14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ENERJİ 18 Yargı kararlarını yok sayarak ÇED raporu olmaksızın 2007’de yeniden faaliyete başlatılan mobil santrallar yine durduruldu AKP tavır değiştirdi 2003’de miting otobüsü üzerinde yer alan AKP milletvekilleri “Bu santralı Samsun’a davet edenlerden hesap soracaklarını” söylediler. Başlangıçta öyle de yaptılar. TBMM’de “Meclis Araştırma Komisyonu” kurdular. Komisyon, başta TMMOB olmak üzere birçok kurum ve kuruluşun temsilcilerini dinledi. Aslında, AKP’li komisyon üyeleri, mobil santralı Samsun’a davet eden siyasi rakipleri ANAP’lı Büyükşehir Belediye Başkanı’nı hedef almışlardı. Ancak “siyasetin cilvesi” gereği Belediye Başkanı’nı AKP’ye transfer ettiler ve tekrar Başkan seçilmesini sağladılar. 7 yıllık mobil santral mücadelesi Metin TELATAR EMO Denetleme Kurulu Başkanı ürkiye’de uygulanan yanlış enerji politikalarının sonucunda 1990’lı yıllarda, önce Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde çözüm olarak gösterilen “mobil santrallar” daha sonra ülkenin her tarafına yaygınlaştırıldı. 2000 yılında ihale edilerek Bartın ve Dalaman’a konuşlandırılmak istenen 100’er megavatlık iki mobil santral, yöre halkının karşı duruşu sonucunda tesis edilemedi. Siyasi iktidarın mobil santral ısrarı, enerji ihtiyacından çok plansızlık ve kâr transferi arayışından kaynaklanıyordu. Ülke ihtiyacına göre değil, kişi ve kurumların taleplerine göre sürdürülen enerji politikasında mobil santrallar da kendilerine çoğalmak için fırsat buldular. Bu anlayış içinde Bartın ve Dalaman’a konuşlandırılamayan her iki santral da siyasi bir manevrayla Samsun’a kaydırıldı. Aslında bu santralların adı mobil, kendileri sabit santrallar idi. Yakıt olarak 6 numaralı FuelOil kullanılıyordu. Dolayısı ile yakıtın içerdiği yüzde 4.5 oranındaki kükürt, çevreyi ve insan sağlığını olumsuz etkileyecekti. Günde bin ton yakıt tüketilecek olan bu santrallardan 45 ton kükürt atmosfere salınacaktı. Uzmanlara göre atmosfere salınacak kükürtün yüzde 7080’i filtre edilebiliyordu. Bu ise en iyi olasılıkla atmosfere günde 910 ton kükürt salınması anlamına geliyordu. 6 numaralı FuelOil, bir rafineri atığı idi. Ve Türkiye’de ihale edilen 12 adet mobil santrala yetecek kadar 6 numaralı FuelOil üretilemiyordu. Yani gelişmiş ülkelerde kullanılması yasak olan bu atık madde ithal edilecekti. Bu; hem kirli, hem de dışa bağımlı bir yakıtla Türkiye’nin elektrik üretmesi anlamına geliyordu. Mobil santralların Samsun’da konuşlandırılacakları bölge ise Çarşamba Ovası gibi Türkiye’nin en verimli tarım ovasının ortasıydı. Üstelik denetimsiz sanayi nedeniyle baca emisyonları Samsun’u, Türkiye’nin kükürtdioksit (SO2) konsantrasyonu bakımından en kirli havasına sahip ilk üç ilinden biri yapmıştı. Artan her kükürtdioksit miktarı, atmosferde suyla birleşip, sülfirikasit (H2SO4) olarak Ova’nın üstüne yağacaktı. Bu da Ova’da tarımın bitmesine, Samsun’un içme “ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) olumlu kararı” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararı ile eşdeğer karar olduğuna ilişkin 8 Eylül 2006 tarihli işlemin iptali ve yürütmesinin durdurulması talebinde bulundu. Ankara 10. İdare Mahkemesi, 22 Ocak 2008 tarihli kararında, kesinleşmiş yargı kararı olduğu halde sakınca olmadığına ilişkin kararın ve bu kararı “ÇED olumlu kararı” ya da “ÇED Gerekli Değildir kararıyla” eşdeğer tutan işlemin hukuka uygun olmadığına hükmetti. Hukuk devleti vurgusu Kararda hukuk devletinin gereği olarak yargı kararlarının uygulanması üzerinde durulurken, şöyle denilmektedir: “Mahkememizin Danıştay 10. Dairesi’nce onanan ve yukarıda belirtilen kararının gerekçesinde, çevresel etki değerlendirmesi süreci işletilip ÇED raporu hazırlanması gerektiği açıkça belirtilmesine rağmen, davalı İdarece Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin geçici 6. maddesi gerekçe gösterilerek bu hususun dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda dava konusu olay ile ilgili olarak daha önce Mahkemizce verilerek kesinleşen iptal kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda davalı idarece işlem tesis edilmesinin, Anayasal ve yasal zorunluluk olması, mahkeme kararının uygulanmasının sonradan çıkartılan yönetmelik hükümleri ile bertaraf edilmesinin ise ‘Hukuk Devleti’ ilkesi gereğince hiçbir surette söz konusu olmaması nedeniyle, çevresel etki değerlendirme süreci işletilmeksizin hazırlanan ÇED raporuna göre, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 23.8.2006 ve 6876 sayılı yazısı ile verilmiş bulunan ‘nihai çevresel durum değerlendirme raporundaki taahhütlere uyulması kaydıyla sakınca olmadığına’ ilişkin kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Öte yandan, ‘nihai çevresel durum değerlendirme raporundaki taahhütlere uyulması kaydıyla sakınca olmadığına’ ilişkin Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 23.8.2006 gün ve 6876 sayılı yazısı ile Alınmayan elektriğe 128 milyon dolar ödendi Samsun’un Tekkeköy İlçesi’ndeki mobil santralların faaliyetlerinin durdurulması için Samsun Barosu’nun 2002 yılında açtığı dava üzerine Ankara 10. İdare Mahkemesi, 20 Şubat 2003’te mobil santralların çalışmasının durdurulmasına karar verilmişti. Ancak yapılan sözleşmede verilen garantiler nedeniyle faaliyetleri durdurulan santralların sahibi Aksa ve Cengiz Enerji A.Ş’ye Ekim 2003Temmuz 2007 döneminde toplam 128 milyon 199 bin 310 dolar devlet tarafından ödeme yapılmıştı. Ülkenin özel sektörün inisiyatifine bıraktığı üretim yatırımlarının yapılmaması nedeniyle elektrik enerjisinde baş gösteren sıkıntı gerekçe gösterilerek, 22 Temmuz genel seçimlerinin hemen ardından yargı kararları yok sayılıp, bu santrallar çalıştırılmaya başlandı. Çevre Yasası’nda Nisan 2006’da yapılan değişikliğin ardından yargı kararlarını aşmaya dönük işlemler tesis edilerek, bu santralların faaliyetlerine başlamaları sağlanmasının üzerine Samsun Çevre Birlikteliği yeniden mücadele başlattı. Samsun Çevre Birlikteliği’nin Yürütme Kurulu’nda yer alan Samsun Barosu, 4 adet dava açtı. Samsun Barosu, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 23 Ağustos 2006 tarihli “nihai çevresel durum değerlendirme raporundaki taahhütlere uyulması kaydıyla sakınca olmadığına” ilişkin kararı ile bu sakınca olmadığına ilişkin kararın T suyunu temin eden Çakmak Barajı’nın kirlenmesine sebep olacaktı. Üstelik mobil santralın kurulacağı yer, yerleşim bölgesine çok yakındı ve sülfirikasit etkisi buraları da tehdit edecekti. Samsun Çevre Birlikteliği oluşturuldu İnsan ve çevre sağlığı açısından Samsun’un karşı karşıya bulunduğu, uzayıp giden bu tehdit listesi karşısında demokratik kitle örgütleri, yanlarına vakıf, dernek ve sendikalar ile başta Ondokuz Mayıs Üniversitesi ve Samsun Barosu gibi kuruluşları da alarak “Samsun Çevre Birlikteliğini” oluşturdular. Sekretaryasını ve sözcülüğünü TMMOBEMO’nun yürüttüğü Birlikteliğin mücadelesi yedi yıl sürdü. Her meslek örgütü kendi alanlarında raporlar hazırladılar. Paneller, konferanslar düzenlendi. Mitingler yapıldı. SamsunOrdu Karayolu 3.5 saat trafiğe kapatıldı. Binlerce yurttaş, mobil santral önüne yürüyerek, tepkilerini gösterdiler. Çevre Birlikteliği içinde yer alan Samsun Barosu, Samsun halkı adına mobil santrallara karşı dava açtı. Uzun süren dava süreci sonunda “yürütmeyi durdurma kararı” verildi. Ancak, mobil santrallar hiçbir izin almadan, yasa ve yönetmelikler yok sayılarak tesis edildiler. Fiili durum yaratılarak yürütmeyi durdurma kararı uygulanmadı. ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle