25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ş “D iir Atlası CEVAT ÇAPAN Endre ADY/ Şiirler/ Çeviren: Yaşar ATAN ‘Suskunluğumuz ve de acılarımız’ Kesmeyelim diyoruz umudumuzu senden, Gerçi gitgide kararıyor içimiz, gözlerimiz doluyor, Uyanır belki diye ha bire seni beklerken Güzel ülkem, köle halkların Babil’i oluyor. Gün gelip de uyuşmuş onca çok isteklerin, Hani çelik bir yumruğa dönüşür mü dersin? Macar, Rumen, Slav yas içinde bak hepsi, Hep aynı gözyaşları yüzyıllardır döktükleri. Suskunluğumuz ve de acılarımız Binlerce yıldır hep kardeş oldular. Birgün neden el ele verip de haykırmayız, Barikatlar ötesinde bizi beklerken meydanlar? Hem Olt kentinin hem Tuna’nın sesi aynı, İkisinden de geliyor aynı ölüm hırıltıları. Dile gelmez acılar var Arpad’ın (*) yurdunda, Zaten Arpadlardan ne köy oldu, ne kasaba! Ne zaman el ele olacağız, ne zaman, Gürül gürül coşacağız meydanlarda korkmadan? Biz horlanıp tekmelenmiş halklar, İster Macar ister başka ırktan insanlar? Hep efendilerimiz mi olacak kalaslar? Bizler de hep böyle aşağılık köleler mi? Hep aynı kafeslerde mi kalacak Macarlar, Serçe cinsinden hani o ödlek kuşlar misali?.. Mahzun dilenciler ülkesi memleketim, Ne karnımız tok, ne yürekte bir umut gün boyu. Oysa her şey bizim olacak yarın, bizim, Yeter ki şöyle bir diklenip, biraz gürleyelim... BİRAZCIK İYİLİK ADINA Azıcık İyilik kalmışsa daha içimde benim, Ağlayıp sızlanmadan Tanrım, hemen söyleyim: Hükmü benden sonra da sürüp gitsin bu iyiliğin! Nice güzelliklerle yüklüydüm hani, ilk geldiğimde. Çekip aldı ellerimden tümünü senin hoyrat dünyan. Taktı canevime zincirden bir kelepçe. Bana bir zamanlar bakar bakar da sevinirdin. Gene bırakma beni bundan böyle de Tanrım, Kirli ellerine, hani o utanmaz adamların. Gerçi çoktan çekip gitti Günah ve Zaman Ve ben de alıp başımı giderken Tanrım, Nolur, içimde biraz da İyi Şeyler kalsın… BENİ SORGULADI ATIM SEINE NEHRİ KIYILARINDA ünya edebiyatının da büyük ozanlarından sayılan Endre Ady, 18771919 yılları arasında yaşadı. Hukuk eğitimini bitirir bitirmez, gazeteciliğe başladı. Sevgilisi Adel, onun yazarlık ve ozanlık sürecinde en yakın yoldaşı oldu ve Leda adıyla ölümsüzleşti. Ady ilk başlarda Fransız sembolist akımının etkisinde kaldı. Fransa’daki ve 1905 yılında Rusya’daki toplumsal olaylar, onu coşkulu bir devrimci duruş sergilemeye doğru yönlendirdi. Ve ülkesi Macaristan’daki feodal egemenlere karşı yazılarıyla açtığı savaş, onun bir süre tutuklanmasına neden oldu. 1914 yılında, I. Dünya Savaşı başlayınca Ady çok üzüldü. Çünkü o savaş değil, büyük bir devrim bekliyordu!.. Ady devrimci duruşu ve toplumu uyandırıcı şiirleri yüzünden, feodal düzenin yandaşlarınca çok ağır eleştirilere uğradı. Ne var ki kendine çok yakın bir ozan olarak Ady’yi bağrına basan Macar halkı, onun ölümüne çok ağladı. Ve bugün de onun hasımlarından hiçbirini anımsamıyordu...” Bir Başkası yaşar Seine kıyılarında Paris’in... Bir başkası değil aslında, ben ta kendisiyim. İkiyüzlü bir hayaletim anlayacağınız, O yüzden ayrı ayrı yaşamlarımız. İşte Tuna boylarında yaşayan ben, Maskara şeytanlarımla baş başayımdır. Oysa kurduğum düşler Seine kıyılarındayken, Nice güzel aşklarla bir bir nakışlanır. Hele Paris tutup bir de gülümserse, Öteki Adam havalara uçar sevinçten. Oysa Tuna boylarında eşkıyalar sarar çevremi, Zindan ederler en güzel düşlerimi. (1 ZİNCİRE VURULMUŞ CANLAR Can evime vurmuşlar zincirden bir yular, Delişmen bir kısrak gibi ha bire oynatıp zıplatıyorlar. Ama, nice kamçılasam da kısrak, hep yerinde kalıyor, Nice kovsam bağırsam da, hiç aldırmıyor. Görürseniz bir gün Macar ovalarında, Bir kısrak kan revan içinde ve boynunda bir yular. Tez kesin yularını: Küskün bir candır o, öfkeli bir Macar! (Poèmes nouveaux, 1906) HEP GEÇ KALIYORUZ GEÇ Hepimiz her şeyde hep geç kalıyoruz. Biliyorum uzaklardan geliyor her birimiz. Tutulmuş ayaklarımız, üzgün ve yorgunuz.. Hepimiz her şeyde hep çok geç kalıyoruz. Huzur içinde gelmiyor bize ölüm. Hani göç vakti gelip çattığında da zaten, Yüreğimiz şaşıp şahlanıyor hemen. Huzur içinde gelmiyor bize ölüm. Hepimiz her şeyde hep geç kalıyoruz. Düşlerimizde, işlerimizde, tekmil sevgilerde... Bir tatlı huzur, bir küçük liman hakkımızdı, Hepimiz her şeyde hep geç kalıyoruz. (Sang et Or, 1907) OY YAŞAMLARIN EN GÜZELİ, OY Oy güzel yaşamım, oy, Çok seviyorum seni, inan. Belki de haksızım bunda, ne bileyim.. Ama yaşamların en güzeli,. Hem de en kralı sensin. Bakarsın öleceğim tutar bugün, Hani yarınları hiç beklemeden. Ama peşim sıra akarken, O güzelim günler, İsterim ki hep ışıl ışıl yanıp sönsünler. Öylesine sürüp gitsin o güzel günler, Hep pırıl pırıl kalsınlar Anılar ve o güzel şeyler... Varsın ardım sıra aptallar, Hep beni çekiştirsinler. Oy benim güzel yaşamım oy, Bütün gücümle hep seni seveceğim, seni, Yalnızca benim olan güzel yaşamım. Neler görmedim ki ben, nelere ağlamadım ki, Ama sendin en güzeli yaşamların. Ve en kralı hepsinin, Bir gariptin, yoktu eşin menendin.... (La Vie en fuite, 1924) DEVRİMCİ MACAR GENÇLERİN TÜRKÜSÜ Hani gelip şöyle bir tutunca ellerinden, Hemen buz kesiyor ellerimiz, ey Macaristan! Biz yaşıyor muyuz, sen yaşıyor musun sahiden? Dalmışsın uykulara, bakışların gariban mı gariban. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1124 Seine kıyılarında daha soyluyumdur ben Aşk dolu düşlerimi anlatırım ezgilerimde. Azize Sesil gelip kol kanat gerer üstümde, Uzun uzun ve de sessizce. Oysa Tuna boylarında yosmalar, Beni hep günaha sokarlar... Hani şarabım da olmasa, ne uyku ne durak Ve ellerimde kırılır boşalınca son bardak. Bir başkadır Paris’te akşam vakti şarkılar, Ninnilerle beni kollarında sallar, uyuturlar. Artık yaşamımı öylesine sever okşarım ki... Hani Leda’nın saçlarına taktığı o orkide gibi... SON KEZ PARİS YOLLARINDAYIM Avutur gönlümü Paris, savar dertlerimi, Aşktan da üstün hep dermanım olur. Sağolsun gene çağırmış beni… Ben de hadi hazırlan, dedim bu yaşlı göçmene… Paris’in vereceği o şölen bitince, Uzun uzun yürürsün artık sokaklarında, Kimbilir, belki de son defa… Paris hafif bir zincir oldu hep boynumda… Çok şükür, ateşli yüreğim öyle ödlek değildir. Yumruğum da sert, gözüm keskindir. Eh, gemi de hazırlandı buyruğumla Takım taklavat kondu yerli yerine, Artık merhaba diyorum yepyeni enginlere! Ey gidi Paris’im, hatırımda dün gibi! Bir fayton hafiften süzülür geçerdi hani, Çıngıraklı atıyla tıngır tıngır son hızla... Bak gene kapayınca gözlerimi, Issız ürkünç bir kış ortasında… Bir kızak sürükleyip götürüyor beni… Akşamüstü yürürken ormanlarında. Bir büyü yapışınca aniden yakama, Canhıraş koşaraktan atılıyorum kollarına! Bu en iyi koşumdu, en ateşli… Ben bende değilim artık ta o zamandan beri. Nasıl öksüzüm, nasıl o ormanlarında, O üzgün, o yorgun ve yaşlı dağlarında… Ama yüreğimdeki o ağır büyüden, Gene de bana olan o aşkın, Çekip çıkardı beni, artık derimi bile yeniledim. Kentten kaçıp kaçıp da sığındığım,. Hüzünlü, çıplak ormanlar, yaşlı dağlar, Haydi eyvallah deyin diyeceğinizi ardımdan, Artık ben kentlerin en Kralına gidiyorum. Paris’im, gülümse biraz, bu yaşlı göçmene, İste beni var gücünle, çağır sokaklarına… Bir daha anımsat geldiğimde yanına: Yıldızlı gecelerinde ettiğim yeminler vardı, Anımsat onları, hani hep aşk yanığı kokardı. Son bir kez daha Paris’im, Kutsuyorum seni, bütün dinginliğiyle yüreğimin, Hep vardın ve hep varolasın diye, Hem herkes için hem benim için… Geri dönsem mi artık diyorum yaşlı yüreğime, Hani gençliğimin o ölümsüz Bekçisine, Bak, nasıl da bir haç takmış boynuna. (Ah, Paris beni yanından hiç ayırmasa!) (Qui m’a vu? 1914) (*) Macaristan’ı 8961301 yılları arasında Arpad Hanedanlığı yönetti. 1 EYLÜL 2011 SAYFA 23 roman ozan, g Amerik zınsal k sal ned kan oz panya’ birinci Fotoğr Benede toğrafl masıyl anma p si’nde leraras ölüm y bu seçk Esirge Öylesi yolun k dondu isteksi esirgem ne de esirgem dinginl ayırma yalnızc gözkap yargıla dudak düşsüz kendin yargıla “Kimseler gelip nal bile takmıyor ayaklarıma, “Yok sevenim, bir yular işte boynumda. “Yolum da taşlık, ama gidiyorum dağ bayır, “Bilmiyorum nereye, şer midir sonu, hayır mıdır? “Hep yollardayım, hiçbir şeyin durduğu yok… .” Birden başını kaldırıp soruyor atım, Belli çok kızmış kafası, anlıyorum: “Nereye bu gidiş, diyor, bir bilsek sultanım?” GÖZLERİNE BAKIYORUM Kırışmış avuçlarıma alıyorum, Severekten ellerini usul usul. Artık yaşlanmış gözlerimle, Hep senin gözlerine bakıyorum. Ebeden dededen kalan bu hep aynı koşu, Çöktü çökecek topraklar üstünde, O yüzden bir sığınak yok mu diyorum, yok mu Hani şu son demlerimde ve baş başa seninle? Usulca severekten ellerini, Kırışık avuçlarıma alıyorum. Gitgide yaşlanan gözlerimle, Hep senin gözlerine bakıyorum. Acep kaç gün bırakırlar daha beni, Seninle böyle baş başa, bilemem ki Ama hep gözlerine bakıyorum gene de, Böyle ellerini tutaraktan, hep ellerini… ancak her şey engelle ve don ve iste ve esir ve ding ve dün yalnızc ve bıra yargıla ve dud ve düş ve ken ve yarg ve öyle yolun k ve esir o zama sakın k Bu Ka Nasıl u yok ed ölüm d bu yok yaşam Nasıl y hiçliğin insanı geçici sevgin nasıl ö tohum orağın yonca sakın o bu kav Vereli Senin CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle