23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gülsüm Cengiz’le şiiri ve yapıtları üzerine ‘Şiirimin odağında yaşam ve insan var’ Geçen yıl Gülsüm Cengiz’in Boğazdaki Mutlu Çocuk Kuzguncuk adlı ananlatısı ve Silinsin Diye Yeryüzünden Savaş Sözcüğü kitapları art arda yayımlandı. Son olarak da Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü ile Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından 2830 Nisan 2010 günlerinde düzenlenen “Çocuk ve Gençlik Yazınında Gülsüm Cengiz Sempozyumu”nda sunulan bildiriler okurla buluştu. Kitap, Şiirin Rüzgârında Masal Kuşunun Kanadında Çocuk ve Gençlik Yazınında Gülsüm Cengiz Sempozyumu adını taşıyor. Cengiz’le şiirleri ve hakkında yayımlananları konuştuk. Ë Kadir İNCESU ilinsin Diye Yeryüzünden Savaş Sözcüğü beşinci şiir kitabınız. Öbür kitaplarınızla karşılaştırdığımda farklı bir yazılış süreci var yeni şiirlerin… Nasıl bir süreç yaşadınız? Bildiğiniz gibi ABD’nin Irak’ı işgali sırasında yüz binlerce insan yaşamını yitirdi. Irak halkı işgale direnirken bunun son bulması için uluslararası düzeyde de çalışmalar yapıldı. Irak Dünya Mahkemesi, bunlardan biri. 2427 Haziran 2005 günlerinde İstanbul’da “Irak Dünya Mahkemesi Nihai İstanbul Oturumu” gerçekleştirildi. 2005’in başlarında Yılmaz Onay’ın önerisiyle kurulan Türkiye Pen Merkezi Barış İçin Yazarlar Komitesi olarak, komite başkanı Onay ve ben katılıp ilk günden karar aşamasına kadar bütün konuşmaları dinledik. Orada anlatılanlar beni öylesine etkiledi ki davacı ya da tanıklar konuşurken elimdeki program kâğıdının boş yerlerine not almaya başladım. Orada yazmaya başladığım şiirlerin üzerinde uzun süre çalıştım. Sonunda, Silinsin Diye Yeryüzünden Savaş Sözcüğü başlığı altında, kurgusal bütünlük içinde birbirini izleyen ama birbirinden bağımsız da okunabilen yirmi şiir ortaya çıktı. Bir tür “sahne şiiri” de diyebileceğimiz bu şiirler, Şubat 2008’de Evrensel Kültür dergisinde yayınlandıktan sonra, Müge Gürsoy Sökmen’in önerisiyle İngilizceye çevrilerek Irak Dünya Mahkemesi çalışmalarına katılan kişilerle paylaşıldı. Ali Öz’ün Irak Dünya Mahkemesi Nihai Oturumu süresince ve Irak’ta çektiği fotoğrafların da yer aldığı iki dilli bir kitap olarak yayınlandı. “YAŞAMIN BÜTÜNSELLİĞİNE İNANIYORUM” Yaşamı ve insanı odak aldığınızın bir göstergesi mi, şiirlerinizde Iraklılar kadar Amerikalıları da anlatmanız? Evet. Şiirimin odağında yaşam ve insan var. Yaşamın bütünselliğine inanıyor, şiirlerimde bu bütünselliği yansıtmaya çalışıyorum. İnsan gerçeğinin, içinde yaşadığı toplumsal koşullarla bağlantısını göz ardı etmeden. İşgal süresince Irak halkı büyük acılar yaşadı ve yaşıyor. Irak Dünya Mahkemesi sürecinde anlatılanları duydukça insanlığımdan utandım. Orada yaşanılanları “Büyük Yalan”, “Felluce”, “Bağdat’ta Bir Ev Vardı”, “Bahis”, “Yanki Eğleniyor” gibi şiirlerimde ifade ederken savaşın ABD cepheSAYFA 16 25 AĞUSTOS S sindeki yansımalarını da anlatmak istedim. “ABD’li Bir Annenin Söylediği” şiirinde anne, “öldü oğlum Irak’ta/ petrol varilleri dolsun diye” dizeleriyle Nasuriye’de ölen oğlunun ölüm nedenini sorgularken “oğlum Fernando del Miguel/ cesur bir Aztek savaşçısı, gururlu bir Meksikalıydı/ kıyamazken bir kuşa bile/ ellerini kana buladı/ masum insanların kanına” dizeleriyle de savaşın çirkin yüzünü ortaya koyuyor. “Andres Praya’nın Öyküsü”nde Amerikalı asker ABD’ye döndüğü gün tekrar Irak’a gönderileceklerini öğrenince “dönmektense Irak’a/ ölürüm daha iyi!” dedikten sonra bir eylem gerçekleştiriyor: “Ben/ koalisyon güçlerinden/ er X./ tanıklık ederim ki/ kana buladık ellerimizi/ masum insanların/ ve çocukların kanına” dizeleriyle başlayan Askerin Tanıklığı şiirinde de savaşı değil barış mücadelesi içinde olmayı seçen ABD’li bir askerin yaşadıklarına tanıklık ediliyor. Son bölümdeki “Kumaşlardan Öğrendim Gerçeği” ve “Irak Gülsüm Cengiz’in ilk şiirleri 1983’te Varlık’ta yayımlanmış. lı Bir Kadının Çağrısı” şiirlerinde Iraklıların mücadele kararlılığı; “Yeni Bir Dil Bulmalıyız” ve “Karar”da ise Irak’la birlikte bütün insanlığın duygu ve düşünceleri dile geliyor. Şiirin Rüzgârında Masal Kuşunun Kanadında: Çocuk ve Gençlik Yazınında Gülsüm Cengiz adlı kitap, adınıza düzenlenen sempozyumda sunulan bildirileri kapsıyor. Bu sempozyumun size duyumsattıkları nedir? Sizi çok şaşırtan değerlendirmeler oldu mu? Bir yazarın, yaşarken yapıtlarının değerlendirilmesi bizim coğrafyamızda çok görülen bir olay değil. O nedenle ESOGÜ’de (Eskişehir Osmangazi Üniversitesi) Yaşayan Yazarlar Sempozyumu dizisini başlatan Prof. Dr. Ali Gültekin’e ve 2011 üniversite yönetimine kendim ve yazınımız adına teşekkür etmek istiyorum. Yapıtlarım üzerine bir sempozyum düzenlendiği ve bunu yaşarken görebildiğim için kendimi çok şanslı duyumsuyorum. Doksan bilim insanı, yazar ve eğitimcinin katıldığı sempozyum süresince üç ayrı salonda gerçekleşen oturumlarda altmış beş bildiri sunuldu. Çocuk ve gençlik yazını, şiir, tiyatro ve anı türündeki yapıtlarımın bilimsel ölçütlerle irdelendiği bu bildirilerin hepsi benim için çok değerli. Örneğin Hıfzı Topuz’un şiirim üstüne beni gerçekten onurlandıran konuşması; Rusya Bilimler Akademisi Dünya Edebiyatı Bölümünden öğretim görevlisi Natalya İvanovna Romanova’nın “Lev Tolstoy’un Çocukluk ve Gülsüm Cengiz’in Ayşe’nin Günleri Eserinde Çocukluk İmgesi” başlıklı bildirisi; sempozyuma öğretmeni Halide Karaaslan ile katılan dokuz yaşındaki okurum Ilgın Türüthan’ın, yazdığım kitapların kendisini nasıl etkilediğini anlatan sunumu benim için şaşırtıcı ve heyecan vericiydi. Sempozyum kendisi tek başına bir sevinç ve onur kaynağıyken açılış etkinlikleri sırasında sahnede Vektor Uluslararası İlim Merkezi tarafından Türk Edebiyatına Hizmet Uluslararası Ödülü’nün ve Azerbaycan’ın ünlü kadın şairi Mahsati Gencavi adına bir ödül sunulması; Tamilla Aliyeva’nın çevirdiği Bir Kedinin Günlüğü’nün Azerbaycan baskısının ve Makbule Muharremova’nın çevirdiği Ayşe’nin Günleri’nin Rusça baskısının sunulması; eski öğrencilerimin kurduğu Evreka’nın sempozyum düzenlemesini üstlenmesi ve açtıkları “Gülsüm Cengiz Fotoğrafları” sergisi sevincimi çoğaltan sürprizlerdi. “BİRİKİMİMİ GENÇLERLE PAYLAŞMAK HARİKA BİR DUYGU” Çocuk ve gençlik edebiyatına ağırlık vermeniz –hatta Osmangazi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olmanız nasıl yorumlanmalı? Edebiyata şiirle girdim. İlk kez 1983’te Varlık dergisinde yayınlanan şiirlerim 1987’de kitaplaştı. Çocuk ve gençlik yazınına, önceleri eğitimci ve araştırmacı olarak ilgi duydum. 1975’te TÖB DER İstanbul Şubesi’nde Yılmaz Elmas’ın düzenlediği Çocuk Edebiyatı panelinde Erdal Öz, Abdullah Özkan, Havva Esen ve ben konuşmacıydık. İlk kez o zaman sınıf kitaplığındaki kitaplardan başlayarak çocukların okuduğu kitaplar üzerine düşünmeye başladım. Onları değerlendirirken İstanbul İlk Öğretmen Okulunda Çocuk Edebiyatı derslerimize giren Enver Naci Gökşen’in bize anlattıklarından yararlandım. Varlık’ta Kemal Özer ve Asım Bezirci’nin önerisiyle Rıfat Ilgaz, Samim Kocagöz ustaların çocuk ve gençlik kitaplarını değerlendiren yazılar yazdım. Sonra çocuklar ve gençler için öykü ve roman yazmaya başladım. Çocuklar için yazdığım ilk kitaplar 1988’de yayınlandı. Çocuk ve gençlik yazınıyla yazar, yayıncı ve eğitimci olarak ilişkim hep sürdü. 2004’te Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü başkanı Prof. Dr. Ali Gültekin tarafından “Çocuk ve Gençlik Edebiyatı” dersi vermek üzere davet edildim. O günden bugüne bölümde öğretim görevlisi olarak çalışıyorum. Üniversitenin bilimsel araştırma ortamında birikimimi gençlerle paylaşmak harika bir duygu! Çocuk ve gençlik yazını alanına ilgi duyan gençlerin sayısı giderek artıyor, hatta yüksek lisansını bu dalda yapan öğrencilerim var. Bu gelişmelerin; kimilerinin ticari ya da ideolojik çıkar alanı olarak gördüğü Çocuk ve Gençlik Yazını alanına olumlu katkılar yapacağına inanıyorum. Çocuklar ve gençler için yazarken çocuk gerçekliğinden yola çıkarak çocuğun yaşamı tanımasına, içinde yaşadığı toplumu ve doğa yasalarını öğrenmesine, yaşamı tanırken kendini bilip kendi düşüncelerini edinmesine; düşünen, sorgulayan, eleştiren bakış açısına sahip özgür bireyler olarak yetişmesine yardımcı olacak nitelikte olmasına özen gösteriyorum. Yıllardır duyarım, okurum. Şiir kitaplarının çok satmadığından ve çok satanlar listelerine giremediğinden şikâyetçi herkes… Siz ne dersiniz bu durum için? Ben bu konuda kendimi şanslı sayıyorum. Kemal Özer’in önsözüyle yayınlanan Eylül Deyişleri adlı ilk şiir kitabımla okuruma ulaştım. Bunda sabırlı bir çalışma sürecinin ve önce dergilerde yayınlama yolunu seçmiş olmamın etkisi var diye düşünüyorum. Çünkü daha kitabım çıkmadan Varlık’ta yayınlanan şiirlerim nedeniyle etkinliklere davet edildim. Yayımlandıktan birkaç ay sonra Cumhuriyet Kitap Kulübü’nün “Ayın En Çok Satan Kitapları” listesindeki on kitabın arasında yer alması ise benim için inanılmazdı. (Cumhuriyet 25.02.1988) Yeni yayımlanan Silinsin Diye Yeryüzünden Savaş Sözcüğü dışındaki öteki şiir kitaplarımın hepsi birden çok baskı yaptı. Şiirlerim kitaplaştıktan sonra ya da dergilerde yayınlanırken okurlardan, hatta ustam saydığım şairlerden aldığım iletiler, geri dönüşler beni çok sevindiriyor. Evet, şiir kitaplarım, çocuk kitaplarım gibi on binlerce satılmıyor ama şiir okurumla kurduğum bağ sürüyor. Ben kitaplarımın ve şiirlerimin okuruna ulaştığı oranda tartışıldığını, benimsendiğini, sahiplenildiğini düşünüyorum. Hep söylediğim bir şey var: “Yaşamdan kaynaklanan ve beslenen şiir, yaşamda karşılığını bulur.” Silinsin Diye Yeryüzünden Savaş Sözcüğü/ Gülsüm Cengiz/ Evrensel Basım Yayın/ 88 s. Şiirin Rüzgârında Masal Kuşunun Kanadında: Çocuk ve Gençlik Yazınında Gülsüm Cengiz Sempozyumu/ Morpa Kültür Yayınları/ 464 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1123
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle