Katalog

VİTRİNDEKİLER ? re dek yükselen mühtedilere, çifte tebaalı Rumlardan kölelere uzanan insan manzaralarıyla, bu bir arada varoluş anlayışının toplumun her kesimine nasıl nüfuz ettiğini gözler önüne seriyor. Meseller/ Soren Kierkegard/ Çeviren: Osman Çakmakçı/ Pinhan Yayınları/ 144 s. Batı düşünce tarihinde meseller unutulmaz imgelerle yer alır. Ancak hiçbir yazar felsefi yazılarında meselleri, hikâyeleri ve metaforları Søren Kierkegaard kadar yoğun kullanmamış; onun bu çalışmaları zihnlere unutulmaz imgeler olarak kazınmıştır. Osman Çakmakçı’nın çevirisini yaptığı bu kitabın amacı da bu hikâyelerin, mesellerin eleştirel bir inceleme için dikkatli bir biçimde bir araya toplanması. Bu çabanın altında yatan en büyük neden ise Kierkegaard’ın Batı geleneğinin en önde gelen meselcileri arasında bulunduğu gerçeği. Sanatın İnsansızlaştırılması ve Roman Üstüne Düşünceler/ José Ortega y Gasset/ Çeviren: Neyyire Gül Işık/ Yapı Kredi Yayınları/ 96 s. José Ortega y Gasset, Camus’ye göre, ‘Nietzsche’den sonra belki de en büyük Avrupalı yazardır.’ 1955 yılında hayata veda eden İspanyol filozof Gasset, 1925 yılında kaleme aldığı “Sanatın İnsansızlaştırılması” ve “Roman Üstüne Düşünceler” başlıklı iki uzun denemesinde, çağının sanatı ve edebiyatı üzerine düşüncelerini ortaya koyuyor. Yapılan bu baskıda denemeler tek kitap halinde okuyuculara sunuluyor. Denemeleri Neyyire Gül Işık’ın çevirisiyle okuyoruz. Sahicilik Jargonu/ Theodor W. Adorno/ Çeviren: Şeyda Öztürk/ Metis Yayınları/ 130 s. “Sahicilik Jargonu” bir polemik kitabı. Adorno burada, başta Heidegger olmak üzere Jaspers, Buber gibi Alman varoluşçularının başvurdukları dili, bu düşünürlerin düşüncesini bulandıran jargonu hedef tahtasına koyuyor. Varoluşçuluğun başvurduğu bu jargonun tam da sahicileştirmeye çalıştıklarını iddia ettikleri anlam ve özgürlük çağrılarını tahrip ettiğini iddia ediyor. Heidegger düşüncesinin bugün ülke sınırlarını çok aşan bir nüfuza sahip olduğu düşünüldüğünde kitabın önemi daha da öne çıkıyor. Üstelik gerçekten eleştirel düşüncenin, sürekli özgürlükten dem vururken aslında yeni muhafazakârlık biçimlerini, yeni hizaya sokma yollarını meşrulaştıran sözde eleştirel sahicilikçi düşünceyle kavgası şiddetlenerek sürüyor. Pedro Páramo/ Juan Rulfo/ Çeviren: Süleyman Doğru/ Doğan Kitap/ 130 s. “Pedro Páramo” Meksika devrimini, özellikle kırsal kesimde yaşanan şiddeti, ahlaki çöküşü ve ölümü; duru ve çarpıcı bir dille anlatıyor. İspanyolcanın “Don Quijote”den sonraki en büyük başyapıtı olarak nitelenen roman Süleyman Doğru’nun çevirisiyle bir kez daha okuyucuların karşısına çıkıyor. Her yolu kullanarak istediği her şeyi elde eden toprak ağası, kötülüğün ta kendisi Pedro Páramo başrolde ve çevresinde çocukluk aşkı, bütün ömrünce tutkuyla sevdiği Susanna San Juan’la ölüm döşeğindeki annesinin hayaletli köy Comala’ya babasını aramaya gönderdiği Juan Preciado... Meksika edebiyatının ve bütün İspanyolca edebiyatın temel taşlarından sayılan Juan Rulfo’nun tek romanı: “Pedro Páramo”. Kültürel Sermaye, Kibar Hırsız ve Şehir/ Seval Şahin/ Bağlam Yayınları/ 248 s. “OsmanlıTürk polisiyesi özellikle II. Meşrutiyet döneminden sonra altın çağını yaşamış ve bu dönemde ortaya konulan telif polisiyeler, Batı’daki örneklerinin aksine rasyonel aklın yıkımı ve milliyetçi düşüncelere eşlik eder bir hale gelmiştir. Bu durumda Cumhuriyetin hemen sonrasında yayımlanmaya başlanan Cingöz Recai serileri bu milliyetçi düşünceye ne ölçüde hizmette bulunmuştur sorusu bu kitabın ilk ortay çıkan sorularından biridir. Peyami Safa’nın Server Bedi takma adıyla yazdığı bu seri, bize Peyami Safa hakkında Server Bedi bağlamında yeni bir şey söylemekte midir?” Seval Şahin kitabında Peymi Safa’nın Server Bedi takma adıyla kaleme aldığı Cingöz Recai serilerinden yola çıkarak dönemin siyasi dokusunun ardından edebiyatı haritaları çiziyor. ? SAYFA 28 ? 2 ŞUBAT 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1146 FA 27