19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

manlaendi zleriyle habaşka ham, Ortaçağ reksinnı iki un Orya geOrtaarına esteşması edinhoyetkinbir nlatım izemli da, aynı üzeroe gazek neskoca r. raflaümünını e toplalar ve belirikaye ulmakayat” ülün e “yüzçizdiden bir a gide ? ya’da Direniş Hareketi’nin üyeleri için düzenlenen cenaze töreninde trompet çalmış olması” olduğunu anlatır. Sarkaçtan trompete nasıl gideceği sorusuna yanıt bulması, yazarın “sekiz” yılını almıştır ve bu yanıt, “romanı” oluşturmuştur. Romanın kurgusal dünyasını “bütün ayrıntılarıyla birlikte” kurabilmek için, mekânları “eksiksiz” betimlemenin belirleyici önemde olduğunu öne süren yazarın değerlendirmesi uyarınca, “iyi seçilmiş sözcükler içlerinde taşıdıkları güçle” her şeyi belirginleştirirler. “Anlatı dünyasının” kurgusu, sözcük seçimini de belirler. Eco, anlatı dünyasının kurgusunun gereği olarak “Baudolino”da on ikinci yüzyılda konuşulduğunu varsaydığı “karışık, hayali bir dil” yarattığının altını çizer. Yazarın anlatımına göre, bu romanın “başlangıç imgesini” kendisini “büyüleyen” İstanbul’un “1206’da haçlılar tarafından ateşe verilmesi” oluşturmuştur. Alevler içindeki İstanbul, “genç bir yalancı”, “bir Alman imparatoru” ve “birkaç Asyalı canavar”, bu romanı ortaya çıkaran kurgusal imgelerdir. sim/çide aşırı elleşerlik krokibeliriği, un dua dile romankarşı bu bir dil Şiirde amlılıirde ikâyensal k seçievrenr.” r için kur gerekOrhan kezi” ölçü lürinin yaratıüğücı fikşişi zecı”nda “çok nliklekalmış r ? 1146 YAZINSALLAŞTIRMAYA YÖNELİK İŞLEMLER VE YÖNTEMLER “Kısıtlamalar” adlı bölümde “yaratıcı imgeyi bulduktan sonra hikâyem kendi başına yol alabilir” diyen Eco’ya göre, yazar “hikâyenin ilerlemesini sağlamak için bazı kısıtlamalar” getirmelidir. “Kısıtlama, sanatsal girişimlerin olmazsa olmazıdır.” “Güzelliğin Tarihi” ve “Çirkinliğin Tarihi” adlı kitapların da yazarı olan Eco’nun açımlaması uyarınca, Kısıtlama, sanatsal üretimde yapılan seçimlerle ilgilidir. Bir ressamın yağlıboya yerine suluboya, duvar yerine tuval kullanması; bir bestecinin belli bir anahtarı seçmesi; bir şairin kullandığı dizelerdeki hece sayısı birer kısıtlamadır. Yazarın kendi söyleyişiyle, “Gülün Adı”nda “olayların peş peşe gelmesi için Apokalips’in yedi trompetini entrikaya katmak” bir kısıtlamadır. Bir hikâyeyi “kesin bir zaman dilimi içinde kurmak” da bir kısıtlamadır. Bir yazınsal yapıtı bölümleme de bir kısıtlamadır. Bu açıklamalardan da görüleceği üzere, “kısıtlama”, yapıtın kurgusuyla ilgili olarak yapılan her türlü düzenlemeyi kapsamaktadır. Romanda sözcük seçimi, sıralaması, oluşturulan bağlam da “kısıtlama” olarak adlandırılabilir. Buradan hareketle, sanatsal malzemeyi özgüleştirmeye yönelik her türlü işlem, kısıtlama kavramı ile anlatılabilir. Kısıtlama, tümel malzemeyi biçimlendirmek suretiyle estetikleştirmek için alınan her türlü önlem veya yapılan her türlü işlemdir. Bu bölümde aynı Orhan Pamuk gibi, Eco da tümüyle istençsel veya keyfi olarak kahramanları ve olayları “icat ettiğinden” söz eder. Bu bağlamda “kurgulama” anlamında “icat etme” de bir kısıtlamadır. Eco, kitabının “Çift Kodlama” bölümünde estetik/edebiyat kuram ile ilgili birikiminin felsefi derinliğini dışa vuran “iki tipik postmodern teknik uyguladığının başından beri farkında olduğunu” vurgular. Söz konusu “Çift Kodlama”, “metinler arası ironi” ve “üst anlatı” tekniklerinin “eş zamanlı olarak kullanımıdır.” “Gülün Adı”, “metinler arası ironinin bariz bir örneğidir.” Metinlearası geçişler, duyumsatmalar ve anımsatmalar, bu kapsamda değerlendirilir. Üst anlatı, bir sanat/edebiyat yapıtında aynı anda “hem azınlığa”, diyesi, “üstün kodlar kullanan seçkin tabakaya”, hem de geleneksel ve popüler kod lar kullanan geniş halk kitlesine” hitap etmeyi dile getirir. Eco, “Yazar, Metin ve Yorumcular” bölümünde yazınsal yapıtın “müphemliği”nden söz eder. Kanımca, “müphemlik”, bu yazıda kullandığım “tekanlamsızlık” kavramına denktir. Eco’nun “çağrışım ve ima zenginliğini” müphemlik kapsamında dile getirmesi, bu izlenimi güçlendirmektedir. Eco’nun dile, metne ve okuma tarzı anlayışına göre, yazarlar “kendi yapıtları hakkında asla yorumda bulunmamalıdır.” Belli bir okuma tarzını özendiren metin “yorum sağlamak üzere tasarlanmış bir araçtır.” Açık uçlu okuma, “belirli bir yapıt tarafından sağlanan bir etkinliktir.” Dilbilim veya dil, içinden “sonsuz sayıda dilsel bağın üretileceği” bir sistemdir. Bu belirleme uyarınca, dil, aynı zamanda sonsuz sayıda anlatım ve sonsuz sayıda yorum üretme yeterliliğini içinde taşır. Eco’nun söyleyişiyle, bir metin “sonsuz sayıda varsayım yapmaya yetkili (yetenekli daha uygun olabilir; OBK) Örnek Okur öngörebilir.” Her metin “karmaşık bir etkileşim stratejisine uygun olarak yorumlanır.” Okurlar alımlama sürecinde “toplumsal bir değer olan kendi dillerindeki yeterlilikleriyle yer alırlar.” Özyaşamından kesitleri yapıtlarına serpiştirdiğini belirten yazar, bazı okurların söz konusu yaşantılarla kendilerini özdeştirdiklerini aktarır ve bu durumu, “benzer” yaşantıların farklı insanların başına gelme olasılığına bağlar. Eco, “Foucault’nun Sarkacı”nı yazarken “birkaç gece yanında bir kayıt cihazıyla aynı güzergâhı izlediğini, gördüğü şeyleri, edindiği izlenimleri not ettiğini” belirtir. Yazar, bunu, Emile Zola’nın gerçekçiliğine öykünmek için değil, “yazmakta olduğu sahnenin gözlerinin önünde bulunmasından hoşlandığı için” yapmıştır. Eco’nun deneyimlediği tek şey, yazarın metnini, okurun “kendi amaçları için kullandığıdır.” Dolayısıyla, yazarın beklentisiyle okurun beklentisi çoğunlukla örtüşmeyebilir; çünkü her metin “kendi sonuçlarını kendisi yaratır.” Eco, “Kurmaca Karakterler Üzerine Birkaç Not” bölümünde “gerçek mekânlardan esinlenmekle” birlikte “Gülün Adı”ndaki manastırla ilgili her türlü ayrıntıyı “uydurduğunu” vurgular. “Saygıdeğer bir edebi topos olan eski bir elyazmasının” bulunduğunu söyleyerek romana başlamasını da uydurmuştur. Böyle olmasına karşın, “saf okurlar” gerçek manastırı ve elyazmasını aramışlardır. Bu durum, yazara göre, “kültürel konumları ne olursa olsun pek çok okurun kurmacayla gerçek arasındaki farkı” göremediğini kanıtlamaktadır. “Anna Karenina’ya Ağlamak” bölümünde Orhan Pamuk gibi, Anna Karenina figürünü öne çıkaran Eco, bu roman figürünün kurgusal bir karakter olduğunu bilmemize karşın, “onun düştüğü kötü duruma neden ağlıyoruz?” diye sorar. “Bazı hassas okurlarda da” rastlanılan roman figürleriyle “bu özdeşleşmeleri olağan sayan” yazar, bu gibi duygulanımların “olası dünyalarda” Anna Karenina’nın “gerçekten intihar etmesine” bağlar. Burada Schiller’in kullandığı “saf okur” ve “duygulu” okur kavram çiftinin Pamuk gibi, Eco’nun da kullandığını; ancak bu yazarın duygulu ve düşünceli okur yerine “hassas okur” anlatımını yeğlediği görülmektedir. Eco, “Eksikli Olası Dünyalar ve Eksiksiz Karakter” bölümünde kurgusal önermelere “yalan gözüyle bakılmadığı nı”, yazılan şey “doğruymuş gibi” davranıldığını, “romanlardaki mekânın” en azından ana hatlarıyla “günlük yaşamdaki dünya” olduğunu dile getirir. Yazarın anlatımıyla, kurgusal bir dünya “sadece olası bir dünya değil, aynı zamanda küçük ve eksikli bir dünyadır.” Okur, kurgusallığı koşullarına uyarak olayları “doğruymuş gibi” kabul etmeye eğilimlidir. Bu son anlatım, Hans Vaihinger’in estetik kuramına kazandırdığı “sanki felsefesini” (die Philosopie des Als ob) yansıtmaktadır. Kurgusal anlatımlar, “geçerli gerçek kavramları açıklığa kavuşturmak için” gereklidir. Yazar, “Semiyotik Nesneler Olarak Kurmaca Karakterler” bölümünde kurgusal bir karakteri “kesinlikle semiyotik bir nesne” olarak adlandırır. Göstergesel nesne, yazara göre, “bir kültürün ansiklopedisinde yer alan belli bir ifadeyle (bir sözcük, imge ya da başka bir araçla) aktarılan bir dizi niteliktir.” Böyle bir nitelikler birikimi, o anlatımın veya sözcüğün “anlamı” olarak tanımlanır. Örneğin, köpek sözcüğü, köpek denilen varlığın yanı sıra belli bir nitelikler birikimini de anlatır. Yazarın “Kurmaca Karakterlerin Ahlaki Gücü” bölümündeki öne sürümüne göre, kurgusal karakterler “asla değişmezler ve sonsuza kadar yaptıkları şeyin faili olarak kalırlar.” Bu nedenle, “ahlaki açıdan” yazarlar için önemlidirler. Gerçek dünyadaki insanlarla “iletişime” giremeyen kurgusal karakterler, annesiyle evlenen Oedipus örneğinde olduğu gibi, “sakat bir dünyada” yaşarlar. “Başarılı kurmaca karakterler, ‘gerçek’ insani durumun kusursuz örnekleri olurlar.” ‘LİSTE, KÜLTÜRÜN KÖKENİDİR’ Eco’nun bir yazınsallaştırma aracı olarak önemsediği şeylerin başında “listeler” gelir. “Listelerim” adlı bölüm, bu durumu ortaya koyar. Burada yer alan “Pratik ve Şairane Listeler”, yazarın deyişiyle, “sınırlı ve açıktır.” Ayrıca, “Sırlamanın Retoriği” vardır. Bu, retorik figürler ile yapılır. “İfade Edilemeyenler” bölümünde romanlarında “en azından bir yerde bir liste koyduğunu” belirten Eco, bunun nedenini “ifade edilemeyeni hissetmek beni büyüler” sözüyle açıklar. “Nesnelerin, Kişilerin ve Mekânların Listeleri”nde “edebiyat tarihi, saplantıyla biriktirilmiş nesnelerle doludur” diyen yazar, “Müzeler” bölümünde “bir müze kataloğu pratik bir listeye örnektir” belirlemesini yapar ve kahramanlarını müze ve benzeri mekânlarda dolaştırdığını anlatır. Homeros’tan bu yana listelerin bir yazınsallaştırma aracı olarak kullanıldığını belirten Eco’nun “Bitimsiz Liste” adlı bir kitabı olduğunu da dile getirelim. Bu kapsamda Orhan Pamuk’un “Masumiyet Müzesi”nin yazımı sırasında binlerce müze gezdiğini yazdığını da unutmayalım. Eco, Alman Spiegel dergisiyle (02. 11 2009) yaptığı söyleşide listelerin kültürel ve estetik işlevleri hakkında şu görüşleri öne sürer: “Liste, kültürün kökenidir; sanat ve edebiyat tarihinin bir parçasıdır… Listeler, kataloglar ve müzelerdeki koleksiyonlar, ansiklopediler ve sözlükler ile kavranılmaz olan somutlaştırılır… Kültür tarihinde nereye bakılsa, orada listeler görülür: Kutsalların, orduların, şifalı bitkilerin, değerli hazinelerin, kitap adlarının listeleri. Romanlarım da listelerle dolup taşmaktadır. ? (*) Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Umberto Eco: “Genç Bir Romancının İtirafları”/ Çeviren: İlknur Özdemir, Kırmızı Kedi Yayınevi/192 s. 2 ŞUBAT 2012 ? SAYFA 17 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1146
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle