27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kaan Turhan’dan ‘Madenler ve Emperyalizm’ İki ra k şık ine oranlaorğı k diza da n bir n ya de ekobir ler nı Ë Halil PAYZA üreselleşme süreci için dayatılan neoliberal politikalar, ulus devletler için küresel durgunluk ve yoksulluk getirdi. Uluslararası paylaşıma açılan her ulus devlet ya dağılıp, içinden yeni aparatçik devletlere bölündü ya da durumları giderek daha kötüleşti. Bu yağmada Türkiye de yağmalananlar arasında yer aldı. Özelleştirme ve küreselleşme karşısında üniversiteler, meslek odaları, sendikalar, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, medyanın büyük bir bölümü sessiz kaldı. Giderek tam karşıt bir tutum içerisinde piyasacılığı, uluslararasıcılığı, özelleştirmeciliği yücelttiler. Federal Alman İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı Ocak 1990’da “Türkiye’de Altın Konsepti” başlıklı bir rapor yayımlıyor. Bu raporda yabancı sermayeli çokuluslu şirketlerin işletme, mülkiyet hakkı gibi haklar elde etmesi için dinsel, etkin ve siyasal yöntemlerin neler olduğu ve nasıl kullanılacağı yazılıyor. “Sünni” kökenli vatandaşların sistemle uyumlu ve uysal oldukları, “Alevi” kökenli olanların ise sistemle çatışma içerisinde oldukları ve aynı sistem tarafından dışlandıkları belirtilerek başta altın olmak üzere diğer yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin bu dengeler gözetilerek nasıl yağmalanması gerektiği belirtiliyor. Örneğin Bergama’da altın arama ruhsatına sahip Eurogold şirketinin bu dengeler gözetilerek “Alevi”, “Tahtacı”, “Çepni” kökenli; Tepeköy, Narlıca, Pınarköy gibi yerleşim birimleri seçiliyor. Ajitasyon ve provokasyonların yabancı sermayeye duyarlığı olan sol kesimin de operasyon süresince sahiplenebileceği türden olmasına dikkat edilmesi öneriliyor. Yerel yöneticiler için de yabancı şirketlerin “harcama bütçelerine uygun” bir biçimde satın alınması isteniyor. Yöntem emperyalizmin bugüne değin kullandığı ve her defasında başarılı olduğu bir yöntem uoğ K riyet raba ndiriek? mesi bir n za? En egorilenanın i pek e ne gi andıdönguladu. Tütekrar Yunan düdım. ni” olüşümmanını sevgiyez da dir. Bu yöntemle yeraltı ve yerüstünde bulunan ulusal varlıklarımız yabancı sermayeye, onların çokuluslu şirketlerine, Türkiye’nin çıkarı ve geleceği düşünülmeksizin pazarlanıyor. AB’nin “uyum” programları bu oyunun uygulanabilmesi için dayatılıyor. Üstelik bu yağma için yerli işletmelere “yetersiz rezerv” tanısı ile işletme hakkı verilmesinin önüne geçiliyor. Kaan Turan kitabında, MTA ve Etibank’ın “işletmeye değmez” dediği eski İngiliz maden sahasından yüksek kalorili 130 milyon ton rezervli linyit kömürü ve zengin bor madeni ortaya çıkarıldığını yazıyor. Diğer değerler için de öyle. Bu kaynaklar da sırası gelince yabancı maden işletme şirketlerine devredilecektir. 1968’de İsmet İnönü, boraks üzerindeki yabancı oyununa işaret ediyordu. Kaan Turhan da 1985’ten günümüze IMF, Dünya Bankası, AB, çokuluslu şirketler ve onların yerli işbirlikçileriyle, Türkiye’de oynanan aynı oyundan söz ediyor. Michael Parenti’nin kapitalizm tanımı ilginç: “Kapitalizm ruhu olmayan, insana önem vermeyen bir sistemdir. İnsanın her aktivitesini pazar kârına uygun hale indirgemeye çalışır. Demokrasiye, aile değerlerine, dini etiklere, geleneklere, halkı içeren, halkla ilgili hiçbir özelliğe bağlı değildir. Hiçbir ulusa sadık değildir, sadece sermayesini çoğaltmak için kendi sistemine bağlıdır. Halka hizmet için tasarlanmamıştır, sadece kendine hizmet eder, elinden geldiğince çoğunluktan alıp, elinden geldiğince azınlığa verir.” Türkiye’nin önündeki asıl sorun, sömürgeleştirmeye tepki vermesi ya da verememesi. Bunun için “Hattı müdafaa değil sathı müdafaa”ya gereksinim var ve o satıh da yeraltı, yerüstü kaynakları, madenleri, suları, toprakları ile bütün vatan. Madenler ve Emperyalizm/ Kaan Turhan/ AsyaŞafak Yayınları/ 142 s. 10 MART 2011 SAYFA 23 6 s. 1099 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1099 Kaan Turhan e deezanır ık e gi Sürdürülebilir kalkınma yalanları Türkiye’de özelleştirme, yedi büyüklüğünde deprem anlamına gelir. Bu soygun sonucu Türkiye yerelliğini kaybetmiş, yabancılaşmış plütokratlar ve yabancı ortaklıklarıyla, en değerli kaynaklarını yitirmiş, ulus devlet nitelikli Cumhuriyetin bütün kazanımları batılı emperyalist ülkelerin eline geçmiştir. Kaan Turhan, Madenler ve Emperyalizm’de, bu uluslararası sömürünün ulusal zenginlikler ile ilgili yanını gösteriyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle