Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 PAZARIN PENCERESINDEN Ağn Dağı Efsanesi SELÇUK EREZ D oğubeyazıt'ta, Simer Oteli'nde kahvaltı ediyoruz. Çekik gözlü, elmacık kemikleri çıkık, irikıyım, yakışıklı birini tanıştınyorlar: Şahmerdan Abilov... Kazakistan'dan. Hem öğretim üyesidir hem de yarın Ishakpaşa Sarayı'nda Ahmet rolünü oynayacak.. Bızde şahmerdan, kazık çakmak için kullanılan bir aygıttır. Sizde hangi anlamı taşır? "Mertlerin şahı" demektir, diye açıklıyor bir Azerbaycanlı misafir. Şahmerdan'ın karşısında Gülşan Ezizova oturuyor. Bütün bu olağandışı olayın koordinatörü Mehmet Dülger, "Güçlü ve güzel bir sesı var... Kendi bölümünü ezbere söylüyor" diyor. Ezizova, Çetin Işıközlü'nün Yaşar Kemal'in "Ağrı Dağı Efsanesi"nden esınleyip bestelediği operada Gülbahar'ı seslendirecek olan özbek soprano. Çetin Işıközlü, aslında bu operayı 1972'de bestelemiş ve Ankara Devlet Operası repertuvarına almış, roller dağıtılmtş, provalarına başlanmış, ama ardından gelen Ağrı, Ishak Pa$a Sarayı askeri yönetim sırasında yasaklanmış. Çetin Işıközlü de kızıp evinde ne var ne yok bir eskici çağırıp satıp Almanya'ya göçmüş; normal yönetime geçildikten sonra geri dönmüş. "Ağrı Dağı" 1992'de Ankara'da sahnelenmiş, ama Işıközlü 1972'den beri bu eseri, konusunun geçtiği yerde, Ağn'da oynatmak Istermiş. Bunun gerçekleşebilmesi için Mehmet Dülger'in itici gücünün ve Kapı Ajans'ın sahibı Ömer Uçman'ın yaratıcılığının bir araya gelmesi gerekmiş.. ,. Mehmet Dülger bu projeye niçin giriştiklerini şöyle açıklıyor: "Hayli zamandan beri sadece yoksulluk, imkânsızlık, ihmal ve şiddet diyarı sayılan Doğu yöresinin, ülkemizin insanının zihninde yeniden bir büyük kültür odağı olarak yer etmesini istiyoruz. Bu yöre, kültür ve sevgı hazinesiyle bütün küreyi aydınlatacak ve ısıtacak güçtedir." Öğleden sonra gıdip Ishak Paşa Sarayı'nı gezdık. Ishak Paşa, büyükbabası tarafından yapımına başlatılan bu sarayı 1784'te tamamlatmış. O zamanlar Ipekyolu'nun bu bölümünden geçen kervanlardan haraç alarak zenginleşen Ishak Paşa'nın sarayı, Simer Oteli'nin aydın sahibi Şerafettin Eryılmaz'ın yorumuna göre, tasanmında Nuh'un gemisı düşünülmüş bir kaleyi andıran camisı, hamamı ve fırınıyla beraber 366 odalı bir saray kompleksi. Bu, kartal yuvası gibi, bir tepeye yapılmış bu binanın taş işçiliği pek etkıleyici... Sarayı Prof. Oluş Arık ve eşi Rüçhan Arık'la gezmek bir zevk. Bize taş ışçiliğinin Ermeni, Selçuklu hatta Urartu'dan gelen etkileri yansıttığını anlattı. Osmanlı devrinin en görkemli yapıtlanndan biri olan bu saray kompleksi restore edilmiş. Restorasyonu girış kapısının ınce işlenmiş elemanlarının boşluklarının yalapşap çımento ile doldurulması, su yollarının beton bloklarla kesitmesi vb. gibi hatalar içeren ve Istanbul surlarının bin kaynaktan gelen, hakarete varan eleştırilerıni çağrıştıran bir düzeyde. Sanki bir köy sıvacısına teslim edilmiş bu eski ve ince yapının özgünlüğü bozan restorasyonun ayrıntılannı görmemek ve üzülmemek için binaya uzaktan bakmak daha lyı. Ağrı Dağı Efsanesi'nin bu ortamda sahnelenmesi, halen Bilkent Üniversitesi ve Ankara Devlet Konservatuvarı öğretim üyesi Eflatun Neımetzade'nin . girişimiyle Gürcistan Devlet Senfoni Orkestrası'nın, Azerbaycan Devlet Filarmoni Korosu'nun ve Kazakistan, özbekistan, Kırgızistan'dan kalburüstü sanatçıların buraya gelmelerının sağlanması sonucu gerçekleşmiştir. Azerbaycan Akademisi Tiyatro Bölümü'nde doktora yapmış olan Neimetzade'nin Moskova'da, Gürcistan'da, Tiflis'te, Özbekistan'dakı sanat faalıyetlerı, Kafkasya ve Orta Asya cumhuriyetleri sanatçıları ile süregelen illşkisi, bu olumlu sonuca varılmasını sağlamıştır. Bu uzun süreli çabalar, 4 Temmuz'da TRT aracılığıyla yayımlanan nefis bir müzik şöleniyle sonuçlandı. Ishak Paşa Sarayı'nda izlenen müzik olayından sonra, bundan böyle her yıl buna benzer müzik eseıierinin sergıleneceği, zamanla bu gösterilerin bir uluslararası Ağrı ya da Nuh Sanat Festivali'ne dönüşeceği açıkiandı. Gösterinin tek eksiği, yeterli sayıda Ağrılı ve Doğu Beyazıtlı vatandaşımız tarafından izlenememiş olmasıydı. Bundan sonra düzenleneceklerde muhakkak yerli halka yeterli bılet ya da davetıye verilmelidir. Başka hangı ızlenımleıie döndük? Doğu ilçelerine deneyımli, halkla daha iyi bütünleşen kaymakamlar atanmalı.. Doğu Beyazıt'ta çok hoş şeyler, güzel insanlar gördük. Sonra? Yaşar Kemal'in "Ağrı Dağı Efsanesi"nde dediği gibi "Çobanlar kavallarını bellerine sokup doğruluıiar. Sonra sessiz birer, ikişeroradan aynlıriar.." Biz de öyle yaptık.^ Bozcaada: Yit YAZI VE FOTOĞRAFLAR: MERT TUNÇER TOLGA KARAKAYA E ründü. Düz bir yer ada, tepesi pek az. Feribota binmeden önce beklemek için c ideal yer, hemen denizkıyısındaki kafetery; zine'den otobüse biniyoruz. Otobüs, Hafifbir rüzgâr eşliğinde ayaklannızı uzatmı bizi Geyikli 'den kalkan feribota gökarşınızdaki sessiz adayı izlerken feribot türecek, yolculuk yanm saat bilenıe beklemek bir keyif. Günün ilk seferi sa; diniz kırkbeş dakika surecek. Bozca 10'da. Insan ruhu o zaman yaşadığının farkın ada'nın havası daha Geyikli 'de kendisini duvanyor. Isterbürüngecenizi.isterbütüngün yuruyor. Işte Bozcaada'nındoğukıyılan gödüzünüzü yolda geçirmiş olun, yorgunluğu nuz bir nefeste kaybolup gidecek. Adadan ge len ve az sonra Geyikli 'deki yolcusunu aday götürecek olan feribot yavaş yavaş iskeley< yanaşıyor. Gökçeada ve Marmara Adası' ndaı sonra üçüncü büyük ada olan Bozcaada'y, kavuşmaya az kaldı. Yalnızlığa, sessizliğe, do ğaya kavuşmaya az kaldı. Sabredin. I stanbul'da y aşayanların en büyük keyifle rinden birisidir, Boğaz'ı vapurda, açık havad; geçmek.Çaylarsöylenir,simıtlerçantadançı kanlır ve esintıye karşı, masmavi deniz mezı yapılarak keyfe başlanır. Aynı keyif, belki d( Antikçağda Tendos adıyla ondan da büyüğü Bozcaada feribotunda cl; yaşanıyor. Her anı huzurla geçen bir yolcul u anılan Bozcaada iki kültürü ğun ardından yavaş yavaş adanın çekim alanına giren feribot, y ine geldiği gibi sessizce yoltaşıyor. Bir bağbozumu > • , cusunu adanın iskelesine bırakıyor. Artık öz;. gürlük zamanı! Öğle sıcağının içındesessizzamanı giderseniz ya da > lik insanagaripbirrahatlıkverıyor. "Benbu: raya aidım" havası birandasarıveriyorzihinAyazma Panayın'nda, leri. Doğanın çağrısına hemen cevap vermeyitirdiğiniz neşeyi bulursunuz. mek mümkün değil. Onun için hemen mer