Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
John Berger, Spinoza’nın eskiz defterinin peşine düşüp düşünürü bu dürtüyle yeniden okurken Bento’nun Eskiz Defteri adlı kitap çıkmış ortaya. Çalışma, dünyaya Spinoza ve Berger’ın gözüyle bir bakış; yaşam üzerine bir düşünme sürecinin yansıması aynı zamanda. ? Ali BULUNMAZ ir filozofu anlamak neredeyse bir ömür ister. Düşünceleriyle cebelleştiğiniz adam Spinoza gibi biriyse işiniz daha da zorlaşır. Ama birkaç adım öteye gidip onun gözünden bakmaya çalışıp üstelik onun gibi düşünüp fikirlerinden hareketle çizimler yapmaya kalkarsanız vay halinize. Bu işin altından kalkmak cesaret ve bilgelik ister. John Berger bu anlamda her dem gözü kara bir yazar. Yazar, çizer ve düşünür. Spinoza gibi bir adama el atması ve çizim defterinin peşine düşmesi azımsanacak şey değil. Berger’ın, çizim defterini bulma hayali, onu Spinoza gibi düşünüp çizmeye sürüklemiş ve sonunda Bento’nun Eskiz Defteri çıkmış ortaya. “DÜNYA KADAR ZAMAN” Bir tür kışkırtılmışlık duygusuyla Spinoza’nın zihnine giren Berger, belli bir John Berger’dan ‘Bento’nun Eskiz Defteri’ Baruch Spinoza olmak rak edilen herhangi bir şeyi ele geçirmek için heyecanla adımlanan yolun anlatımı var satırlarda. Bazen dümdüz bazen dolambaçlı bir yol bu fakat hiçbir zaman anlaşılmaz, burnu havada ve boğucu değil. Anılar ve gerçeklerle bezeli bir anlatım öte taraftan: “İnsanı öteki hayvanlardan ayıran, geçmişe ve gelecek olana duyduğu aidiyet hissidir. Lakin tarihle yüzleşmek trajediyle yüz yüze gelmektir. Çoğu insanın bakışlarını kaçırmayı tercih etmesi bu yüzdendir. Tarihle ilgilenmeye karar vermek, çaresizlikten dolayı verilmiş bir karar olduğunda bile, umuda ihtiyaç duyar. Bir umut küpesine.” SESSİZ BİR ARKADAŞLIK Berger’ın yaptığı şey hikâye anlatmak bir yerde. İzlediği anlatıcıların “rolünü çalıp” bizi kendi peşine düşürüyor. Üslubuna alıştırıp çizim destekli bir örgü oluşturuyor ve pek çok mekâna götürüyor hepimizi. Hikâyeler, Berger’ın yaşadığı zamana muhalifliğini belirginleştirip “içinde bulunduğu anı kurtarma” eylemiyle birleşiyor beri yandan. Bir de hikâyenin kendi üstüne katlanma meselesi var: “Sanki okunan hikâyenin kan dolaşımıyla, insanın hayat hikâyesinin kan dolaşımı birbirine karışmış gibidir. Olduğumuz ve gelecekte olmayı hayal sürdüreceğimiz şeye katkıda bulunur.” Berger’ın anlattığı her anı, hikâye ve olay hem bize hem de Spinoza’ya bir sesleniş gibi algılanabilir. Okur tarafı okura kalsın ama Spinoza’ya şöyle diyor Berger: “Uzaklarda, sessiz bir arkadaşlığın farkındayım. Neredeyse yıldızlar kadar ırak. Ama yine de arkadaş. Aynı evrende filan bulunduğumuzdan değil ama her birimizin kendi meşrebine göre birbirine benzer arayışlar içinde olmasından.” Uzak zaman ve diyarlardan iki ismi birleştiren iki eylem; düşünme ve çizim. Berger anlamaya çalıştığı Spinoza’yla söz ve çizgi yoluyla bir ortaklık kuruyor. Bununla kalsa iyi; “resim yapmak bir tür sondajdır” diyerek Spinoza’nın zihninde dolaşıyor. Dolaşırken kendisininkinde de bizi dolaştırıyor. Ne keyif ama… ? alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr http://bulunmazali81.blogspot.com Bento’nun Eskiz Defteri/ John Berger/ Çeviren: Beril Eyüboğlu/ Metis Yayınları/ 174 s. B süre sonra filozofla düşünce kardeşi olduğuna karar veriyor. Berger’ın deyişiyle “dünya kadar zaman”ı Spinoza’nın hayal ettiklerinin üstünden geçmeye, onun düşündüklerinin eskizlerini çizmeye ve çizilenleri yazıya dökmeye “harcamak” incelikli ve zahmetli bir eylem. Belki de bir garip sükunet ya da ruh okşayan bir melodi. Berger’ın eli, çoğunlukla Spinoza’nın eli gibi çalışsa da onun düşündürdüklerinden hareketle doğaçlamalara da yöneliyor. Bir bakıma Spinoza, Berger’a hoş, gizemli ve heyecanlı bir kapı aralıyor. Bu kapının açıldığı koridor, Berger’ın resme daha önce hiç olmadığı kadar dikkatli bakmasını da sağlıyor. O dikkat, sürekli tekrarladığı bir sözü sayfalar aracılığıyla bize duyuruyor: “Biz çizerler, sadece gözlemlediğimiz bir şeyi başkalarının da görmesini sağlamakla kalmayıp nereye varacağını kestirmenin mümkün olmadığı görünmez bir şeye refakat ederiz aynı zamanda.” Bento’nun Eskiz Defteri’nde Berger’ın en iyi yaptığı şey; sözcüklerle resim, resimle sözcük çizme yine karşımızda. Rüyanın, maceralı bir yolculuğun veya me Berger, Spinoza’nın düşünceleriyle kendi eskizlerini birleştiriyor. SAYFA 14 ? 22 KASIM 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1188