22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER ? ül öğkulsonme n çaerebir u gi Eserleri ve Günleri”, doğrusal olmayan kurgusuyla yapısal romanın önemli örneklerinden biri. Osmanlılardan Cumhuriyete Bilim/ Osman Bahadır/ Cumhuriyet Kitapları/ 174 s. “Cumhuriyetin kuruluş felsefesini ortadan kaldırmak isteyenlerin günümüzde yürüttükleri kampanyanın birbiriyle doğrudan ilişkili iki yönü var: Osmanlıyı yüceltmek ve Cumhuriyet devrimlerini değersizleştirmek. Bugün her iki doğrultuda da olağanüstü yaygın bir yanıltma eylemi karşısındayız.” Osman Bahadır’ın bu çalışması, Osmanlıyı Cumhuriyete çıkaran en önemli etkenin, yani bilimin ve bilimsel düşüncenin ülke tarihindeki özgün rolünü ve etkisini inceliyor. Bahadır bunu yaparken de iki şeyi; Osmanlılardan Cumhuriyete bilimdeki farklılığı ve bilimin Osmanlılardan Cumhuriyete ülke gelişiminde yarattığı büyük farklılığı göstermeye çalışıyor. Daha Sade Bir Hayat/ Kim John Payne, Lisa M. Ross/ Çeviren: Arzu Birkan/ Doğan Kitap/ 286 s. “Günümüz dünyası artık daha hızlı, daha yoğun. Hayatın temposu, çok fazla eşya, çok fazla seçenek ve çok az zaman nedeniyle hiper hızlı bir duruma gelmişken, çocuklar bunun baskısını hissediyorlar.” “Daha Sade Bir Hayat” işte bu durumdaki çocuklara yardım etmek için ebeveynlere hayatı öğretiyor. Çocukların hayatlarını yavaşlatmak isteyen ancak nereden başlayacaklarını bilemeyen ebeveynler için, hem bir ilham kaynağı hem de değişime yönelik bir plan sunuyor. John Locke/ Roger Woolhouse/ Çeviren: Akın Terzi/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 590 s. İngiliz tarihinin en kargaşalı devirlerinden 17. yüzyılda kendini bulan John Locke, çeşitli baskılara ve tehditlere maruz kalmış, yaşamı tehlikeye girmiş, bu yüzden İngiltere’yi terk edip yıllarca Hollanda’da sürgünde yaşamış. Bu çalkantılı yaşamını, tutkuyla bağlı olduğu felsefe uğraşına adayan Locke, Rönesans’tan sonra gelişen modern Avrupa felsefesinin kurucularından biri kabul edilir. Locke, skolastik düşüncenin son kalelerini yıkmış, aydınlanma felsefesinin yolunu açmış ve ampirik felsefenin temellerini atarak kendisinden sonra gelenleri de etkilemiş. Aynı zamanda siyaset bilimi alanında önemli düşünceler ortaya koyan Locke, liberalizmin de kurucularındandır. Düşünce tarihinin köşe taşlarından olan John Locke’u derinlemesine inceleyen bu biyografi, düşünürün yaşamına ışık vermekle kalmıyor, Avrupa tarihinde büyük dönüşümlere gebe, çalkantılı bir çağın da nabzını tutuyor. Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur/ Faruk Duman/ Can Yayınları/ 98 s. Faruk Duman, bugün yazılan edebiyatın niteliğini yükselten, dil ve biçim arayışıyla da en özgün isimler arasında kendi adını yazdıran genç bir kalem. Duman’ın yeni romanı “Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur”da kahramanı, yüksekokulu yarıda bırakmış, askerlğini yaptıktan sonra da annesinin ölümü üzerine çocukluğunu geçirdiği kasabaya dönmek zorunda kalmış bir genç. Geri geldiği kasabasındaki günlerini ise ormanda gezintiler yaparak ve tüm dikkatiyle doğanın sesini dinleyerek geçiriyor. Ta ki genç kahramanın bir parsa ve çocuklukluk aşkı Ceren’e rastlayana dek... Faruk Duman yeni romanıyla tekrar okuyucu karşısında. Yalnız Gezerin Hayalleri/ JeanJacques Rousseau/ Çeviren: Hasan Fehmi Nemli/ Pinhan Yay./ 120 s. Fransız edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan “Yalnız Gezerin Hayalleri” Rousseau’nun son eseri. 1776 yılının sonbaharında kaleme alınmaya başlanan, edebi ve felsefi vasiyetname niteliği taşıyan bu eserde tüm Avrupa’nın tanıdığı, artık yaşlanmış ve ölümü yaklaşmış Rousseau kendini arayan bir “yalnız gezer” olarak çıkar okuyucu karşısına. “Yalnız Gezer” güzergâhını kendisinin belirlediği ve tamamen keyfi yürüyüşlere çıkar. İnsanlarla ortak bir yanı kalmadığını düşünen ve bu dünyada mutluluğu bulmaktan vazgeçmiş olan “Yalnız Gezer” için doğada yaptığı bu gezintiler, kendisiyle baş başa kalarak sohbet etme imkânı bulduğu yegâne anlardır. On gezintiden oluşan “Yalnız Gezerin Hayalleri”nde yeniden keşfettiği doğada sessizce yürüyerek, insanın ruhu ve niteliği üzerine derin düşünmelere dalan Rousseau, okuyucuyu da yalnız başına çıkılan bir yürüyüşte hayatı hayal etmeye davet ediyor. Entelektüel Anlatıyı mı Savunuyorum?/ Mehmet Rifat/ Yapı Kredi Yayınları/ 184 s. “Entelektüel Anlatıyı mı Savunuyorum?”, göstergebilim alanında yaptığı öncü çalışmalarla, yazdığı eleştiriinceleme kitaplarıyla ve çevirdiği kuramsal yapıtlarla tanınan Mehmet Rifat’ın, yakın dönemde kaleme aldığı, anlatı kuramı, anlatı hızı, entelektüel anlatı; Proust ve Gide’in roman anlayışı ve Barthes, Ricoeur, Greimas, Sartre, Camus gibi figürler üstüne yazılarını ve kendisiyle yapılmış söyleşileri içeren önemli bir toplam sunuyor. Ferit Edgü, Oktay Rifat, Adnan Benk, Güven Turan değinileri de cabası... “Entelektüel Anlatıyı mı Savunuyorum?”, anlatılar evrenini daha iyi anlamak ve yorumlamak isteyenler için bulunmaz bir kaynak. Kurtlar Hanedanı/ Hilary Mantel/ Çeviren: Beril Tüccarbaşoğlu Uğur/ Artemis Yayınları/ 786 s. 1520’ler İngiltere’si bir felaketin eşiğinde. Kral, erkek bir vâris bırakamadan ölürse, ülke bir içsavaşla yerle bir olabilir. VIII. Henry, yirmi yıllık evliliğinin iptal edilmesini ve Anne Boleyn’le evlenmeyi istiyor. Fakat Papa ve Avrupa’nın büyük bir kısmı ona karşı. Huysuz Kral’ın özgürlük arayışı, zeki ve yetenekli danışmanı, Thomas Wolsey’nin sonunu getiriyor ve geriye iktidar boşluğuyla bir kördüğüm kalıyor. İşte bu içinden çıkılmaz durum da romanın kahramanı Thomas Cromwell’in yükselişini başlatıyor. Zalim bir demircinin oğlu, bir siyaset dehası, rüşvetçi, kabadayı ve adeta bir sihirbaz kadar büyüleyici Cromwell, gücün peşindeki yolculuğunda katı bir toplumun kurallarını yıkıyor ve daha da fazlasını yıkmaya hazırlanıyor. “Kurtlar Hanedanı”, psikolojiyle politikanın kesişim yolculuğunu keş fe çıkan gerçek bir İngiliz romanı. ‘Tudor Efsaneleri’ üçlemesinin de ilk kitabı. Deneyim Şarkıları/ Martin Jay/ Çeviren: Engin Aksoy/ Metis Yayınları/ 510 s. Martin Jay, 16. yüzyıldan bugüne Batı söylemini incelerken, farklı düşünce geleneklerinden beslenen pek çok düşünürün neden deneyim kavramını anlamaya mecbur kaldığını, kavramın neden her zaman tartışma odağı olduğunu soruyor. Yazar tek tek insanları ve düşünce okullarını aşan tema ve örüntüleri keşfe çıkarak düşünce tarihinin tamamını aydınlatmaya girişiyor. Deneyim anlayışlarının çeşitli bağlamlarını incelemek için, Amerikan pragmatistlerinden ve İngiliz Marksist hümanistlerden Frankfurt Okulu’na ve Fransız postyapısalcılara kadar uzanan pek çok düşünce geleneğini, Montaigne, Bacon, Locke, Hume ve Kant gibi birçok düşünürü inceliyor. Polis Dedektifliğinin Tarihi 17501950/ Clive Emsley, Haia ShpayerMakov/ Çeviren: Ayşe Handan Konar/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 322 s. Kitap, dedektifliğin 18. yüzyıl ortasından 20. yüzyılın ortalarına dek gelişiminin izini sürerken bu alandaki büyük bir boşluğu da dolduruyor. Suçlularla dedektifler arasında başlangıçta ayrım yapılmasının güçlüğü, dedektiflik işinin giderek profesyonelleşmesi ve kurumlaşması, sömürge polis güçlerinin oluşturulması gibi mesleğin tarihi açısından büyük önem taşıyan konuları irdelerken, ilk kez dedektiflerin bir meslek grubu olarak ayrıntılı bir incelemesini de sunuyor. Resmi ve özel yasa uygulayıcılar arasındaki karmaşık ilişkinin doğasının farkına varırken, FBI ile Nazi Almanya’sında Gestapo’nun devlet iktidarının araçları olarak nasıl işlediğine de tanıklık ediliyor. Topkapı Sarayı ve Türkİslam Sanatları/ Kemal Çığ/ Kaynak Yayınları/ 272 s. Kemal Çığ, Topkapı Sarayı Müzesi’nin 197078 yılları arasındaki müdürü. Müdürlüğü öncesinde de müzede yirmi altı yıl süreyle Kütüphane Şefliği ve Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulunmuş. Çığ, yetmiş yıllık hayatının otuz dört yılını Topkapı Sarayı’nda geçirmiş, Türkiye’nin yetiştirdiği önemli müzecilerden biri. Kemal Çığ bu kitaptaki yazıları, Topkapı Sarayı Müzesi’ne atandığı 1944 yılı ile Müdür olarak emekli olduğu 1978 yılları arasında kaleme almış. Kitap, dünyanın sayılı müzeleri arasında gösterilen Topkapı Sarayı’na çok önemli bir ismin gözünden bakış atma fırsatı sunuyor. Bölünmüş Benlik/ R. D. Laing/ Çeviren: Ergün Akça/ Pinhan Yay./ 212 s. R. D. Laing, bu ilk ve klasikleşmiş kitabında, otoriter, damgalayıcı psikiyatrinin toplumsal baskıyla el ele vererek insanlara dayattığı trajediye varoluşsal fenomenolojik çerçeveden bakılmasını öneriyor. Yazar, ruhen rahatsız kategorisine sorgusuz, alelacele sokulan insanların gerçekte varoluşsal bir kriz yaşadıklarını, Sartre, Heidegger, Kierkegaard gibi felsefeciler yoluyla anlaşılabileceklerini gösteriyor. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1147 e v/ ler/ . VaŞaryer oşısıir or. ligenları, paru yan erizün gözaki il, dra un ? FA 27 SAYFA 28 ? 9 ŞUBAT 2012
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle