Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Barış Erdoğan’dan yeni dizeler Şiir Cin/ayetleri Barış Erdoğan, kendi formülünü, denklemini bulmuş, kendi toplumsal/ kültürel bağlamını, insanını tanımış ve çözmüş, Akdenizli bir şair olarak, çağdaş sanatta “özşiir”leriyle kendi yerini almıştır. ? Nezihe ALTUĞ arış Erdoğan, Kuş Kıyamet kitabıyla gün ışığına çıktı. İkinci kitabı, Şiir Cin/ayetleri ile “özşiir”deki yerini sağlamlaştırdı. Arınmak için yazar sevi isteği eşyaya da damgasını vurur. Sevgiyi en kuytu yerlerden çıkararak şehrin gürültüsünden geçirir. “Kış kıyamet, kuş kıyamet” mısrasıda gösteriyor ki o, şiir serüvenine adımını atarken bile değişik bir duyarlığın adamıdır. Yine ikinci kitabı “Şiir Cin/ayetleri’nde “Şiir, ya bir cin/ayet işleme/ ya da bir cin/ayet çözme işiymiş” der. Empresyonizm sezgisi vardır. “Çizgini doğru çek ayna isyanda/ağacım duvarını aşmış çınar/dalımı kesme/kalem dört duvardan ibaret taş yığını/kazalım altını/işte çocukluğun uykuda/”Sembolistler gibi örtülü güzelliği sever. Duyumlar arasındaki iletişim ağını, sembollerle, sözcükler ve imgelerle kurar ruhsal gerçeğe ulaşır. “Şimdi ateşi bulmaya çıkacağız/gözünü kapat/promethus’un elleri yanıyor/bizi bekler” Fütürizm gibi, hız ve hareket olgusuna yükler bütün bir geleceğin kuruluşuna. “Işık hızıyla sonraki çağları selamlayalım/akşama başka evrendeyiz” dizeleri hızın, sesin ardında olduğunu gösterir. Dadaistler gibi akla ve mantığa karşı çıkıp onu yok saymaya karşı giden cesur bir tavır sergilemiştir. “Sana sahip olduğum gün etiketledim/ karanfil tohumu/en üst rafta kokmalısın” Sürrealistler gibi, onun bilinçaltında kuşlar önemli yer tutar.“Bütün rüyalarımı boyadım/kara kısmını sana anlattım/zaman çok saf beyaz güvercin.” Aşk, ölüm, ayrılık, sevgi, kavga, dostluk gibi çok soyut durumlar yaşamın her alanında olan kavramlar, kendisi için kurmaya başlar. Bu durum onu giderek yalnızlaştırır.” Her sabah bir gölgeyle uyanmak ne kötü evlerde/gittikçe çoğalmak/ birleşememek” dizelerinde belirttiği gibi. Renkler şairleri ele veren ipuçlarıdır. Canlı renkleri severim: kırmızı, mavi, yeşil, siyaha yer yok der. “Sizin renkleriniz oldu mu sahip çıktığınız/ sabahları sıkıca büründüğünüz/ benim oldu/gökyüzüne döndüm bin bir mavide. Bugünkü şiirimiz imkânları bakımından özşiirin sıralarındadır. O da evrenin içinde olmaktan çok doğa içindedir; eşyayı, neşeye yaslı bir çeşit gururla algılar, eşya karşısındaki ilk şaşkınlığını hemen ayrıntıların somut ilişkileriyle doldurur. Kendine özgü bir dil yaratır şiirlerinde. Bir kıyıya doğru mu gidiyor, hangi kıyıya, kıyı var mı, başka denizler var mı belli değildir. Şiirleri de Tanpınar’ınki gibi dilinin etkisiyle lif lif damar damar yayılır, titiz bir usta, işini seven ve iyi bilen bir sanatçı. “Baktım bir sabah deniz doğuruyor/deniz ebeleri elleri makaslı/ada öldü/ baktım bir sabah bulut kaynıyor/buluttan pantolonumu giydim/süt kaynamış gökyüzünde” Onun şiirlerinde eşyanın tadını ve gerçek hayatı buluruz, saf olmayan bir şiir. Yaşanan hayatı ve yaşanacak hayatın güçlü izlerini de taşısın ister şiirlerin de. Şair, sadece ülke sorunlarına değil, dünya sorunlarına karşı da olabildiğince duyarlıdır. Afrika’daki açlık, insanlık onuru onu derinden yaralar. “Afrikalı çocuk, ‘ah’rikalı anne/afrikalı çocuk annesini emmek için sokuyor burnunu /kadın itiyor güçlükle /süt var kadında/göğüs kurumuş” Daha soyuta daha olağanüstüye giden bir eğilim var, ona ayrıntılar şairi desek yeridir. “Saksımdaki karanfil/yataktan kalkacak hal mi bıraktılar/… günü yontma kendine.” ? Şiir Cin/ayetleri/ Barış Erdoğan/ Artshop Yayıncılık/ 160 s. Barış Erdoğan B w w w. y o r d a m k t ap. c o m 8 KASIM 2012 ? SAYFA 25 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1186