Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Araştırmacıyazar Kocahanoğlu’nun son kitabı AtatürkRauf Orbay Kavgası Araştırmacı yazar Osman Selim Kocahanoğlu’nun Atatürk ve Üç Muhalifi adını taşıyan üç ciltlik serinin ikinci kitabı Atatürk ve Rauf Orbay Kavgası yayımlandı ve kitaplıklardaki yerini aldı. ? Alev COŞKUN tatürk’ün Üç Muhalifi” serisinin birinci kitabı Kazım Karabekir 2011’de yayımlanmış, yakın tarihi izleyenler arasında ilgi ile karşılanmış, tarihsel belgelere dayanması, nesnel yorumlar yapması nedeniyle 2011 yılı Yunus Nadi Sosyal Bilimler Ödülü’ne layık görülmüştü. Yeni yayımlanan serinin ikinci kitabı, Atatürk ve Rauf Orbay arasındaki ilişkileri, Milli Mücadele süresi ve sonrasında ele alarak incelemektedir. Bilindiği gibi Mustafa Kemal, Anadolu’da Milli Mücadele örgütlenmesini başlatmak üzere 16 Mayıs 1919 günü İstanbul’dan Samsun’a hareket etti. Bu tarihten 8 gün sonra’da eski Bahariye Nazırı Rauf Orbay vapurla İstanbul’dan ayrılarak Bandırma’ya gitti. Rauf Orbay, BandırmaBalıkesirAkhisarSalihliÖdemişDenizliAfyon kentlerini ziyaret ederek Amasya’da Atatürk ile buluştu. (22 Haziran 1919) Bu iki arkadaş daha sonra Erzurum ve Sivas kongrelerinde birlikte oldular. Sivas’ta Mustafa Kemal “Temsil Heyeti Başkanlığına”, Orbay’da üyeliğine seçildiler. Böylece Anadolu hareketinin ilk aşamasında Ocak 1920 tarihine kadar yedi ay birlikte oldular. 12 Ocak 1920’de İstanbul’da Son Osmanlı Mebusan Meclisi açılınca Rauf Orbay İstanbul’a gitti, Meclis’e katıldı. İngilizler, 16 Mart 1920’de, fiilen işgal altında tuttukları İstanbul’daki Meclis’i bastılar; Rauf Orbay ve kimi milletvekillerini tutuklayarak Malta Adası’na sürgüne gönderdiler. Bu sürgün 1.5 yıl sürdü ve 1 Kasım 1921’de özgür bırakılan Malta sürgünlerinden başta Rauf Orbay, Ankara’da büyük ilgi ile karşılandı. Kendisine önemli görevler verildi ve 9 ay sonra da Mustafa Kemal’in de önerisiyle 12 Temmuz 1922’de Meclis tarafından Başbakanlığa getirildi. AtatürkRauf Orbay ilişkisi inişliçıkışlı aşamalarla sürdü. İzmir Suikastı 16 Haziran 1926’da ortaya çıktığında Rauf Orbay Türkiye’de değildi. Orbay’ın suikasttan bir ay kadar önce, 12 Mayıs 1926 tarihinde TBMM’den 45 gün izin alarak tedavi için Viyana’ya gittiğini görüyoruz. İzmir Suikastı ortaya çıktıktan sonrası günlerden, Atatürk’ün 10 Kasım 1938 tarihinde ölümüne kadar bu iki Milli Mücade “A Rauf Orbay leci lideri bir daha bir araya gelmediler. Mondros Mütarekesi sonucu 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelen Mustafa Kemal’in ilk aradığı kişi Rauf Orbay’dı. Milli Mücadele planlarını hazırlama aşamasında 6 ay İstanbul’da kalan Mustafa Kemal’in hemen her gün konuştuğu kişi Rauf Orbay’dı. Erzurum ve Sivas kongrelerinde birlikte olan bu iki arkadaş hangi nedenlerle sürtüşmeye düştüler... Bu konu yakın tarihimizin son derece önemli konularından birisidi... AtatürkRauf Orbay ilişkisi, Milli Mücadelenin ilk aşamasında ne derece yakın ise, zafer sonrası adım adım gelişen çağdaşlaşma hamlelerinde o derece uzak olmuştur. KIRILMA NOKTALARI Atatürk’le Rauf Orbay arasındaki iliş kilerde çok ciddi kırılma noktaları vardır. Bu tepe noktaları kısaca şunlardır: Keçiören Toplantısı: Bu toplantı 19 Temmuz 1922 tarihinde Refet Bey’in Keçiören’deki evinde oldu. Toplantıda Milli Mücadele’ye beraber başlayan Mustafa Kemal, Orbay, Refet Bey ve Ali Fuat Paşa (Cebesoy) bulundular. 26 Ağustos’ta başlayan Büyük Savaş’tan hemen 37 gün önce gerçekleşen bu toplantıda temel olarak Saltanat ve Halifelik üzeride duruldu. Rauf Bey Mustafa Kemal’e “Meclis Saltanat Makamının ve belki de Hilafetin kaldırılması görüşünün benimsendiği endişesi içindedir. Sizden ve alacağınız tavırlardan şüphe etmektedir. Bu nedenle meclise ve efkârı umumiye’ye güven verici bir açıklama yapılması lüzumuna inanıyorum” dedi. Mustafa Kemal de, öncelikle Rauf Bey’e Saltanat ve Halifelik konusunda ne düşündüğünü sordu. Rauf Bey: “Ben makamı saltanat ve hilafete hissen ve vicdanen bağlıyım. Ben nankör değilim ve olamam. Bu makamı kaldırmak, onun yerine başka nitelikte bir makam getirmeye çalışmak felaket ve hüsran doğurur. Bu asla doğru değildir” yanıtını verdi. Birisi çağdaş bir devlet kurmak, Cumhuriyet kurmak istiyor, diğeri Saltanat ve Halifeliği muhafaza etmek istiyor. Böylece aralardaki zihinsel ve düşünsel altyapı çelişkisi açık seçik ortaya çıkıyordu. İkinci kırılma noktası: Lozan Konferansı’dır. Mondros Ateşkesi’ni imzalayan ve bu kötü mirası sırtında taşıyan Rauf Bey, Lozan Barış Konferansı’nda Ankara’yı baş delege olarak temsil etmek, bu kötü yazgıdan kurtulmak istiyordu. Mustafa Kemal bunu doğru bulmadı, Lozan’a Milli Mücadele’yi kazanan ordunun Batı Cephesi komutanı İsmet İnönü’yü gönderdi. Lozan görüşmeleri sırasında Başbakan Rauf Orbay, delegeler heyetine gerekli yardımı yapmadı, sonunda barışa ulaşma noktasında sorunları Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal çözmek zorunda kaldı. Barış Antlaşması imzalanıp, delegeler heyeti Ankara’ya dönünce Başbakan Rauf Orbay’ın heyeti karşılamamak istemesi bardağı taşıran son damla oldu. Üçüncü kırılma noktası: Cumhuriyet’in ilanıdır. 29 Ekim 1923’te TBMM tarafından anayasa değişikliği ile ilan edilen Cumhuriyet karşısında Rauf Bey ikircikli bir pozisyon aldı. 1 Kasım 1923’te Rauf Bey İstanbul’da Vatan gazetesine yaptığı açıklamada şöyle diyordu: “Ankara’da en ufak bir hazırlık duymadığıma göre, şimdi alınan karar, gayrı mesul (sorumlu olmayan) kişilerin işidir… Bu acelenin sebebi açıklanmalıdır.” Oysa, 23 Nisan 1920’de açılan Meclis, aslında bir Cumhuriyet değil miydi? “Egemenlik kayıtsız koşulsuz milletindir” sözü TBMM’nin üzerinde titrediği bir ilke değil miydi? 1 Kasım 1922’de Saltanat kaldırılmamış mıydı? Bu konular ve Orbay’ın tutumu bir süre sonra CHP grubunda enine boyuna tartışıldı ve Rauf Orbay epeyce sarsıntı geçirdi. HALİFELİĞİN KALDIRILIŞI TBMM’nin 3 Mart 1924’te “Halifelik Makamını” ilga etmesi (ortadan kal? dırması) karşısında Rauf Bey’in ye Atatürk, yakın arkadaşları Ali Fuat Cebesoy ve Rauf Orbay’la beraber toplantıda. SAYFA 10 ? 8 KASIM 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1186