Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hazırlayanlar: Mavisel Yener, Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com ÇOCUKGENÇLİK “Hayat bir sürü küçük olay ve az sayıda büyük olayın toplamıdır.” Ë Mavisel YENER ek Başına, Roald Dahl’un çocukluk biyografisi olan “Küçük Adam Büyürken” adlı ilk kitabının devamı niteliğinde. Küçük Adam Büyürken’de yazar diyor ki: “İnsanlar kendi yaşamlarını anlatmak için bir özyaşamöyküsü kitabı yazarlar. Bu tür kitapların içinde bir sürü sıkıcı ayrıntı olur. Ben hiçbir zaman yaşamımı anlatan bir kitap yazmak istemedim. Öte yandan çocukluğumda başımdan öyle şeyler geçti ki bunları hiçbir zaman unutmadım. Bazıları gülünç. Bazıları acıklı. Bazıları ise çirkin. Sanırım bu yüzden bunların hepsini bu kadar capcanlı anımsadım. Ayrıca hepsi de gerçekten yaşanmıştır.” Roald Dahl, 1916’da Norveçli bir anababanın oğlu olarak İngiltere’de doğmuş ve orada eğitim görmüş. İkinci Dünya Savaşı patlayınca İngiliz Hava Kuvvetleri’ne katılmış. Libya’da bir saldırı birliğinde görevliyken ağır yaralanmış. 1942 yılında görevli gittiği Amerika’da öykü yazmaya başlamış. İlk öykülerini savaştaki kişisel deneyimlerini temel alarak yazmış. Tek Başına’nın ilk bölümünde Dahl 22 yaşındadır. Shell şirketinin çalışanı olarak Doğu Afrika’ya gider. İlk bölüm bir Afrika güzellemesi gibidir. Koloni ve sömürge yaşamının farklı yönleri ortaya koyulur. Bizim için tuhaf ama renkli bir dekor sunar Dahl. Kitaptaki yeşil mamba ve aslan öyküleri olağanüstü bir anlatımla sunulmuş, okurların dikkatini çekerim. Bu bölümde kitabın okura yansıttığı Afrika havası, Kenya, yaban hayatı, bize Hemingway kitaplarını anımsatıyor. Kitabın ikinci bölümü yazarın İkinci Dünya Savaşı’nda İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri mensubu olarak uçtuğu süreyi kapsar. İkinci bölümde anlatılanların gerçek olduğunu düşünmek zaman zaman ürpertiyor okuru, savaşlar üzerinde bir kez daha düşün OKUMA T Tek Başına Dev Şeftali, Matilda, Charlie’nin Çikolata Fabrikası, Charlie’nin Asansörü, Bay ve Bayan Kıl gibi yapıtlarıyla tanınan Roald Dahl’un özyaşam öyküsü “Tek Başına”, Can Yayınları tarafından Türkçeye kazandırıldı. dürüyor. Dahl’un onun için kaygılanan annesine yazdığı mektuplar biyografinin parçalarından biri. Çekilen pek çok fotoğrafın da sergilendiği kitap yazarın maceracı kişiliğinin yanı sıra iyi bir arşivci olduğunun göstergesi. Kitapta, İkinci Dünya Savaşı sürerken yazarın kişisel savaşının da sürdüğüne tanık oluruz. Temel uçuş eğitimleri, ölümcül çarpışmaların soluğunu ensesinde hissetmesi vs… Çoğu tuhaf, üzücü, kimi zaman da komik olan bu deneyimleri okurken yaşama bakış açımızı yeniden gözden geçiriyoruz. Dahl’un genç yetişkinliğini anlattığı bu kitaptan anlaşılıyor ki, Dahl bu yaşadıkları nı eşsiz bir “şans”a dönüştürmüş. Dahl’un ilk metinlerinin çoğu genellikle korkutucu ürkütücü ve yetişkinler için kısa öyküler. 1960’larda çocuk öyküleri yazmaya başlar. Üç yaşındayken ablasını, dört yaşındayken babasını yitirir; “dehşet yılları” olarak anımsayacağı okul yılları ve sonrası da pek iç açıcı değil! Çocukluğu da yetişkinliği de onca sorunla geçmiş bir yazarın çocuk öykülerinde mizahi bakışı nasıl yakaladığına şaşırırsınız belki de. Mizah da çelişkilerden doğmaz mı zaten? Roald Dahl, çocuklar için yazarken kimi zaman kural tanımaz bir yaklaşımdadır, bu yaklaşımı zaman zaman eleştiri konusu da olmuştur. Onun yaşamını okuduğumuzda yazarın çocuk kitaplarındaki yaklaşımını anlamlandırmak kolaylaşıyor. Örneğin Charlie’nin Çikolata Fabrikası’ndaki birbirinin aynı cüceleri, sisteme yönelik eleştirilerini, Willy Wonka’nın karakterinde insanoğlunun kötücül duygularının yansıtılmasının nedenlerini, çikolatadan yapılmış bir dünyanın bile korkunç olabileceği gibi alt metnin varlığını biraz daha anlaşılır kılıyor. Gerek dil, gerek içerik açısından kitabı 14+ yaş için önermekte yarar var. Yalnızca gençlere önermek haksızlık olur; isterseniz Roald Dahl hayranı olun, isterseniz öğretmen, isterseniz akademisyen, isterseniz yazar, kitabın size söyleyecekleri pek çok. Tek Başına adlı özyaşam öyküsünü birkaç farklı düzlemde okuyabilirsiniz: Bir yazarın biyografisi, İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanmış öyküler, bir Afrika masalı. Ayrıca, yazarın yaşamının yapıtlarına yansıma oranı, İkinci Dünya Savaşı’nın acılarına tanık olmuş bir yazarın bunu çocuk kitaplarına yansıtma biçimi de ilgi alanınızdaysa hoş bir okuma sizi bekliyor diyebilirim. Yazıyı kitabın ilk tümcesiyle bitirelim: “Hayat bir sürü küçük olay ve az sayıda büyük olayın toplamıdır.” İyi okumalar. www.maviselyener.com *Tek Başına/Roald Dahl/ Çeviren: Lale Akalın/ Can Çocuk/ 293s/ Temmuz 2011/ 14+ Ë Çi H KİTAPÇI Oyun Hamuru Teknikleri/ Yazançizen: Bernadette Cuxart / Türkçesi: Zeynep Alpaslan / Mavibulut Yayınları / 2011 / 96s. / 4+ Bir türlü becerip oyun hamuruyla neler yapabileceğini çocuklarına gösterememiş ebeveynler olarak, “Benim çocuklarım küçükken bu kitap nerelerdeydi?” diye sormaya hakkımız olmalı, değil mi? Sadece malzemeler ve temel teknikler bölümleriyle bile yeterince beceri kazandırabilecek olan kitabın ilerleyen sayfalarında, aklınıza gelebilecek her hayvanı nasıl kolayca yapabileceğinizin tarifi var. Flamingo, zürafa, timsah, bukalemun, maymun, aslan, denizanası, kelebek, inek, kedi, kuzu, köpek, yunus... Ne isterseniz... Üstelik bu hayvanları, oyun hamurundan farklı, daha sert malzemelerle yaparsanız, biblo diye evinizi süsleyebilirler de. En güzel mutluluk ise, kuşkusuz, sevdikleri hayvanları kolayca şekillendirebildikleri için çocukların sevindiklerini ve eğlendiklerini görmek... Bilgi Avcıları Gizli Görevde – Beyoğlu Macerası/ Sara Şahinkanat/ Resimleyen: Ayşe İnan Alican / Yapı Kredi Yayınları/ 2011 / 68s./ 7 + Resimli kitap okurunun okulöncesi çocuğu olduğuna dair yerleşik bir kanı var. Oysa kimi resimli kitaplar, daha büyük yaş için hazırlanmıştır ve her yaşta zevkle okunabilir. İşte size kanıtı: Beyoğlu Macerası… Yazar, Bilgi Avcıları’nı tanıtıyor önce. İstanbul’da “iç içe yaşamış kültürleri ve tarihi eserleri tanımaya çok meraklı” bir grup bu. Öte yanda, Şifre Korsanları da var. Onlar, tarihi eserlere ve çeşitli kültürlere hiç merak duymadıkları gibi, Bilgi Avcıları’na verilen görevleri de baltalamaya çalışır ve macera başlar: Sinan’ın, birine iletmesi gereken çok gizli bir mektup vardır. Şifre Korsanları’nın eline geçmemesi için mektup iyice gizlenmiştir. Ona ulaşmak için, Beyoğlu’nun çeşitli mekânlarına gizlenmiş mektuplardaki bilmecelerin çözülmesi gerekir. Böylece, kapısına bırakılan ilk mektupla başlar Sinan. Bulduğu her şifreli mektup, Beyoğlu’nun farklı bir adresine götürür onu. Taksim Meydanı’ndan başlayıp, adım adım yürürüz Sinan’la birlikte İstiklal Caddesi’nde… Fransız Konsolosluğu, Rumeli Pasajı, Abdullah Efendi Lokantası, Galatasaray Hamamı, Çiçek Pasajı, Balık Pazarı, Saint Antoine Kilisesi, Markiz Pastanesi… Sinan oradan oraya mektup peşinde şifreleri çözerken, bir yandan gittiği yerlerle ilgili tarihi bilgiler veriyor okurlarına. Şifre Korsanları da boş durmuyor tabii, onlar da şifreli mektupların peşinde, ama Sinan’ın onlara hoş sürprizleri var. Kitabın arka kapağındaki şifre çözücü anahtar da, yeni sürprizler için okurlarını bekliyor… Sonunda mektup kime verilecek dersiniz? Ve sonraki kitaplar acaba İstanbul’un hangi yörelerini tanıtacak bize? tur sonuçta ve öyle de davranır roman boyunca. Ottaviano Dede’nin yeri bir başkadır çocuğun yüreğinde. Ne de olsa biraz çılgın, epeyce de tuhaf bir dededir o. Ancak, anneannenin ölümünün ardından, her şey değişmeye başlar. Çocuk olayların farkındadır ama sonuçları ancak yaşayarak görebilecektir. Dedenin sağlığı giderek bozulur, yine de Alfonsina ve Felice’yi bırakmak ve şehre taşınmak istemez. Alfonsina kim mi? O bir kaz! Felice ise bir ağaç; kiraz ağacı… “Eğer dikkatle dinleyip yoğunlaşırsan, sanki gözlerin açıkmış gibi, bir sürü şey görebilirsin. Şimdi de, kiraz ağacının soluklarını dinle.” Gözlerini kapar çocuk. Yüzüne doğru bir rüzgâr eser gibi olur, kiraz ağacının tüm yaprakları kıpırdamaya başlar. “Doğru, dede, Felice nefes alıyor.” Dedenin arazisinden yol geçecektir. Belediye, Felice’nin kesilmesi gerektiği kararını alır. Çocuk, dedesinin sağlığında nefesini dinlediği ve en üst dallarına kadar tırmanmayı öğrendiği ağacın kesilmesine razı değildir. Ne de olsa dedesinin ve anneannesinin torunudur o. Annesi de ona katılınca… İşler belediyenin beklediği gibi gelişmeyecektir. Ve Felice gülmeye başlar… Neden olmasın, madem nefes alıyor… rü olan Edmontozorların meteorların açtığı çukura düşmesini önleyip, deniz fenerinin giriş katında Jamie’nin babasının hazırladığı dinozor müzesinin açılışına zamanında yetişebilecekler mi acaba? Kimsin Sen?/ Miyase Sertbarut / Tudem Yayınları/ 2011 / 126s. / 10+ Gençken nice listeler tutulur; en sevilen arkadaşlar, en sevilen yiyecekler, filmler, kitaplar… Yalnız gençlere özgü mü? Yetişkinler de liste tutar bazen, çoğu kez evin ihtiyaç listesi olsa da… Ya sevmediğiniz kişilerin adını yazacağınız sanal bir ölüm listesine ne dersiniz? Ürkütücü mü? Gençler ürkütücü şeylerden hiç ürkmüyor, aksine ölüm listesindeki isimleri yok etmeye başlamışlar bile. Neyse ki bu isimler, çocukluktan bu yana biriken elliden fazla bebeğe ait. Elif, kuzeni Berna ile birlikte, okudukları mangadan etkilenerek bir ölüm listesi hazırlar. Elif’in bebekleri listenin başındadır. Bebekler işkence görerek yok edilir, bir çöp torbasında kapının önüne konuverir. Elif’in annesinin, bu torbayı bulduğundaki halini bir düşünün… Anne ve babası kızları için endişelenirken, Elif büyüme sancıları içinde, kimliğini bulmaya çalışan bir genç kızdır yalnızca. Öğretmeni derste, empati kurmaktan söz eder öğrencilere. Empati? Kendisini bir başkasının yerine koymak, onun gibi hissetmek… Peki, ama henüz kendisinin kim olduğunu bilmiyorsa genç, başkasının yerine geçebilir mi? Başkası gibi hissetmeden önce, kendi gibi hissetmek ister Elif. Kimdir o? Aynada gördüğünün ötesindeki Elif kimdir? Sınıfın kabadayısı Semih, olgun tavırlarıyla Elif’i etkileyen Mert, romantik kişiliğiyle Berna ve gençlerin aileleri… Ölüm listesine kimler girmiştir acaba? Ya ölüm listesine yazılan kişi, gerçekten ölüme çok yaklaşıverirse? Bunda listenin sorumluluğu olabilir mi? Gençlerin büyürken yaşadıkları karmaşayı başarıya yansıtan, sürükleyici bir roman. Dedem Bir Kiraz Ağacı/ Angela Nanetti / Resimler: Anna ve Elena Balbusso/ Çeviri: Sema Tuksavul/ Günışığı Kitaplığı / 2011 / 158s. / 9+ “…Madem ağaçlar nefes alıyor, neden gülmesinler ki?” Naif bir öykü içinde, öyle çok şey söylüyor ki roman. Ölüm üzerine, aile ilişkileri üzerine, şehir ve köy yaşamı üzerine, yetişkinlerin anlaşılmaz davranışları ve kararları üzerine… Altı yaşındaki bir çocuğun gözüyle olaylar aktarılırken, öykü, inandırıcılığını yitirmeden okura ulaşıyor. Bir yanda annenin köyde yaşayan anne babası, öte yanda babanın şehirde üst katlarında oturan anne babası… Ailenin birbirleriyle olan ilişkilerindeki sorunları hissetse de, o bir çocuk Dinozor Koyu / Dev Sürüngenlerin Kaçışı/ Rex Stone / Resimler: Mike Spoor/ Çeviri: Engin Karadeniz/ Artemis Yayınları/ 2011/ 78s./ 8+ Dinozorların neslinin milyonlarca yıl önce tükendiğini mi sanıyorsunuz? Onlar yaşıyorlar! Kendi zamanlarında tabii ki. Yalnızca, onların zamanına dönebilmenin yolunu bulmalısınız. Jamie ve Tom, inanılmaz bir sırrı gizliyor. Onlar, dinozorlar çağına nasıl gidebileceklerini bulmuş. Ara sıra orayı ziyaret ediyorlar. Her ziyaretlerinde de ayrı bir macera yaşıyorlar. Dinozor çıkartması hediyeli “Dinozor Koyu” dizisinin bu macerasında, dinozorlar ülkesine meteorlar düşer. Jamie ve Tom, otçul bir dinozor tü Hapı! O yutsak v Klasikle kitapları lar oluşs veçli bili dı. Ya d ÇİPİ). Am Biz de “ bastırıp bilemem Bu sa acaba b formül, ma yedi bulmuşl Eh! Biz d Buyrun, yetiştirm etmeli? 1.Çoc tüm hay zını alma başkaca Zaten b 2. An okumas ler. Hele 3. Eh! aman ev lara kald sın! Hele zulur. Ki durur ye 4. Ha ufak ufa miz hav gözünüz güzel ör ğil. Girm veter… mak ger rin görü cektir bu lı. Bu ara Böylece yifli bir g Aaaa! H bir daha 5. Beb Daha ze çocuğun yeni çıkm çekmişt ama önc riz!”, diy kin. Olm kontrol s bak, çok tiyi de v 6. Kita kitaba s da öyle çocuk k Ama du “Oooo! bak, bir 7. De sığdırmı Mavisel Yener Ata Cad. Defne Sok. No: 1 D: 1 Balçova zmir www.maviselyener.com sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com SAYFA 24 1 EYLÜL 2011 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1124 CUMH