07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER Devrimin Kızları/ Carolyn Cooke/ Çeviren: Gizem Şakar/ Ayrıntı Yayınları/ 86 s. 1968. Cape Wilde kasabasındaki prestijli ama maddi sıkıntılar içindeki bir erkekler okuluna, müdürünün bütün itirazlarına rağmen kayıt esnasında yapılan bir hata nedeniyle ilk kez bir kız öğrenci kabul edilir: Carol Faust on beş yaşında, siyah, parlak, dik başlı bir kızdır. Peki, erkekler okulunda ilk kız olmak nasıl bir şeydir? Carolyn Cooke, genç kızların ve kadınların yaşamları, babası olmayan kızların yaşadığı dipsiz çaresizlik, radikal bir toplumsal değişimin zirvesindeki seçkin bir New England kasabasındaki paternalist iktidarın yarattığı erozyon hakkında son derece zeki ve duygulara hitap eden bir roman yazmış. Devrimin Kızları, tarihin önemli anlarını simgeleyen karakterlerle kurulmuş başarılı olay örgüsüyle dramatik bir toplumsal roman. Romanın tek bir cümlesinin bile havada asılı kalmasına izin vermeyen Cooke gerçeği kurguyla öyle iyi harmanlamış ki her bir satırı okura bir tür meydan okuma hissi veriyor; kadınların özgürleşmesinin şafağını, cinsel devrimde seslerini duyurabilmek için verdikleri haklı mücadelelerini hatırlatıyor. Gökyüzü Sineması/ Onur Caymaz/ İletişim Yayınları/ 240 s. “Çarşıdan geçerken her yerde yalnız olduğunu düşündün. Her yerde. Işıkların gözlerini artık ne kadar ağrıttığını, o kırık gözlüğü yaptırman gerektiğini; dişlerin sapsarı, dişçiye gitmenin şart olduğunu; kendini yenilemeye mecbur olduğunu, tıraş kolonyasına ihtiyaç duyduğunu; nefes alıp verişlerini kontrol etmen, konuşurken boğuluyormuş gibi davranmaman, heyecandan tıkanmaman, soğuk havada ağzından çıkan dumanların arasında kaybolmaman, birine inanman, bir uysallığa sığınman, yanağın okşanışında ellerin kaydığına, dudağın öpüldüğünde daha da güzel olacağına, başkası tarafından okşanmış saçın, aynı bedendeki eller tarafından taranmışı hakir göreceğine… Eşyanın fikrine inanman gerekir. Aşk inanmaktır. Söylemiştim.” Onur Caymaz, Gökyüzü Sineması’ndaki iki uzun öyküsünde birbirine değen, çarpışan hayatları ve hayattan vazgeçmemek için direnen insanları anlatıyor. Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed’in Ölümü/ Arif Tekin/ Berfin Yayınları/ 334 s. Arif Tekin, “Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed’in Ölümü” isimli bu çalışmasında Kuran’daki bazı ayetleri, İslam literatüründeki güvenilen hadisleri, yerine göre müsnedleri, tabakat ve siyer kitaplarını, tefsir, sebebi nüzul denilen ayetlerin sebepsonuç ilişkilerini kanıt olarak kullanarak, Hz. Muhammed’in en yakın çevresi tarafından iktidar hırsı yüzünden, nasıl bir cinayete kurban gittiğini çarpıcı ve bilimsel bir şekilde anlatıyor. Yazar, kutsal dinleri ve kaynaklarını, medeni ve ilmi çerçevede ele alıp değerlendirirken rasgele saldıran boş saldırıları kesinlikle onaylamıyor. Arif Tekin bu çalışmasını “tabulara karşı mücadele veren, kurtuluş yolunu geçmişte ve insan ötesinde değil; insanoğlunun kendisinde arayan, evrensel barış için çaba harSAYFA 28 ? 24 OCAK 2013 cayan ve bu yolda çözüm üreten, fedakârlık gösteren tüm duyarlı insanlara” ithaf ediyor. Büyük Türk/ Henk Boom/ Çeviren: Lon Mutlu Briet, Gül Özlen/ Kitap Yayınevi/ 330 s. Ona Avrupa’da “Büyük Türk” denirdi. Türkiye tarihine ise Kanuni Sultan Süleyman olarak geçti. Avrupa onu “Muhteşem Süleyman” olarak da tanıdı. 15201566 arasındaki kırk altı yıllık padişahlık döneminde Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları Tuna nehrinden, Fırat nehrine, Kırım’dan Mısır’a kadar genişlemişti. Bu döneme Osmanlı’nın Altın Çağı deniyordu. Osmanlı tehdidi Avrupa’da Osmanlı’nın ötekileştirilmesine, olumsuz bir “Türk” imgesi kurulmasına yol açtı. Henk Boom, Kanuni’nin izini sürerek farklı sonuçlara vardı. O dönemde Osmanlı medeniyeti hakkında bilinenler asgari düzeydeydi. Zengin kültürü görmezden gelinirken ona atfedilen “barbarlık” imgesi ise Hıristiyan propagandasının bir ürünüydü. Henk Boom, Rodos, Budapeşte, Viyana, Saraybosna, İstanbul ve Amasya’da birçok tarihçi ile görüştü. Büyük Türk’ün zengin mirasının bulunduğu yerleri ziyaret etti ve sorular sordu. Osmanlı Sosyalist Fırkası ve İştirakçi Hilmi/ Hamit Erdem/ Sel Yayıncılık/ 334 s. Osmanlı’nın son dönemi ile Cumhuriyet’in hemen öncesinde kurulan ilk sosyalist partiler, Osmanlı Sosyalist Fırkası ve ardından aynı çevrenin kurduğu Türkiye Sosyalist Fırkası’dır. Söz konusu partiler, 1910 1922 yılları arasında İstanbul’da faaliyet göstermiş; dönemin bütün ideolojik ve siyasi rüzgârlarından etkilenmiş, hem İttihatçı diktatörlüğüne direnmiş hem de işgal ordularının denetimindeki İstanbul’da sosyalizmin ‘Osmanlı amele sınıfıyla’ buluşmasına öncülük etmiş özgürlükçü hareketlerdir. Bu araştırma, Osmanlı Sosyalist Fırkası ve Türkiye Sosyalist Fırkası’nın var olduğu tarihsel dönem içinde; hareketin yöneticilerini, faaliyetlerini, yayın organlarını, programlarını, diğer partilerle ilişkilerini o günün belgelerine başvurarak ele almaktadır. Her iki partinin ‘Reisi’ sıfatıyla başkanlığını yürüten ‘İştirakçi’ veya ‘Sosyalist’ lakaplı Hüseyin Hilmi Bey’in Türkiye ‘sol’ hareketindeki yeri; ‘kişiliği, mücadelesi ve meçhul bir şekilde öldürülmesi’ bu tarih içinde yanıtı aranan bir başka sorudur. Ana Babalık: Kuram ve Araştırma/ Yayına Hazırlayan: Melike Sayıl, Bilge Yağmurlu/ Koç Üniversitesi Yayınları/ 428 s. Ana babalık, evrensel ve yerel nitelikler gösteren, çocuklar üzerindeki kimi etkileri öyle hemen gözlenemeyen ve kolaylıkla anlaşılamayan, çok yönlü ve karmaşık bir olgudur. Araştırmacılar, ana babanın çocuğun gelişimi ve sosyalleşmesindeki rolünü anlama çabalarını uzun yıllardır, gayretle sürdürmektedirler. Bu kitap, ana babalık konusundaki ulusal ve uluslararası çalışmaları, kuram ve güncel araştırma bulgularını kapsamlı şekilde ele almaktadır. Ana Babalık: Kuram ve Araştırma kitabı, yirmi iki araştırmacının katkı yaptığı on dört bölümden oluşmaktadır. Her bir bölüm, ana babalığa dair farklı bir konuyu inceleyerek o alandaki çeşitli bakış açılarını vermekte, yeni araştırma sorularına zemin oluşturacak tartışma ve analizler içermektedir. Kitap, başta psikoloji olmak üzere, sosyal bilim ve eğitim alanlarında çalışanlar ve ana babalık konusuna ilgi duyanlar için değerli bir kaynak niteliğinde. Umut Yolu/ Stéphane Hessel, Edgar Morin/ Çeviren: İsmail Yerguz/ Say Yayınları/ 86 s. Stéphane Hessel 95 yaşında Fransız yazar, filozof ve diplomat. Türkiye’de, yaklaşık 30 dile çevrilen, Fransada satışı 2 milyonu aşan Öfkelenin adlı kitabıyla tanınıyor. Edgar Morin ise 91 yaşında Fransız yazar, filozof ve sosyolog. Her ikisi de Direniş savaşçısı olan yazarlar ülkerinde izlenen kör siyasetin bilincine vararak, insanları ölümcül miskinliklerinden uyandıracak olan, evrensel nitelikte bir uygarlık siyasetinin, bir yurttaş hareketinin mümkün ve gerekli olduğunu ileri sürüyor ve umudun yolunu açıyorlar. Yeşil enerjileri, dayanışmacı ekonomiyi, megapollerin insanileşmesini, eğitimi, kültürü hedef alan düzenlemeleri önceleyen; endüstriyel tarımı, nükleer enerjileri, parazit aracıları, savaş sanayisini, savurganlık ekonomisini dışlayan; finans kapital ejderhasına, etnikdinsel çatışmalara, biyosferin bozulmasına karşı çıkan bu yeni siyaset, liberter, sosyalist, komünist ve çevreci kaynaklardan besleniyor. Bilme İstenci Üzerine Dersler/ Michel Foucault/ Çeviren: Kerem Eksen/ İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları/ 304 s. Michel Foucault, delilik, cinsellik, suç gibi konuları işlediği kitaplarında, genellikle doğal ve tarihdışı bir kategori olarak ele alınan insanın, aksine, tarihsel olarak inşa edilmiş olduğunu göstermeyi amaçlıyordu. Bilme İstenci Üzerine Derslerde Foucault, bu inşa sürecinin Antik Yunandaki temellerine, bilgi ve hakikat sorununa yöneliyor. Aristotelesten günümüze Batı düşüncesinin tartışılmaz önkabullerinden biri, insanın doğası gereği bilgiyi arzuladığıdır. Buna göre, insandaki bu doğal arzu ve beraberindeki yetiler sayesinde, bilgi anlayışımızın merkezinde yer alan mevcut doğruyanlış sistemi oluşmuş, bilgiyle hakikat arasında özsel bir ilişki tesis edilmiştir. Michel Foucault, bu ilk derslerde, bu önkabulleri geniş çaplı bir sorgulamaya tabi tutuyor ve bilgiye yönelik arzumuzun hiç de doğal, evrensel ve tarihdışı olmadığını ispat etmeye girişiyor. Siyah Sardunyalar/ Nilgün Şimşek/ Yitik Ülke Yayınları/ 350 s. Son paralel, son nokta! Ne fark eder? Sözden dönmenin yükü her yerde aynı Şafak! Kötü biten bir kahramanlık oyunu, sıfırı tüketmiş anneler, babalar, telef olmuş çocuklar, çiçek bahçesinde uyuyan bir güzel, masal kahramanlarının derdine düştüğü rüyalarda... Rüyaları gerçek olsa... Gerçek bir zehir... Ne demişti? ‘...Dürüstlük ve sevgi ne kadar yalnız kelimeler...’Nilgün Şimşek hikâye kitabından sonra, şimdi de Siyah Sardunyalar adlı romanla çıkıyor karşımıza. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1197
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle