Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ahmet Ümit’le ‘Sultanı Öldürmek’ üzerine ‘Fatih Sultan Mehmet’in ruh halini anlamaya çalıştım’ Ahmet Ümit’in yeni romanı Sultanı Öldürmek geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Bu yeni romanında Ümit, gene polisiye unsurlarla bezeli, fakat birkaç romandır yaptığı gibi tarihi işin içine katan bir kitapla karşımızda. Ümit’in çoğu romanına kahraman olan Başkomiser Nevzat bu kez yok! Onun yerine tarihçi Müştak’la Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük padişahlarından, İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet var. Hayatta hep kayıp yaşayan, kabuğunun içinden çıkamayan Müştak ve kabukları yerle bir eden, dünya hükümdarı Fatih… İşte bu iki kahramandan ortaya çıkan çelişkiye odaklanan bir roman Sultanı Öldürmek. Beş yüz yılı geçkin zaman farkında nasıl bir araya geliyorlar, o da her zamanki Ahmet Ümit’in ustalığı. Ümit’le yeni romanını konuştuk. ? Erdem ÖZTOP Kemal Koçak’a ithafen… u kez Osmanlı dönemine gidiyoruz yeni romanınızda. Pek çok tartışmalı padişah varken, neden Fatih Sultan Mehmet, romanına ana karakter oldu, buradan başlayalım isterseniz… Bu kitabı yazma sürecim üç yıl önceye dayanıyor aslında. Hatırlarsın, İstanbul Hatırası adlı kitabımın bir bölümünde Fatih var. O sırada Fatih hakkında da araştırma yapıyordum. Malum Hititlerden bu yana geliyorduk ağır ağır, Osmanlı’ya gelmek de kaçınılmazdı! Osmanlı’da neden Fatih’i seçtiğime gelirsek… En önemlisi devletin imparatorluğa dönüştüğü bir dönem; ya kötü bir yere gidecekti, ya da imparatorluk gelecekti. Dönüştüğü noktada bir hükümdar olarak II. Mehmet’in, yani Fatih’in çok büyük bir rolü var. İkincisi de Fatih bir roman kişiliği; hem Doğu hem de Batı eğitimi almış ve en önemlisi dünyayı zapt etmeye kalkan bir padişah. Kararlı ve gerektiğinde katı! Çocukluğuna baktığımızda da fırtınalarla dolu bir hayat… On iki yaşında, hazır olup olmadığı düşünülmeden taht verilen ve iki yıl sonra da alınan bir padişah. İki yılının sonunda elinden geri alındığında esas travmayı yaşayan bir karakter… Dolayısıyla da sadrazam Çandarlı Halil Paşa’ya ve baba II. Murad’a öfke duyan, bu gelgitler içinde pişen, olgunlaşan ve fırtınalarla dolu hayat yaşayan büyük bir padişah… O döneme gönderme yapmak önemliydi. Ama tabi ki roman Fatih Sultan Mehmet’i falan anlatmıyor. Romanın anlattığı şey aslında tarih nedir meselesi. Yani tarih bizim bildiğimiz ve bize anlatılanlar mıdır (dolayısıyla tarihçilerin yazdığı metinler midir?) ya da hakikat geçmişte yaşanan olaylar mıdır? Asıl mesele bu. Diğer romanlarımda da olduğu gibi bu romanımda da tabiî ki yanıtı vermiyor. “YENİ BİR KOMİSER NEVZAT ROMANI YAZMAK SIKICI GELDİ BANA” Romanın pek çok yerinde bu türden, tarihçilere gönderme yapıyorsunuz… Kimi zaman da tarihçilerin bize komplo teorisi kurduğuna getiriyorsuSAYFA 14 ? 26 NİSAN B nuz sözü… Bütün tarihçileri kapsamıyor elbette bu söz! Sonuçta bu romanda kullandığım bütün malzeme tarihçilerin malzemeleri. Tarih anlamında yeni bir şey bulmadım. Ben tarihi malzemeleri roman malzemesi haline getirmeye çalıştım. Halil İnalcık, Feridun M. Emecen, Franz Babinger gibi usta tarihçilerin metinleri bana epey yol gösterdi. Bizde tarih tabudur en nihayetinde… Bakın Muhteşem Yüzyıl diye bir dizi film başladı Kanuni dönemini anlatan... Olay oldu kimi kesim tarafından… En son senaristi Meral Okay’ın vefatı üzerine “O kadın öldü” gibi bir başlık atıldı! Korkmadınız mı? Aslına bakarsan Mevlana da bir tabuydu ve yazdım. Keza Patasana romanımda ErmeniKürt meselesine değindiğimde bu iki konu tabuydu. Biz yazmazsak kim yazacak? Yazılması lâzım! Bilinen şeyler zaten. Ben olağan şeyleri roman konusu haline getiriyorum. Bu romanı yazarken de amacım öteki romanlarımda olduğu gibi insan ruhunu anlatabilmekti. Ama aynı zamanda bunu anlatırken de fona tarihimizi koydum. Sultanı Öldürmek, Patasana’dan, Kavim’den, İstanbul Hatırası’ndan, Babı Esrar’dan farklı değil aslında. Derdim tarihimize karşı ilgi uyandırabilmek… Muhteşem tarihimizin farkına varalım. Korkmuyorum da ayrıca atılan o başlıklardan, biz yazmayacağız da kim yazacak! Epeydir birebir Komiser Nevzat romanı yazmadınız. Tarihi ağırlık romanlar çıkageldi birkaç kitaptır… Bu böyle devam mı edecek? Bir süre böyle oldu, evet. Önümüzdeki roman da tarihi olacak sanırım. Ama ondan sonra sıkı bir casus romanı yazacağım. Sonra da otobiyografik bir şeyler düşünüyorum… Bir ara Silivri romanı yazma hayalinizden söz ediyordunuz! Her şey yerli yerine otursun hele bir… Sultanı Öldürmek tarihi romanın da ötesine geçerek, psikolojik roman türünün ağır bastığı bir kitap ortaya çıkmış, ne dersiniz? Her kitapta yenilik yapmayı seviyorum. Bu kitabı da bir Komiser Nevzat romanı olarak tasarlayabilirdim, cinayeti onun çözdüğü... Çok açık söyleyeyim, yeni bir Komiser Nevzat romanı yazmak sıkıcı geldi bana! O yüzden beni heyecanlandıracak yeni bir karakter yaratmak istedim. Psikoloji tanımınız doğru. Bu karakterimi de yaratırken Dostoyevski ve Yeraltından Notlar’daki karaktere gittim, Raskolnikov’a gittim, bizde Oğuz Atay’ın kahramanlarına, Yusuf Atılgan’ın Zebercet’ine gittim. Sultanı Öldürmek’teki karakterim tarihçi Müştak “Ben olağan şeyleri roman konusu haline getiriyorum. Bu romaSerhazin’in kaynakları binı yazarken de amacım öteki romanlarımda olduğu gibi insan ruhunu anlatabilmekti” diyor Ahmet Ümit. raz bu karakterlerde yat maktadır. Psikojenig füg, yani unutma hastalığı olan bir karakter yarattım. Bu da tarihe çok denk düşüyor. İronik bir durum tabii bu. Tarihçinin belleği çok kuvvetli olması lazımken onu unutkan bir adam yaparak ironikleştirdim. Bir de tarihe baktığımızda eldeki belgelerin vesikaların azlığından ötürü tüm çıplaklığıyla göremeyiz. O nedenle Müştak’ın gelgitli bir adam olmasını istedim. Yani, Müştak’ın psikojenig füg rahatsızlığıyla toplumsal hafızamızın yokluğuna mı gönderme/alegori yapıyorsunuz? Evet, aynen öyle. Cumhuriyet dönemi Osmanlı’yı unuttu! Cumhuriyet döneminin Osmanlı’yla hesaplaşması gerekiyor. Hesaplaşmak unutmak değil ama! Karşına alıp olumlu ve olumsuz yönleriyle değerlendirmek. Bugün Türkiye’nin yaşadığı sıkıntı da bu! Çünkü her devir kendi kültür devrimini yapmalı. Bizde kültür devrimi tamamlanmadı! Çünkü, “Yok” dendi. Yok demeyip, karşına alıp hesaplaşacaksın, bu yapılmadı ne yazık ki. Müştak da bu anlamda böyle bir hafıza kaybı yaşayan bir adam. Bu arada aklıma gelmişken, sinemaları kasıp kavuran Fetih 1453 adlı film vizyona girdi birkaç ay evvel. Fatih’in İstanbul fethini konu alıyordu… İzlediniz mi? Bilginiz var mıydı romanı yazarken bu filmden? Malum tartışma çıkabilir şimdi… “ FATİH DÜNYAYA MAL OLMUŞ BİR HÜKÜMDAR” Üç yıl önce Sultanı Öldürmek’i yazmaya başladığımda ne Fetih 1453 filmi ne de Osmanlı dizileri vardı ortada. Bir zincir gibi düşünürsek bu roman Ahmet Ümit romancılığının doğal bir halkası! Osmanlı’yı anlatacaktım zaten. Filmi de izlemedim! Ulubatlı Hasan diye biri var, ama aslında öyle biri yok. Bir de şunu söylemek isterim: Tarihi futbol takımı tutarcasına fanatiklik sergilemek yanlış olur. Tarih bir bilim. Dolayısıyla tarihe fanatik olarak bakmamak lazım. İşte o filmler ve bazı kitaplar bu yanlışa düşüyor. Ama öyle demeyin, gişe rekoru kırdı Türkiye’de film! Bizim işimiz gişeyle değil! Bizim işimiz kültürle, kültür oluşturma çabasıyla… Fatih’i hep tek boyutlu, İstanbul’u fetheden padişah olarak tanı ? SAYI 1158 ? dık laş terleri d ma fırs sizdeki lım bira Ben tih’i da rak onu geçen b yaya m Okudu den yol taya çık Fatih’i büyük sonra d nan şeh şık var: kacak. duğunu Sarayı’n rilen, so anlama varlığın zaferler şısında kendisi büyük lis’i feth manda ius Juli hakikat sahip b ğer yan İşte bu nı anlam Ort var ve ç da bun bir mes Çoc lar. He yorum. risi Bat vat Şak ten bab hesapla de bizim lerinde hali. Ba da pad bakanın zamand yorlar. yor. Ya çağdaş olamay yor. Ba saplaşm koptu. Olumlu mümkü bamdır Oh yük ada fından lir miyi Ger şüncem dürmem bayı öld bası II. detti. B ederler ca, bir Öte yan babasın ona em man ke ğunu k kendi k meye ç üzerine Sulta Everest 2012 CUMHURİYET KİTAP CUMH