Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Şekernaz. "Otıız bin insan öldü, yüz bin insan almesin... Müesser. "Bütün annelere sesleniyorum, artık barış gelsin... Ne çok "Banş" adlı çocuk var... YAZI: BERAT GÜNÇIKAN FOTOĞRAFLAR: HATİCE TUNCER açası daha dün gibi ıçine kıvnlmış duran on küsur yıllık pijamada saklıydı barış. Yaldızı sökülmüş çerçevede hâlâ olanca çocukluğuyla gülümseyen fotografta, kitabin arasına sokuşturulmuş bır tutam saçta, o son sabah, köşeyi dönerken sallanan elde saklıydı. Ölümkadargerçekti. Neden bu kadar Barış adlı çocuk vardı ve ncdcn kimse Barış adlı çocuk larından utanmazdı? Işte bu yüzden banş, düğümlenmış halatla çekilen halayın altında kalacaktı. Oysaacınındiliyoktu,dini,toprağı,bayrağı... Iştc bu yüzden acının atcşinden doğan banş isteği cn gerçek olandı. Işte bu yüzden isimleri "Barış Anneleri"ydi. Işte bu yüzden şimdi, hemen şimdi anlatmalıydı: "Adım Rahime. On yıldır Istanbul 'dayım. Benim kızım, Sevgi, on dört yaşında dağa gittı. Bingöl'de yakalandı, otuz üç gün anadan doğma bekletildi. Acaba ona ne ettiler, belki... Kaç gün sonra gördüm, üzerinde yeşılbirgiysi.Birkurşungöğsüncsaplanıpkalmıştı. Sırtındadakurşun vardı, bacağındaıse 1 Sonsün. "Şimdihen sanasoruyorum, höyleyaşayalnlu ntt msaıı'i ıltihap,kronlaşmış(kronık)...Ki7imdedim 'senkorkma. Senneredesin.benoradayım'. Operasyona götürülmek istenmiş, tehditle. Tehdit edenlerden biri itirafçıymış. Kızım 4 öldürürscni7 burada öldürün, bcn operasyona gitmem' demış. Duyar duyma? savcıya gittım, 'bak' dedim, 'bu adalet midir, eğer benim kızımın burnu kanarsa hepinizi sorumlututarım'. Sonra Diyarbakır'agetirdiler. Dört yıloldu, hâlâ tcdavi ettirmcdiler. Dilekçelcr verdim.taaAnkara'ya kadar. Kızımı ölüme terk etmişler. Şımdı Bayrampaşa'daamahâlâbirtedavigörmemiş... Nereden olduğumuzun, nereli olduğumuzun ne önemi var? Işte bizi de evlerimizden göçtürdülcr... Çocuklanmızı ışkenceyealdılar. Bize terördamgası vuruyorlar, kimdirterör. .Biroğlum çalışmaya.bir kızım da okumayagitti, şimdi nerededirlerbilmiyorum. Niçin gidiyorlar? Bunun bir sebebi yok mu? Hiçbirevlalanasınıbabasınısıcakyuvasını terketmez,kurudağlarda,Allahınbayınnda kalmaz... Bizim birşey imiz yoktur, ne evimiz, ne yuvamız...Çocuklarımolmadıktan sonra bana altındansarayyapsalarneolurki?Senolsan, ne yapacaksın? Biz, bu acılarımıza rağmen akankandursunıstıyoruz. Şehıtannelerının sesini hep yükselttiler ama bızım sesimizi bastırdılar,oysaelelevermeliydik. Bızkardeşlikistiyoruz. Biz barış ıstıyoruz..."