Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
“Kumaş Atlar” dolayımında Fuat Çiftçi şiiri üzerine bir inceleme Şiir ve Letrizm Fuat Çiftçi’de yeni bir şiirkurmak arzusu, eski olan ve yerleşmiş bulunan pek çok şeye karşı çıkmayı ve onların yerine yenilerini benimsemeyi gerektiriyor. Bu yüzden Fuat Çiftçi kendine özgü bir görünüm, kendine özgü bir düzen sunar, kendine özgü bir sınırlılık getirir, kendine özgü bir kimlik üretir ve sonuçta, kendisi ve okurları için bir şiir kültürü tasarımlar. ? Koray FEYİZ aeton Picon, çağdaş yazını irdeleyen Panorama de la nouvelle littirature française başlıklı oylumlu ve o kertede de önemli kitabında letrizm konusunda şöyle konuşmaktadır: “ (...) Şiir, gözüpek bir varsayımın, dizgesel bir imgelemin hızlandırılmasına gereksinim duyar zaman zaman. Bu gereksinimi karşılayabilecek tek yeni olaysa letrizmdir.” Şiirin gücünü topluma yansıtmak tutkusu, kendilerine tanrısal kudret vehmeden şairlere meşruiyet kazandırmak çabası, Fuat Çiftçi letrizminin tabiatı fethetme hezeyanı “Kumaş Atlar” (2012,Yasakmeyve y.) için temel postulattır. Fuat Çiftçi şiiri ile letrizm terimlerini yan yana getirince bir bağ kurabilmek ve anlaşılırlığı kolaylaştırmak için her iki terimin kavram alanıyla ilgili küçük bir açıklama yapmak yerinde olur. Bu yapılırken bir yandan şiir ile letrizm terimlerinin bir araya gelip gelemeyeceği ya da aralarında bir birliktelik kurulup kurulamayacağı, kurulabiliyorsa nedeni ve/ ya da bu birlikteliğin olası sonuçları belirtilmeli, öbür yandan ortaya çıkacak yeni söylemin içlemi kısmen de olsa sezdirilmelidir. Ezcümle, bugün yazılan şiir gerçeğini ve şiirin son aldığı şekli okumaya çalışırsak; bugünkü çağdaş Türk şiiri (!) Türk toplumunda son 300 yıldır yaşanan değişimin tabii bir tezahüründen başka bir şey değildir. Bugün Türkiye’deki şiire kimlik vermemiz gerekirse ne kadar Türk şiiri olduğu sorusunun yanıtı bizleri ürkütmektedir. Türk toplumunun, kaybolan değerlerinin yerine hangi değerleri koyacağını bilemediği ortadadır. Toplumsal ortamda hayat bulan Fuat Çiftçi şiiri aynı zamanda belli sınırlara işaret eder. Bu sınırlar bir çizgi çekilmişçesine belirgin olmayabilir belki ancak sınır daha çok gündelik hayatın ritüellerinde kendini hissettirir. Ahenk, ses ve ritim kavramları birer sınır kavramıdır esasen. Şimdi, o’nun “Kumaş Atlar” (2012,Yasakmeyve y.) kitabında yer alan “Dövme Bozkır” başlıklı şiiri hep birlikte okuyalım. “taş olarak doymuş nabız’ım;/ korkusunu boşalttığım ilikler,/ kabaran kayık aslında./ ömür,/ yasak leke./ öykünün kuruttuğu asmada boğuşuyor/ yerçekimi; olmayan otu/ tıkıyor/ ipin burnuna… / korku, gülümseyecektir!/ tamire gelmez kendindeki yürüyüşü/ yalın atının. hayatın yakıcı övgüsü,/ kuşu geride uçuruyor. / eşyaları, eğitmeli!/ yosunu sıkı kemiklerdir perde, dilber/ gölgesini saklıyor kireç sandıklar. / odaları aralayan, göğüslerinden/ geçirdiğin Kafka. tutkuyla / büyüdüğüm kuyu!/ başlangıcın yırtığına sığdırdığım/ anlam, belki hayvan./ dövme bozkır!” (s:15). Şair, “eşyaları, eğitmeli” diyor. Bu dize, 90’lı yıllardan sonra şehirde yaşayan (Anadolu’dan göç edip gettolarda yer edinmiş) bireyin kaçınılmaz problemi olacak kuşak çatışmasının, içsel yalnızlığın, bireysel sorgulamaların ön habercisi olarak da görülebilir. Eski Yunanca’da şiir, poiesis yani siyaset kelimesinden gelir. Atinalılar için şiir, siyasetin yapılaşması anlamındadır. Eflatun ve Aristo, şiirin toplumsal olarak ayrıştırılmış ve ayrıcalıklı olması gerektiğini söylerler. Bu bağlamda, insanı Fuat Çiftçi şiiri okumaya iten, arayıp bulma arzusudur. Sadece şiirle ilgili konularda değil toplum ilişkilerinde de önemlidir bu. Fuat Çiftçi şiirinin bir şeyi itiraf etmesini istersiniz, etmezse sırrını öğrenmeyi denersiniz. Bütün şiirler, merakını gidermek isteyenlere seslenir aslında. Arayışımızın sonunda ne kadar çok şey öğrenirsek, kendimizi o kadar güvende hissederiz. Fuat Çiftçi insanı rahatlatıyorsa, bundandır. Onu sevme sebebimiz, alıştığımız steril şair karakterlerinden olmadığı, insana benzediği içindir. Bir insana ne kadar yaklaşır ve onu ne kadar iyi tanırsan, G sevmen o kadar kolay olur. “Kumaş Atlar” ı (2012,Yasakmeyve y.) öyle ayrıntılı yazmış ki Fuat Çiftçi, ciğerinin döndüğü yeri biliyoruz, bu yüzden artık “bizden”. Uyduruk biri değil. Kendisiyle ve şiiriyle çelişkiye düşmüyor. Şiirinin devamlı okuyucuları için Fuat Çiftçi bir nevi arkadaş. Yine, “Kumaş Atlar” (2012,Yasakmeyve y.) kitabından “Kokunun Gezginliği” adlı harika bir şiire kulak verelim. “sokağı ayartan iniltilerdir;/ uydurduğum nabız./ tekrar, boşalıyor./ hayali ermiyor,/ kambur dil’in düğümü;/ ödünç bekâretler umuyor./ avunulmazı taşıyor/ iki kulpsuz ay!/ kokunun / gezginliği./ derenin kırılması/ geceyi köpürtüyor;/ köreldi mi perde:sakar sevişmek./ kibrin sırrını közlüyor,/ burnumdan gelen dağ;/ devletle oynaşmayacağım!/ bel verir mi verir, / asmalı kamçı;/ diş diş sökülür baca…/ sağanak telaşlardır denge!/ masala kaptırdığım/ külah, dil kabuğu;/ ağrırım, düzülmüş/ hendeklere./ Kırıkların/ doğurganlığı./ uzaklıklara çekilen/ çatlağı görüyor çoban;/ susmanın dikenine/ ustalaşıyor. / kuşkuda, örümcek kırıntısı;/ yırtık kalmalı hırkam.” (s:10) Bu şiirde akışkan bir imge yapısından söz etmek zor. Sıkça anlamların peşine düşmek gerekiyor. Şairin kullandığı metaforlarda bilinen göndermeler dış dünyadan çok letrizme ilişkin. Bu, Fuat Çiftçi’nin letrizmsel bir şiir damarıyla örtüştüğü anlamına geliyor. Burada takınılan benlik, şaire özgü, bağımsız, kendi kendini cezalandıran ve okuyucuya suç yüklemeye yönelmiş bir benliktir. İnsanın kendi benliğiyle uğraşmasını şiirde güçlülük sayanlar olabileceği gibi, zayıflık sayanlar da olabilir, ancak, kendi içine derinlemesine yoğunlaşmanın, şiirde değerlendirme konusu olacak bir tavırdan çok bir letrizm sürecinin parçası olduğu açıktır. Şairin “Kumaş Atlar” (2012,Yasakmeyve y.) kitabından aşağıya alıntıladığım “Belleğin Kılığı” adlı şiirde görüldüğü gibi “paniğin yayığında kokuşuyor, / kusan gülmelerin SAYFA 24 ? 22 KASIM 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1188