08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vitrindekiler Sabri Ülgener, Marshall McLuhan gibi çok farklı yazar, sanatçı ve düşünürleri yan yana okuyarak, belirli bir imge kavrayışının izlerini bulmaya çalışıyor. Bu kadar farklı şahsiyeti bir arada tutansa, tümünün imgeyi, resim, söz ve yazının uyumlu bir birleşmesi ve ayrışması gibi anlamaları. Meraklısına... Reşat Enis / Aydan Gündüz / Mühür Kitap / 212 s. Kitaplarında toplumsal acıları neden ve sonuçlarıyla başarılı bir şekilde resimlerken yaşadıklarından fazlasıyla etkilenen, kendi sıkıntılarından çok içine girdiği dünyaların dertleriyle ilgili duygusal, duyarlı ve bütünüyle yalnız bir adamdır Reşat Enis. Yalnızlığı içe dönük yaşantısının bir uzantısıyken zamanla sistemin işine yarayan garip bir mekanizmaya dönüşür. Romanlarıyla gündem belirleyen, içeriğindeki zehirli tadıyla okuyucuları dışında hemen herkesi ürküten yazar, reklam denen tuhaf ayrıntıyla hiç ilgilenmez. Eserlerini, içinde yaşadığı dönemin koşullarıyla şekillendirip Türk edebiyatında yeni ve bambaşka bir döneme kapı açar. 1930’lu ve 1940’lı yıllarda basın dünyasının hatırı sayılır simalarından olan usta romancı Reşat Enis, 10 Ocak 1984’te öldüğünde hiç yaşamamışçasına ve yazmamışçasına, Türk edebiyatı tarihinin isimsizler listesinde yerini alır. Aydan Gündüz’ün elimizdeki çalışması, unutulmuş romancıyı tekrar okuyucuya hatırlatma amacı taşıyor. Bir Boşanma Avukatının Anıları / Didem Konaş Büyükpınar / NTV Yayınları / 112 s. Toplumun çekirdeğini oluşturan aile, hukuken evlilik birliği ile kuruluyor. Mutluluk ve büyük hayallerle başlayan evlilikler bazen zaman içinde parıltısını kaybederek taraflarca katlanılması zor bir yük haline geliyor. Toplumumuzda evli olduğu halde mutlu olmayan, bunu etrafı ile paylaşmaktan utanan veya korkan kişiler olduğu malum. İnsanlar yaşanan kötü şeylerin sadece kendi başlarına geldiğini düşünüyor çoğunlukla. Bu kitap ise yaşananlar ve çareler konusunda insanlara başlangıç yolunu açmak, örnek olaylar ve yalnız olmadıklarını hatırlatmak amacıyla yazılmış. Direniş ve Umut: Reha İsvan / Zeynep Oral / Metis Yayınları / 194 s. 12 Eylül 1980 darbesi, Türkiye’yi dev bir cezaevine dönüştürmüş, işkence ve baskı hüküm sürerken adil yargı hakkı dahil bütün haklar ortadan kaldırılmıştı. Reha İsvan bu dönemde açılan ve tiyatrocuları, ressamları, gazetecileri, bilim insanlarını hâkim karşısına çıkaran Barış Derneği davasının tek kadın sanığıydı. 198286 tarihleri arasında aralıklarla 38 ay boyunca tutuklu kaldığı Metris Askeri Cezaevi’nde ileri yaşına rağmen dimdik duruşuyla direnişin ve umudun simgesi oldu. Zeynep Oral’ın kendisiyle yaptığı söyleşinin ürünü olan bu kitap, yalnızca Reha İsvan’ın değil, yaşam tecrübesi ve siyasi görüş farkları nedeniyle başta birbirlerini yadırgasalar da gitgide anne evlat gibi oldukları yüzlerce diğer tutuklunun da seslerini, yaşadıklarını taşıyor. Söyleşiler – Yaşamı ve Felsefeyi Anlama Serüveni / Doğan Özlem / Notos Kitap / 156 s. Doğan Özlem ile farklı zamanlarda yapılmış dokuz söyleşinin bir araya getirildiği bu kitap, felsefeciler hakkındaki ezberleri temelden sarsıyor. Bir felsefeciS A Y F A 2 8 n 1 2 A R A L I K 2 0 1 3 nin de her insan gibi gündelik dertleri olduğunu, tarihsel ve toplumsal boyuttan kendini yalıtmak bir yana, işinin bizzat bunlar üstüne düşünmek olduğunu açık bir biçimde gösteriyor. Söyleşiler aracılığıyla okur bir yandan Doğan Özlem gibi bir felsefecinin yaşamöyküsünün izini sürerken, öbür yandan da kendi felsefi yaklaşımının nasıl olgunlaştığına tanıklık edecek. Sinema ve Varoluşçuluk / Hakan Savaş / Sözcükler Yayınları / 384 s. Hakan Savaş’ın çalışması Sinema ve Varoluşçuluk, felsefe ile sinema arasında kurulacak bağda bir ilmek atıp ve felsefi bakışın sinema sanatını değerlendirme yönünde sağlayabileceği olanaklardan bir bölümünü tanıtarak, örnekliyor. Sinema ve Varoluşçuluk, okurunu sinema sanatının olağanüstülüklerle dolu dünyasında dolaştıran bir kitap. Bunu yaparken edebiyattan felsefeye, sanat ve düşünce alanlarında özgürce dolaşıyor. Sinema ve yazının ustalarını sanatın evrensel ve insani değerlerinde buluşturuyor. Osmanlı İmparatorluğu’nda Sosyalist Hareketler / Georges Haupt, Paul Dumont / Çeviren: Tuğrul Artunkal / Ayrıntı Yayınları / 250 s. Osmanlı İmparatorluğu’nda Sosyalist Hareketler, ilk kez 1977’de Gözlem Yayınları’nın tarihçi Stefanos Yerasimos’un da katkısıyla Paul Dumon’ta yaptığı öneriyle kitaplaşmış. Dolayısıyla kitap çeviri olmakla birlikte yalnızca Türkçe yayımlanmış. Kitap, dönemin merkezi siyasal partileri İttihat ve Terakki ve Hürriyet ve İtilaf’ın politikalarına, Meclisteki tartışmalara, Makedonya meselesi, Ermeni sosyalist partilerine, kapıdaki Balkan savaşına ilişkin önemli bilgiler içeriyor. Kitabın yayımlanmasına kadar yapılan çalışmalarda Osmanlı sosyalist hareketleri arasında geçerken değinilen Selanik Sosyalist İşçi Federasyonu dair bilgiler dönemin en ilginç ve kapsamlı deneyimi olarak sonraki çalışmalara katkıda bulunuyor. Görünen İnsan / Béla Balázs / Çeviren: Oya Kasap / Say Yayınları / 176 s. Yüzyılın en önemli sinema kuramcılarından biri olan Béla Balázs’a göre, sinema sosyal bir gerçeklik ve yüzyılın halk sanatı. Öyle ki sinemanın ruhu halktan değil, halkın ruhu sinemadan doğar. Sinema, insanı sosyal ve psikolojik olarak derinden etkileyerek hayal gücünde ve duygusal yaşamında efsanelerin, söylencelerin, halk masallarının yerini tutar. Kitleyle olan ilişkisi bu derece etkili ve yaygın başka bir sanat da yok. Bu yüzden de sinemayla beraber yeni bir sanat doğmuş ve onun kuramla da barışık olması gerekir. 1920’li yılların Viyanası’nda günde 300.000 kişinin sinemaya gittiği bir dönemde yazılan Görünen İnsan, sinema kuramının en önemli öncü metinlerinden biri olarak kabul ediliyor. Kitap şimdi Oya Kasap’ın çevirisiyle raflarda. Müslüman Milliyetçiliği ve Yeni Türkler / Jenny White / Çevirenler: Fuat Güllüpınar, Coşkun Taştan / İletişim Yayınları / 332 s. Çalışmasında milletin toplumsal cinsiyet yönünü öne çıkaran Jenny White, milli kimliğin iki mecaz dediği asker ve asker annesi üzerinden erkeklik ve millet arasındaki bağlantıyı ele alıyor. Türk toplumsal ve siyasal yaşamının ikili doğasını tartışırken Müslüman milliyetçilik kavramını Türkiye’nin başka ülkelerle ilişkisi bağlamında irdeliyor ve Arap Baharı’ndan sonra Türkiye’nin bir model olarak sunulmasının sebeplerini sorguluyor. White’ın Gezi Parkı olaylarını yorumladığı Türkçe baskıya özel bölümle güncel gelişmeleri de kapsayan çalışma, Türk kimliğinin ve İslam’ın geçirdiği değişime ilişkin önemli bir çalışma. Beyaz Toros / Gökçer Tahincioğlu / Doğan Kitap / 202 s. Beyaz Toros, 1970’lerden 2010’lu yıllara, Kadir Manga ve arkadaşlarının Nurhak’ta öldürülmesinden UludereRoboski katliamına, Cumartesi Anneleri’nin yıllara yayılan mücadelesinden Gezi Direnişi’nde hayatını polis kurşunuyla kaybeden Ethem Sarısülük’e kadar hukukun, yasaların, adaletin hiçe sayılması sonucu devlet eliyle öldürülenlerin tarihinden izler süren bir kitap. Faillerin, cezasız kalacaklarını ve devlet tarafından korunacaklarını bildikleri için son derece pervasız davrandıkları nice olay sıralanıyor Beyaz Toros’ta. Gökçer Tahincioğlu, sistemin yok ediciliğini, modern, demokratik, insan hak ve özgürlüklerini esas aldığı söylenen bir devletin, en temel hak olan yaşam hakkını ihlal edişi üzerinden örnekliyor. Arap ve Türk Musikisinin XX. Yüzyıl Birlikteliği / Murat Özyıldırım / Bağlam Yayıncılık / 244 s. Kültürel değerlerin zaman içinde etkileşimiyle şekillenen makamlı musiki, Türk ve Arapları birbirine yakınlaştıran müşterek değerlerden biri. Elimizdeki çalışma da bu kapsamda Türk Arap musiki ve sanatkârları arasında XX. yüzyıldaki ilişkileri irdeliyor. Yapıt, görkemli geçmişleri yüzyıllara dayanan söz konusu musikilerin geçtiğimiz yüzyıldaki etkileşimini incelerken Türkiye’de Şark musikisi tartışmalarını, yıllarca beğeniyle izlenen Mısır filmlerini, Arap ülkelerindeki Türk sanatkârları, Türkiye’de Arap ses sanatkârlarına halkın ilgisini, dönemin tanıklarının da katkısıyla olabildiğince ayrıntılı biçimde okura sunmaya çalışıyor. Liberal İdeolojinin Marksist Eleştirisi / Richard Lichtman / Çeviren: Şükrü Alpagut / Yordam Kitap / 416 s. Richard Lichtman bu kitapta, Marx’ın ideoloji kuramını eleştirel olarak çözümlüyor ve bu kuramı bir dizi felsefi, toplumsal, siyasal, kültürel soruna uyguluyor. Lichtman, Marx’ın kuramında erken dönemdeki “camera obscura” fikrinden başlayıp sonraki “yapı kurucu” tutuma varan değişikliklerin izini sürerek, liberal siyasal kuramın işlevini, eşit korumayı ve tersine ayrımcılığı, toplumsal kuramı, son olarak da, çağdaş refah kapitalizminin ve sosyalist bir alternatifin mahiyetini anlamak için bu olgun kuramın nasıl kullanılabileceğini gösteriyor. Kitap konuyu şu sorular üzerinden sorguluyor: “İdeoloji nedir? Başlıca biçimleri nelerdir? Nasıl işler ve toplumumuzda nasıl bir rol oynar? Sınıfsal çıkarlarla ilişkileri nelerdir? En çok kime yararı/zararı dokunur? Ne çelişkiler içerir? Sömürüye dayalı bir toplumda ne dereceye kadar yaşamın bir yansımasıdır, ne dereceye kadar egemen sınıf tarafından üretilir ve beslenir? Sınıf mücadelesinin hangi aşamalarında farklı ideoloji biçimleri ortaya çıkar? Toplumsal yaşamın doğru kavranmasıyla ideolojinin nasıl bir ilişkisi vardır? İdeoloji nasıl yola getirilip dizginlenebilir?” n C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1243
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle