara rağmen başta bu ülkenin kamu emekçileri yurttaşların parasız, eşit, nitelikli ve güvenilir bir kamu hizmetine olmak üzere tüm halkın hak ettiği, özlemini duyduğu bir ülkeye ve erişim hakkını yok sayan düzenlemelere her gün bir yenisi dünyaya kavuşacakları günü yakınlaştırma mücadelesinden asla taviz vermeyecektir. eklenmektedir. Emekçilerin örgütlenme özgürlüğünü, grevli toplu sözleşme hakkını teminat altına alan uluslararası sözleşme ve anlaşmalar bir yana mevcut anayasa ve yasalar bile yok sayılarak emekçiler sefalet koşullarında yaşamaya ve gelecekleri çalınmaya devam edilmektedir. KESK olarak; göstermelik değil, halkın gerçek anlamda egemen olduğu, insan hak ve özgürlüklerinin ve hukukun üstünlüğünün hayata geçtiği, her bireyin eşit haklar temelinde, özgür ve demokratik bir ülkede barış içinde yaşaması dileğiyle, tüm halkımızın Cumhuriyet Bayramını kutluyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle