19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Umberto Eco’dan ‘Genç Bir Romancının İtirafları’ Listeleri yazmak da okumak da keyiflidir Umberto Eco, Alman Spiegel dergisiyle yaptığı söyleşide listelerin kültürel ve estetik işlevleri hakkında şu görüşleri öne sürer: “Liste, kültürün kökenidir; sanat ve edebiyat tarihinin bir parçasıdır… Listeler, kataloglar ve müzelerdeki koleksiyonlar, ansiklopediler ve sözlükler ile kavranılmaz olan somutlaştırılır… Kültür tarihinde nereye bakılsa, orada listeler görülür: Kutsalların, orduların, şifalı bitkilerin, değerli hazinelerin, kitap adlarının listeleri. Romanlarım da listelerle dolup taşmaktadır. ? Prof. Onur Bilge KULA(*) eyi, nasıl okuyorlar ve yazıyorlar?” sorusu kapsamında Orhan Pamuk’tan sonra Umberto Eco’nun neyi, nasıl okuduğunu ve yazdığını “Genç Bir Romancının İtirafları”1 adlı yapıtı temelinde ele almak istiyorum. Aquinalı Thomas’ın (13. yüzyıl) estetiği üzerine doktora yapan Bolonga Üniversitesi’nde estetik profesörü olarak görev yapan Umberto Eco, anılan yapıtının “Yaratıcı Yazarlık Nedir?” bölümünde “ellili yaşlarda kendisini yaratıcı bir yazar” olarak görmediğini, neden Homeros “yaratıcı yazar sayılırken, Plato’nun sayılmadığını” bir türlü anlayamadığını belirtir. En sevdiği ve etkilendiği yazarların başında Borges ve Joyce’u anan yazar, “neden kötü bir şair yaratıcı yazardır da iyi bilimsel makaleler yazan biri değildir?” sorusuna yanıt bulamadığını da ekler. Yaratıcı yazarlık kavramı, Aydınlanma felsefesinin sanat anlayışını yansıtır. Aydınlanma filozofu Kant’ın bile yaratıcı yazarlık gibi konuları genellikle estetik tartışmasının dışında tuttuğunu söylenmekle yetinelim. Aynı zamanda dünyaca tanınmış bir gösterge bilimci olan Eco, anılan bölümde bir bilimciye, bir felsefeciye veya bir sanat eleştirmenine “şöyle şöyle yazmışsınız, desem, yazar bana ‘metnimi yanlış anlamışsınız, ben tam tersini söyledim’ diye yanıt verebilir” der. Bu belirlemeler, sanatsal/yazınsal metinlerin, SAYFA 16 ? 2 ŞUBAT 2012 “N yazarlarınca farklı kurgulanabileceğini ve okurlarınca da farklı algılanabileceğini açık olarak ortaya koymaktadır. Nitekim Eco izleyen tümcelerde “bir eleştirmen, ‘Kayıp Zamanın İzinde’yi Marksist bakış açısından yorumlarsa… Proust bu yorumdan memnun kalmayabilir” diyerek, yazınsal metinlerin tözsel özelliklerinden ötürü farklı alımlanabileceklerini ve yorumlanabileceklerini ilkesel olarak kabul eder. Yazar, bir bilimci olarak kuramsal bir sav ortaya attığı gösterge bilimsel bir yazısını kendisi gibi “anlamayanların” “yanlışlıklarını” kanıtlamaya çalışmasına karşın, “yayımlanan bir romanına ilişkin yorumlara karşı çıkmamayı ahlaki bir sorumluluk saydığını” özellikle vurgular. Bu vurgu, bilimsel ve yazınsal metin ayrımını ortaya koymayı amaçlamaktadır: Bilimsel metinler, doğrulanabilir veya yanlışlanabilir; fakat bu ilke yazınsal metinler için geçerli değildir. Bunun nedeni, yazınsal metinlerin kurgusallığından kaynaklanan “tekanlamsızlık” ilkesidir. Eco’nun da söyleyişiyle, bir yazar, “bir şiirde ya da romanda hayatı bütün tutarsızlıklarıyla sunmak ister. Ortaya bir dizi çelişki koyup, onları belirgin ve etkili kılmayı amaçlar.” Umberto Eco, anılan kitabının “Bir Zamanlar” bölümünde “ruhumun en kuytu köşesinde bir roman fikri çoktan yerleşmişti, ne var ki, ben bunun farkında değildim” der. Yazarın ayrımına varmadan ruhunun köşesinde yerleşen roman, kendisini dünya çapında üne kavuşturan “Gülün Adı”dır. Bu kitap, daha önce not alıp, bir kenara bıraktığı “bir keşişi gizemli bir kitap okurken zehirlemenin güzel olacağı” şeklindeki bir imgeye dayanmaktadır. Edebiyattan filme aktarılarak “dolayım” değiştiren “Gülün Adı”nın doğuş öyküsü, daha doğrusu yazarın doktorası sırasında belleğine yerleşen “imge”, izlek veya çıkış noktası bundan ibarettir. “Gülün Adı” yayımlandıktan sonra, yazara “neden bir roman yazmaya karar verdiniz?” sorusu sorulur, yazarın sıraladığı nedenler kendi anlatımıyla, “o anki ruh haline göre değişir.” Yazarın deyişiyle, bu nedenler “büyük olasılıkla gerçekti”, diyesi, “hepsi yalandı.” Yazar, sonunda “yanıtlar arasında tek doğru, hayatımın bir noktasında bunu yapma dürtüsünü duymuş olmamdı” der ve bunun “yeterli bir açıklama” olduğunu getirir.” Umberto Eco’nun kendi anlatımıyla, “Gülün Adı”nın yazılmasına yol açan etmen, bu romanı yazma “dürtüsü”dür. Dürtü, estetik/edebiyat kuramında tümüyle imgelem gücünün bir ürünü veya dışavurumu olarak değerlendirilir. Yazmaya yönelten duyusal güç, yazma sürecinde düşünsel/tinsel yeterlilikle dengelenir. “Gülün Adı”nın yazımında da gerçekleşen budur. ECO NASIL YAZMAKTADIR? Yazar, kendisine yönelten “romanlarınızı nasıl yazdınız?” sorusunu kendi deyişiyle, “soldan sağa doğru” sözleriyle yanıtlar. Yazara göre, yazmada ilhamın/esinin önemi düşüktür. Bir başka anlatımla, “dehanın yüzde onu ilham, yüzde doksanı terdir.” Yazar, “Ortaçağ hakkında araştırma yapmaya” gereksinmesi olmadığı için, “Gülün Adı”nı iki yılda yazdığını dile getirir. Eco’nun Ortaçağ hakkında araştırma yapmaya gereksinme duymamasının nedeni, Ortaçağın en önemli filozof ve teologlarından biri olan Aquinalı Thomas’da estetik sorunsalı konulu doktora çalışması ve diğer araştırmaları sonucunda edindiği bilgi birikimidir. Aquinalı Thomas’ın “beğenme, etkinleşmenin yetkinleşmesidir” ve “yaratmak sonsuz bir erktir/güçtür” sözleri, Eco’nun anlatımlarında sezilir gibidir. Eco’nun “Kraliçe Loana’nın Gizemli Alevi” adlı romanını yazdığı sırada, aynı Orhan Pamuk’un “Masumiyet Müzesi”ni yazarken yaptığı gibi, “çizgi romanlar, bant kayıtları, dergiler ve gazeteler; kısacası, anılardan, nostaljik nesnelerden ve ıvır zıvırdan oluşan koca bir koleksiyondan” yararlanmıştır. Eco “Genç Bir Romancının İtirafları”nın “Bir Dünya Kurmak” bölümünde yazmayı tasarımladığı “romanını içinde büyüttüğü” yıllarda “belge topladığını”, “bazı yerlere gidip haritalar ve karakterlerin yüzlerini çizdiğini” belirtir. Bütün dikkatini “anlatacağı hikaye için fikirler, imgeler, sözcükler bulmakta” topladığını ve “münzevi bir hayat” sürdüğünü vurgulayan yazar, “Gülün Adı”nı yazmaya başlamadan önce “yüzlerce labirent ve manastır şeması çizdiğini”, böylece “iki kişinin bir yerden bir yere konuşarak ne kadar zamanda gideceklerini” bildiğini anlatır. Bu sözler, Orhan Pamuk’un resim/çizim ile edebiyat, sözcük seçiminde aşırı özen ve sözcükleri kafasında görselleştirme ile ilgili anlatımlarıyla benzerlik taşımaktadır. Eco’nun “kurmaca dünyasının krokileri diyalogların uzunluğunu” da belirlemiştir. “Gülün adı”nın bu özelliği, onu “film senaryosu olmaya uygun duruma” getirmiştir. Yazarın burada dile getirdikleri ile Orhan Pamuk’un romanlarını yazarken izlediği yöntemler karşılaştırılabilir. Yazar aynı yerdeki anlatımıyla, bu yazma tarzıyla “romanın sadece bir dil olayı olmadığını da öğrenmiştir.” Şiirde önemli olan sözcüklerin “çokanlamlılığı” ve “sesleridir.” Bu nedenle, şiirde sözcükleri “çevirmek zordur.” Hikâyede durum “tam tersidir”; bu yazınsal türde “ritmi, üslubu, hatta sözcük seçimini belirleyen yazarın kurduğu ‘evrendir’, o evrende yaşanan olaylardır.” Eco, “bir romanın yapısının yazar için çok önemli olduğunu”, ancak “okur için çoğunlukla belirsiz” kalması gerektiği kanısındadır. Bu düşünceler, Orhan Pamuk’un “romanın gizli merkezi” hakkındaki görüşleri ile belli ölçülerde örtüşmektedir. Eco “Yaratıcı Fikirler” bölümünde “romanlarının her birinin bir imgeden öteye gitmeyen yaratıcı bir fikirden doğup büyüdüğünü”, bu imgenin veya yaratıcı fikrin “Gülün Adı”nda “bir keşişi zehirlemek”; “Foucault Sarkacı”nda otuz yıl önce Paris’te görüp, “çok etkilendiği ve ruhunun derinliklerinde uzun zaman gömülü kalmış olan” Leon Foucault’nun sarkacı, ikinci imgenin ise “İtal ? ? ya içi trompe tır. Sark sorusun yılını al oluştur Rom ayrıntıl mekânl lirleyici yazarın seçilmi güçle” tı düny de belir gusunu on ikin saydığı nın altı bu rom sini “bü haçlılar turmuş “genç b toru” v manı o dir. YAZI İŞLE “Kısı imgeyi başına yazar “ için baz sıtlama mazıdır kinliğin olan Ec sıtlama çimlerl yerine s lanmas seçmes ki hece kendi s “olayla lips’in y mak” b sin bir bir kısı lümlem Bu aç re, “kıs olarak y kapsam mi, sıra “kısıtla radan h güleştir sıtlama ma, tüm suretiyl türlü ön lemdir. Bu b Eco da rak kah ğinden lama” a sıtlama Eco, münde birikim “iki tip ğının b vurgula “metin teknikl mıdır.” ironinin arası ge satmala Üst a da aynı “üstün ya”, he CUMHURİYET KİTAP SAYI 1146 CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle