20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Fotoğraf: İlknur BALTACI KİT AP L ARA RENK L İ DO KUNUŞ Yurtdışındaki yayıncılarda her edebiyat türü için ayrı editörlerin görev aldığını öteden beri duyardık. Editörlük kavramı son yıllarda bizim dilimize de yerleştiği gibi, kitapların künyelerinde de yer buldu. Sahi, kimdir editör? Editörlerin kitap hazırlanırken rolü ne? Sorduk, anlattılar. Konuğumuz, TOP Yayıncılık’ın Editörü, Yunus Bekir Yurdakul. K ON U K H A R FL E R Şark’ın Kanatları ? İffet DİLER or oluyor aslında bir yandan fiyonk makarna yiyip diğer yandan kitap okumak. Baharın, güneşin ve gülüşlerin sıcaklığı çocuklar için yazan kalemlerin esin perisi olmalı. Onlara yazılan her cümleyle aydınlanıyor hayat. Şımarık okur işbaşında. Şaşırtıcı, ancak yazar Knister ile aynı burçtanız!.. Prensler, prensesler, çölün ortasında sararmış kum kent… Öpücük bekleyen bir kurbağa!.. Uçan Halı ve Süpersonik Maceralar’ı okurken kolaylıkla açıverdim kanatlarımı. Üstelik, çılgın, maceracı dede torunla birlikte gezintiye çıktım. Gizemli bir halıyım. Geçmişe ve geleceğe aynı hızla gidebilirim sevgili çocuklar. Benimle uçmak isterseniz sihirli sözcükleri bulmanız yeterli. Müzede çalışan dedeyle torun Jakop arasında yaşananlar günümüzün özlenen dostluklarını anlatıyor. Jakop’un doğum gününde, dedesinin yazdığı bir mektupla, hayaller diyarına hem de bir müzeye adım atıyoruz. Sahi kaç çocuk bugün müzelerin gizemli, merak dolu koridorlarında kaybolup kendi masalını yazmamıştır? İşte Jakop o şanslı çocuklardan sadece biri. “Dedemi tanımadığın nasıl da belli. O bana hayatta para hediye etmez. Olsa olsa para basma makinesi hediye eder!” ( Sf: 2 ) “Don Karamba Karabina Karambola von Salza”nın bütün maceralarını bilen dede bakalım neler yaşatacak bize? Müzenin sırlarla kuşatılmış odalarında tarih öncesi dinozorlar, zırhlar, Mısır’dan gelmiş mumyalar ve karanlık var. El feneriyle aydınlattığı şark odasında eski mi eski bir halıyla beraberdir Jakop. Ne yazık ki dedesi müzenin bekçisi olsa da uçuş şifresini bilmemektedir. Sevgili çocuklar hepimizin bulmaya çalıştığı bir şifre bu. Herkes kendine ait olanı yakalıyor yaşınca. “Flütünü çıkarıp bir şark melodisi çalmaya çalıştı. Müzik Jakop’un içinde çalıyor gibiydi. Jakop müziğin ta kendisi olmuştu.” (Sf: 25 ) Hayal kurmayı unutmamış ikili, masalların dünyasında uykuyla uyanıklık arasındadır. Hangimiz düş kurmaktan caydık? Kanatlarınız olduğuna bir inanın bakın hangi ülkeler beklemekte sizi. Uçsuz bucaksız çöller, saraylar, yıldızları bekleyip halıları resimleyen ustalar. Aile sırları arasında hava ilmikleri dokumak olan, sayıları azalmış becerikli eller. “O da ne! Cebinde bir yüzük vardı. Dede yüzüğü evirip çevirdi. Aklına birden harika bir fikir geldi. Yüzük gerçek bir kaftanın cebinden çıkmıştı. Kaftan çok eskiydi. Yüzük daha da eski olmalıydı. Belki de bir dilek yüzüğüydü bu!” (Sf: 31) “İşte bu yüzden gökten portakal suyu yağmıyordu belki de.” (Sf: 40) “Bana biraz zaman verin; ay iki kez, bilemediniz üç kez yeniaydan dolunaya, dolunaydan yeniaya dönsün, size halıyı tamir edeyim.” (Sf: 50) Unuttum bağışlayın, saray olur da o sarayın sultanı olmaz mı? Koca cüsseli muhafızlarıyla bilge bir sultan. Şişedeki cinden korkuyor biraz. Yanardağın kuytusunda yaşayan kızgın masal cini. Her şeyi bildiğini düşünen tüm canlılar gibi kendi fanusuna tıkılan arkadaşımız birinin korkulu rüyası diğerinin nezle damlası? Merak kitabın dostudur sevgili okur. “Burası kütüphane; bilgelik mekânı, savaş mekânı değil.” (Sf: 105) Çeviri kitaplarda zaman zaman sıkıntılar yaşanıyor. Dilin olanakları yer yer daraltılmış sanki. Söz yinelemeleri bundan kaynaklanıyor olabilir. “Kısık sesle seslenerek…” ( Sf: 28 ) “Karanlıkta salondan çıktı ve aceleyle merdiveni çıktı.” (Sf: 29) “… ve ağır bir zincir aldı. Sonra da demir ayakkabıları yanına aldı. ” (Sf: 29 ), “…harekete geçirmek için sihirli sözcüğü duymak için …” (Sf: 31), “artık o kadar yüksek sesle konuşuyordu ki, her an dışarıdan birileri sesi duyup…” (Sf: 33), “…ama oturup kendini suçlamanın bir faydası yoktu. Jakop ortada yoktu.” (Sf: 33), “…üzerinde geceliğe benzeyen bir elbise vardı. Başında da ufak, kahverengi bir fes vardı.” (Sf: 43), “ …şehirlerinizden birkaçını yerle bir etmemim zamanı geldiğini bana hatırlatmaya mı geldiniz?” (Sf: 59) Sevgili okur, salondaki halıya dikkatle yaklaşın; ilmiklerinde aile sırrı olabilir. ? ? Aytül AKAL ditörlük nereden geldi aklınıza? Bir ideal miydi? Dille oynamayı/ dalaşmayı, dil içinde küçük yolculukları hep sevdim. Okuduklarımda gözüme/ kulağıma batanları, “Niye düzeltmemişler bunları!” diyerek kitaplarda/ dergilerde çizmeye/ düzeltmeye başladım. İdeal değildiyse de kendim kaşındım! Kısacası kendimi tanıdıkça bu yöne doğru yuvarlanmam hızlandı. Alamadım, tutamadım kendimi… Dildeki etkinliğinizi nerede kazandınız? Gazi Eğitim’de, öğrencilik yıllarımda… Sonrasında özellikle çocuklar için yazanlardan… Yazarlık atölyeleri gibi editörlük atölyeleri de var mı? Bilmem! Var mı? Size gelen metinlerde değişiklik ya da düzeltme istediğinizde yazarların tepkisi ne olur? Önerilerinizi uygulamak yerine dosyasını alıp giden oldu mu hiç? Hayır diyen de olmadı, dosyasını alıp giden de. Bunun, biraz da söyleme biçimiyle/ dosya üzerinden kurduğunuz dille ilgili olduğunu düşünürüm. Siz önerdiniz, düzeltti ama olmadı, tekrar uyardınız düzeltti, olmadı... Kaç kez gider gelir bir dosya yazarla aranızda? Yayımlamaktan sonradan vazgeçtiğiniz dosya olur mu? İçimize sininceye kadar gider gelir… Ancak hemen söylemeliyim, ben uyarmam; birlikte çalışırız dosyaya. “Dosyanızı beğendik, yayımlamak isteriz” dediğimiz “yazar”la bunun belirlenmiş bir sınırı olmaz. Ne ki (bir şans verme anlamında) “Şunları yapalım, yeniden bakalım…” dediklerimiz üstünde olmamışsa/ olmuyorsa ısrar etmeyiz. Vazgeçtiğimiz dosya olmadı ama gün gelir olabilir. Çevirilerde, kitabın orijinalini de okuyor musunuz? Çeviri kitaplar üzerinde editoryal çalışma yaparken en zorlandığınız konular... Bildiğim(iz) bir dilse evet, değilse ve gerekirse bir başka bilene danıştığım(ız) olur. Varsa E metne sinen çeviri kokusuyla baş etmek, işte bunda zorlanır editör. Bir de çevirmenle yüz yüze gelemeden çalışmak durumundaysa… Bir de çevirmen “Amaaaaan!” demeye başlamışsa/ yatkınsa… Sizce bir editör her alanda editörlük yapabilir mi? Ya da şiir editörü, öykü editörü gibi ayrımlar mı olmalı? Hatta çeviri editörlüğü ile telif dosya üzerinde çalışmak da çok farklı değil mi? Son sorunuzu olumlarım öncelikle. Ötekilere gelince; uzmanlaşmanın kapısını, buna olanak varsa açık tutmak iyidir. Ne ki dille/ sözcüklerle ortaya konulmuş yazınsal yapıtlarla bir yolculuktur eylediğimiz. Bu bağlamda tür ayırmadan, incelikleri gözeterek titizce/ öğrenerek bir çalışma yürütülebilir de. Önünüze gelen bir dosyanın, başka bir kitaptan ayarsız esinlenme ya da alıntıyla dolu olup olmadığını nasıl belirliyorsunuz? Diyelim ki esinlenilen orijinal kitabı okumadınız, bilmiyorsunuz... Her yeni metne hem umutla (iyi bir yapıtla karşılaşma heyecanı) hem kuşkuyla (apartılmış olmasın) bakmaktan yanayım. Yine de yol kesmektense aldanmış olmayı yeğ tutarım. Kaldı ki şu da var; bağırır yazarının olmayan, sessizce önünüzden akanı azdır. İyi bir editör olmanın sizce olmazsa olmaz üç ölçütü... Türkçede yayımlanmış iyi metinlerle tür ayırmadan buluşmayı (her şeye karşın, her gün düzenli ve yalnızca kendiniz için okumayı) savsaklamamak; Alandaki gelişmelere/ çalışmalara, yayınlara uzak kalmamak; Üzerinde çalıştığınız her dosyadan/ birlikte çalıştığınız her yazardan öğrenmek… Bir kitabın ilgi çekeceğine veya tutmayacağına nasıl karar veriyorsunuz? İlk (aslında asıl) hedef, “iyi” metinleri okura sunmak… “Tutmak”, metnin “iyi”liğinin ötesinde birçok başka bileşeni de taşıyor bağrında. Neyi yayımlıyoruz? Okuru sımsıkı kucaklayanı… İşinizde karşılaştığınız zorluklardan birkaçı... “İyi” yazanlar genellikle kendinde kuşkulu, alçakgönüllü, dolayısıyla sessiz. Ve bar bar bağıranlarsa “kötü” dosyalarının neden geri çevrildiğini bir türlü anlamak istemeyenler/ yazamayanlar! Editörlükle ilgili başınızdan geçen ilginç bir olay... Yayınevinin sahibi, kendi dosyasını da herhangi bir dosyanın yayınevine giriş yolundan ve takma adla ulaştırmıştı bana. Dosyayı hemen değerlendirmek, “genç” yazarını tanımak istediğimi söylediğimde, aslında o hiç olmayan kişiyle görüşme saati bile ayarlamıştı. Üstelik dosyanın kendisinin olduğunu yayın kurulumuzun hiçbir üyesinin bilmediğine de şaşkınlıkla tanık olmuştum. Ülkemizde editörlük kurumu hangi aşamada? Sizce yeterli mi? “Aşama”mızı etraflıca bilmem zor. Tanıklığımın dilinden söyleyebileceklerim şunlar: Editörü olmayan çok sayıda yayınevimiz olduğunu, editörlükle redaktörlüğün yer yer hatta sıklıkla aynı iş sanıldığını, alanda yeterince nitelikli kişi olmadığını söylemek hiç de zor değil. Kendi özel zevkiniz için de okumaya zaman ayırabiliyor musunuz? Her şeye karşın evet… Kimi kitaplarda sinema dili ağırlıklı olabiliyor. Kitabı okurken “Bundan iyi film olur,” deyip sonradan sinemaya uyarlandığına tanık olduğunuz kitaplar var mı? Böyle yapıtlarla karşılaştım ve yazarıyla da paylaştım bunu. Ne ki uyarlanan olmadı henüz. Siz de yazıyor musunuz? Sizin metinlerinizin editörlüğünü kim yapsın isterdiniz? Evet, yazıyorum. Metnimin özgünlüğünü, sınadığım anlatım olanaklarını bozmamaya özen gösteren biri olmalı bu… Beni bildiği kalıba dökmeyen; hatalarımı, fazlamı, eksiğimi bulup çıkaran biri… Ad vermek anmadıklarıma haksızlık olur ne ki var böyle arkadaşlar. En çok hangi kitabın editörü siz olmak isterdiniz? Özgün, arayan, inatçı, zor kabul eden, ayak direyen bir yazarın yapıtlarının editörlüğü çok şey öğretir bana/ bir editöre… ? Z RENKLİ HABERLER ? Nilay YILMAZ Mavisel Yener’e “Cumhuriyet’e Sahip Çıkanlar” büyük ödülü verildi Çamlaraltı Koleji’nin geleneksel hale getirdiği, bu yıl 11’incisi düzenlenen “Cumhuriyet’e Sahip Çıkanlar Ödülleri” sahiplerini buldu. Yazar Mavisel Yener , Devlet Tiyatrosu Sanatçısı Erol Aksoy, Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Müzik Direktörü İbrahim Yazıcı ödüle değer bulundu. Çocukça Çizgi Film Yarışması, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Çocuklara mimarlık, çevre ve kent kültürünün anlatılacağı “Çocukça Çizgi Film Yarışması” ile çocuklara yönelik yaratıcı fikirlerin ortaya çıkarılması, çocukların kent kültürü ve mimarlıkla iletişimlerinin “Canlandırma Filmler” üzerinden kurulması hedefleniyor. Bilindiği üzere birkaç yıldır Çocuk ve Mimarlık Çalışmaları Merkezi çocukların yaşadıkları çevreye, kente ve mimarlığa karşı duyarlıklarının küçük yaşta oluşturulması ve ölçek kavramlarının geliştirilmesi amacıyla “Çocukça Kısa Film Yarışması”, “Çocukça Çizgi Film Yarışması”, “Kentimi Okuyorum Çocuk Kitapları YarışSAYFA 24 ? 9 ŞUBAT 2012 ması2” ile “Genç Seyirci için Oyun Yazma Yarışması” olmak üzere dört yarışma düzenliyor. 2012 yılının yarışmalarından biri olan Çocukça Çizgi Film, 18 Ocak 2012’de ilan edildi. Yarışmasına son katılım tarihi 7 Eylül 2012. Geçtiğimiz yıl ilki düzenlenen Çocukça Çizgi Film ve diğer yarışmalar hakkında ayrıntılı bilgi için: http://cocuk.mimarlarodasiankara.org/index.php?Did=57 Zeynep Cemali Öykü Yarışması Çocuk ve gençlik edebiyatının unutulmaz kalemi Zeynep Cemali anısına düzenlenen öykü yarışmasının bu yılki teması: Hoşgörü. Yarışmaya ilköğretim ikinci kademe öğrencileri katılabiliyor. Son başvuru tarihi 18 Mayıs 2012. Ayrıntılı bilgi için www.gunisigikitapligi.com Kelime Yayınları Roman Yarışması Kelime Yayınları, 2011’de ilkini düzenlediği ödüllü çocuk romanı yarışmasına 2012 yılında da devam ediyor! Yarışmaya son katılım tarihi: 30 Nisan 2012. Ayrıntılı bilgi için www.kelimeyayinlari.com Mevlut Kaplan Edebiyat Ödülleri Özgür Eğitim Yayınları’nın Mevlüt Kaplan adına düzenlediği edebiyat ödülünün on altıncısı 2012’de “Çocuk Şiirleri” dalında gerçekleştirilecek. Yarışmaya son katılım tarihi: 9 Eylül 2012. Ayrıntılı bilgi için: [email protected] Tudem Edebiyat Ödülleri Tudem Yayınları’nın, onuncusunu düzenlediği 2012 Tudem Edebiyat Ödülleri bu yıl “Öykü Yaşamdır” başlığını taşıyor. Katılımcıların yayımlanmamış çocuk öyküleri dosyalarını gönderebilecekleri son katılım tarihi: 31 Temmuz 2012. Ayrıntılı bilgi için www.tudem.com ? www.nilayyilmaz.com OKUMA PROJELERİNİZİ BİZİMLE PAYLAŞIR MISINIZ? Sayfamızda zaman zaman okuma projelerine de yer vermek istiyoruz. Pek çok okul, çocuklara okuma kültürü kazandırmak için çabalıyor, etkinlikler, fuarlar, seminerler düzenliyor, öğrencilerini okuma projeleriyle buluşturuyor. Bu projeleri bizimle ve diğer okurlarla paylaşmanızı istiyoruz. Ne var ki okullarda yapılan her okuma etkinliğine sayfamızda yer verebilmemiz mümkün değil. Projenizin pek çok okulda yapılan diğer projelerden farklı bir içeriği olduğunu; uzun soluklu ve aktif katılım gerektiren çalışmalar sonunda gerçekleştiğini; çocukların okumaya yönelik ilgi, heyecan, tavır ve tutumlarında değişikliğe sebep olduğunu düşünüyorsanız bize ulaşın ve projenizi anlatın... Çalışmalarınız sınıf ortamında gerçekleştirilen dar bir proje olabileceği gibi okul ya da il çapında yapılan uygulamaları da kapsayan çok bileşenli (akran, veli, öğretmen, STK vb.) çalışmalardan da oluşabilir... Sayfamız elbette sadece okulların değil, yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının da projelerine açıktır. Sesinizi duymayı ve duyurmayı sabırsızlıkla bekliyoruz... İletişim adresi: [email protected] [email protected] Mavisel Yener Ata Cad. Defne Sok. www.maviselyener.com [email protected] No: 1 D: 1 Balçovaİzmir Uçan Halı ve Süpersonik Maceralar/ Knister/Çeviri: Itır Arda/119 Sayfa/ 2011/ İş Bankası Kültür Yayınları CUMHURİYET KİTAP SAYI 1147
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle