07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Norman Lock'tan "Boğuntulu Masallar” Aydınlanma anının fotoğrafları Amerikalı öykü, roman ve oyun yazarı Norman Lock, minimal öykülerden oluşan kitabı “Boğuntulu Masallar”, Celâl Üster çevirisiyle Türkçede. “Boğuntulu Masallar”da sular altında şehirler, odalarda yağan yağmurlar, yataklarda beliren okyanuslar, aynalarda kaybolan yüzler, saçlarıyla boğulan kadınlar kendini gösterirken aslında herkesin içindeki karanlığı görünür kılıyor. Öykülerin, bir yazınsal tür olarak masalın tersine, modern hayatın aksayan yanlarına ve işleyişine çomak sokma niyeti taşıdığı ise gözden kaçırılmaması gereken önemli nokta. r Zeynep SÖNMEZ “Bir öykü kitabı yazıyordu. Kitabın ortalarına geldiğinde bir not düştü ve kitapta kurmaca gibi yazılmış olan her şeyin ne kadar kötücül ve utanmaz olmasına bakmadan gerçek olduğunu itiraf etti. Kitabını bitirdikten sonra bir kitap daha yazacağından, bunun son kitabı olacağından ve sonradan kararlaştıracağı bir biçimde kitabın içinde bir daha ortaya çıkmamak üzere kaybolacağından söz ediyordu, ama belli belirsiz, sanki gözden kaçmasını istiyormuşçasına.” (Kitaptan) ısa öykünün dünya edebiyatında aldığı yolu izlemeyi olanaklı kılan değerli bir kitap daha çeviri edebiyatımıza ve minimal öyküler kitaplığımıza kazandırıldı: Boğuntulu Masallar. Amerikalı öykü, roman ve oyun yazarı Norman Lock’un minimal öykülerinden oluşuyor kitap. Celâl Üster’in zarif, özenli çevirisiyle Türkçeye kazandırılan kitapta yer alan “kısacıklar”, Norman Lock’un fantastik edebiyata yaslanan dilini gösteren, karakötücül unsurları içeren, aynı zamanda kısa öykünün ruhunu yansıtan “buluş”u barındıran nitelikleriyle dikkat çekiyor. Celâl Üster sunuş yazısında kitabın özgün adı Grim Tales olduğu halde neden Boğuntulu Masallar adını tercih ettiğini açıklıyor: “ (…) kuşkusuz, apaçık bir sözcük oyunuyla, Grimm Kardeşler’e gönderme yapıyor. Ama Lock’un bu kitaptaki öykücükleri, başka bir deyişle ‘en aza indirgenmiş’ anlatıları, Grimm Kardeşler’in geleneksel kaynaklara dayalı masallarının tersine, günümüzün bilebildiğimiz dünyasına, bilebildiğimiz dünyanın olağan, durağan sınırlarına bir ‘müdahale’, dahası bir ‘saldırı’ niteliği taşıyor.” Çevirmenin bu önemli notunun üzerinde durmak, bahsedilen farkı iyi kavramak gerekiyor. Kısa öykü, Sanayi Devrimi sonrasında ortaya çıkan, 19. yüzyıl boyunca gelişimini tamamlayan, 20. yüzyılda ise adı konularak başlı başına “yeni” kabul edilen, yani rüştünü ispat ederek edebiyat tarihinde yer alan bir tür. Kaynaklarına baktığımızda sözlü anlatı geleneğinden izler taşıdığını, masal, mesel, fıkra vb. türlerin “az ve öz söyleme” niyetiyle örtüşen bir yapısı olduğunu görüyoruz. Ancak bugün kısa öykü dendiğinde insanın, toplumun ve hayatın modernizm sonrası ortaya çıkan ve bu yaşam tarzından kaynaklanan açmazlarını aksak, baskıcı, yoz değerlerini gösteren tür akla gelmelidir çünkü kısa öykü modernizmin çocuğudur. Bu bağlamda Boğuntulu Masallar’daki öykülerin, bir yazınsal tür olarak masalın tersine, modern hayatın aksayan yanlarına ve işleyişine çomak sokma niyeti taşıdıkları, dolayısıyla modern anlamda birer minimal öykü oldukları gözden kaçırılmaması gereken nokta. Devam ediyor Celâl Üster: “‘Grimm’ sözcüğü İngiliz dilinde, ‘acımasız, aman bilmez, amansız, gaddar, zalim, sıkıcı, boğucu” gibi anlamlara geliyor. Lock’un yapıtının adındaki ikili oyunu Türkçeye aktarmak olanaksız. O yüzden ben de Boğuntulu Masallar demekle yetindim.” öğelere yer vererek bu türün olanaklarından yararlanmış. Elbette söz konusu ettiği hortlaklar, gulyabaniler, vampirler değil ama bazı kara imgeler ve düşsel görüntüler oluşturarak okurun, ayın karanlık yüzüne bakmasını, görünenin altındaki gerçeği sorgulamasını ve kendisiyle yüzleşmesini istemiş. Gerçeklikten gerçeküstüne geçişi sağlayan “başkalaşım”a öykülerde yer vermek, okuru rahatsız etmeyi göze almak ve ona içinde yaşadığı hayata alternatif başka bir dünyanın var olabileceğini hatırlatmak demektir. Bu sorunlu varoluştan huzursuzluk duyan okurun yabancılaşmanın farkına varmasını sağlayabilen yapıtlar ise edebiyatın güçlü metinleri olarak çıkıyor karşımıza. Boğuntulu Masallar’daki öykülerin okurda “tekinsizlik” duygusu yaratmaları bundan. USTA İŞİ ALEGORİ Zaten kitap Umberto Eco’nun, “(…) İnsan, yalnızca bir aynanın yüzeyini bükmekle bile, kendini bir hayal dünyasının içinde bulabilir…” sözüyle açılıyor. Bu söz ancak içimize baktığımızda karşılaştığımız öteki benliğimizle hesaplaştıktan sonra değiştirilmesi kolay olabilecek yaşamsal gerçeklik boyutunu da işaret etmiyor mu? Bir ayna yüzeyinin bükülmesi, evin etrafını her gün dokuz kez dolanırken bir gün sekiz kez dolanmakta bulmaz mı karşılığını? Böylesi bir eşleştirme, başka türlü düşünmenin, belki de gerçekleri görmenin olanaklı olduğunun simgesel ifadesi değil midir? “Her gece eve dönerken, evinin bulunduğu bloğun çevresini arabasıyla dokuz kez dolanmadan edemiyordu; dokuz kez, ne bir fazla, ne bir eksik – her gece aynı şeyi yapıyordu. Ne ki, bir gece, ‘alışkanlığın demir zincirini kırmaya’ karar verdi ve blokun çevresini sekiz kez dolandıktan sonra arabayı durdurdu. Bir de baktı, evin yerinde yeller esiyor; karısını ve çocuklarını bir daha hiç görmedi.” (s.55) Öykülerin dünyasında gerçeği eğip büker, görüneni değiştirir, gizemli olanı gizli olanın ardına bakarak görürüz. Bunlar, kısa öyküde anlık parlamalarla beliren, bu sebeple gözden kaçmaya çok uygun, havada uçuşurken yakalanması ve hemen kâğıda geçirilmesi gereken “buluş”la yaratılırlar. Biçimle içeriği belirleyen bir bakış açısını gerekli kılan bu “Aydınlanma ânı” fotoğraflarını Boğuntulu Masallar öykülerinde sıklıkla görüyoruz. Alegorinin usta işi kullanımıyla karşı karşıyadır burada okur. Öykü, insana ait olanı, gerçekliğin farklı boyutlarını (yaşamsal, yazınsal) birleştirip önümüze yeni ve psikolojik derinliği olan bir karma koyarak anlatırken arketipimizi yıkmayı da görev biliyor; kitaptaki diğer yüz elli beş öykünün yaptığı gibi. Boğuntulu Masallar, yaşamlarımızın bilinemeyen, emin olamayacağımız, kesinlikten uzak yanlarıyla hesaplaşma niteliğindeki öyküleri barındırıyor. Bu kısacıkların, Grimm Kardeşler’in zamanında yazılabilmeleri mümkün değildi kuşkusuz ama unutmayalım, Grimm’ler bugün yaşasaydı, halimizi ahvalimizi böyle öykülerin yansısından göreceklerdi. n Boğuntulu Masallar/ Norman Lock/ Çeviren: Celâl Üster/ Notos Kitap Yayınevi/ 68 s. K İ T A P S A Y I 1243 K FARKLI ALGI KAPILARI YARATMAK Görülecektir; öyküler belirtilen anlamların çağrışımlarıyla örülü. Diğer yandan yaşamsal gerçeği sorgulatan, bilineni ve alışılmışı sarsan, okura her seferinde başka algı kapıları olduğunu hatırlatan anlatımlarıyla kısa öykünün vuruculuk işlevini yerine getiriyorlar. Bunu yaparken fantastiğin sınırlarına adım atmaları da kaçınılmaz oluyor. Her bir öykü fantastik edebiyatın, gündelik yaşamın sınırlarına gizemin dahil edilmesi anlamını taşıyan ve okuyanı afallatan dünyasına çıkarılmış birer davetiye niteliği taşıyor. Bunun güzel örnekleriyle dolu kitap: “Geceleyin bir havuzda bir başına yüzerken boğuldu ve ertesi sabah açık denizde trolle uskumru avlayan balıkçılar tarafından bulundu. İnsan bunu, bir havuzla bir okyanus arasında akıllara durgunluk veren bir uzantı olduğunu söylemek dışında, nasıl açıklayabilir? Cesedin, çok az rastlanır durumlarda, henüz keşfedilmemiş bir fizik yasasına uyarak küçük bir yerden daha büyük bir yere sürükleneceği bir tür akaç ya da savak.” (s. 20) Yazar, okurun geleneksel alışkanlıklarını ve düşünce kalıplarını yıkmaya Norman Lock’un “Boğuntulu Masallar”ı, yaşamlarımızın bilinemeyen, emin olamayacağımız, kesinlikten uzak yanlarıyla hesaplaş yönelik eylemde bulunurken metinde fantastik ma niteliğindeki öyküleri barındırıyor. 2 0 1 3 S A Y F A 1 8 n 1 2 A R A L I K C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle