Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Boğaç Erozan’ın araştırması Ahmet Ağaoğlu’nun tarihteki yeri Boğaç Erozan’ın Ahmet Ağaoğlu ve Hukukı Esasiye Ders Notları kitabı, Ağaoğlu’nun kitabının yeni harflerle yayımlanmasının çok ötesinde; titiz ve geniş kapsamlı bir akademik çalışma ürünü. ? Rona AYBAY hmet Ağaoğlu’nun kişiliğini, düşüncelerini araştıranlar, bilenler elbette yok değil ama birçoğumuzun Ağaoğlu konusundaki bilgisi, Kemal Tahir’in Yol Ayrımı romanındaki betimleyişiyle sınırlıdır. Tahir , Serbest Fırka konusunda Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal’in sofrasında geçen konuşmaları, doğrudan Ağaoğlu’nun anılarından aldığı satırlara dayanarak oldukça nesnel biçimde yansıtmıştır (Sander Yay. 1971, s.353 vd.) ama Ağaoğlu ile ilgili değerlendirmesi oldukça serttir; romancıya göre o “saray profesörü ve saray mebusu”dur! Oysa, Ağaoğlu Ahmet’in, doğduğu Azerbaycan’dan 60 yaşlarında Atatürk’ün sofrasına gelinceye kadar geçirdiği serüvenlere, şöyle bir göz atmak bile “saray profesörü ve saray mebusu” diye aşağılanmayı hiç de hak etmediğini gösterir. Boğaç Erozan, çok titiz bir çalışma ürünü olan kitabının girişinde, Ağaoğlu’nun görüşlerini, üstlenmiş olduğu görevleri kolayca anlaşılır biçimde okuyucuya sunarken bu aşağılayıcı nitelemenin haksızlığını da göstermiş oluyor: “Esasen Azeri olan Ağaoğlu, Çarlık Rusyası, 3.Cumhuriyet Fransası, İttihat ve Terakki dönemi Osmanlısı, Atatürk dönemi Cumhuriyet Türkiyesi’ni görmüş ve yaşamıştır. 1905’te Rusya, 1906’da İran, 1908’de Osmanlı’da Meşrutiyet’e geçişi izleyen; Birinci Dünya Savaşı’na, Bolşevik Devrimi’ne ve Osmanlı’nın çöküşüne tanıklık eden nesilde yer almış; Türkiye’de Cumhuriyetin kuruluşuna ise bizzat katılmıştı. İslamı, Şii kültürünü, İran’ı, Zerdüştlüğü Nasirüddin Tusi’yi, Şeyh Sadi’yi, Doğu düşüncesini biliyordu” (s. 9). “Yaşadığı dönemin büyük tarihsel çalkantılarının oluşturduğu bir arka planda, hayatının her döneminde müthiş üretken olmuş, ilgileri geniş bir alana yayılmış, her zaman çok yazmış ve bütün bunların üstüne, siyaseten de aktif bir hayat sürmüş olan Ahmet Ağaoğlu’nu tek bir kelime ile tanımlamak oldukça güçtür. (s. 19) Ağaoğlu, Doğu kültürüne dayanan zenginliğine ek olarak, Fransa, İngiltere, Amerika başta olmak üzere Batı tarihini biliyordu; Montesquieu, Rousseau, Durkheim gibi önde gelen düşünürlerin yapıtları yoluyla Batı siyasal düşüncesini tanımış ve devlet kuramı konusunda da bilgiler edinmişti. Yararlandığı Batılı kamu hukuku yazarları arasında Leon Duguit’nin özel bir yeri olduğu anlaşılıyor. Yapıtlarında ve TBMM’deki konuşmalarında, Duguit’nin görüşlerine sık sık göndermeler yaptığı görülüyor. “Akademik ve iktisadi yapı üzerinde çalışmak üzere” 1887 yılında Osmanlı topraklarına geldiği söylenen (s.52,dn.29) ve 1960’lara kadar Türk hukuk fakültelerinin anayasa hukuku ve kamu hukuku derslerinde sık sık sözü edilen Duguit, şimdilerde pek kimsenin anımsamadığı bir Fransız hukukçusudur. Araştırmacıların genel algısı Ağaoğlu’nun “liberal” olduğu yönündedir ama “nasıl bir liberal?” olduğu sorusuna verilen yanıtlarda, liberal sıfatının yanına tutarsız nitelemeler eklendiği görülüyor: pozitivist, milliyetçi, eklektik... (s. 19) Erozan, bazı yazarların “niteleme meselesinden bilinçli bir kaçınma” yaptığını söylüyor. Ama bu yazarlar arasında Fahri Sakal’a da yer vermiş olması acaba yerinde mi? Çünkü Sakal, Erozan’ın “kaynakçasında belirttiği “Atatürk Araştırma Dergisi”nde yayımlanan makalesinde, şöyle diyor: “Ağaoğlu Ahmet, gerçek bir demokrat, dürüst bir liberal ve inanmış bir Atatürkçüdür” (cilt12,sayı 34,s. 19). Anayasa hukuku adı verilen hukuk dalının başlıca konusu, devlet iktidarının dayanağı ve kullanılmasıyla ilgili sorunlardır. Yasama, yürütme ve yargı organlarının oluşması, yetkileri, birbiriyle ilişkileri vb. konular bu kapsama girer. Öte yandan, devlet gücü karşısında bireylerin hakları ve özgürlüklerinin sağlanması da, yine anayasa hukukunun konularındandır. Ağaoğlu’nun, Hukuku Esasiye Ders Notları’nda bu konuların pek çoğunu incelediği ve o zaman Türkiye’de var olan bazı uygulamaları cesaretle eleştirdiği görülüyor. Örneğin, “iki dereceli seçim”; yani milletvekillerinin doğrudan seçmenlerce değil de “ikinci seçmenler” aracılığıyla seçilmesinin, o zamanki anayasaya aykırı olduğunu, açıkça yazıp söylemenin (s. 204); “kuvvete (sic. doğrusu “kuvveti” olmalı) haiz olan her adam onu suiistimal etmeye mütemayildir” (s.66) diyerek ”kuvvetler ayrılığı”nı savunmanın; “bütün milleti tam manasıyla temsil ve aksettirmek iddiasında bulunan bir heyette (TBMM) milletin içinde mevcut olan bütün cereyanların yer bulması” gerektiğini belirterek (s.205) “nisbi temsil” sistemini üstün tutmanın, Takriri Sükun Kanunu’nun yürürlükte olduğu bir dönemde kolay bir iş olmadığını kabul etmek gerekir. Ağaoğlu’nun, taraftar görünmese de seçim konusunda değindiği bir başka sistem de “temsili mesleki” yani odalar, borsalar, işçi ve işveren kuruluşları gibi kurumların temsilcilerinden oluşan “korporatif” bir meclistir. Her iki konu da, 35 yıl kadar sonra 1961 yılında yeni anayasanın yapılması sırasında gündeme gelmiş; nisbi temsil, Cumhuriyet Senatosu için değilse de, Millet Meclisi için kabul edilmiş ama S.Sami Onar’ın başkanlığındaki komisyonun öntasarısında ikinci meclis için öngörülen (“faşist” İtalya’da uygulanmış) “korporatif” sistem, en başta CHP olmak üzere bazı siyasal güçlerin şiddetli muhalefeti karşısında anayasaya alınmamıştır. Bülent Ecevit de, bu konudaki muhalefeti “Korporatif Meclisin Büyük Tehlikeleri” başlıklı makalesinde dile getirmişti. Ahmet Ağaoğlu , Türk siyasal yaşamında nadir görülen bir ölçüde kültürlü, geniş ufuklu bir kişidir. Siyasal görüşleri gerçek bir “liberal” yaklaşımı yansıtır. Bu “liberallik” onu sosyalist ve “devletçi” görüşlerden uzak tutmuştur. Bunda, yakından tanıdığı Rusya’daki uygulamaların da etkisi olsa gerektir. Boğaç Erozan’ın kitabı, Ağaoğlu’nun kitabının yeni harflerle yayınlanmasının çok ötesine geçen; titiz ve geniş kapsamlı örnek bir akademik çalışma ürünü; Anayasa , hukuk tarihi, siyasal tarih gibi alanlarda çalışanların okuyup, yararlanmaları gereken önemli bir yapıttır. ? Ahmet Ağaoğlu ve Hukukı Esasiye Ders Notları/ Boğaç Erozan/ Koç Üniversitesi Yayınları/ 456 s. 28 HAZİRAN 2012 SAYFA 15 A CUMHURİYET KİTAP SAYI 1167 ?