Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 P+ lngiliz feminist Ann Scott'la birlikte Olive Schreiner'ın yaşamöyküsünü kalemealmıştı). Olive Schreiner, eşcinsellik konusunda en açıkgörüşlü feministlerden biriydi. Bir AfrikaÇiftlığininÖyküsü'nünyayımlanmasını izleyen, fakat hcnüz Londra'ya yerleşmediği günlerde sık sık mektuplaştığı kişiler arasında Edward Carpenter de vardı. Edward Carpenter dini eğitim almış, vaizlik yapmış ve lngiltere'nin kuzcy bölgelerinde yetişkinler için açılan eğitim kurslannda dersler vermişti. Ancak daha sonra, Anglikan Kilisesi'ylebağlannı koparmış.sosyalistçevrelerekatılmıştı. Eşcinsel haklanmn ilk savunuculanndan bin olan Edward Carpenter, sevgilisi George Merrill ile birlikte Scheffieldyakınlannda kırda yaşıyordu. Onlan ziyaret eden dostlan evde, iki sevgili arasında eşitlik temeline dayalı bir işbölümünün kurulmuşolduğunataniklıkediyorlardı. Edward Carpenter, bedensel hazları kutsayan.idealdostluğadayalıbir demokrasi inancınıyaymayaçalışan Amerikalı şairWaltWhitman'danetkilenmişti.Oda tıpkı Whitman gibi, yoldaş sevgisini ve "homojenik aşk"ı savunuyordu. VVhıtman'ın demokrasi idealinden yola çıkarak ütopyacı sosyalizme ulaşmış, dostluk ve dayanışmanın en yüksek erdemler sayılacağıbirtoplumvizyonugeliştirmişti. Edvvard Carpenter kadın hareketine de buyük umutla bakıyor, düşünu kurduğu demokratik toplumun kurulabilmesi için kadınlann mutlaka özgürleşmeleri gerektiğini vurguluyordu. Ozgürlük konusundaki görüşlerini hayatın her alanına yaymıştı. örneğin O, hayvan haklanmn da kararlı savunuculanndan biriydi ve vejeteryenl iği politik bir tavır olarak benimsemişti. 00 CUMHURIYET DERGİ Seksolog Havelock Ellis dulclnea 08/07/99 / 23.00 Erosyıkıyor... Saygınlık sözcüğü, geç Viktoryadönemi toplumunda hoşgörüsüzlüğü, baskıyı ve ikiyüzlülüğü gizleyen bir tül işlevini göruyordu. Toplumdaki ahlaki boşluğu sözümona dolduruyordu. Orta ya da iistorta sını fkökenli dekadan eşcinsel, bu ahlaki boşluğu teşhirediyordu. Bununla da kalmiyor, çalışan sınıflardan sevgililer edinerek, toplumsal hiyerarşiye meydan okuyordu. Edvvard Carpenter, "Eros büyükbirdüzleyicidir"(Erosisagreatleveller) derken aşkın sınıf duvarlannı aşan bu gücünü vurgulamak istemişti. Eros gerçekten yıkıyor, düzlüyor ve dekadan eşcinsel saygın bir centilmen olmay ı reddediyordu. Carpenter, eşcinselin verili cinsiyet kategorilerine stğmayan bir varlık, bir "ara cins" olduğunu belirtiyordu. Oscar Wilde daha da ileri giderek, eşcinselliğin doğal venormalolmadığınıilerisürdü.Wilde'a görcdoğalhkvcnormallik,siradanlıkile eşanlamhydı. Eşcinsel doğal değildi ve tam da bu nedenle, ortalama insan değildi. Ondasıradanlığı aşan birduyarlılık vardı. Wilde böylelikle, siyasal iktidann ve tıp otoritelcrinin söylemlerini tersyüz ederek onlara karşı kullanıyordu. Aynı zamanda, doğal olmamayı, "tuhaf'lığı pozitif bir kimliğedönüştürüyordu. Oscar VVilde'ınsıradanlığı reddeden vc yerleşik ahlaki tanımayan bireyi yapay lık ve aşınlık üzcrinc kurulu birestetiğin hem yaratıcısı, hem de öznesiydi. Bu bireyin varoluşu (onun bireyselliği), ihlal edici (Iransgressive) ar/.udan ayrı düşünülcmezdi. Bireysellik kendini, ihlal edici ar7uilcarasındakisıkıbağdolayısıylaradikal birÖ7gürlüktalebi olarak ifade ediyordu.lştebu nedenle, bireysellik daimateh Monotraas Projşct . İSTANBUL ıatı çalgıiar ıurn tafileprotjramıng 09/07/99 Cuma / 23.00 , 10/07/99 Cumartesi / 23.00 r Rfrodes. Key Board Sluts'n Strings 14/07/99 Çarşamba/ 23.00 15/07/99 Perşembe / 23.00 Cheap Re. 'amıng powt» book amıngpovvc .» SUPfRONLINC > 16/07/99 Cuma/23.00 » 17/07/99 Cumartesi / 23.00 ErikTruffaı/dawR March Erbetla NYA Cumhurryvt d u l c l n e a y a p ı m MeşBlıK Sok ? 0 R, , . , . t e l : 2 4 5 10 3 9 / 4 8 71 l«lt«» • w w d u l c m f a o r g • • m 1 1 1 : c a t s «5 a v dit ve tedirgin edici bir güçtü. Oscar Wilde ısrarla vurguluyordu: Sanat bireyseldir. Çunkü, sadece ihlal edici arzunun alanında yaratılabilir. Hayatta "anormal" olan her şcyin sanatta normal olması da bu yüzdendir. Oscar VVilde trajik yazgısı karşısında bir ermiş tavn almış ve Ermiş Sebastian'ın adını benimsemiş olsa da, Onunkisi "tanrısız bir ermişlik" idi. Acı çekerek kurtuluşa ermenin mümkün olmadığını gayet iyi biliyordu. Bu nedenle, işkencelere edilgenlikle katlanmış olan Isa'y ı eleştiriyordu. Wilde'agöre, insanoğlununen büyükerdemi itaatsizlikti. Wilde, 1891 yılındayayımlanan Sosyalizmde Insanın Ruhu (The Soul of Man Under Socialism) başhklı yazısında şöyle diyordu: "Sosyalizm, komünizm ya da siz ona nc ad verirseniz işte o, özel mülkiycti kamusalzenginliğedönüştürerekverekabetin yerine işbirliğini koyarak toplumu bütünüyle sağlıklı bir organizmanın has haline getirecek, yenileyecek ve komünitenin her bir üyesinin maddi refahını güvencc altına alacaktır. Hayata gerçek temelini ve gerçek çevresini kazandıracaktır. Fakat hayatın bütünüyle gelışebılmesi ve en yüksek kusursuzluk biçimine ulaşabilmesi için bir şeye daha ihtiyaç vardır. Bu da bireyselliktir. Tarihi okumuş olan herkesin gözünde itaatsizlik insanın baş crdemidir. llerlcmeler, itaatsizlik ve isyan yoluyla kaydedilmiştir. Evet, sosyalizmde müstehcen bir şey ler vardır. örneğin, sosyalizm aile hayatını imhaeder. özel mülkiyetin kaldınlmasıyla birlikte ijimdikibiçimiy leevlılıkdeortadan kalkacaktır." Olive Schreiner "yitik kabile"yi, Edvvard Carpenter "ara cins"i, Oscar Wilde doğallığı yadsıyan ve yapaylığapek düşkun dekadan'ı ortak bir temelde savunuyorlardı. Scçilmiş bir azınlığı ve bu azınlığın üyesi olan kutsanmış bireyi yüceltiyorlardı. Eski Ahit'inbakışaçısımçağrıştıran bu yaklaşımın eşitlik idealiyle uluşmadığı söylenebilir. Ancak vurgulamak gerekiyor: Farklılığından dolayı baskılanmışbirazınlığındirenebılmesiıçınfarklılığının üzerinde bir kimlik inşa etmesi, bunun için de öncelikle farklılığını yüceltmesi gerekir. Birdiğeranlatımla, farklılığını birgururkaynağı olarak taşıması gerekir. Baskılanmış azınlığın direnişinde komünite ruhu yaşamsal öncm taşır. Bu ruh ise ancak farklılığın birayrıcalık olarak algılanmasıyla kazanılır. Heteroseksüel hegemonyanın kurban ya da günah keçisi olarak damgaladığı "öteki"nin farklılığını, "tuhaf"lığını yüceltmesi düşmanbirdünyaya karşı koyabilmesibakımından kaçımlmaz olmuştur. Anaerkil ütopyaya, "erotik demokrasi"ye ya da Arkadia'ya (cennet hayatı yaşanan düşülkeye) uzanan yolu yalnızca yitik bir kabile ve scçilmiş bir kavim katedebilir. Ondokuzuncu yüzyılın sonunda dile getirilmiş olan bu eşitlik talepleri ve toplumsal hak arayışlan, yirminci yüzyılın ikinci yansından başlayarak giderek yaygınlaşan ve militanlaşan cinsel ozgürlük mücadelesinin ilk adımları sayılmalı. Özellikle, 1%0'larda cinsel devrim için ayaklanan radikal akımlar, ondokuzuncu yüzyılın öncülerine gerçekten çok şey borçludurlar. Bireyselliğin önemi ve kösnüllüğün özgürleştirici gücü bu öncülcr saycsindc keşfedilmiştir. Kişisel olanın aynı zamanda politik olduğuonlarsayesindeanlaşılmıştır. Vehepsındenönemlisi, "erotik demokrasi", bir ütopya olarak da olsa onlar sayesinde doğmuştur.^