25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER Lütfiye ve Komşusu/ Güney Dinç/ Cumhuriyet Kitapları/ 278 s. Güney Dinç’in bu romanı, yeryüzünün kana boğulduğu İkinci Dünya Savaşı yıllarında, barışın egemen olduğu aydınlık ve duru bir kentte geçiyor: İngilizlerden kaçan bir İtalyan kruvazörünün 8 Ağustos 1943’te İzmir Körfezi’ne sığınmasıyla başlayan romanda, biri Türk, diğeri Levanten iki komşu ailenin birbiriyle kesişen öyküleri anlatılıyor. Bir yanda, 20. yy.’ın başında Osmanlı’nın çöküşüyle birlikte Midilli Adası’ndan Anadolu’ya göçen ailelerin yeni yurtlarında Yunan egemenliğine girmelerinin yarattığı şaşkınlık, diğer yanda gizemli Doğu’nun ticari olanaklarının çekiciliğine kapılarak İzmir’e yerleşmiş bir Levanten ailenin anıları... Güney Dinç’ten, akışını hiç kesmeyen bir roman “Lütfiye ve Komşusu”. Troya’dan İyonya’ya/ Hikmet Çetinkaya/ Cumhuriyet Kitapları/ 192 s. “Troya pırıl pırıl bir aydınlığı kucaklıyor İyonya Denizi’nin mavi örtüsü altında... İda Dağı eteklerindeyim... Binlerce yıllık tarih gözümün önünde canlanıyor, Güre köyü sisli bir sabahta karşıma çıkıyor... Troya’dan İyonya’ya uzanacağım... Bu bir dizi röportaj değil!.. Kısacık öyküler, yaşamın içinden kesitler... Belki masallar da olacak yazımızın içinde... Aşk da olacak, tutku da, sevgi de.... Troya’dayım....” Usta gazeteci Hikmet Çetiknaya’nın mitoloji, edebiyata ve gündeliğin içinden doğan denemelerini bir araya getiren kitabı “Troya’dan İyonya’ya” yapılan yeni baskıyla tekrar okuyucuların karşısında. Çanta/ JeanClaude Kaufmann/ Çeviren: Sinan Kutlu/ Can Yayınları/ 190 s. Sıradan bir aksesuvar değildir çanta. Diplerinde saklanan çakıltaşlarından bir gözde unutulmuş alışveriş listelerine, bisküvi kırıntılarından aile fotoğraflarına, küçüğünden büyüğüne, en değerlisinden en gülüncüne, içerdiği tüm çeşitlilikle apayrı bir evrendir. Kadın kimliğinin ayrılmaz bir parçası, belki de bir yansıması olan çantalara ve içindekilere kulak veren JeanClaude Kaufmann, her kadının kolunda kişisel ve gizemli bir nesneye dönüşen bu eşyanın derinliklerine dalarak gizlenen gerçeklerle verilmek istenen görüntünün kesiştiği bu küçük dünyanın fotoğrafını çekmiş. Kısacası Kaufmann bir tabuyu yıkarak kadınların çantalarını karıştırmış. Camus – Bir Ahlakçının Portresi/ Stephen Eric Bronner/ Çeviren: Tuğba Sağlam/ İletişim Yay./ 190 s. 20. yüzyılın en önemli entelektüel figürlerinden Albert Camus felsefi duruşunu yaşamına ve kişiliğine yansıtmasıyla da özel bir yere sahiptir. Camus’nün düşünsel ve sanatsal üretimini bu kitabında bir arada inceleyen Stephen Eric Bronner, bir ahlakçı olarak nitelediği yazarın eserlerini yaşam öyküsüyle birlikte ele alarak bu önemli noktayı yakalıyor. Camus’nün yokluk içinde geçen çocukluğunu, varoluşsal kaygılarını, anti faşist direnişteki rolünü ve yaşadığı ihtilafları aydınlatan kitap, bu sıra dışı figürün bugünkü dünyayla SAYFA 22 ? 26 NİSAN 2012 olan ilişkisini de ortaya koyuyor. Bronner, Yabancı ve Caligula gibi erken dönem eserlerinden, Başkaldıran İnsan’a ve Tek Adam’a uzanan bir yelpazede Camus’nün bireysel sorumluluk, sahicilik, absürd deneyim, yaşanmışlık gibi kavramlarını ve bunun yanında hoşgörü, dürüstlük gibi kişisel özelliklerini işleyerek derinlikli bir portre çalışmasına imza atıyor. Aynadaki Avlu/ “Emine” Sevgi Özdamar/ Çeviren: Esen Tezel/ Yapı Kredi Yayınları/ 150 s. Sevgi Özdamar’ın çeşitli sebeplerle Almanca gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından oluşan “Aynadaki Avlu”, 2001’de Almanya’da basılmıştı. Türkçedeki bu ilk baskıya yeni yazılar da ekleyen Özdamar, kültürler arasında köprüler kuran kitabında yakın geçmişteki toplumsaltarihsel olaylara anılarının merceğinden bakıyor. Yaşamın ve ölümün uçlarını adeta şiirle bilenmiş kalemiyle yokluyor. Birbirine ulanan olaylar ve anekdotlarla alttan alta öykülerin de anlatıldığı “Aynadaki Avlu”, güncel sorunlara eğilirken insani boyutu gözden kaçırmamamız gerektiğini vurgulayan bir kitap. Daniel Martin/ John Fowles/ Çeviren: Nuray Yılmaz/ Ayrıntı Yayınları/ 710 s. John Fowles’un anlatı kurma ve hikâye etme becerisinin en güzel örnekleri arasında gösterilen “Daniel Martin”, aynı zamanda kariyerinin de en önemli romanlarından biri. Otobiyografik özellikler taşıyan bu ilk ve tek romanında Fowles, anılar eşliğinde geçmişin izini süren Daniel’in hikâyesini anlatıyor. Geri dönüşlerle zaman içinde sürekli devinen hikâyede, pek çok anlatı tekniği ve roman içinde roman kurgusuyla karşılaşacak okuyucular. Çocukluğundan yetişkinliğine, yetişkinliğinden gençliğine sıralama gözetmeksizin, çağrışımlarla sıçrayan roman Oxford Üniversitesi kampüsünden İskoçya’daki bir kır evine, Nil üzerindeki tekne gezintilerinden Hollywood stüdyolarına kadar geniş bir alana yayılıyor. “Daniel Martin” düş kırıklıklarının, hayal edilenle imkânsızlık arasındaki gerilimin, paylaşılan değerlerden kopuşların ve sessizliğin hikâyesi... Paris’teki Eş/ Paula McLain/ Çeviren: Leyla İsmier Özcengiz/ Remzi Kitabevi/ 382 s. Ernest Hemingway ile ilk karısı Hadley’in, başta Paris olmak üzere çeşitli kentlerde geçen günlerinin aşk ve ihanetle örülü sarsıcı romanı “Paris’teki Eş”, okuyucularla buluşuyor. Dünya, Caz Çağı’nı yaşamaktadır. Kızıl saçlı piyanist kız ile savaş gazisi genç ve yakışıklı gazeteci Şikago’da bir dost evindeki partide tanışır. 29’undaki Hadley, yazma hırsıyla yanıp tutuşan kendinden sekiz yaş küçük Hemingway’le 1921’de evlenir. O sıralar sanat ve edebiyatın kalbi ise Paris’te atmaktadır. Genç Hemingway, yazar dostu Sherwood Anderson’un yönlendirmesiyle geleceğini eşiyle birlikte Paris’te aramaya karar verir. Paris günlerinde önceleri parasızlık onları epeyce zorlar ama zamanla entelektüel çevrenin bir parçası olurlar. Paris’i mekân tutmuş pek çok Amerikalı yazar ve sanatçıyla tanışır, Gertrude Stein, Scott Fitzgerald, Ezra Pound gibi ünlü isimlerle derin dostluk kurarlar. Bu arada Hemingway’in peşine birçok kadın takılmıştır bile. Hadley bu kadınlarla nasıl başa çıkacak? Venedik ve Konstantiniyye/ Tommaso Bertelé/ Çeviren: Mahmut H. Şakiroğlu/ Kitap Yayınevi/ 520 s. Tommaso Bertelé İstanbul’da bulunduğu sırada Venedik Sarayı’nın ihtişamı karşısında büyülenir ve binanın tarihinden hareketle başladığı araştırmalar OsmanlıVenedik ilişkilerini ele alan bu kitabın ortaya çıkmasına neden olur. Bertelé, Venedik temsilcilerinin faaliyetlerini incelerken Osmanlı devlet erkânıyla ilişkilere, tantanalı ve itibarlı günler kadar, ıstırap dolu günlere de yer verir. Bu ilişkiler arasında tarihte büyük bir iz bırakmamış kişiler yani Galata yöneticileri, kadılar ve hatta yeniçeriler de kendilerine yer bulur. Kitap, Venedik balyoslarının yabancı elçilerle ilişkilerine dair bilgiler de içerir ve komşu elçilik binalarının yapımı, gelişmesi, konuk kişilerin özellikleri de belirtilir. Her Sözcüğü Bir Aşk İlanı Gibi Duyumsuyorum/ Henrik Nordbrandt/ Çeviren: Murat Alpar/ Can Yayınları/ 202 s. Henrik Nordbrandt çağdaş Danimarka şiirinin en önemli temsilcilerinden. Çocukluğu Soğuk Savaş’ın sürdüğü yıllarda kentsoylu bir çevrede geçmiş; nitekim, ilk şiirlerinde kentlerdeki toplumsal çözülmeyi işlemiştir ama 1970’lerin başından itibaren sık sık geldiği, daha sonra da şiirlerinde motif ve kulis olarak kullandığı EgeAkdeniz yöresi, Türkiye ve Yunanistan, şairin hem yaşamında hem de şiirinde bir dönüm noktası olmuş. 19802000 arasında uzun sürelerle Türkiye’de kalan ve Türkçe öğrenen Nordbrandt’ın, Kavafis, Yunus Emre ve Orhan Veli gibi şairlerin etkisiyle oluşturduğu şiir yöntemi, Danimarka edebiyatında benzeri olmayan şiirlerini yaratmasına zemin oluşturmuş. “Her Sözcüğü Bir Aşk İlanı Gibi Duyumsuyorum”da şiirseverler, şairin bu biçemdeki şiirlerinden bir demet bulacak. O Boşluk/ Doğan Yarıcı/ Yapı Kredi Yayınları/ 336 s. Son romanı “Kıyıda” 2007 yılında yayımlanan Doğan Yarıcı, “O Boşluk” adlı yeni kitabıyla etkileyici ve zorlu bir roman ya da bir şiirmetinle edebiyatseverlerin karşısında. Bir büyücü edasıyla dili eğip büken, bozup yeniden kuran Yarıcı’nın bu kitabı, çocukluk ve ölüm arasında gidip gelen bir sarkaç gibi. “O Boşluk” bir yanıyla dostluk üzerine unutulmayacak bir ağıt, diğer yanıyla ise benzersiz bir aşk, varoluş, yok oluş, saplantı, kaçma, derinleşme ve uçma güncesi. Bir günce olarak kurgulanan kitabın anlattığı ise bir yıllık bir zaman dilimi. Doğan Yarıcı’nın bu metaforik, yer yer eksik günlerin bulunduğu güncesinde, günler birbirini takip etse de, metinler çoğunlukla birbirinden kopuk. Parça parça birbirine ekleniyor. Hayat gibi... Öteki Dünya – Ay Devletleri ve İmparatorlukları/ Savinien Cyrano de Bergerac/ Çeviren: Mustafa Demirkan/ Yapı Kredi Yayınları/ 106 s. Cyrano de Bergerac, kıvrak anlatım yeteneği ve engin hayalgücü sayesinde eserlerinde eleştirel düşüncelerini dile getirmeyi başarmış ve yaratıcı kişiliğiyle kendisinden hemen sonra İngiltere’de ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1158
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle