25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

yunus koray’dan “bütün zamanların boşluğu” ‘Trajik olanın hüznü’ YUSUF ALPER Yunus Koray titiz, mükemmeliyetçi kişilik yapısı, özgün imgeleri ve kimselere benzemeyen dizeleriyle Türk şiirinde kendine özgü bir yer edindi. Genel olarak düzyazıda olan bu eylemi şiirde tutku haline getirmiştir. Birkaç örnek verelim: “Ansızın olur bir şey gider dokunur/ Bıçak yok olur, kalır patikalar.” (s. 16) “Umutlar için ben yankı satarım Yusuf’suz kuyularda patikalarım.” (s. 25) “Hangisini hangisini saklayabilir Bir ozanın diline doladığı patika’yı mı Yoksa onu mu?” (s. 34) rikan dergisinde yayımladığı, kitabın en iyi şiirlerinden biri olan “Sarkaç” şiiriyle başlıyor: A nkara’nın ılık bir sonbahar akşamında Türkiye Yazıları bürosunun penceresinden, uzun boylu Ahmet Say’ın yanında oldukça kısa görünen, koltuğunda tipik fermuarlı memur çantasıyla büyümüş de küçülmüş çocuk gibi yürüyen bir delikanlı görmüştüm. Titiz memur giysileri içinde sıkı kravatıyla bu genç adam bir şair adayıydı ve daha önce (çocukluğundan beri) birçok ödül almıştı; adı Koray Küçükemiroğlu idi. Saygılı, kibar, içtendi. Yaklaşık otuz beş yıl öncesinin o delikanlısı bugün dört şiir kitabı yayımlanan Yunus Koray’dı. Şiirlerindeki ince duyarlık, Necatigil’e olan sevgi ve etkilenmeler, Dağlarca, Aksal, Kansu sevgisi onun belirgin özellikleriydi. Tabii Koray gençti ve daha lirikti. Ustaları o zaman hikmet burcundaydılar. O akıcı, ince imgelerle örülü şiirlerin çoğu Oluşum, Türkiye Yazıları, Türkdili, Yeni Biçem, Edebiyat ve Eleştiri, Varlık vb. dergilerin sayfalarında kaldılar. Yunus Koray’ı şair yapan, 1970’leri 1980’lere bağlayan köprüde dikkat çekmesini sağlayan şiirler onlardı. Ama ne olduysa oldu, Koray o şiirleri rafa kaldırıp farklı bir biçemle yine ilginç imgelerini daha yalın bir tutumla sunan bir şiir anlayışına yöneldi. Şairlik kumaşı birinci sınıftı. Kendi özünden ne kadar uzaklaşsa da hep ustalıklı, şiir işçiliği yoğun ürünler verdi. “Varsa bir anısı değişebilir her çocuk/ Bileklerini keserek uzun yazların/ Öyle yaparak kestim, çıldırdım/ Öyle yaparak anladım nesneleri/ Öyle yaparak bıçaklardan korktum/ Anladım deneyim bir sarkaç, ben çocuğum.// ... Siz şimdi nerdesiniz/ Nerde eski çemberim/ Çemberim nerde eskir?” (s. 9) İmgelerdeki özgünlük dikkat çekici. “Bileklerini keserek uzun yazların” diye bir imge ya da benzeri şiirimizde yok. Bıçaklardan korkma eylemi ise şiir öznesinin obsesif (takıntılı) kendine zarar verme korkusunu dile getirmektedir ki özgün ve ilginçtir. Son üçlüde ise ince seslilerle oluşturduğu aliterasyon ve sözcük oyunuyla dikkat çekiyor. Koray, titiz ve mükemmeliyetçi kişilik yapısı; özgün imgeleri, kimselere benzemeyen dizeleriyle Türk şiirinde kendine özgü bir yer edindi. Psikodinamik açıdan çok şey söylenebilir ancak en belirgin özelliği mükemmelci, titiz, düzen düşkünü (obsesif) yapısının oluşu. Bu yapının, şaire, mükemmele ulaşma açısından yararı dokunabilir. Öte yandan zor beğenmesiyle yaratıcılığını ketlemesi de söz konusu olabilir. Koray, müzikalitesiyle, söz oyunlarıyla özgün bir şiir kurar. Şiir dünyası Dağlarca’ya yakındır (Bu şiirlerinde “Çocuk ve Allah” dönemine benzer). Söyleyiş olarak da Necatigil’in lirik dönemine yakındır. Tabii İkinci Yeni’nin bütün iyi şairlerinden yararlanmıştır. Zaman zaman Saba’yı çağrıştıran dizeler görülebilir. Külebi, Aksal, Kansu da onun şair kimliğinin oluşumunda katkıları olan şairlerdir. Koray büyük Türk şiiri ırmağının geleneği içinden özgün bir şiir oluşturmasını bilmiştir. CEMAL SÜREYA VE METİN ALTIOK SEVGİSİ Çocukluğunu geçirdiği coğrafyanın varsıl doğasından olmalı kırsal olan çok naif bir biçimde şiirine girer. Ama Koray pastoral şiirler yazan bir şair değil genel olarak kentin kalabalığında yalnız kalarak çocukluğunun anılarına kaçan bir kentli şairdir. Acının, hüznün, bun’un ve zaman zaman öfkenin (özellikle önceki kitaplarında) yoğun olduğu bir şiirdir Yunus Koray şiiri. Dışsal olanla içsel olanı bir potada eritip şaşırtıcı, özgün imgelerle okuyucuyu etkiler: “Alnı kara akıtmalı atlarımdan/ İçimdeki yıldıza karanfil düştü/ Bir çoban ağladı ateş dağında/ Bu çarşı hangi yaz çarşısı/ Bu ıssız türkü hangi sus’tan.” (s. 25) Bir yandan Dağlarca öte yandan İkinci Yeni’nin şairlerini çağrıştıran içerik ve söyleyiş: “Bir yeni oğlak daha sıçrayabilir/ Senin üzüntüyle dokunmuş sesinden/ Gözlerinin parlayan nehirlerinden/ Uzak yazlardan, incir sütlerinden” (s. 13). İlginç imgeler bütün kitap boyunca sürmekte. Üzüntülü bir sesin eytişimsel olarak bir şenliği doğuracağı betimlemesi çok varsıl çağrışımlara açık bir imge olarak beliriyor. Şiirde, özellikle lirik şiirde otobiyografik olan zaman zaman yer alır. Koray’ın şiirinde çok örtülü ve çok mesafeli olarak özyaşamsal bilgiler, yaşantılar çağrışabilir. Çok genç yaşta yitirdiği ve onun için önemli bir travma olmuş anne ölümünü çağrıştıran dizeler: Koray bambaşka bir nedenle yazdığını söyleyebilir ancak okuyucuda bir yakın ölümü, benim gibi anne ölümünü bilen birinde de anneyi çağrıştırabilir. Tabii dönemin her gün öldürülen gençleri, yazarları, bilimadamlarını da. “Karanlıkta, yalnız, gök de düşebilir Bir gece en çok öldüğünüzde” (s. 21) Cumartesi Anneleri’nin acılarını anlattığı bir şiirden: “ve nasıl bir şeydir çocuğunun/ boşluğuyla kendi boşluğunu doldurmak/ kapatmak yüzüne çocuğunun yüzünü!” (s. 57) Toplumsal sorumluluk evrenseldir ve dünyada ne olup bitiyorsa onu görür yansıtır şiirlerinde. Irak’ta olanlar derin kederle betimlenir: TİTİZ VE MÜKEMMELİYETÇİ KİŞİLİK İlk kitabı Yaşamı Yargılayan Şiirler, dönemin önemli yayınevlerinden biri olan Cem’den çıkmıştı ve iyi bir çıkıştı. Sonra Devlet ve Patika ile Karşı Kitap geldi. Bir kitap boyutunda portre şiirler yazdı. Tabii bunlar üstünde çalıştığı, özgeçmişini okuduğu şairleri, ressamları (çeşitli sanatçıları) betimleyen şiirlerdi. Yine düzeyli, yine şiir işçiliği yoğun. Ben her zaman onun en iyi şiirlerinin dergilerde, raflarda kaldığını söyledim ve bir an önce kitaplaştırılmasını önerdim. Bu ancak geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Yunus Koray’ın yeni şiir kitabı Bütün Zamanların Boşluğu, nihayet yayımlandı. Olası ki bu çizgideki şiirlerinden başka kitaplar da çıkarabilir. Okuyucu iyi bir şairin ince işçilikle ördüğü, ilginç, özgün imgelerle dolu şiirlerini büyük bir zevkle okuyacaktır. Kitap, yakın zamanda yitirdiğimiz Talât S. Halman’ın çevirdiği ve bir Ame “ben hiçbir şey bilmiyorum artık, körlerin bile/ gözleri duyuyor hurmaların kederini/ çölde parlıyor ay’la annelerin ellerinde kan bakraçları!” (s. 69) Tabii Cemal Süreya ve Metin Altıok sevgisi de zaman zaman belirmektedir. Var oluşsal ikilem, trajik olanın yoğun hüznü belirgindir. Yaşamından yansıyanlar içsel gizilgücünü harekete geçirmiş ve bu dizeler yazılmıştır: “Ölüm her yerde karşılıktır korkuya/ Hüzün alıp başını gitmiştir/ Gidenler bir daha geri dönmeyecektir.” (s. 16) Koray’ın bir başka özelliği de patika sözcüğünü bir leitmotiv gibi kullanması. Çok uzun zamandır hemen hemen bütün şiirlerinde en az bir kez patika sözcüğünü kullanır. “Karlar içinde üç kişiyim/ Biri kör biri topal biri sağır/ Bu taşra kasabasında dağılır/ Üçü de ayrı köşelerden/ Üstüme bir daha bir daha.” (s. 26) Yılın önemli kitaplarından biri olacağını düşündüğüm bu kitabı başta genç kuşak şairler olmak üzere tüm şiir okuyucularına öneriyorum. Pişman olmayacaklardır. n Bütün Zamanların Boşluğu/ Yunus Koray/ Noktürn Yayınları/ 128 s. Acının, hüznün, ve zaman zaman öfkenin yoğun olduğu bir şiirdir Yunus Koray şiiri. 8 7 Ocak 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle