04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

haber vermiştir. Üç yüz binden fazla Rum, Ermeni ve Yahudi kendi memleketlerinde zulme uğramış ve taciz edilmiş, kadınları utanç içinde bırakılmış, çocukları korkutulmuş, rızıkları yağmacılara ganimet olmuş, ibadethaneleri yakılmış, yıkılmıştır. İstanbul nüfusunun üçte birinden fazlasını oluşturan bu insanlar, 7 Eylül günü marazi biçimde, olabildiğince çabuk hareket edip, şehri terk etmeye başlamıştır. Öte yandan, 8 Eylül’de uluslar arası kamuoyunun da baskısıyla, Hükümet somut garantiler vaat etmiş, Silahlı Kuvvetlere, gayri Müslimleri koruma emri vermiştir. Bütün yatıştırıcı açıklamalara ve alınan önlemlere karşın, gayri Müslimler bu derin ve köklü nefretin asla silinip gitmeyeceğini, hiçbir zaman güvende olmayacaklarını bildikleri için, büyük bölümü yurttaşları oldukları Türkiye’yi terk etmiştir. Burada bir başlam açalım. Romandaki bu anlatım, 6 7 Eylül 1955 Olaylarının devlet içindeki mihraklarca kışkırtıldığı ve yürütüldüğü savıyla örtüşmektedir. Yüz binlerce gayri Müslim’in yurttaşı oldukları ülkeyi terk etmelerine neden olan bu olaylar, Türkiye kültürünü, Türkİslam ekseni üzerine oturtma tektipleştirme ve böylece çoğulculuk ve tolerans idesini yok etme girişiminin en önemli halkalarından biridir. Olayları düzenlemekle suçlanan dönemin Adnan Menderes Hükümeti, insanlık adına utanç verici olan sonuçlarını örtbas etmek amacıyla, aralarında Aziz Nesin, Asım Bezirci, Kemal Tahir, Nihat Sargın, Hulusi Dosdoğru, Hasan İzzettin Dinamo’nun da bulunduğu, Siyasi Şube tarafından fişlenmiş 47 aydını tutuklatır. Böylece, gayri Müslimleri kovma ile eleştirel düşünceyi etkisizleştirme girişimi birleştirilmiş olur. Romana dönelim. Türklere karşı sevgi dolu bir insan olan baba Leandros büyük bir ihanete uğradığını düşünür ve bu duyguyla pek çok eğitimli Politis gibi, Kanada’ya, Montreal’e göçmen olarak gitme işlemlerini büyük bir gizlilik içinde yürütür. 6 7 Eylül Olaylarının, Rumca ‘ta Semptemvriana’ (Eylül Olayları) veya şifreli biçimiyle, kısaca ‘la gegonota’ (Hadiseler) şeklinde anılması için, hazmedilmesi ve durumun olağanlaşması bir yıl sürer. ROMANDA YAZINSALLAŞTIRILAN MEKÂNLAR: İSTANBUL/ MODA VE MONTREAL Dimitri’nin Moda’ya ve annesine borçlu olduğu iki tutkusu, tuzlu sularda yüzmek ve lezzetli yemekler yemektir. Çevresinde yemek tanrısı diye anılan başkahraman Dimitri, yemek konusundaki becerisini, romandaki anlatımla, “İstanbul’un Moda semtinde dünyaya gelmesine” borçludur. Güzel ve lezzetli yemek yapabilme, onun doğuştan kazandığı bir yeterliliktir. Byron’ın Rumcasıyla, Viron’un doğduğu İstanbul ve Moda, evrenin en muhteşem yemek şehrindeki en muhteşem yemek semtidir. Moda yazar için gözlerinde hınzır bir pırıltı ve kalbinde bariz bir haylazlık taşır ve manolya kokuları içinde yazara nezaketi, keyfi ve mutluluğu tanıtmıştır. Moda’nın günlük yaşam kültürü ve mutluluğu, yemekte ne yeneceği üzerine kurulmuştur. Moda Caddesi’ndeki çarşı tam bir lezzet bereketi sergiler. Yazara C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I göre, bu semtin ve 1950’lili yılların başlarındaki İstanbul mutfağının temeli, deniz ürünleridir. Romanda ayrıntılı betimlenen bol ve lezzetli meyveler ve civardaki bostanlarda üretilen çiçek ve baharat kokulu sebzeler tamamlayıcı öğelerdir. Koço’nun Lokantası ailenin hafta sonlarında zevkle yemek yediği mekândır. Dimitri’nin bu mutlu hayatı, 1955 yılının ılık bir Eylül akşamında bir den bire yerle bir olmuştur. Eylül 1955, romandaki anlatımla, İstanbul’daki Rum topluluğunun hiç de hayırla yâd etmediği zamandır. Yazar, 1958 yazında henüz on iki yaşındayken buharlı bir geminin güvertesinde İstanbul’dan ayrılırken, kentte bakmıştır ve o anki görüntü, çocukluğunun en unutulmaz anı ve hatta hissettiği son anı olmuştur. Aradan geçen kırık sekiz yıl boyunca bir kez olsun Moda’ya dönmemiş; ancak İstanbul ve Moda hiç aklından Türk olmayanlar, bütün gâvurlar, bütün Rumlar, bütün diğer Hıristiyanlar otomatik olarak Türklüğü ve Müslümanlığı aşağılamaktadır. Bu nedenle, Birol ilgili yasal düzenlemenin daha da sertleşmesi gerektiğini söyleyerek, sınavı kazanmıştır. ROMANIN KADIN FİGÜRLERİ VEYA HER YERDE VE KOŞULDA YAŞAMI KURAR Romandaki betimlemeyle, Antik Atinalılardan gelen ismi gibi kayda değer bir kendine özgülüğü olan anne Aspasia, çok güzel, kararlı, zeki, yaratıcı ve usta bir terzi ve muazzam bir aşçıdır; girişken, eğlenceli, zarif bir kadındır. Bilgiye aç olmasına karşın, Anadolulu babası Eleftherios tarafından okutulmamış ve yine Anadolulu sert mizaçlı bir erkek olan Leandros ile evlendirilmiştir. Aspasia, oğlu Viron’a, diyesi, romanın başkahramanı Dimitri’ye üç yaşında yüzmeyi, dört yaşında tango yapmayı ve beş yaşında ıstakozun etini kabuğundan çıkarma sanatını öğretmiştir. Bacağını kesip, pişirerek yedirecek ve ölüm döşeğine düştüğünde yanında oğlundan başka kimsenin bulunmasına tahammül edemeyecek denli oğluna düşkündür. Dimitri annesine hayrandır. Romanın temel figürü olarak yazınsallaştırılan Aspasia, okurun belleğinde iz bırakan bir kahramandır. Kadın kahramanlar, Aspasia, anneanne Anastasia, Kat ve çocukluk aşkı Leyla’dır. Yeni Dünya’da hiç durmadan hareket eden yazar, romanın kimi yerinde benim için ideal eş, kimi yerinde de bir çelişkiler yumağıdır ve benim için en yanlış eştir dediği Kat’i bulmuştur. Her zaman haklı olduğunu öne süren Kat, kendini ateşlere atan, başını belaya sokan, kimi zaman saldırıya uğrayan, hatta tutuklanan bir yazardır. Yazarlıkta pek başarılı olamayan Kat, senaryo ve drama yazmaya uğraşır. Yıldız Aşçı adlı bir senaryo, Kat’in son dönemlerde önemsediği en önemli yazma projesidir. GÖÇMENLİK VE YURT ÖZLEMİ Mimari ve çevre olarak asık suratlı bir görünüm veren Montreal 1958’de tutucu Presbiteryen kilisesinin dışa kapalı hegemonyası altındadır. Bir göç ülkesi olan Kanada’nın Montreal kentinin her köşe başındaki büfelerin sahibi Yunan’dır. Bu kentin Yunanlarla dolu mahallesi vardır. Burada yaşayanlar, evlerinin caddeye bakan balkonunda üstlerinde atletle oturup bira içmektedir. Şimdilerde Berlin/Kreuzberg, yazarın anlattığı Montreal gibidir. Romanda göçle ve göçün türevleriyle ilgili betimlemeler, Almanya’daki Türkiye kökenli göçmenlerin günlük yaşamı biçimlendirme tarzını, geleneksel değerleri yüceltme ve kültürel alışkanlıkları vurgulama eğilimlerini anımsatmaktadır. Ekonomik nedenlerle Avrupa’ya çalışmak için giden Türki2 1 ye kökenlilerin çok büyük bir bölümü gibi, İstanbul’u terk etmeye zorlanan Rum aile, Montreal’de varlık kurmayı, ekonomik durumu düzeltmeyi başarır. Dimitri yüksek öğrenim görür; 1968 ruhuna uyarak, komün yaşam tarzını da deneyimler. 1972 yılında Frankofon ayrılıkçılığı nedeniyle, Montreal çekiciliğini yitirmeye başlar. Oyun yazarlığına da soyunan Dimitri, çok sayıda drama yazar, ancak yazınsal yaratıcılığının yetersizliği nedeniyle başarılı olamaz. Üyesi olduğu Oyun Yazarları Kulübü’nde hep dile getirilen önemli olan işin kalitesi değil, kendini yazarlığa adamışlıktır ilkesine uyar. Bu kulüpte geçirdiği dört yılda yedi anlamsız aşk hikâyesi yaşamış ve otuz sekiz oyun yazmıştır. Kat de iki küçük sinema filminde kafasına göre yazarlık yapmıştır. Komediyi daha rahat yazmasına karşın, melodram türünde aynı başarıyı gösterememiştir. Senaryo yazmamayı anlayabilecek bir yazara ihtiyacım var ve her senaryo en az iki kez yeniden yazılmalıdır diyen bir yönetmen için senaryo yazmayı denemiştir. 48 YIL SONRA İSTANBUL’U ZİYARET VE KAVUŞMA Dimitri/Viron, romandaki anlatımla, Annemin Konstantinopolitan Mutfağı adlı kitabını Türkçeye çevirtip yayımlamak isteyen yayınevinin çağrısına uyarak, kırık sekiz yıl sonra şehrimden ayrıldığım günden beri bir gün oraya dönmeyi hayal ettim dediği İstanbul’a gelir. Bu romanı yayımlayan İş Bankası Kültür Yayınları yetkililerine başvurarak, bu adla bir kitabı çevirtip yayımlayıp yayımlamadıklarını sordum. Verdikleri bilgiye göre, romanda anılan kitabı değil, yazarın “İstiridye Üstü Girit” adlı yemek kitabını çevirtip yayımlamışlar. Ayrıca, bu yemek kitabı ödüle layık görülmüş. Yazarın yazınsal anlatım yeterliliğinin doruklaştığı bölüm, çocukluk aşkı olan roman figürü Leyla ile ilgili son bölümdür. İstanbul’u yurdu olarak gören yazar gibi, Leyla da ezelden beri İstanbulluyum diyenlerdendir. Leyla da 1955 Hadiselerini izleyen yıllarda başta Rumlar olmak üzere, gayri Müslimlerin İstanbul’dan ayrılmalarını acıyla deneyimlemiş, 68 öğrenci olaylarına katılmış, hapis yatmış, başından iki evlilik geçmiştir; ikinci evliliği sırasında büyük zenginlik içinde yaşamıştır. Romandaki kurguya göre, Dimitri’nin İstanbul Mutfağı kitabının çevirmenidir; yazarı kırık sekiz yıl sonra İstanbul’a davet eden, onun havaalanından direk Moda’ya gelmesini ve anılarını tazelemesini sağlayan kişidir. Leyla bütün zorluklarla baş etmeyi başaran bir kadındır. Bu yazıyı, Leyla’nın romandaki anlatımıyla bitirelim: Ben İstanbulluyum. Her şeye gücüm yeter. Çok desteksiz kaldım; ama yıkılmadım. Işıldadım ve ışıksız kalıp soldum; sultan gibi yedim ve aç kaldım. Ben iki kıtanın bütün çelişkileriyim. Dünyanın merkeziyim. Türkiye tarihinin kara lekelerinden birini yazınsal bir malzeme olarak kullanan bu roman, insanlık adına utanç verici olayların bile nasıl insancıl bir tutum ve dille yazınsallaştırılabileceğinin kanıtıdır. n İstanbul’dan Montreal’e/ Byron Ayanoğlu/ Çeviren: Umut Uğur/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 376 s. 2 0 1 3 n S A Y F A 1 1 Byron Ayanoğlu, Moda’da başlayıp, Montreal’de süren bu altmış yıl içinde, gittiği her ülkenin mutfak kültürünü tanımaya özen göstermiş ve şiirsel bir dille yazınsallaştırmıştır. çıkmamıştır. Dimitri’nin belleğinde ve kişiliğinde derin etkileri olan Moda, romandaki deyişle, güzel bir yerdir; ama bütün şehri temsil etmez. Moda, Rumların varlığından ötürü pek Türk sayılmaz. Moda’yı Moda yapan Rumlardır. Romanın yan figürlerinden biri olan Leyla’nın ağabeyi Birol, sözlü sınavda fanatik dindar ve milliyetçi öğretmenin Türk Ceza Kanunu’nun Türklüğe hakaret hakkındaki düzenlemesiyle ilgi olarak ne düşündüğünü sorması üzerine şu yanıtı vermiştir: Bütün gâvurlar üzgünüm ama sende buna dâhilsin sevgili arkadaşım (Dimitri) bu yasa karşısında suçlusunuz; çünkü siz Rum’sunuz ve durumu anlayıp Müslümanlığa geçerek, gerçek bir Türk haline gelmeden bunu değiştiremezsiniz dedikten sonra sınavda söylediklerini aktarır: Bütün 1240 K A S I M
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle