Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER ? Uyuyana Kadar/ S. J. Watson/ Çeviren: Şen Süer/ Doğan Kitap/ 374 s. “Uyuyana Kadar” yazarı S. J. Watson’a, yayıncılık dünyasının prestijli ödüllerinden Galaxy Ulusal Kitap Ödülleri’nde en iyi polisiyegerilim kitabı ödülünü ve İngiliz Polisiye Yazarları Derneği John Creasey Hançer Ödülü’nü kazandırdı. Dünya çapında kısa sürede adını duyurdu, önemli satış rakamları yakaladı. İnsanı derin, karanlık ve rahatsız edici sulara çeken, bir yandan da kimlik ve belleğin anlamı üzerine karmaşık sorulara değinen başka yüzüyle de eğlendiren roman “Uyuyana Kadar” Şen Süer’in çevirisiyle şimdi Türkçede. Sosyal İslam/ R. İhsan Eliaçık/ Destek Yayınevi/ 342 s. R. İhsan Eliaçık bu kitabnda yalnızlaşmış, bir başına kalmış insanın boynuna geçirilen tasmaların, zincirlerin, boyundurukların nasıl kırılıp atılacağının ve profesyonel hırsız şebekelerinin ellerinin toplumdan nasıl kesileceğinin de panzehiri olarak niteleniyor. Bunun yolunun ise “Sosyal İslam” anlayışının siyasi, ekonomipolitik olarak da diriltilebilmesinden geçtiğini savunuyor. “Böylece boyunduruklar kırılacak, köleler özgürleşecek, yoksullar doyacak, açların yüzü gülecek ve ezilenler yeryüzünün önderi olacaktır.” Napolyon’un Basuru/ Phil Mason/ Çeviren: Ali Cevat Akkoyunlu/ Everest Yayınları/ 260 s. “Adolf Hitler, aslında bir Schicklgruber olacakken, kaderin bir cilvesi ile Hitler soyadını aldı... Eğer hemşiresi Almanca bilseydi, biz de Einstein’ın ölmeden önceki sözlerini bilebilirdik... Elisha Gray ismini kimse bilmez oysa Graham Bell yerine telefonun mucidi olarak, bugün o tanınabilirdi... Eroin, 1897de öksürük ilacı olarak patent almıştır, Aspirin’le kıyaslanmaması için epey zaman geçmesi gerekti...” Phil Mason bu kitabında büyük etkiler yaratan minik olaylar anlatıyor. Bazıları dünyayı değiştirdi, kimileri bireylerin yaşamını, dünyaya katkılarını. Öyleleri var ki, işler birazcık farklı gelişseydi, dünya bambaşka bir yer olurdu. Mason’ın bu kitabı okuyuculara, okulda öğrenilen tarihe alternatif, yeni ve eğlenceli bir tarihteki anlar koleksiyonuna sahip olma fırsatı sunuyor. Empatik Beyin/ Christian Keysers/ Çeviren: Aybey Eper/ Alfa Yayınları/ 320 s. “Sana yapılmasını istemediğini başkalarına yapma ilkesi nereden geliyor? Bu, toplumsal olarak öğrendiğimiz bir kural mı, yoksa genlerimizde mi var?” Birçok hayvan türünde rastlanılan bu ilkenin kökeni çok derinlerde yatıyor. “Empatik Beyin” 20. yüzyılın en önemli nörolojik kesitlerinden biri olan ayna nöronlarının macerasını anlatıyor. Kitap insan duygularının, algılarının, sezgilerinin, toplumsallaşma isteğinin, konuşma yeteneğinin ve paylaşma etkinliğinin altında ayna nöronlarının yattığını vurguluyor. Bu nörolojik keşif, psikolojiden toplumbilime, hukuktan etiğe kadar toplumsal yaşamdaki hemen her olgunun da kökenini açıklıyor. SAYFA 28 ? 19 OCAK 2012 50. Yılında Göç/ Editör: Faruk Şen/ T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü/ 336 s. Türkiye, Çin ve Hindistan’dan sonra en fazla göçmen veren üçüncü ülke konumunda Cumhuriyet tarihinin en önemli göç hareketi ise 31 Ekim 1961 tarihinde Almanya ile imzalanan İşçi Göçü Anlaşması çerçevesinde başlamış. Bugün ise 5 milyon 200 bin Türk kökenli insan, göçmen veya içinde yaşadıkları ülkenin vatandaşı olarak 500 milyon nüfuslu Avrupa Birliği sınırları içinde yaşamlarını sürdürüyor. Avrupalı Türkler, Türkiye’nin imajına, kalkınmasına ve gönderdikleri dövizler ile ekonomisine büyük katkıda da bulunmuşlar. İşte bu kitap, 50 yıllık göç serüveninden bir yansımalar demeti sunuyor. Faşizmin Etkisinde Türkiye’de Sinema 19391945/ Ali Özuyar/ Doruk Yayımcılık/ 360 s. İkinci Dünya Savaşı modern anlamda sağ ve sol terimlerinin netleştiği yıllardı, bu yıllar çok önemlidir; bir daha faşizm bu ülkeden hiçbir zaman silinememiş, hatta giderek merkeze yaklaşmıştır. Sinema bir kez daha yirminci yüzyılın anlaşılmasındaki merkezi yerini ve kültür içindeki başat konumunu gösteriyor. “Faşizmin Etkisinde Türkiye’de Sinema”, sinemaideolojisiyaset düzleminde döneme ve Türk sinemasına ışık tutuyor. Osmanlı Ermenileri/ Bilâl N. Şimşir/ Bilgi Yayınevi/ 512 s. “İngiltere, Osmanlı Ermenileriyle Islahat Fermanı döneminde ilgilenmeye başlamıştır. Hıristiyanların çıkarlarını gözetmek üzere, bir yandan Osmanlıları reformlar yapmaya zorlarken, bir yandan da Paris Antlaşması’na dayanarak Anadolu’ya konsoloslar göndermiştir.” Araştırmacı Bilâl N. Şimşir, İngilizlerin kendi arşivlerini elden geçirerek bu konsolosların yazışmalarını içeren belgeleri toplamış bu kitabında. Bu yönüyle “Osmanlı Ermenileri”, tarihsel gerçekleri yansıtması açısından önemli bir kaynak. Uzun süredir baskısı bulunmayan kitap, yeni baskısıyla tekrar okuyucu karşısında Gönül/ Natsume Soseki/ Çeviren: Bilal Ünal/ Paraf Yayınları/ 328 s. Japonya’da modernleşmenin en keskin virajının alındığı Meiji döneminin en önemli romancılarından Natsume Soseki, bu başyapıtında Japonya’daki geçiş iklimini, romanındaki karakterler aracılığıyla derin bir gönül süzgecinden geçiriyor. “Gönül”, yaklaşık yüzyıl öncesinin Japonyası’nda yazılmış ve yazıldığı dönemde geçen bir hikâyeyi anlatır. O zamanın Tokyosu’nda bir üniversite talebesi olan Ben, bir tatil yerinde tanıştığı ve kendisine hep Hocam dediği esrarengiz kişiyle önce samimi olacak, sonra da Hocasının yüreğine gömdüğü büyük sırrına tercüman olacaktır. Ben sayesinde gönlünün kapılarını açan Hoca da okuyuculara aşk ve dostluk arasındaki savaşının galibini gösterecek... Sovyet Sonrası Coğrafyada Devlet ve Milliyetçilik/ Utku Yapıcı/ Tan Yayınları/ 474 s. Utku Yapıcı’nın bu kitabı uzun süreli ve titiz bir çalışmanın ürünü. Türkiye’de çok sınırlı olan bu alandaki literatüre de önemli bir katkı aynı zamanda. Kitap, SSCB’den bağımsızlığını kazanan üç farklı ülkede, 1990’lardan itibaren milliyetçiliğin nasıl geliştiğini karşılaştırmalı olarak ele alıyor. Yapıcı kitabında ayrıca, diğer eski SSCB ülkelerinin siyasi yapılarını anlamak için de önemli ipuçları sunuyor. Kitap sadece söz konusu ülkelerde millileştirme sürecinin nasıl gerçekleştiğini anlatmakla da kalmayıp insanın kendi kimliği üzerine düşünmesini de istiyor. Seçme Şiirler/ Adnan Özer/ Özgür Yayınları/ 138 s. “Adnan Özer’in şiiri, süregelen anıları dile getiren simgeler şiiridir. Bu şiirler, kendi köklerine, delikanlıların öttürdüğü ateşli kavallara, Trakya gençlerinin sevdasına, efsane ve mitlere duyulan özlem içinde umutsuzluk çığlıklarına dönüşen hazin seslenişlerdir. Bu şiirler, terk edilen köye, kızların nazar boncuklarına, deniz üzerinde uçuşan şiir kuşlarına yakılan, birbirinden güzel, usta işi ağıtlardır. Bu şiirler, Trakya’ya tutsak.” Adnan Özer şiiri için böyle diyor Ante Popovski. Özer, “Seçme Şiirler”iyle okuyucularının karşısına tekrar çıkıyor. Kimse Duymaz/ Elif Özer/ Ayizi Kitap/ 176 s. “Eski Sovyetler Birliği coğrafyasından Türkiye’ye çalışıp para kazanmak, ev almak, çocuklarını okutmak umuduyla gelen kadınlar... Nataşalar diye düzlediğimiz, bir örnekleştirdiğimiz insan ticareti mağdurları. Onları bu göç yollarına düşüren şey yalnızca yoksulluk mu? geride neyi bırakıyorlar, burada nelerle karşılaşıyorlar? İnsan ticareti ağlarının karmaşık dokusu içinde nefes almaya çalışırken kendilerini nasıl koruyorlar?” Elif Özer bu kitabında Türkiye’de insan ticareti mağdurları üzerine bir araştırma sunuyor okuyuculara. Feminizm Herkes İçindir/ Bell Hooks/ Çeviren: Ece Aydın, Berna Kurt, Şirin Özgün, Aysel Yıldırım/ bgst Yayınları/ 146 s. “Feminizm Herkes İçindir”de Bell Hooks, popüler kültürde ve medyada feminizm hakkında üretilen yanlış tanımların üzerine gidiyor. Feminizmin yalnızca erkek karşıtlığı olduğu yönündeki önyargıları kırmayı amaçlıyor. Okuyucularına feminizmin, cinsiyetçiliği, cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı sona erdirmeye çalışan bir hareket olduğunu tekrardan hatırlatmak istiyor. Hooks, kadın dayanışmasını hayata geçirebilmek için kadınlar arasındaki iktidar ilişkilerini tartışmaya açıyor ve erkekler kadar kadınları da cinsiyetçi pratikleriyle yüzleşmeye davet ediyor. Feminizmi ırk, sınıf ve etnisite bağlamında yeniden ele almayı öneriyor. Kitap bir diğer yönüyle de kimsenin kimseye hükmetmediği, eşit, özgür ve adil bir dünya yaratabilmek için herkesi ve her kesimi feminizme yaklaşmaya çağırıyor. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1144 FA 27