07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Etgar Keret'ten "Yedi Güzel Yıl” ‘Kendinizi kurmaca ile ortaya koyduğunuzda savunma imkânınız vardır’ Geçen günlerde Türkiye’ye gelerek Robinson Crusoe Kitabevi’nde bir imza günü gerçekleştiren Etgar Keret, yeni yayımlanan kitabı “Yedi Güzel Yıl”da kendi yaşamının son yedi yılına odaklanıyor. Kitap, savaşların eksik olmadığı coğrafyadan, yaşam denen trajikomik belleğin yansımalarını sunuyor. r Derin NİSAN eni kitabınız Yedi Güzel Yıl’daki öykülerin kahramanı bu defa sizsiniz. Bu öyküleri nasıl değerlendiriyorsunuz? ‘Neredeyse gerçek’ olarak tanımlanmaları sizce uygun mu, yoksa farklı mı adlandırılmalı? Bu öykülerin neredeyse gerçek olduklarını, kitabın da itirafname niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz. Kitapta yer alan öykülerin çoğu özünde gerçeklik barındırıyor ama gerçek duygulardan ya da durumlardan bahsederken serbest yazım ve mübalağa da işin içine giriyor, özdeki gerçeklere sadık olduğu sürece elbette. Kitap, diğer eserlerinizi de göz önünde bulundurduğunuzda size ne ifade ediyor, sizin için nerede duruyor? Yedi Güzel Yıl, çok farklı bir kitap. Babam ölmeseydi yayımlanmasını istemezdim sanırım. Kendimi bir kurmaca yazarı olarak gördüm hep, halen de öyle görüyorum. Açıkçası önceleri Yedi Güzel Yıl’da yer alanlar gibi öykülere dost sohbetlerinde veya bir makale kaleme alındığı sırada değinileceğini düşünürdüm. Babamın ölümü ve sonrasında bu kitabı kaleme alırken bu görüşlerim tamamen değişti ve bu tarzda yazmaktan büyük bir keyif duydum ama sanırım buna benzer bir kitap daha kaleme almam ve yayımlatmam için en azından yedi yıl geçmesi gerekecek. Yedi Güzel Yıl oğlunuzun doğumunun öyküsüyle başlıyor ve babanızın kaybına dair öykülere uzanıyor… Babalık öykülerinin kitapta öne çıktığını söyleyebiliriz aslında. Yazar olarak yaşantınızı nasıl etkiledi/veya değiştirdi bu yeni babalık durumu? Yazınınıza nasıl yansıdı? İyi bir baba ve iyi bir oğul olabilmek, sanırım uğrunda en çok çaba sarf ettiğim şeyler hayatta. Benim için önem taşıyan başka şeyler de var ama kişiyi bu dünyaya getirmiş olanlara ve kişinin bu dünyaya gelmesini sağladığı insanlara duyması gereken sorumluluk benim kimliğimin yapıtaşlarından biri. Babalık beni hayatla daha farklı noktalarda uzlaşmaya itti diyebilirim. Oldum olası münakaşaya, karamsarlığa meyilliydim mesela ama çocuk sahibi olduğunuzda kendinizi çocuk ve dünya arasında arabuluculuk ederken buluyorsunuz ve onun hayatı sevmesini her şeyden çok arzuluyorsunuz; haliyle bunu ona öğretebilmeniz için öncelikle sizin hayatı olduğu gibi kabullenip yaşamdan haz alabilmeniz gerekiyor. Gündelik çatışma durumlarında mesela: ben bürokratik çıkmazlarda kolaylıkla alevlenen bir yapıya sahibim, bankada bir memur, maliyeden bir görevli, çalıştığım üniversitedeki rektör… Bunlardan herhangi biri ile kolaylıkla tartışmaya dalabilir, hatta çirkefleşebilirim ama oğlum benim bu hallerime şahit olduğundan bu yana, onun gözleriyle bu olan bitene bakmak zorunda kaldığımdan bu yana böylesi tartışmaların fazlasıyla şiddet dolu ve kaba olduğu kanısına vardım. Yani onun sayesinde daha kibar ve sakin biri haline geldim ama bu uğurda çabalamam gerekiyor. Epey uğraşıyorum. “YÜZDE 99’U GERÇEK” Bu öykülerde sizin dışınızda eşiniz, oğlunuz, en yakın arkadaşınız, ablanız ve ağabeyiniz de karşımıza öykü kahramanları olarak çıkıyor. Öykülerde kendileri olarak yer alma konusunda onlar ne düşünüyor? Haliyle aynı soruyu yinelememiz gerek: Ne kadarı kurgu? Yüzde 99’u gerçek; ailem ve dostlarımın da bu konuda bir itirazı yok. Kurmaca öykülerimden de alışkınlar bu duruma aslında, kurmaca öykülerimde de kendilerini tanır, karakterlerin arasından bulup çıkarırlardı. Artık hayatta olmayan babam bir keresinde bana şöyle demişti: “Öykülerinin yarısında baba karakteri şapşalın teki, diğer yarısında ise ölü; ama tümü beni ne kadar sevdiğini anlamamı sağlıyor.” Sanırım işin püf noktası da bu, eşim ya da en iyi arkadaşım Uzi onları öykülere aktarma biçimimden hoşlanmayabilir ama onlardan 2 0 1 3 aktığını görmek hem şaşırtıcı hem de insancıllığıyla büyüleyici. Bu açıdan salt söyleyecek sözü olduğu için yazan biri değilim ben; başkalarının söyledikleri ve düşündüklerini de merak ediyorum. “İSRAİL YAŞAMAK İÇİN DEĞİL YAZMAK İÇİN İYİ BİR YER” Öyküleriniz Ortadoğu’da, özellikle İsrail’de yaşamın dinamiklerine ve Yahudi kimliği (Batı’da ya da Ortadoğu’da) problematiğine de değiniyor. Yedi Güzel Yıl’ın arka planında da sizin kimliğiniz önemli bir yer tutuyor. Kurmacada durum nasıl peki? Kimliğiniz burada size nasıl hizmet ediyor? Yedi Güzel Yıl’da yer alan öykülerdeki kadar belirleyici oluyor mu? Kurmacanın kimliğimi bir kenara bırakıp daha evrensel bir boyutta düşünmeme fırsat tanıdığı kanısındayım ama şu da var elbette; kişi kimliğini bir kenara bıraksa da ona ait şeyler zaman zaman öykülere sızar ve en umulmadık yerlerde kendini gösterir. Kendinizi nasıl gördüğünüze veya görmek istediğinize dair ipuçları hep barınır içlerinde; bu açıdan öyküler lunaparklardaki aynaları da andırır, tıpkı onlar gibi normalde göze batmayan birtakım nitelikleri vurgulayıp görünür kılabilir. Sosyokültürel gerçekliğinizin yazınınızda size nasıl hizmet ettiğine gelirsek... İsrail’in yaşamak için değil yazmak için iyi bir yer olduğunu hep iddia etmişimdir. Kurmaca bilhassa çatışma, farklılık ve değişimle beslendiğinden yaşadığım bölgede bunlara sıkça rastlandığı söylenebilir. Geçen günlerde Türkiye’ye geldiniz ve Robinson Crusoe Kitabevi’nde bir imza günü gerçekleştirdiniz. Nasıl tepkiler aldınız? Bir dahaki ziyaretinizi beklemek için henüz çok mu erken? Bu aralar seyahatlerim konusunda epey seçici davranıyorum ama söz konusu Türkiye olunca işler değişiyor ve aldığım davetleri geri çevirmiyorum. Harika bir çevirmenim ve çok sevdiğim yayıncılarım var Türkiye’de ve her ziyaretimde resmi bir buluşma gerçekleştirmekten ziyade arkadaşlarımla bir araya gelmişim gibi hissediyorum. Daha önceki ziyaretlerimde de tanıştığım gazeteciler ve okurlarla güzel bağlar kurmuştum ama bu defaki bambaşka oldu benim için. Yazar olarak yirmi yıllık hayatımda Robinson Crusoe’da gerçekleşen imza günü gibisini yaşamadım diyebilirim. Daha kalabalık etkinliklerde bulundum ama böylesi bir sevgi ve yakınlıkla daha evvel hiç karşılaşmadım. Kısa zaman önce oğlum bana daha çok para kazandıracak bir iş bulup bulamayacağımı sormuştu... Ben de ona insanların sadece para için çalışmadığını, başka kazanımlar da olduğunu anlatmaya çabaladım. “Söylesene, neymiş onlar” dediğinde içgüdüsel olarak şöyle demiştim: “Yazdıklarımı okumuş ve beğenmiş olanların sevgisini kazanıyorum.” İmza gününde oğlumla aramızda geçen bu konuşmayı anımsadım yeniden. Ortam o kadar samimi, öyle sıcaktı ki kendimi yabancı bir ülkede yabancı bir yazar gibi değil, uzun süredir görüşmediği dostlarıyla nihayet bir araya gelen biri gibi hissediyordum. n Yedi Güzel Yıl/ Etgar Keret/ Çeviren: Avi Pardo/ Siren Yayınları/ 152 s. K İ T A P S A Y I 1243 Y ilhamla yazdığım öykülerin sevgi dolu bir yerden geldiğini biliyorlar. Yedi Güzel Yıl’ın İsrail’de İbranice olarak yayımlanmayacağını söylüyorsunuz. Neden? Kendinizi kurmaca ile ortaya koyduğunuzda savunma imkânınız vardır yine: en sert sözleri savurabilir, yakınan olursa kurmaca deyip işin içinden çıkabilirsiniz. Yedi Güzel Yıl’da duygularımı paylaşmayı amaçladım her şeyden önce, ama burada bahsettiklerimden yola çıkan komşularımızın eşime gidip yaptığı düşük hakkında bir şeyler söylemelerini istemedim; bu diyalogu bir yazar olarak kurmak isterken bir komşu olarak kurmak zorunda kalmayı doğru bulmadım. Kitabın öncelikle Türkçe olarak yayımlanmasından dolayı ise son derece mutluyum; Türkiye’nin, insan ilişkilerindeki sıcaklık ve sertlik açısından benim ülkeme en yakın yerlerden biri olduğunu düşünüyorum. Kitaba bakılırsa oldukça sık seyahat eden bir yazarsınız. Farklı kültürlerden gelen okurlarınızla nasıl bağ kuruyorsunuz? Bir yazar olarak seyahat edebilmek benim için müthiş bir fırsat. Fikir ve duyguların kültürden kültüre, kıtadan kıtaya nasıl Etgar Keret, “İyi bir baba ve iyi bir oğul olabilmek, sanırım uğrunda en çok çaba sarf ettiğim şeyler hayatta” diyor. S A Y F A 1 4 n 1 2 A R A L I K C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle