Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KItap ‘Bilme’ kitabı Kitap Gölgesi MAVİSEL YENER www.maviselyener.com Renkler... Sesler... Harfler... AYTÜL AKAL l ÇİĞDEM GÜNDEŞ l MAVİSEL YENER l MUSTAFA DELİOĞLU “Gün Bilmecelerle Başlar” adlı yapıtta, Ayla Çınaroğlu ve Mustafa Delioğlu, okuru özgür düşünmeye çağıran, değerli bir işbirliğine imza atıyor. O kul öncesinden başlayarak daha büyük yaş gruplarına da söyleyecek çok sözü olan Gün Bilmecelerle Başlar, insan olma yolculuğunda karşılaştığımız bilmeceleri yeniden soruyor bize. Bu bir bilmece kitabı değil “bilme!” kitabı. En büyük bilmece insanoğlunun kendisi! Her gün yüzlerce bilmece çözmek zorundayız. İlk sayfada okura bu duyumsatılıyor. Güne bilinmezlerle başlıyor kahramanımız. İlk bilinmezi gece. Bir de uyanmış ki ay dede geceyle birlikte sürüklenip gidivermiş. “Gece nereye gitti?” İşte günün ilk bilmecesi! Gece güneş neredeydi? Yeniden doğacağı zamanı ona kim söyledi? Bu bilmeceler, çocuğun her şeyi anlamlandırma merakıyla yoğrularak düşünmeye ve sorgulamaya kapılar açıyor. Kitabın kahramanı, yüzünü yıkarken musluktan akan suyun nereden geldiği bilinmeziyle karşılaşıveriyor. Üstünü giyinirken, o kumaşların nasıl, kim tarafından dokunduğunu merak ediyor. Defterlere, kitaplara hangi ağaç, nasıl can veriyor acaba? Kahvaltıda içtiği süt, ne renk bir inekten sağıldı? Çocuk yazınının özgün kalemi Çınaroğlu bu soruları (bilmeceleri) çoğaltarak okurunu var oluşun büyük labirentinde dolaştırıyor. Farkında olmaya bir çağrı bu. Yediğimiz yumurta, yüzümüzü okşayan rüzgâr, sahipsiz bir kedi, çöpleri toplayan biri, belleğimizde bilmeceler, yanıtlar oluşturursa sorgulayan, düşünen zihnimizi fark ederiz, kendimizi anlarız. biriyim acaba ben? Arkadaşlarım sever mi beni? Benim için onlar ne söyler?” (s. 22). En büyük keşif kendini keşfetmek, kitaplar işte bunu yapar. Üstelik böyle akıcı, sıcacık, şiirli bir dille yoğrulmuşsa… Kitapta kullanılan öğretmen karakteri Ayla Çınaroğlu de çok dikkat çekici. Solgun görünen öğretmeniyle ilgili pek çok sorusu var kahramanımızın. “Neden solgun görünüyor bugün? Hasta mı yoksa? Öğretmenim eve gidince neler yapar? Annem gibi sökük dikip yemek pişirir mi?” Bu sorular çocuk okurun empati duygusunu tetikliyor, insanı ve toplum yaşamını sezdiriyor. “Selin’in kolu neden sargılar içinde? Mete neden bir haftadır okula gelmiyor? Arkadaşım bugün neden suskun? Tayfun neden itekliyor beni? Neden sapan taşıyor cebinde?” gibi sorular “başkalarını” anlama, tanıma, neden sonuç ilişkisini kavrayabilme ortamı yaratıyor. Kahramanın meraklı kişiliği, okuru da onun gibi duymaya, düşünmeye istekli kılıyor. Okuma kültürü edinme sürecinde çocuk kitapları belirleyici etken. Çocuğun doğal mera Mustafa Delioğlu kından yola çıkılarak yazılmış Gün Bilmecelerle Başlar, bilmecelerin yanıtını vermiyor. Çocuğu farkında kılıyor. Düz bir cevap vermektense bir arayış yaratıyor. Soyut ve somut konularda çocuğun daha da meraklı olmasına olanak tanıyor. Çocuk kitaplarında yanıtları vermektense çocuğun kendi tarzıyla kendi yanıtlarını aramasını sağlamak çok değerli. Ayla Çınaroğlu yapıtlarına baktığımızda bu özelliği görüyoruz. Çocuk okur, yapay, samimiyetsiz yaklaşımı hemen fark edip, omuz silkip geçer. Hangi metnin ve resmin “zorlama” hangisinin içtenlikli olduğuna hemen karar verebilir. Birçok konu gibi çocuk kitaplarında “sanat”ın yozlaştırıldığına zaman zaman tanık oluyoruz. Din ve duygu istismarı yapan, ayrımcılık kokan (doğrudan, “ayrımcılık yapmayalım” diyen kitaplar da ayrımcılık fikrini çocuğun bilinçaltına koyarlar, dikkat!) entipüften kaleme alınmış çocuk kitaplarının bu yüzyılın okuruna seslenemeyeceğini yazılarımda defalarca vurguladım. Çınaroğlu, gün içinde çocuğun kafasını kurcalayan onlarca soruyu kahramana sordurduktan sonra en büyük keşfe getiriyor sözü: “Peki ya ben nasılım? Nasıl EN BÜYÜK BİLMECE: YAŞAM ÇOCUK KİTABININ ÇAĞDAŞ BİLDİRİSİ Ayla Çınaroğlu ve yapıtın çizeri Mustafa Delioğlu, çocuk kitabının çağdaş bildirisini yeniden gözümüzün önüne koyuyor. Sanatın nasıl bir savı olması gerektiğini, yazar ve ressamın yalnızca “çocukla” ilgilendiğini duyumsatıyorlar. Dayatmasız, özgürce sunulan metin, yüreklerde onlarca kapı açıyor. Kitap illüstrasyonunda dijital yaklaşımın alıp başını gittiği bir dönemde Mustafa Delioğlu’nun tarzı, devrimci sanata dönüşen bir yaklaşımı simgeliyor. Yayın sektörü dijital ortamda yapılan çizimleri, renk vb. gibi değişiklikleri yeniden düzenleyebildiği, katmanlı çalışmaya olanak verdiği için yeğlemekle birlikte, çocuk kitabının aynı zamanda bir sanat eseri olduğunu zaman zaman göz ardı edebiliyor. Delioğlu fırçasıyla yalnızca çocukları değil, her yaştan okuru sanata davet ediyor. Sanatçının çizdiği her sayfa bir tablo değerinde, iliklerine kadar emek ve içtenliğin soluğu duyuluyor. Özellikle okul öncesi için hazırlanmış kimi çocuk kitaplarında kullanılan, birbirinin benzeri çizimlerin sanatın ruhundan uzak, metnin yüreğine dokunmadan, belli bir “tavır”dan sakınan, “şiirsiz” çizimler olduğuna tanık oluyoruz. Çocuk ve gençlik edebiyatı alanına değerli akademik katkı sunan Prof. Dr. Sedat Sever diyor ki: “Çocukların; yaşamı, insan gerçekliğini tanımaları, öğrenmeleri için dilin anlatım olanaklarına gereksinimi vardır. Bu etkileşimde okurun sorumluluğu dilsel iletilerin çözümlenmesine yönelik duyuşsal ve bilişsel bir alımlama sürecine girmesidir. İşte, resimler görsel bir öğe olarak bu süreci, alımlayan (okuyanizleyen) açısından çok uyaranlı bir etkileşim ortamına dönüştürür” (s. 166, Çocuk ve Edebiyat, Tudem Yayınları). Sever, okul öncesi yaş grubunun kitabı “izleyen” olduğuna vurgu yapıyor. Kitabı “izleyen”, ona “bakan” okul öncesi yaş grubu resmin diliyle farklı bir anlam dünyasına girecek, kitabın ona okunmasıyla birlikte bu anlamı genişletecektir. Çocuk ve kitap arasındaki iletişim sürecinde resimden beklenenin yalnızca “metinde anlatılanın resimlenmesi” olduğunu düşünmek, çocuğun ilgi ve gereksinimlerine gözlerimizi kapatmak anlamına gelir. Çocuğun dünyasını iyi tanıyan, onun ilgi ve gereksinimlerini iyi bilen usta sanatçılar çocuğu heyecanlandırır. Yasak savma niyetiyle yapılmış, sıradan dijital çizimler çocuğu kurgu dünyasının sonsuzluğuna çekemeyecek, onun düş dünyasını harekete geçiremeyecektir. Gün Bilmecelerle Başlar, çocukların “allı pullu bir balon” gibi oynayacakları bir kitap. İşte, yılın resimli kitabı olmaya aday bir yapıt. Şiirli metinleri, felsefi yaklaşımı, özgün resimlemesi ve nitelikli baskısıyla çocukları “doyuran” bu kitap, okuma sevincine çağırıyor. n Gün Bilmecelerle Başlar / Ayla Çınaroğlu / Resimleyen: Mustafa Delioğlu / Doğan Egmont / 2015 / 32 s. / 5+ 24 7 Ocak 2016 KItap