23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y ekiz yıl olmuş. O sıralar yayın yönetmenliğini üstlendiğim P Dünya Sanatı Dergisi’nin Bahar 2004 sayısının ana izleğini “Bahçe ve Sanat” diye belirlemişiz. Sakıp Sabancı Müzesi’nde (SSM) “Monet’nin Bahçesi” sergisi açılınca aklıma geldi. Yeniden açıp bir karıştırayım dedim. İzlek “Bahçe ve Sanat” olunca, İzlenimciliğin isim babası Monet baş köşesine oturmuş o sayının, ister istemez. Çek asıllı Fransız sanat yazarı Max Seifert, P Dergisi için yazmış: “Ressam ve Bahçevan”. Değinmeden geçemeyeceğim, Yunus Ozan da Seifert’in yazısını nefis bir Türkçeyle çevirmiş dilimize. Bugünlerde Emirgân’a uzanıp, SSM’deki “Monet’nin Bahçesi” sergisini gezenlere, P’nin 33. sayısını arşivlerden (hangi arşivlerdense!) bulup, Seifert’in, Monet’nin resimlerini doğayla bağlantıları içinde inceleyen o yazısını okumalarını öneririm. Seifert, Monet’nin resmini Giverny bahçesi üstünden açıklamaya yönelirken, hem İzlenimciliğin, hem de genel anlamda resim sanatının gizlerini de sunuyor okuyucuya: “[Monet’nin] tüm dünyası, tüm yaşamı resimdir. Yaşıtı Renoir gibi, resim sanatının dışında bir kültürü yok gibidir. Onu ilgilendiren tarih, felsefe, estetik, politika, günlük olaylar değil, ışık ve renktir. Rengin ışık olduğunun, bu izlenimci ressamlar kuşağı tarafından keşfedildiğini söylediğimizde, bugün, hiç kimse inanamaz. Oysa, gerçek budur. İzlenimcilerden önce, hiçbir ressam, o Rönesans’ın her şeyi bilen ve hiçbir şeyi bilmediğini de bilen, sanat tarihinin gelmiş geçmiş en büyük ustası Leonardo da Vinci’nin rengin ışık olduğunu bilmemesine bugün kimi inandırabiliriz? Oysa, fiziğin bu yalın gerçeğinin, sanat alanında, ancak 1870’lerde farkına varılmıştı. Sanatta devrimler, işler böyle başlar: Bilinmeyeni bilinir kılarak.” Monet’nin Giverny’de yarattığı bahçeyi onun “ikinci yapıtı” olarak niteleyen Seifert, daha yaşarken bir “bahçe ressamı” olarak anılmaya başlayan Monet’nin, üne erip geçim sıkıntısı kalmadığında, gönlündeki dünyayı, 1890’da (elli yaşındayken) satın aldığı, Paris yakınlarındaki Giverny’de nasıl gerçekleştirdiğini anlatırken, Giverny’deki Monet evi ve bahçesinin bugün İzlenimciliğin ve hayranlarının Kâbe’si durumunSAYFA 6 ? 8 KASIM eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER celaluster@cumhuriyet.com.tr Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki Monet sergisinden çıkarken bir katalog almayı unutmayın ‘Monet’nin Bahçesi’nde bir gezinti S Bir başbakanın 19. yüzyılın burjuvaları dışlıyordu. Her yeniliğin, toplumun korumaya çalıştığı değerleri temelinden sarsacağının bilincinde oldukları için mi? Hiç kuşkusuz.” Yazısını sonlarken de, “Yolunuz düşerse, bu büyük doğa hayranı ustanın bahçesine uzanın,” diyor Seifert. “Hem ressam, hem bahçevan nasıl olunuyormuş bir görün. Japonlar hariç, sanat tarihinde pek sık görülen bir olgu değildir bu.” Yolunuz hemen ustanın Giverny’deki bahçesine düşmeyebilir. Ama hele İstanbul’da yaşıyorsanız, güzel havaların hâlâ ayak diremeye çalıştığı bugünlerGül Bahçesinden Sanatçının Evi, 19221924. de yolunuzu Emirgân’a düşürüp SSM’ye uğrayın, “Monet’nin Bahçesi”ni da olduğunu söylüyor. gezin. Hava kapalıysa da o kadar sorun Seifert, ressamın resim sanatına taşıdıdeğil; SSM Müdürü Nazan Ölçer’in serğı yeniliğe açıklık getirirken, her yeniligi kataloğunun önsözünde söylediği gibi, ğin toplumdaki yerleşik değerleri temeresim yapmasını engellediği için Molinden sarsacağını da vurgulamadan edenet’nin kızdığı bulutlar bile sizi yolunuzmiyor: dan çevirmesin. “Yeni, yepyeni, resim sanatına sonsuz Salona girdiğinizde, kendinizi belki ufuklar açacak bir yolu, izlenimciliği seçGiverny’de değil, ama sanatçının doğa mişti. Doğayı alışılagelen renk ve biçim tutkusuyla, bilgi birikimiyle, beğenisiyle içinde yansıtmayan; resimde, resmin geryarattığı o bahçeden tuvallere düşen çeğini, rengin gerçeğini arayan; çizgiye, “Nilüferler”in, “Salkımsöğütler”in, “Mayani desene, handiyse boşveren; garlarvi Zambaklar”ın, “Sarı Zambaklar”ın, dan, göletlerden, çayırlardan, çimenler“Morsalkım”ların, “Süsenler”in arasında den, çiçeklerden, kendine özgü ve o gübulacak; günün değişen ışıklarında “Jane değin görülmeyen bir resim dünyası pon Köprüsü”nün üstünden yürüyecek, yaratan bu sanatçıyı, tüm benzerleri gibi, “Gül Kemerleri”nin altından geçecek; “Gül Bahçesinden Sanatçının Evi”ni izleyeceksiniz. Gerçi bu saydıklarım yeter de artar bile, ama sergi bu kadarla da yetinmiyor. Monet’nin aile portrelerine Renoir’ın “Monet” ve “Madame Monet” portreleri eşlik ediyor. Sonra, sanatçının “Giverny’nin izinde” gerçekleştirdiği yapıtlar. Örnekse, 1875 tarihli “Argenteuil Yakınlarında Yürüyüş”… Sergiden çıkarken bir katalog almayı unutmayın derim. Hem Emmanuelle AmiotSaulnier’nin metinleriyle Monet’nin yaşam ve sanat bahçesinde gezintilere çıkabilmek; hem sanatçıyı döneminin ünlü yazarı Octave Mirbeau, zamanın Fransa başbakanı ve sanatçının dostu Georges Clemenceau, Marcel Proust, gerçeküstücü ressam André Mason gibi adların gözünden görebilmek; hem de Marmottan Monet Müzesi’nden derlenen bu benzersiz sergiyi evinizde Claude Monet kalıcı kılabilmek için. ? MÜREKKEBİ KURUMADAN sanata bakışı ransız devlet adamı ve gazeteci Georges Clemenceau, aynı zamanda Monet’nin yakın dostlarındandı. Clemenceau’nun, “Monet’nin Bahçesi” sergisinin kataloğuna alınan bir anısı, bize yalnızca gerçek bir sanatçının çevresindeki dünyaya bakışındaki gizi açıklamakla kalmıyor, bir başbakanın sanat ve sanatçı karşısındaki derin saygı ve hayranlığını da ortaya koyuyor: “Bir gün Monet’ye, ‘Benim için çok aşağılayıcı bir durum’ dedim. ‘Çevremizdekilere kesinlikle aynı gözle bakmıyoruz. Ben gözlerimi açıp şekillere, gölge ve renk ayrımlarına baktığımda bunların gelgeç özelliklerini gerçek olarak görüyorum. Gözüm parlak bir yüzeye takılıyor ve daha öteye geçmiyor. Oysa sen çok farklısın. Senin keskin bakışın görünenin kabuğunu kırıyor, sen şeylerin en derindeki cevherine erişiyorsun, onları çözüp parçalarına ayırarak ışığı fırçanla yeniden düzenlemek için birer araca dönüştürüyorsun, ışığın ağtabakadaki şaşmaz, canlı duyumunu ustaca yeniden yaratıyorsun. Sonra, ben bir ağaca baktığımda ağaçtan başka bir şey görmüyorum, ama sen gözlerini kısıp kendi kendine şöyle diyorsun: Bu ağacın gövdesinde kaç renk tonu ve ışık geçişi var acaba? O zaman, renk tonlarını çözüp yeniden düzenleyebiliyor ve bizler için bütünsel bir uyum oluşturuyorsun.” Marcel Proust da, 1907’de Le Figaro’nun kitap ekine yazdığı bir yazıda, Monet’nin Giverny’deki bahçesini, bir çiçek bahçesinden çok bir renk bahçesi olarak tanımlamış: “Son olarak, eğer Mösyö Jean Baugies sayesinde bir gün Claude Monet’nin bahçesini görebilirsem, eminim ki orada, bu çiçekten ziyade renk bahçesinde, eski tarz bir çiçekçinin değil de, öyle denebilirse, bir renkçinin bahçesinde, çiçeklerin doğada tam da görülmeyen bir bütün halinde düzenlendiğini göreceğim; çünkü öyle dikilmiş ki bu çiçekler, renk tonları uyanlar bir araya getirilmiş ve engin mavilikler ya da pembelikler içinde sonsuz bir ahenk oluşturuyor hepsi ve büyük bir güçle ifade edilmiş bu ressamca tasavvur, renk olmayan her şeyi bir anlamda ortadan kaldırıyor…” ? F 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1186
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle