Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Y eksem o şuhu sineye hülyalarım gibi”, “Bir zaman lutfunla şâd ettin beni”, “Gözümden gitmiyor hayalin”, “Sevdiğim nâz ile söyle besteyi”, “Bir görüşte sevdim seni, lutf eyle bir buseni”, “İflâh olmam almayınca al yanaktan bir buse”, “Tatlı bakışın aşk nârına daldırdı beni”, “Bir melek sevdim ki aşkıyla bahar olsun gönül…” Aras Yayıncılık’ın, “Ermeni Bestekârlar” dizisinden 2004 yılında yayımladığı Bestekâr Karnik Garmiryan: Hayatı ve Eserleri adlı kitap için yazdığım yazıya, kitabın notalı sayfalarını çevirirken aklıma takılan Garmiryan bestelerinden birkaçının adıyla başlamışım. Eh, bu kez, Aras Yayıncılık aynı diziden Kemani Sarkis Efendi Suciyan: Hayatı ve Eserleri adlı kitabı çıkardığına göre, Kemani Sarkis’in birkaç bestesinin adını anarak girebilirim yazıya: “Emelimle sevdim seni, hayatım sana kurban”, “Ne bakarsın yüzüme, peruz derler özüme”, “Darıldın mı gülüm bana, bakmıyorsun hiç bu yana”, “Kimseye etmem şikâyet”, “Seni sevmek kabahat mi güzelim?”, “Bahar oldu, açtı sümbül”… Kemani Sarkis, 1885’te İstanbul, Beşiktaş doğumlu. Babası, Üsküdarlı Kemençeci Onnik (Ohannes) Efendi. Müzik eğitimi aileden geliyor. Daha sonra Kemani Aliksan Ağa’dan özel ders almış. 1921 yılında, hem de sevilen ve tanınmış bir sanatçıyken, eşi Lusi Yeramyan’la birlikte Paris’e göç etmesinde eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER celaluster@cumhuriyet.com.tr Kemani Sarkis Efendi Suciyan’ın hayatı ve eserleri kitaplaştırıldı ‘Kimseye etmem şikâyet...’ “Ç kimbilir hangi ürkülerin, hangi kaygıların payı vardı. 1943 yılında Paris’teki evinde bu dünyaya veda etmiş Kemani Sarkis. Özenli bir araştırma ve çalışmanın ürünü olan bu kitaptan, 2000’li yıllara kadar, Kemani Sarkis Efendi Suciyan’ın otuz kadar bestesi bulunduğunun sanıldığını; ancak Bestekâr Karnik Garmiryan: Hayatı ve Eserleri adlı kitabın hazırlık aşamasında, Karnik Garmiryan arşivinde rastlanan mektuplar sayesinde, Kemani Sarkis’in saklı kalmış yüz yapıtının gün ışığına çıktığını öğreniyoruz. Bunlar arasında çoksesli Batı müziği tarzında Türkçe sözlü kantolardan klasik Osmanlı musikisine kadar pek çok yapıt bulunuyor. Aras Yayıncılık’ın okurlara sunduğu kitap, Kemani Sarkis’in Hampartzum notasıyla farklı makamlarda bestelemiş olduğu yapıtları Batı nota sistemiyle müzikseverlerle buluşturuyor. Kitapta, Kemani Sarkis Efendi Suciyan’ın yaşamından kesitlerin aile albümündeki fotoğraflarla aktarıldığı bölüm, Beşiktaş’tan Paris’e uzanan bir yaşamın siyahbeyaz görüntüleri arasında kısa bir yolculuğa çıkarıyor okuyucuyu. Kitabın sonundaki Ek bölümünde ise, Kemani Sarkis’in Hampartzum notalarından örneklere, yapıtlarla ilgili tüm bilgilerin işlendiği alfabetik sıralı bir tabloya ve şarkılardaki kimi sözcükSarkis Efendi Suciyan’ın ‘Kimseye Etmem Şikâyet’ adlı bestesinin kitapta yer alan notaları... lerin anlamlarının açıklandığı bir sözhallerine tanık olmakla kalmıyor, aynı lükçeye yer veriliyor. zamanda artık büyük ölçüde yitip gitBestekârın kardeşinin torunu Talin miş olan bir İstanbul’un seslerini, sözleSuciyan’ın kaleme aldığı sunu ve besterini dinliyorum. kârın yeğeni Hamparsum Suciyan’la Bir ara, farkında olmadan, o nihâvend yaptığı sözlü tarih çalışması da, Kemani şarkının unutulmaz sözlerini mırıldanıSarkis’le ilgili içeriden bilgiler ve içten yorum: düşüncelerle donatıyor bizi. “Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben Hamparsum Suciyan’ın anlattıklarınhâlime / Titrerim mücrim gibi baktıkça dan, Kemani Sarkis’in, Paris yıllarında, istikbalime / Perdei zulmet çekilmiş hayatını klasik Osmanlı müziği icra edekorkarım ikbalime / Titrerim mücrim rek kazandığını; yapıtlarının taş plaklargibi baktıkça istikbalime…” ? daki kayıtları dışında kendi ses kaydının bulunmadığını; bestekârın aynı zamanda çok iyi bir çizer olduğunu; kardeşi Haçik Suciyan için ise, Kemani Sarkis’in “hep bir hasret olarak kaldığını” öğreniyoruz. Kemani Sarkis’in şarkılarının güfteleri arasında gezinirken, yalnızca bir dönemin klasik Osmanlı musikisine damgasını vurmuş bir bestekârın ruh Kemani Sarkis Efendi Suciyan (solda) arkadaşlarıyla Paris’te (1930). küçük karanlık çalışma odasında, ciddi yüz ifadesiyle bana bakan fotoğraftan ibaretti. Babamın ailesiyle ilgili bildiklerimi biri uzak, biri yakın Evdoksi ve Hermans halalarımdan öğrendim. Özellikle büyük halam Evdoksi’nin ve babamın, Kemani Sarkis’ten ara sıra bahsettiklerini hatırlıyorum. Yaşanan ülkenin hâkim tarih kurgusu kimin nasıl hatırlanıp, kimin unutturulacağını belirler. Bu, son yüz yılda Ermenilerin yaşadığı farklı coğrafyalar için de geçerli elbette. Hele hele Türkiye Ermenileri, özellikle de İstanbul’da yaşayanları açısından hatırlamak hem ağır bir sorumluluğu hem de gündelik olarak çok varoluşsal bir korkuyla baş etmeyi gerektirir. Kemani Sarkis’in 1921’de sevilen ve ünlü bir sanatçıyken buraları terk etmiş olmasının, ağır bir korku ve tehdit atmosferiyle ilgili olduğunu tahmin etmek için dâhi olmak gerekmez. En meşhur bestelerinden birinin güftesinin, ‘Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime’ dizelerini içermesi, bir tesadüfse dahi, manidardır…” ? MÜREKKEBİ KURUMADAN Bir aile tarihi alin Suciyan, Kemani Sarkis Efendi Suciyan: Hayatı ve Eserleri adlı kitabın başındaki aydınlatıcı yazısında, kitabın hazırlanışıyla ilgili ayrıntılı bilgiler vermekle kalmıyor, böylesi bir çalışmanın, ülkemizdeki egemen tarih anlayışını kırması açısından da önem taşıdığını vurguluyor. Talin Suciyan’a kulak verelim: “Bu kitap, babam Hamparsun Suciyan’ın, amcası Kemani Sarkis ile son yıllarda ortaya çıkan besteleri sayesinde, uzun bir aradan sonra yeniden bağ kurmaya çalışmasının bir sonucu. Bu bağın bir yüzü, babamın kendisinin de dahil olduğu bir aile tarihine karşı duyduğu sorumluluksa, diğer bir yüzü de hiç şüphesiz Kemani Sarkis’in ölümünden 69, bu toprakları terk etmesinden 91 sene sonra bile eserlerinin halen nesilleri birbirine 2012 T Kemani Sarkis Efendi Suciyan (solda) bir arkadaşıyla (1920). bağlıyor olmasıdır. (…) Kemani Sarkis’in eserleri dünyayı dolaşıp yeniden onun doğup büyüdüğü, yaşadığı topraklara döndüğünde, artık bununla ilgili bir şey yapmak babamın boynunun borcuydu. (…) İnsanın geniş aile ortamında büyümesi büyük bir şanstır. Ben bu şanstan kısmen yararlanabildim. Anne tarafımdan büyükannem ve büyükbabam, teyzem ve kuzenlerim yakınımdaydı. Onlarla birlikte büyüdük. Babamın akrabalarının büyük bir bölümü ise, ben daha çok küçükken, 80’li yılların başında Kanada’ya göç ettiler. Babamın annesi Bercuhi yayamın hikâyelerini hep dinledim ama onu hiç görmedim. Dedem Haçik Suciyan ise, kilise korosuna gittiğim çocukluk yılları boyunca, o SAYFA 6 ? 26 NİSAN CUMHURİYET KİTAP SAYI 1158