17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

M EKTUPLARDAN Osman Senemoğlu Schiller'den Goethe'ye JohannChristophFriedrich Schiller Alman yazınının görkemli adlan JohannChristophFriedrich SCHİLLER (17591805) ve Johann Wolfgang von GOETHE (17491832) birbirine çok karşıt yaradılışta olmalarına karşın yazın tarihlehnde örneğine az rastlanan bir dostluk kurmuşlardır. Önceleri birbirinden hiç hoşlanmayan iki sanatçı 1794'ien sonra yakın bir ilişkiye girmişlerdir. Schiller yeni kurduğu bir dergiye Almanya'nın tüm önde gelen yazarlarının katkıda bulunması için bir çağrı yapar. Yazarların çoğu bu çağrıya karşılık Jena, Sah, Arahk 1798 • Şairle sahne oyuncusunu dinleyici ve seyircileriyle birlikte karşılaştırmak, her iki yaratıcılık türünün özelliklerini belirtmek bakımından bana iyi seçilmiş bir yöntem gibi geliyor. Bu yöntemde bile kaba bir karışma, şiir türünü olanaksız kılmaya yeter. Deneyimler de bunu onaylıyor. Çünkü bir dram işlenirken insanı yazın türünün sınırlarına böylesine bağlayan nedir bilmiyorum. Bu sınırlar dışına çıkınca da gene büyük bir güvenle, renkli ve çeşitli insanlarla dolu tiyatro binasımn gerçek, canlı sahne oyununda etki yapan, tedirgin eden bekleyişin, heyecan uyandıran durmak bilmeyen ilerleyişin, hareketin kuralını yaklaştırdığı gibi geri dönüyor. Aradaki ayrımı belirtmek için ortaya ikinci bir yardımcı araç daha koymak istiyorum. Dramatik konu benim önümde hareket eder. Epik konu çevresinde de ben hareket ederim, konu yerinde durur gibi gözükür. İnancıma göre bu aynmda çok şeyler var. Olay önümde gerçekleşiyorsa, o zaman ben duyularımla sıkı sıkıya güne bağlanırım; hayal gücüm bütün özgürlüğünü yitirir, içimde durmadan bir huzursuzluk olur ve ben hep o konu üzerinde durmak zorunda kalırım. Yabancı bir gücü izlediğim için geçmişe bakmam, geçmişi düşünmem yasaktır bana. Eğer ben, benden kaçamayacak olan olayın çevresinde dolaşıyorsam o zaman değişken adımlarla da yürüyebilirim. Kendi kişisel gereksinimlerime göre olayın başında ister uzun, ister kısa bir süre duraklanm. Adımlarımı ileri ya da geri, istediğim gibi atabilirim... Sessiz durur, düşünebilirim. Bu da geçmiş ve anlatı kavramlarına çok iyi uyar; çünkü anlatan, öykünün başında, ortasında ve sonunda ne olduğunu bilir. Anlatan için hareketin her anı birdir. Bundan ötürü de özgürlüğünü sessizce kurar. Şunu da eklemeliyim: Bundan, doğadaki gibi sanatta da hep yüksek olan cins ile tür arasındaki çekici bir yazınsal tartışma çıkıyor. Gerçekte yazın her şeyi gününe getirir; böylelikle her öykücüyü de geçmiş olayları yeni oluyormuş gibi canlandırmaya zorlar; yalnız yapıtta geçmişin niteliği de silinmemelidir. Gerçekte yazın güncel olan her şeyi geçmiş de yapar. Bize yakın olanları da bizden uzaklaştırır (ülkücülükle). Bu tutum dram yazarını da üstümüzde kişisel etki yapan gerçeği uzak tutmaya, ruhu konu karşısında şiirsel bir özgürlük yaratmaya zorlar. Trajedi her yüce kavramında hep epik niteliğe yüksclmeye çalışacak ve ancak bununla yazın olacaktır. (...) Bugünlük bu kadarı yeter. Ben bugün de doğru dürüst çalışamıyorum. Bu arada yalnızca mektubunuz ve yazınız beni ilgilendirebildi. Hoşçakalın.^ Schiller vermez, Goethe dışında. O tarihten sonra da ortak yapıllar vermeye dek varan bu dostluk Schiller'in ölümüne dek sürer. Kimilerine göre Goethe, eleştiri ve yergiteriyle kendisi için "ciddi bir tehdit" oluşturan, coşkulu ve üstü'n yetenekli bu genci dostluk bahanesiyle "evcilleştirmiştir"! Yoksul, hastalıklı bir insandır Schiller. Goethe'nin tam tersine, seçkin insanlar arasında hiç etkili değildi. Rahatsızlığı belki de çekicilikten uzak dış görünüşünden de kaynaklamyordu. Gençliğinde yaşadığı dayanılmaz güç koşullar, yoksulluk ve sefalet nedeniyle rahat bir yaşama kavuşma isteği başlıca tutkusuydu. Soyutlama gücü ve felsefeye yatkınhğı, ülkücü devrimcilik anlayışı kişiliğinin en temel özellikleri arasında yer alan Schiller, Goethe'nin tersine doğa ile haşır neşir olmak, insanları ve dünyayı sabırla ve tarafsız bir tutumla incelemek yerine kendi içindeki dünyayla ilgilenen bir yazardır. Onun için önemli olan, düşünceleri, duyguları ve tutkularıdır. Bu duyguların başında da nitelikleri bulanık bir özgürlük duygusu vardır. Kendinde, siyasal toplantılarda kursıiden konuşma gücünü bulamadığından, coşkulu düşUncelerıni tiyatro yapıtlarındaki kahramanlan aracılığıyla aktardığı söylenir. Ancak, içten bir özgürlük tutkunu olması nedeniyle, 6 Ağustos I792'de Fransız Ulusal Konvansiyonu sanatçıya Fransız yurttaşlığı belgesi verir. llk şiirlerinde aşk temasına ağırlık veren Schiller için aşk evrenin temel ilkesidir. llk dramlarındaysa bireysel özgurluk ve insan hakiarını savunur, cumhuriyetçiliğe olan inancmı dile getirir, saray çevresinin kokuşmuşluğunu sergiler. Goethe'nin ön ayak olmasıyla Jena Üniversitesi'nde öğretitn üyeliğine atanan Schiller giderek gençlik coşkularmı dizginler. Tutkunun, öznel yaklaştmların ağır bastığı yapıtlannın ardından, okumaya, araşttrmaya öncelik vererek larih ve felsefe alanlarına kayar. Don Carios, Wilhelm Tell, vb olgunluk dönemi yapıtlarını yazar. Johann Wolfgang von Goethe
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle