25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ye veuk saat ransız ntlikte ınavıynı ya başarır derse ı doğunu sorumlik dim derde birçin ye” var, m üç dört hepsi ncı danışimsel ul. iyor, lt de iliyor. nıza makaüz elli fesör bir şemuşha o de mı söy E EYE güçlü ¥ da aynı ölçüde değerli, hatta suya gitmeye meraklı olanlara iyi gözle bakmazlar. Üniversitenin kendine göre sıkı bir resmi düzeni vardır: Büyükleri sevmeye, küçükleri çok sevmemeye dayanır bu düzen. Kendi “çevre”nizi kuracaksınız. Hiçbir şey olmadan “büyük hoca” olacaksınız. İşte bütün bunlar felsefe alanındaki yetersizliklere kaynaklık ediyor. Liselerde durum nasıl? Bu koşullarda lise felsefe öğretim kadrolarının çok iyi yetişmiş olmasını beklemek çocukluk olur. Bununla birlikte genç felsefe öğretmenlerinden bir bölümünün kendini ve öğrencisini iyi yetiştirebilmek için ne kadar özverili ve yürekli davrandığını çok iyi biliyorum. Diyebilirim ki bugün felsefe iyiden iyiye yere yapışmamışsa bunda yalnızca eli öpülesi lise felsefe öğretmenlerinin payı büyük. Ancak lise felsefe “müfredatının” ve ona bağlı olarak yazılmış olan kitapların bir felsefe eğitimi için yeterli olabileceğini düşünmek çocukluk olur. Ne var ki iyi bir felsefe öğretmeni, önce kendi çabasıyla edindiği bilgisiyle sonra da sezgileriyle ve öngörüleriyle bu engelleri de aşmayı bilecektir. Zaten lise öğrencisi daha çok dershane öğrencisi olduğu için felsefeye verecek zamanı olmuyor onun. Amaç şu dünyada üç beş kuruş kazandıracak bir mesleğin yolunu açabilmek. Bizim zamanımızda bile babalar çocuklarına önce derslerine çalışmalarını sonra felsefe gibi sanat gibi şeylerle ilgilenmelerini öğütlerdi. Felsefe bizim zamanımızda da aklı başında adamın uğraşacağı iş diye düşünülmezdi. Sonra iş test çözmeye indirgendi. Doğru olanı işaretlemek, bilgi birikimine tanıklık eder mi? ği yok e her . Hocazlardı, arınuyardı. i yaramız da rımız mlü giildi. kberk rı turçekte bir alan rektigeçsearihi efe m ki felordu. ptan nsikloceksiSpinoe uzmacak güçek kisi siehlikeli ede niz da doyaset unuz. şlarımız rlarını yaşaalmış Vakmek memek u. e n ¥ 1099 “FELSEFE TARİHLERİ BAZEN GEREKSİZ BİLGİLERLE ŞİŞİRİLİYOR” Düşünce Tarihi adında oldukça geniş kapsamlı bir kitabınız var. O kitaptan sonra Gençler İçin Felsefe Tarihi’ne gerek var mıydı? Vardı, özellikle bu kitaba daha büyük bir gereksinim olduğunu gördüm. Çağrı alıp Anadolu kentlerine gittikçe ve orada genç öğretmen ve öğrencilerle karşılaştıkça böyle bir kitabın zorunluluk düzeyinde gerekli olduğunu düşündüm. Felsefede temel kitap olabilecek kitaplar yoktu bizde. Hele Politzer’in bilinçlerde açtığı yaraları anımsayınca. “Gençler için” sözüne gerek var mıydı? Özellikle lise ve üniversite öğrencilerinin dikkatini bu kitaba çekmek istedim. Onların kullanabileceği bir başlangıç kitabı düşündüm. Yalnız lise öğrencileri değil, yalnız üniversite felsefe bölümü öğrencileri değil bütün gençler için böyle bir kitap gerekiyordu. Temel insan bilgisini almadan yetişen bir insan hangi mesleği seçmiş olursa olsun bir yaşam acemisi olmaktan kendini kurtaramayacaktır. Bu ülkede insanlar felsefenin özel bir alan olduğunu, bazı kişileri ilgilendirebileceğini düşünür. Oysa felsefe hepimiz için, gençyaşlı, kadınerkek hepimiz için çok önemli. Felsefenin eksikliğinde şiirin ne duruma geldiğini, romanın ne duruma geldiğini görüyoruz. Hukukta aksayan şey, tıpta eksikliği duyulan şey, siyasette yoksunluğu çekilen şey felsefe. Düşünce Tarihi yıllar içinde benim ders notlarımdan oluşmuş bir kitap. Onunla yalnız üniversite çevreleri değil tüm aydın insanlar ilgilendi. Onun felsefe tarihine göre ayırıcı özelliği yalnız felsefeyle sınırlanmamış olması. Onda bir çağı, daha doğrusu birbirine yumuşak geçişlerle bağlanan çağları kültür açısından her yönüyle, felsefesiyle, tarihiyle, toplumsal olaylarıyla, sanat anlayışlarıyla, bilimsel oluşumlarıyla bir bütün olarak sergileme öngörüldü. Gençler İçin Felsefe Tarihi felsefenin temel bilgileriyle sınırlanmış. Ben Düşünce Tarihi’ni derslerim çerçevesinde oluştururken bir felsefeye başlangıç kitabının gerekliliğini görmüyor değildim. Ancak bu tasarıyı gerçekleştirmek vakit aldı. Yalnızca vakit sorunu değildi belirleyici olan. Yöntem sorununu da daha geç bir zamanda çözdüm. Başlangıç kitaplarını yazmak gelişmiş bilgi kitaplarını yazmaktan daha kolay görünür ama gerçek bu değildir. Öyle bir şey yapacaksınız ki genç insanlara güçlük çıkarmadan ilk bilgileri vereceksiniz. Bunu başarabildin mi derseniz bunu ben değil okuyanların yanıtlaması daha uygun olur. Gençler İçin Felsefe Tarihi’ni yazarken nasıl bir yöntem izlediniz? Bir tarih kitabı yazmak öncelikle tarihsel çizgiyi doğru bir biçimde izleme özenini gerektirir. Bazen kişiler öne çıkar, bazen de düşünce devinimleri öncelik kazanır. Kişileri doğum yıllarına göre sıralamaktan daha değişik bir şey bu. Sonra, öyle bir özetleme yapacaksınız ki önemli özelliklerin hiçbirini dışarıda bırakmadığınız gibi gereksiz bilgiler vermemeye de dikkat edeceksiniz. Felsefe tarihleri bazen gereksiz bilgilerle şişiriliyor. Copleston ve Bréhier gibi felsefe tarihçilerinin geniş çaplı felsefe tarihlerini elbette ayrı tutmak gerekir. Ben ayrıca bir şey yaptım, çok önemli cümleleri kara harflerle yazdım. Öte yandan bir felsefe tarihi yazarı özellikle nesnel kalmayı becerebilmeli. Sevdiğimiz filozofları bu yana, sevmediklerimizi öbür yana gibi bir anlayış bir felsefe tarihçisi için ahlakdışı bir anlayıştır. Filozoflara ve akımlara verdiğiniz yer, onların tarihteki etki alanlarının genişliğince ve derinliğince olmalı. Descartes’ı üç sayfada geçiştirip onun eleştiricisi olmaktan öteye geçememiş o çok önemli bilim adamı Pascal’ı on sayfada anlatırsak insanları bildiğimiz yönde koşullamak gibi ahlakdışı bir tutum almış oluruz. Ne tarihçisi olursak olalım, nesnellik birinci planda önemli. Hepimizin kendimize göre bir felsefemiz, bir dünya görüşümüz var, bunlar bir kitabın oluşturulmasında elbette etkili olacak. Ama eskilerin “hakkaniyet”, bizim “denkserlik” dediğimiz bir şey de var bu arada. Kötü yargıç kendiliğinden ahlak sorunları yaratır. İhtiyarlar size gücenseler yeridir dersek ne dersiniz? İhtiyarlar gücenebilir, gençler gücenmesin yeter. Kafası ve gönlü aydınlık düşüncelere açık insanlar hangi yaşta olurlarsa olsun gençtir. İnsan seksen yaşında da felsefeye yönelebilir. Bir de her yaştan ihtiyarlar vardır. Kafaları önyargılarla dolu olan bu insanlar bilgi diye saplantılarını işe koşar ve sözde doğru düşünce adına adam bile öldürebilir. Onlar geri kalmış kesimlerin gönüllü savunucuları ve zavallı bekçileridir. Onların felsefeye yönelmeleri ancak önyargılarından vazgeçmeyi göze almalarıyla olur. Bu da kendi dışına çıkmak gibi oldukça güç bir çabayı gerektirir. Kuşku yöntemin ilk koşuludur. Kuşkulanmayı bilmeyen kişi felsefenin alanında döner durur. Felsefe taş kafalılığın panzehiridir. Ben kendi payıma ihtiyarlığı hiç üzerime almadım. Yetmiş iki yaşımı sürdüğüm şu günlerde bir gün genç öleceğimi biliyorum. Genç insan çalışkandır, ahlaklıdır, onurludur, âşıktır. Genç olmak hem kolay hem de değil. Ömür boyu genç kalabilmiş olanlara ne mutlu! Gençler İçin Felsefe Tarihi/ Afşar Timuçin/ Bulut Yayınları/ 342 s. 10 MART 2011 SAYFA 5 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1099
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle