03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 24 ŞUBAT PERŞEMBE ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇ L NG RLER yor. Kadından yana, köylüden yana, yaşlıdan, hakkı yenenden yana. Zaten kitabın arkasında da öyle yazıyor: “Öykünün, hepimiz adına kucakladığı binlerce sessiz insandan ses almak hoşunuza gitmeyecekse… Küreselleşme diye diye sıla değer yitirdiyse… Kart kocaların körpecik bedenlerin peşine düşmesini yadırgamıyorsanız… Bu öyküleri okumayın!” Türkiye Barış Meclisi Ankara Barış Girişimi, “Barış Öyküleri” yarışmasında seçilen öyküleri, “Barış Öyküleri” (Aram Yayınları) adıyla kitaplaştırdı. Tanıdık adlar da var yazarlarının arasında, geleceğin öykücüleri de. urarıklı’nın öykülerini seviyorum. Talât S. Halman: “Her şeyi –konuları, kurguları, üslubu, söz varlığı kullanımı, konuşmaları– hep kendine özgü. Zihni, gözleri, ruhu, hayal gücü bu denli özgün yazarımız o kadar az ki… Mitolojik ve edebi atıflarında bile başka hiç kimseyi andırmıyor. Nurarıklı, kendi kişisel mitolojisini var ediyor– kahramanlarıyla, olaylarıyla, imge ve simgeleriyle.” diyor ya, gerçekten öyle. “Nâmurat” (Everest Yayınları) adlı ilk öykü kitabını da sevmiştim, yeni kitabı “Umami”yi (Everest Yayınları) de beğendim. İlk kitabında kendi öykü dünyasını kurmuş, usta bir öykücü olarak çıkmıştı okurun karşısına; yeni kitabında bu dünyayı zenginleştirirken kendisini de daha bir özgürleştirmiş. Zamanlar arasında uçuyor, mekândan mekâna geçiyor; ele avuca sığmıyor. Aysun Sezer’de de var benzer özellikler. 2010 Orhan Kemal Öykü Ödülünü alan “Panovaroş”ta (Ava Yayınları) karşıtlıkları öğütüyor, onlardan yeni ve şaşırtıcı bileşimler kuruyor. Gerçeküstü alanlara dalıyor, siz fark edinceye kadar çıkmış oluyor. “Varoş” diye adlandırılan kenar mahalleleri anlatıyor; buraların kent merkezindeki yaşama özenen; ama o yaşamı yalnızca dev panolarda gören çocuklarını. Kendisinin de onlardan biri olduğunu vurgulamak için, her öykünün altına atılmış tarihin yanında, yazıldığı yer, hep “Panovaroş” diye belirtilmiş. Sine Ergün’ün “Burası Tekin Değil” (Yitik Ülke Yayınları) adlı öykü kitabının her satırından gençlik fışkırıyor. Bu, yazarın bile isteye kitaba kattığı bir özellik değil, gençliğinin, uçarılığının, heyecanının, cesaretinin yazdıklarına yansımasıyla kendiliğinden doğuyor. “Dördüncü biram on gibi biter. Son yudumlara doğru elim telefona gider. Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor, der kadın. Öldü çünkü, diye bitiririm sözünü.” Bu, bir öyküsünün sonu; ama bu kadarı da öykü! Zehra Ünüvar’ın “Şahmaranı Yutmak”ı Cumhuriyet Kitapları arasında yayımlandı. Zehra Ünüvar, yereli canlandıran, canlı tutan bir kalem. Taraf olduğunu açık açık söylü N da karşılıklı kenarları paralel olan dörtgen demekti. Geometri terimlerini “bizzat” Atatürk’ün Türkçeleştirdiği bilinir de bu Türkçeleştirmeyle neler kazandığımız unutulmuş gibidir. Anımsatmakta yarar var. Atatürk “Geometri” kitabını yazmasaydı “adlaı ve zevayaı mütesavi olan mustatil murabba” (kare) ile “mütesaviy’ül adla”yı ya da “mütevazi’ladla”yı; “kaim zaviyeli müselles” (dik üçgen) ile “müsellesi mütesaviyü’s sakeyn”i (ikizkenar üçgen) karşılaştırıyor olacaktık. Üçgenin alanını, “Tabanı ile yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir” yerine, “Bir müsellesin mesahai sathiyesi, kaidesiyle irtifaının hâsılı darbının nısfına müsavidir” diye hesaplayacaktık. 26 ŞUBAT CUMARTESİ Türkân Erkin, yanlış kullanılan sözcüklere karşı hem duyarlı hem de tepkilidir. Yanlışı saptamakla yetinmez, yapılabilecek bir şey varsa yapar, telefon eder, uyarır, gereğini yerine getirir. “Mütevazımütevazi” sözcüklerine değindiğim günlükte, “Teoman Sipaher’i kızdırmak için de paralel kenarın eski adını yazıyorum: ‘mütevazi’ladla’.” demiştim. Çeviri hatalarına değindiğimde “Türkçe günlükler bitti, şimdi de İngilizce günlüklere mi geçtiniz?” diyen Sipaher, eski dille ilgili soruların yanıtlarına yer verdiğimde, “Şimdi de maaşallah Osmanlıca’nın (hatta Arapça’nın) hatırı kalmasın diye herhalde ilginç inciler döktürmüşsünüz” demişti çünkü. “İşte size ilginç inci!” anlamında bir göndermeydi. Teoman Sipaher’den bu kez ses gelmedi, Türkân Hanım: “Biz öyle öğrenmedik” diye telefon etti. “O sözcüğün ‘mütesaviy’ül adla’ olması gerekir.” Belleğimde kalanı yazmış olsam yanılma payım yüksek olacak; ama ben de güvendiğim bir kaynaktan, İlhan Ayverdi’nin Kubbealtı Lügatı’ndan aktarmışım yazdıklarımı. Türkân Hanım, anımsadıklarını doğrulatmadan beni aramaz biliyorum; ama Ayverdi Sözlüğü de yanılmaz. Telefonun başında bir an bocaladım. Bir yandan konuşuyorum, bir yandan da sözlük karıştırıyorum. Derken bir şimşek çaktı kafamda. Biri doğru, öteki yanlış değildi bunların; ikisi de doğruydu. “Mütevazi’ladla”, paralelkenar, “mütesaviy’ül adla” da eşkenar dörtgen için kullanılan sözcüklerdi. “Eşkenar dörtgen”, dört kenarı da birbirine eşit olan dörtgen, “paralelkenar” 28 ŞUBAT PAZARTESİ Geniş zaman eklerinin kullanımına (“Niçin ‘sanar’ demiyoruz da ‘sanır’ diyoruz?” sorusundan başlayarak) epeyce yer vermiştik. Sıtkı Sağlam’dan konuyu son kez özetleyen bir ileti geldi. Şöyle: * Ünlü ile biten bütün eylem kök ve gövdelerinde “r” eki kullanılır (yer, başlar, geveler...). * Ünsüzle biten iki ve daha çok heceli eylem kök ve gövdelerinde (ır / ir / ur / ür) kullanılır (unutur, anlayabilir, bilgisizleştirir...). * Ünsüzle biten tek heceli eylem kök ve gövdelerinde (ar /er) eki kullanılır (açar, keser, kopar...). Not : Ünsüzle biten tek heceli, 18 eylemde (4 tanesi edilgen eylem) özellikle Türkiye Türkçesinde (ır, ir, ur, ür) eki kullanılır. Bizim kullandığımız “gelirim” eylem çekimi, Türkmencede “gelerin”, Azericede “gelerem” biçimindedir. ölür, ürür, vurur, denir*bulur, kalır, varır, konur* /**olur, görür, durur, yenir*alır, verir, bilir, yunur*sanır, gelir * edilgen eylemler (denir, konur, yenir, yunur) ** “Kon” eylemi edilgen eylem biçiminde kullanılırsa (ur) ekini; dönüşlü eylem olarak kullanılırsa (ar) ekini alır. Yemeğe tuz konur. (edilgen eylem) Kuş ağaca konar. (dönüşlü eylem) 1 MART SALI Erbakan ölmüş. Herkes evine, partisine, “taziye” ziyaretinde bulundu, “taziye dileklerini” (ne demekse?) sundu. Dikkatle dinledim. Hiç “başsağlığı” dilemek için giden olmadı. [email protected] [email protected] BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Anlam Peşinde adlı şiir kitabının çıktığı yayınevinin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şiir kitabından dizeler ve şairin adı ortaya çıkacaktır. Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU 1 D 2 D 3 H 4 D 5 F 6 A 7 G 8 D 9 K 10 D 11 E H. Neodimin simgesi. 12 B 13 C 14 G 15 D 16 G 17 K 18 E 19 D 20 J 21 K 3 71 22 I 23 D 24 L 25 A 26 L 27 D 28 A 29 D 30 I 31 D I. Letonya para birimi. 32 G 33 B 34 G 35 D 36 J 37 J 38 D 39 D 40 D 41 D 42 C 44 30 22 J. “... İpekçi” (öldürülen gazeteci). 43 E 44 I 45 L 46 L 47 G 48 K 49 G 50 G 51 B 52 B 53 D 54 E 55 E 56 E 57 D 58 D 59 K 60 F 61 D 62 K 63 C 64 D 37 20 36 72 K.”Edmond ...” (Cyrano de Bergerac adlı oyunu yaratan Fransız yazar). 65 F 66 D 67 C 68 L 69 D 70 G 71 H 72 J 73 G 74 D 75 G Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Zorlu, katı, şiddetli. 76 C 77 A 78 D 79 C 80 A 81 G 82 F 83 K 84 L 85 F 17 9 59 83 21 62 48 L. Hafif ışık. 77 28 25 6 80 B. Bestecinin, besteleniş sırasına göre numaralanmış müzik yapıtı. 27 58 29 19 40 69 35 74 57 F. Yutmak işi. 24 68 46 84 45 26 65 85 60 82 5 G. Pratik Usun Eleştirisi adlı yapıtı olan Alman filozof. 38 39 23 41 53 8 2 51 52 12 33 C. “Perihan ...” (yazar). 1098. sayının çözümü: A. BÜLBÜLÜ, 10 61 15 4 31 64 1 66 78 67 76 13 63 79 42 D. Susanna Tamaro’nun ünlü yapıtı. E. “Tam bir düşünce denemezdi buna. Sakız gibi uzayan, ... bir düş gibiydi bunlar” (Oktay Rifat). B. İRDELEME, C. RDP, D. İLA, E. NÖBET, F. CAYDIRILIŞ, G. İŞARETLEME, H. AKINTIYA KÜREK, I. YILANLARIN, J. İZZET YASAR, K. NOVEL. 34 81 70 49 7 14 16 73 54 55 11 43 18 56 75 32 47 50 10 Şiir: “tozla ve rabbin telaşıyla kaldırılırken ölüler bir yüzün tercümesine takılıp yaşamayı denediler” CUMHURİYET K TAP SAYI 1099 MART 2011 SAYFA 39
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle