Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
mı görünce dadıma sormuşum, "Bu bey kim?" diye. Onunla daha çok Amerika'da birarada yaşayabildik. Washington'da babamla en çok birarada bulunduğumuz anlar, öğle ya da akşam yemekleri olurdu. Bu yemeklerde en az 10 kişi olurdu sofrada. Ya konuk gelirdi ya da BüyUkelçilikte çalışanlarla birükte olurduk. Çünkü Kançilarya ile rezidans ayhı binadaydı. Bu bina da son dcrece eski binaydı. Tavanı akardı. para olmadığından onanlamazdı. Hatırlıyorum, yağmur yağınca butün buyükelçilik, bu arada evde de babam, elinde leğenler, akan yerlerin altına koşarlardı. Burayı niyc tanıir ettirmiyor$unu7 diye sorunca da, "Yoksul iilkenin bu işe verecek parası yok!" derdi. Gerçekten yoksuldu ulke. Zaten orada Türk Bıiyükelçiliği'nde çalışanlar en az parayı alırlardı. Evet, neyse, biz yemeklerde kalmıştık dcğil mi? Bu arada Türkiyc'den gelenler olursa çok sevinirlerdi, ülkeden haber gelecek diye çünkü savaş koşulları yüzünden Türkiye'den haber almak güçtu. Babam yapı olarak, içine kapanık bir adamdı. Yani belki kendi başına bıraksanız kendi kendine oturmak isterdi. Ama görevi gereği, resepsiyonlara gider, yemeklerde bulunurdu. O zaman isc hoşsohbetti denebilir. Ciddiydi, ama aynı zamanda espriliydi. Yani anlatması güç. Yemeklerde, "deyişler oyunu" oynanır, bir konuda kim daha fazla deyiş bulacak, bakılırdı. Sonra babam fıkralar anlatırdı. Hobileri vardı galiba? Evet, hat sanatına meraklıydı. Kendi si de yapardı küçük şeyler. Resmi de severdi. Ama parası olmadığı için alamazdı, arada müzayedelerden alırdı. Ancak asıl merakı kuyumculuktu. Nerede ne zaman öğrendiğini bilmiyorum. Ama VVashington'daki büyük odasında bir masası vardı. Onun üzerinde kuyumculuk aletleri vardı. Onlarla çalışırdı. Herkese hediyeler yapardı, kimine ağızlık kimine kupe, kimine tabla... Hâlâ dostlarımız söylerler onun hediyelerini sakladıklarını. Ama bu merak babamın sağlığına pek yaramadı. Hep odada oturacağı yerde, çıkıp hava alıp dolaşsaydı daha iyi olacaktı sağlığı için. Hastalanmasma neden oldu bu merakı. Ne zaman hastalandı? 1944 yılı Cumhurıyel Bayramı günu. O gün Büyükelçilik'te büyük bir telaş vardı. Gece büyuk bir resepsiyon verilecekti. Babamın birden sırtı ağrımaya başladı fena halde. Ovdular falan. Sonra doktor geldi muayene etti ve "Yalmalısınız!" dedi. Babam, "OlınuA. Bu akşam büyük bir resepsiyon var. Ben urada lıa/.ır bulunmazsam bu savaş ortamında ulkelerimiz arasında bir >ey oldu sanırlar. Yalamam!" dedı. O gece 200 kişinin elini sıkarak iki saat ayakta durdu. Ondan sonra davet bitince yattı bir daha da kalkmadı. 10 gün sonra öldü. Evcl ama naaşı bir buçıık yıl sonra geldi... bvet babam dört kez gömuldü. önce Washington'daki Arlington Mezaılığı'na gömuldü. Naaşı tahnit edilmişti. Sonra 6 nisanda Türkiye'de törenle gömuldü tekrar. Ama babam asıl özbekler tekkesine gömülecekken, oranın yolunun bozuk olmaM, tepeye çıkışının guçlüğü yüzünden Devlet Töreni yapılamayacağından, önce Zincirlikuyu'ya gömülmüş, sonra da akrabalarımı/ oradan alıp, Üsküdar'daki Özbekler tekkesinin yanındaki aile mezarlığımıza götürüp gömmüşler. Annemle ben Türkiye'ye döndükten sonra da, bir yakınımız anneme, tahnit edilmiş ve kurşunla kaplı tabutla gömülmenin cai/ olmadığını, toprağa bırakılması gerektiğini söyleyince, annem tekrar açtırmış tabutu ve toprağa veımişler babamı. Siz 1946'da Missouri ile gelmediniz mi? Hayır çünkü, bizi almadılar. Anncm de beni bırakmadı. Nasuhi ıle Ahmct, o sırada işe girmış çalışıyorlardı ve o gunlerde Amerika'dan Türkiye'ye gelmck heın zor, hem çok palıalıydı. Durıımumu/ boylc bir seyahate elvermıyordu. Babam borç bırakmıştı. Neden? Çünkü az para alıyordu, ama Büyükelçilik'te büyük davetler vermek zorunluydu, TUrkiye'nin temsiliydi söz konusu olan. Onun için borçlanmıştı. Yoksa lüksü yoktu. O kadar ki, babam ölünce ben VVashıngton'da okumakta olduğum Bryn Mavr College'den çıkarıldım, parayı ödeyemediğim için. Sonra devlet yardım etti de bitirdim bu 1 siyasal bilimler okulunu. Annem Türkiye ye geldiğinde yardım ettiler. Babanız içki içer miydi Büyükelçilik'teki bu davetlerde? Hayır. Ama hayatının son yıllarında bazı geceler, şöyle kuçuk bir kadeh rakı içerdi... Babanızın VV'ashinlon'daki Biiyükelçiliği sırasında Roosvelt ile iyi ilişkilcr kurdugu söyleniyor. Bu arada ilginç bir anınız da var mı? Babam Amerikan hariciyesinde sevılirdi. Rooswelt ile ilişkilerinin iyi olduğunu biliyorum. 10 yıl orada görevde kaldığı için duayen olmuştu. Yani oradaki cn kıdemli Büyükelçi olarak yemeklerde bulunurdu. Roosvvelt ile kolayca göruşurdü. Sevilen sayılan bir kişiydi. Büyükelv'iliği sırasında en ilginç anılarımdan biri de şudur: 1 Türkiye'den bir heyet gelmişti Amerika ya uçak alımı için. Hangi yıl olduğunu şimdi anımsamıyorum. Geldiler uçakları aldılar gittiler. Olay sonuçlandıktan sonra bir hafta kadar sonra, kapımıza çok güzel beyaz üstü açık bir araba (yazdı mevsimlerden) geldi. içinde şöförü ile birlikte. Şimdi artık yapılmıyor o arabalar Cord'du markası, çok lükstü. Babam "Bu ne" diye sordu, "Uçak fabrikasının hediyesi" dediler. Çok kızdı, "Olmaz öyle şey bunu hemen alıp götürün!" dedi. Biz o zaman çocuktuk. Çok üzüldük, "Ne olur kalsın baba," dedik. Olmaz dedi. Sonra baktı ki çok üzuluyoruz, "Peki," dedi. "Şofor si/i söyle parkta biraz dolaştırüin. Sonra da arabayı alsın gitsin." öyle yaptık. Beş dakıka kadar doiaştım. Sonra otomobil f'abrikaya gerı gönderildi. Sonra annemin anlatığına göre, kendisi TUrkiye'de bu olayı bir çayda anlattığında, şimdi adını unuttuğum diyelim bir Buyükelçi hanımı, şaşırmış, "Aaa, hanımcfendi," demiş, "Beyefendi komisyon almaz mıydı?" Pcki efendim siz öğreniminizi lamamlayabildiniz mi? bvet dediğim gibi yardım ettileı okıılu bitirdim. Birincilıkle bitirdim. Ama çok güçtür yabancı ülkelerde okumak, ınsanı dışlarlar. Ben birinci oldum. O okul Protestan okulu ıdi. Sabahları kiliseye gidilirdi. Ben tabii gitmczdım. Törenden bııaz daha geç giderdim. Ahmet'in gıttığı okulda, onu kiliseye devama /orlamak istemışler de, babam kıyarneti kopaııp, onu geri almıştı. Bu okulda da nuvuniyette birinci olan haçı, ikinci olan Amerikan bayrağını, uçuncu olan ise diplomaları taşıyordu. Ben Muslüman olduğum için haçı, Türk olduğum için Amerikan bayrağını taşımadım, diplomaları taşıdım torende. Açıklama yaptılar, Selma birinci oldu ama, bu nedenlerle diplomaları taşıyacak diye. Peki bu çok iyi siyasal bilimler okulunu bitirdikten sonra, çalışma olanağını buldunuz mu? Çalıştım hatta nıecbur da oldum. Bi/ annemle Türkiye'ye dönduğümüz zaman, Ankara'da evimiz yoktu. Bize Saraçoğlu mahallesinde bir lojman ayırmışlardı, orada oturmamız için Ahmet'in Dışişleri'nde çalışması gerekiyordu. Ama Ahmet, Amerika'da işe girmiştı. Mecburen ben tercuman olarak çalıştım. Çünkü o /arnanlar, en iyi okulu da bitırsc ikı dil de bilse, meslek nıemuru olarak kadınlan almıyorlardı harici yeye. Ben de 10 yıl çalıstını. Evlcndiklen sonra da mı? Kocanız ne i^i yapıyordıı? Kvlendikten sonra da yedi yıl çalıştım. Kocam Hüsnu (ioksel askcri doktordu; o zamanlar da asıstandı. Cazetemi/in yazan olıııı, lıepimizin tanıdıgı liusnu (ioksel, degil mi efendim? Evet, o Hüsnu Cîoksel... LJ 5 Mr. Bedri Amerika'nın küçük bir jesti olarak... Size Missouri mn altın anahtarını sunuyoruz. Tesekkürler... Ama ne yapılır bu anahtarla. tstanbul'u yıkarken gemimizden yararlanabilirsiniz. Bed'ettin Dalan ve 6. Filo Komutaıu K.E. Moranville (Fotoğrafîar: UĞUR GÜNYÜZ)