15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 22 EKİM PAZARTESİ ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER mak ileriye dönük ve nicel büyümeyi getiren işlemler olduğundan bunun zıt anlamlısı da gelecekteki büyüklükleri yaşadığımız ana geri çekmektir. Bu tanımlar doğrultusunda iskonto sözcüğünün esas anlamlarını açıklayalım: Halk arasında ‘kırdırma’ olarak bilinen işlemde finansörün, vadesi gelmemiş senetleri belirli bir faiz üzerinden bugünkü değere indirgeyerek senet sahibine ödeme yapması. Senet üzerinde yazılı değerden faizi düşülerek verilen banka kredisi. Gelecekte oluşacak nakit akımlarının belirli bir faiz oranından bugünkü değerinin hesaplanması.” Tacettin Bey, iskonto sözcüğüyle ilgili bu açıklamaları niye yaptığını söylememiş. Sözcüğün İngilizceden geldiğini düşünmüş ve yanlış kullanıldığı kanısına mı varmış? Sanırım öyle. Ama yanılmış. “İskonto ıskonto” sözcüğü İngilizceden değil, İtalyanca sconto’dan geliyor. İngilizceye de İtalyancaya olduğu gibi Latinceden geçmiştir. “İskonto” sözcüğünün Türkçedeki anlamları belli: “1. Satıcının sattığı malın bedelinden yaptığı indirme, tenzilat. 2. Vadesi gelmemiş bir senedin faiz ve düşürülerek değerinden eksiğine alınması, kırma. 3. Böyle bir senedin karşılığında düşülen miktar, kırdırma payı.” Öyleyse İngilizcedeki “count discount” sözcükleri bizi pek ilgilendirmiyor. 25 EKİM PERŞEMBE Bayram… Üstelik uzun bir bayram tatiliyle geldi; ama ben İstanbul’da kalıp yarım işlerimi tamamlamaya çalışacağım. Yarım dosyalarımla ilgilenmek, kitaplığımı düzenlemek, yeni gelen kitapları ayırmak, yerleştirmek gibi… Sonuncusundan başlayacak olursam hemen yanımda Everest Yayınevinden gelen kitaplar duruyor. Celal Başlangıç’ın Hayatın Rengi Gökkuşağı adlı denemeleri bu yılın temmuz ayında yayımlanmış. “Yakın dönem Türkiye tarihini portreler üzerinden” anlatıyor bu kitabında Başlangıç. Kitabın arkasında, “Tanıdığımız, bildiğimiz insanların ‘şahitliği’ ile Türkiye’nin ve Türkiye’de yaşamanın hallerine dair yazıların toplandığı Hayatın Rengi Gökkuşağı sahici ve sıcak bir kitap…” denmiş. Ne çok tanıdık ad var kitapta. “Sinemacı urgutreis’ten Yavuz Şener (Yalnız adını yazmış, elektronik posta adresinden soyadının Şener olduğunu tahmin edip yazıyorum; umarım doğrudur.) “checkup”a “güzel bir Türkçe karşılık” önerildi mi, diye sormuştu. Bir Türkçe karşılık önerildi de “güzel bir Türkçe karşılık” sayılabilir mi, bilmem. Türk Dil Kurumu “tam bakım” sözünü önerdi “checkup” karşılığı olarak. “Bugün hastaneye gittim, kendime tam bakım yaptırdım.” diyen biri, kendini araba sanıyor diye deli yerine konabilir. Kullanılması tehlikeli olabilecek bir söz... 23 EKİM SALI Sahte (Yapı Kredi Yayınları), Mehmet Erte’nin romanı. Roman mı, bir roman parodisi mi, bilemedim. Roman kahramanı var, onu yazan bir yazar var; onları yazan başka bir yazar var. Yazar olarak Mehmet Erte de var romanın içinde, ona bu romanı yazdıran Ömer Kumsal var. “İki roman kahramanı: Yazar ve okur? İki yazar: Roman kahramanı ve okur? –Mehmet Erte beni yazıyor, ben de bu romanı. –Hayır Ömer Kumsal, beni yazan sensin. Ve ben yazıldığım ‘şey’i okuyabildiğim mesafeyi korumak istiyorum.” (s. 90) Protest bir roman olduğu da söylenebilir mi? Yok, başka bir şeyi değil, roman kuramlarını; hatta roman kavramının kendisini sorgulayan ve protesto eden bir roman… Altını çizecek özlü söz arayanları da eli boş çevirmeyecek. “Materyalistlerin materyale olan bağlılıkları / bağımlılıkları idealistlerin ideale olan bağlılıklarına / bağımlılıklarına üstün gelir.” nasıl? Ya, “Parayla sahip olunabilen bir şeye aşkla bağlanan kişi aptaldır.” nasıl? 24 EKİM ÇARŞAMBA Tacettin Necipoğlu, “iskonto”nun İngilizcesinin “discount” olduğunu, bu sözcüğün bizde sadece “fiyat indirimi” olarak bilindiğini; oysa fiyat indiriminin “tali” bir anlamı olduğunu bildirip İngilizcesi hakkında bilgi vermiş: “İngilizcesinde ‘count’(saymak, hesaplamak) sözcüğünün başına ‘dis’ olumsuz ön eki getirilerek karşıt anlam verilmiştir. Saymak, hesapla T lar, Tiyatrocular, Müzisyenler” bir bölümde, “Gazeteciler, Foto Muhabirleri, Belgeselciler”, başka bir bölümde anlatılmış. Son bölüm de “Çizgiler, Desenler, Değerler” adını taşıyor. Şubat 2012’de yayımlanan Bedelli Gazetecilik’in başında, “Biyografi Yerine: İçim Döküldü” başlığı altında, kendisini anlatırken babasından, dedesinden söz etmiş Umur Talu; ama dedesinin, babasının kimler olduğunu söylememiş. Oysa bütün akrabalarını tanıyoruz Umur Bey’in. Ayvalık’ta eski kitaplar satan bir yerden aldığım Meşhedi ile Devriâlem kitabının içinden “16 / IV / 946” tarihli bir mektup, 15. 3. 1947 tarihli bir de telgraf çıkmıştı. Bir teşekkür telgrafı… Babasının yüzüncü doğum yıldönümünü kutlayan Kepsutlu Öğretmen İbrahim Özer’e çekilmiş bir telgraf. Yüzüncü doğum yıldönümü kutlanan baba, Recaizade Mahmut Ekrem. Kutlamaya teşekkür eden oğul: Ercüment Ekrem Talu. Umur Talu, böyle bir aileden geliyor. Recaizade Mahmut Ekrem, büyük dedesi; Ercüment Ekrem Talu, dedesi; Muvakkar Ekrem Talu babası; Erdem Talu, ağabeyi. Ablasını da çok iyi tanıyoruz. O da Çiğdem Talu. Kitap Umur Talu’nun “medya analizi, eleştirisi ve sorgulaması yaptığı ‘Dipsiz Kuyu’ yazılarından oluşmuş. Kitabı yayına hazırlayan: İsmail Sert. Aras Ören’in “‘kimlik’ler sınırını zorlayan yeni romanının adı: Muhteşem Gündoğdu. “Dönem romanı özelliği taşıyan Kerime’de olaylar, ezanın Türkçe okunması kararının alındığı 1932’de başlıyor.” Kerime’nin yazarı: Bahadır Yenişehirlioğlu. 27 EKİM CUMARTESİ Bu “diyorum”lar, “derim”ler nedir? İnsanlar söyledikleri şeyi “dediklerini” haber vermek gereğini niye duyarlar? Bayram kutlamalarında bile var. “Bayramınız kutlu olsun. Nice bayramlar derim.” nedir örneğin? Yalnızca “Nice bayramlar…” dese biz onu dediğini anlamayacak mıyız? “Herkese günaydın…” demek niye yetmiyor da “Herkese günaydın diyorum” deniyor. 1990’larda başlamıştı bu. Ben Türkçe Off’u yazarken yalnız TV sunucularının ağzından işitiliyordu. Onlar vazgeçmediler. Şimdi de konuğuyla söyleşisini bitiren sunucu: “İnşallah iyi muhabbet oldu diyoruz” diye koyuyor son noktayı. “İnşallah” için geç. “İyi muhabbet” olmuşsa olmuştur; geri dönüp düzeltme şansınız yok. “Diyoruz” derken konuğunu da katıyor işin içine. Belki o demiyordur. Sunuculardan çıktı, herkesin diline dolandı böyle… Peki, onların diline nereden geldi? Nereden duydular, nereden öğrendiler böyle demeyi? ? [email protected] [email protected] www.feyzahepcilingirler.com BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şairin dizeleri ve Pepetye adlı şiir kitabının yayınlandığı yayınevinin adı ortaya çıkacaktır. Dikkat: “A/65”, “B/35”, “O/31” ve “R/37” harfleri ipucu olarak yerlerine konmuştur. 1 H 2 A 3 H 4 J 5 D 6 A 7 B 8 D 9 A 10 D 11 F 12 D Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU [email protected] 13 G 14 E 15 F 16 G 17 H 18 B 19 B 20 J 21 J 22 I G. “… Romanlar” (Vedat Türkali’nin bir yapıtı). H 23 C 24 J 25 B 26 I 27 H 28 A 29 I 30 B 31 O 32 H 33 34 16 46 13 66 H. “Küçük …” (Pınar Kür’ün bir romanı). 34 G 35 B 36 D 37 R D D 58 38 B 39 E 40 J 41 C 42 D 43 C 44 D 45 C 46 G 47 48 B 49 I 50 E 51 F 52 F 53 B 1 27 3 17 32 33 I. “Yunus Emrem bunu söyler, aşkın deryasını boylar / Şol yüce köşkler, saraylar … olur kalır bir gün” (Yunus Emre). 54 D 55 F 56 B 57 C 59 F 60 F 61 E 62 A 63 C 64 D 65 A J 66 G 67 D 68 D 68 J 70 E 71 D 72 E 73 A 82 26 29 49 22 J. Türkçeye ilk Calvino kitaplarını kazandıran, Şeker Portakalı’nı da Türkçeye çeviren, çevirmen ve yayımcı. 74 D 75 76 C 77 B 78 J 79 J 80 C 81 I 82 I 83 D Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Yavaş, ağır olarak çalınan beste. E. Kadın tuvaleti satan mağaza. 23 41 80 63 76 43 58 45 D. Agatha Christie’nin bir romanı. 21 78 20 79 4 24 75 69 40 9 62 6 73 2 28 B. Alain Robbe Grillet’in bir romanı. 14 39 50 61 70 72 F. “Asfalt cadde, … …nda sessiz akan bir dere gibi uzuyor.” (Haldun Taner). 1185. sayının çözümü: A. AKIŞI, B. LOB, C. EL 38 53 48 7 77 19 30 25 18 56 C. “… Hüzün” (Françoise Sagan’ın bir romanı). 44 54 68 81 10 64 67 8 36 42 5 83 12 47 71 74 57 51 15 60 52 11 59 55 8 Şiir: “Kuru kalabalığın gülüşünü, duyarsın,/ Ve aptalın hükmünü; fakat metin ol, boşver.Yüzbaşının Kızı” GÜN, D. KÜL VE ATEŞ, E. SALI, F. AYIK, G. NAM, H. DÜĞÜN, I. RAB, J. PÜTÜN, K. UNAMUNO, L. ŞÜKRÜ YAVUZ, M. KIZIL FIRTINA, N. İH, O. NB. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1186 KASIM 2012 ? SAYFA 35
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle