06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 13 HAZİRAN ÇARŞAMBA ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER verildiğini; oysa “kişi” denmesi gerektiğini de söylüyor Oyman. “Ayrıca her uygun yerde, adam sözcüğü yerine, ‘kişi’ sözcüğü kullanılmalı” diyor ve soruyor: “‘Bilim adamı’, ‘fen adamı’, ‘uzay adamı’, ‘dava adamı’; ‘sanat adamı’ yerine ‘bilim kişisi’, ‘fen kişisi’, ‘uzay kişisi’ ‘dava kişisi’, ‘sanat kişisi’ denilemez mi?” Denilir de biz bir iki hafta önce, bunlardan biri, “bilim adamı / bilim insanı” yerine “bilimci” dense demiştik. Oyman’ın verdiği örnekler üzerinden gidersek (fen bilgisi öğretmenleri için de olsa) “fenci” deniyor; “uzaycı” yok; ama “davacı, sanatçı” zaten var. Bir de şu “cı, ci” eki üzerine de konuşmamız gerek. Yarın… 14 HAZİRAN PERŞEMBE Günseli Aksoy, “cı, ci” ekinin Japonca “jin”den geldiğini, Nihonjin’in Japon, Torukojin’in Türk olmasındaki gibi, “insan, kişi” anlamı kattığını söylüyor. “Simitçi”nin “simit satan kişi” olmasına bakarak, “…sanatçı sanat satan, tarihçi tarih satan, bilimci de bilim satan kişi demek oluyor galiba” deyip ekliyor: “…bir Türkçe öğretmenimin dediği gibi ci eki ‘satıcı’da olduğu gibi satan kişi anlamına geliyor.” Nereden başlamalı? Bir kez, “cı, ci” eki, Türkçenin en işlek yapım eklerinden biridir; Japoncanın “jin”i ile ilgisi olmaz. “Satan kişi” anlamı mı? O da ne? Bakın ne anlamlar katar (Kaynak: Türkiye Türkçesi Grameri, Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, s.4142): “Bir işi yapan” anlamı baskın olduğu için “meslek eki” diye de bilinir: arabacı, boyacı, camcı, demirci… Aracı, dünürcü, erkenci’deki gibi, adın bildirdiği işle ilgili “kimse” anlamı katar. “Sahiplik” anlamı katar: fırıncı, hancı, yatırımcı… Alışkanlık sıfatları yapar: akşamcı, çıkarcı, inatçı… Bir görüşü, düşünceyi benimseme bildiren sözcükler yapar: Atatürkçü, gerici, halkçı… Yer adları türetir: Ayrancı, Bostancı, Cebeci… Farsça “dar” ekinin yerini tutar: emektar=emekçi, kindar=kinci… “kâr, gâr” eklerinin yerini tutar: bestekâr=besteci, hizmetkâr=hizmetçi… “î” nispet ekinin yerini tutar: hesabî=hesapçı, kemanî=kemancı… Yeter mi? 15 HAZİRAN CUMA Yazın yurt dışına çıkacaklar için çok yararlı cep kitapları... Alfa Yayınları’ndan Rough Guides patentli Cepte Gezi Rehberi. İçinde “renkli, ayrıntılı, açılabilir harita; restoranlar, barlar, mağazalar, oteller; günlük geziler ve hafta sonları için önerilen gezi programları” var. 10 kitaplık bir dizi. Bol fotoğraflı, adresli, şemalı ve nasıl özendirici… 10 kitapta 10 kent: Barselona, Amsterdam, Londra, Venedik, Atina, Prag, Lizbon, Roma, Paris ve New York. 16 HAZİRAN CUMARTESİ Bana gelen kolilerden sadece kitap çıkar. Bu kez bir kutu geldi ve içindeki kitap değil. Ne olabilir, diye biraz da ürkerek açtım. İçinden el emeği göz nuru bir kalemlik ve bir notluk çıkmaz mı? Yakup Şeşan’a bana bu sevinci yaşattığı için binlerce teşekkür. 17 HAZİRAN PAZAR Tülay Özerman, “‘İtiraf’ kelimesi kavram olarak içinde biraz da ‘suçluluk veya pişmanlık’ içeren bir anlam taşımıyor mu? Geçen gün bir haber sitesi manşeti Ahmet Türk‘ün Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan olaylara ilişkin açıklamalarını ‘Ahmet Türk’ün itirafları’ şeklinde verdi. Halbuki Ahmet Türk bu olayların faili değil, mağduru. Burada ‘itiraf’ kelimesinin kullanılması, yanlış bir algı uyandırmıyor mu?” diye sormuştu. İtiraf sözcüğünün anlamı, “Bir kimsenin başkalarına söylemek istemediği bir gerçeği veya suçu artık saklamaktan vazgeçip açıklaması, bu yolda gerçeği gizlemeden yapılan açıklama” diye verilmiş TDK sözlüğünde. Gazeteciler tam da Tülay Hanım’ın rahatsız olduğu o yanlış algıyı uyandırmak için haberi çarpıtmışlar. Ahmet Türk’ün “itirafları”nın, “açıklamaları”ndan daha çok ilgi çekeceği düşünülerek; yani bilerek yapılmış bir yanlış… 18 HAZİRAN PAZARTESİ Benim bir domates kasasının üzerinde gördüğüm İngilizce yazılarla yaşadığıma benzer bir şaşkınlık yaşamış A. Tarık Emre. Bildiğimiz kurabiye başkalaşım geçirmiş. Ne olmuş? “Quarabyy” Eh, gözümüz aydın. 19 HAZİRAN SALI Aras geldi. Tam 13 aylık şimdi. Henüz yürümüyor ve konuşmuyor; ama o artık bir delikanlı. Sevgili torunumla geçirilecek kocaman bir ay bizi bekliyor. ? [email protected] [email protected] www.feyzahepcilingirler.com ustafa Kemal Oyman’ın iletisindeki sorulara ve önerilere iki haftadır yer veriyorum. “Mor” sözcüğünden “moruk”a geçmişti Oyman; “moruk”un, Ekşi Sözlük’ü tanık göstererek, Japoncada da aynı anlamda kullanıldığını söylemişti. Mor ile moruk arasında bir yakınlık olmasa gerek. Sözlüklerde “moruk”un Ermeniceden geldiği yazıyormuş. “Ermeni gönüldeşlerimizi” sıkıştırıp “Taa Japoncadan sizin aracılığınız ile bize nasıl gelmiş?” diye sormuş M. Kemal Bey; ama yanıt alamamış. Buradan kalkarak yöneltiyor sorusunu: “Sözcüklerin devinim bilimi var mı? Nasıl olmuş ta Uruguay Arjantin sınırındaki dünyanın en büyük çavlanlarının adı, Büyük su ya da uçan su anlamında ‘İgaasSU’ olmuş. Bizim su ile benzerliğine ne diyorlar ya da su sözcüğü, Arjantin’e nasıl gitmiş? Sözcüklerin çeşitli coğrafya ve tarihlerde evrimi (devinimi) için çalışma aktarabilir misiniz?” Bu konularda yazılmış kitaplar var; üniversitelerin dilbilim bölümlerinde yapılmış çalışmalar var. Sözgelimi, şu anda masamın üzerinde duran İstanbul Kültür Üniversitesi yayını iki çalışma Oyman’ın birçok sorusuna yanıt bulabileceği kaynaklar… Bunlardan biri, Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Kongresi (UTEK 2007); öteki, II. Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Öğrenci Kongresi Bildirileri. İkisi de ikişer kalın ciltten oluşuyor. Diller arasındaki sözcük geçişleri, gerçekten ilgi çekici bir konu; ama çoğu kez yakın coğrafyalarda bir sözcüğün hangi dilden hangi dile geçtiğini söylemek zor. Sözgelimi “mor” sözcüğü, ufak tefek değişikliklerle Arapça, Ermenice, Rumence, Bulgarca, Sırpça, Arnavutça, Makedoncada da varmış. Bu bilgiyi aktardığım Prof. Dr. Günay Karaağaç’ın Türkçe Verintiler Sözlüğü (TDK yayını) “moruk” sözcüğünün, “yaşlı insan veya hayvan” anlamıyla Bulgarcadan geçtiğini söylüyor. Nişanyan ise “moruk”un Ermenice olduğunu söylüyor; ama moruk, Ermenicede “sakal” anlamındaymış. Karaağaç’ın sözlüğünde “su” sözcüğüne de baktım. Çeşitli değişikliklerle bu sözcüğün geçtiği diller şöyle sıralanmış: Çince, Farsça, Rusça, Bulgarca, Arnavutça, Makedonca, Yunanca. Sözlüklerde “adam” sözcüğünün karşılığının “insan” diye M BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağı doğru Fikret Demirağ’ın bir şiir kitabının adını ve yayınevinin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı şiir kitabından dizeler, şiirin adı ve şiirlerin yazıldığı kentin adı ortaya çıkacaktır. 10 K 20 1 D 2 C 3 G 4 I 5 A 6 J 7 I 8 G 9 K Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU [email protected] 11 D 12 D 13 H 14 A 15 I 16 I 17 J 18 M 19 I 32 39 71 77 C 21 J 22 K 23 H 24 B 25 E 26 M 27 A 28 D 29 J 4 40 64 34 16 15 7 19 J. “Terzi ve …” (Behçet Necatigil’in bir radyo oyunu). 30 M 31 E 32 I 33 K 34 I 35 E 36 G 37 H 38 B 39 I 40 I 41 J 42 M 43 M 44 F 45 M 46 E 47 A 48 B 49 B 50 K 6 29 72 41 21 17 J. Nina Berberova’nın bir romanı. 51 F 52 K 53 K 54 H 55 G 56 H 57 B 58 B 59 L 60 D 10 22 33 52 70 61 E 62 A 63 D 64 I 65 K 66 L 67 G 68 G 69 G 70 K 50 9 65 53 Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Bir kenara atılmış, uzaklaştırılmış. L. Çatı, dam. 71 I 72 J 73 A 74 L 75 E 76 C 77 I 78 M 66 59 74 M. Hindu inanışında, tanrısal bir varlığın dünyadaki belirli bir kötülüğe karşı koymak üzere insan ya da hayvan bedenine bürünmesi. 14 47 5 27 62 73 B. Köye ait, köylü. 28 63 60 12 1 11 E. “Ben … Bağırıyorum” (Dario Fo’nun tek kişilik kısa oyunu). 38 57 58 49 48 24 C. “Dayısı, amcası dahil, …dan, oymaktan kimse dünür gitmeye gönüllü değildir.” (Tarık Buğra). G. “Sakarya Zaferi ile Gazi ve Müşir Mustafa Kemal Paşa tam …sini elde etmiştir.” (Falih Rıfkı Atay). 42 30 78 18 26 43 45 1166. sayının çözümü: A. GEZEGEN, B. ÜÇ SİLAHŞÖRLER, C. LET, D. TEDİP, E. EDİM, F. KÖRLEŞME, G. İÇİM, H. NAMIK İSMAİL, I. EDİTH, J. MUT, K. RGG, L. EDİP CANSEVER. Şiir: “kuşlar hiç ötmeden çekip gittiler/ sizi görmeden hep sevdim/ ateş damlası günlerim gecelerim” 55 68 67 3 69 36 8 H. Orhan Kemal’in bir romanı. 35 25 31 46 75 61 F. Neodimin simgesi. 76 20 2 D. “Şu mendilini burnuna tutmuş, … yaşları döken hanım her halde gelinin anası olacaktı.” (Haldun Taner). 56 37 13 23 54 I. 19 Şubat 1972’de öldürülen devrimci militan. 28 51 44 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1167 HAZİRAN 2012 ? SAYFA 31
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle