Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
timinhali. Beş n ortayebiliçıkan olgusu. mmel Ondan AHİBİ mlenmiana, do alıyoyorum. sarılmizi a da inzca, er şeye. r disipnun onel urabilbilen ı bildioynansan çıe soskumuş n âlâsı niyetimeyen yon, ina hızı, konubüyük benim nım olanlarına ¥ olma biçiminizin bir parçası olsun diyorum. Çağımız hoşgörü çağı! Senden farklı bir biçimde Tanrı’yla buluşmaya çalışanları, farklı etnik kökenlerden gelenleri, farklı anadilleri konuşanları, farklı siyasal tercihleri olanları, farklı cinsel tercihleri olanları, senden çok uzakta, sana aykırı olanları, ötekini anlayabilme, kabul etme, hoşgörüyle yaklaşma, senin anlayışsızlığına hoşgörüyle bakmasını sağlama çağı! “Sana çok uzak, çok farklı duranda gizlisin sen” diyorum onun için. Hele ki sanatlar geçmişi bugüne, bugünü yarına bağlamaya çalışan köprülerdir. Sanatçılar birleşmez gibi görünen iki yakayı, birbirinden çok uzak duran kıyıları ve insanları birleştiren köprüler kurarlar. Bunlara dikkat çekmeye çalışıyorum. Maalesef bugün çevremiz lüzumsuz insanlar, lüzumsuz politikacılar ve onların lüzumsuz fikirleriyle sarılmış durumda. İnsanlar bezgin, sıkkın, kararsız, düşünceleri bile yorgun. Çağdaş birey buna karşı çıkar, çıkmalıdır. er veronuşözve zi kaın yazçevireasını puçlarıokuvurutoplayatroişe akılrine, ilçeleribir yenler ının inketin ntemleri inde mlerindaha rsunuz n sıkınmesi noğlu in hali Bir yaasi peryer alı kafalı, merak erek; n, yaşaer şeylmek mamız inizin kil. r ¥ 1099 PÜR NEŞE BİR EDEBİYAT MAHALLESİ! Ali Poyrazoğlu cenazesini de yazıyor gırgır şamata, sanatçı arkadaşlarını ti’ye alarak… Savaş Dinçel hastanedeyken yaşadığınız gülümseten anları yazıyorsunuz sonra… Hele bir daktilo öyküsü var ki ömürlük! Bunları kitaplarınızda anlatımı güçlendiren, neşe katan hoş kurgular şeklinde okuyoruz… Ama bu kurguların en etkilisi açık ara “İstanbul Hatırası” olsa gerek. Her alanda yaratınızı besleyen üstatları aynı adreste buluşturduğunuz bu tatlı dilli, pür neşe edebiyat mahallesini sormadan söyleşiyi bitiremem Ali Bey. Canlarım, cananlarım onlar benim, has komşularım. O mahalle benim sabit adresim! Hatta dur sahnedeymiş gibi olsun, öyle anlatayım. Arada bir alkış isterim haa ona göre! (Ali Poyrazoğlu okurlarına ve seyircilerine seslenircesine ifadesini diksiyonunun yanı sıra vücut diliyle de güçlendirerek ve arada bir kitaptan sufle alarak başlıyor anlatmaya) Evvela bizim sokağın girişindeki “Mor Salkımlı Ev”de Halide Edib Hanımefendi oturuyor. Yanındaki konakta da Recaizade Mahmud Ekrem Bey’in yakın akrabası Paşazade Bihruz Bey yaşıyor. Kendisi “Araba Sevdalısı”dır, “Periveş” adlı da bir yosmaya tutulmuştur. Karşısındaki iki katlı evde Hüseyin Rahmi Gürpınar Beyefendi oturuyor. Şehzadebaşı’ndaki evinden polis çıkarınca, buraya taşınmış. Romanlarındaki öyküyü avaz avaz oynarmış daha yazmadan. Mahalleli illallah etmiş, şikâyetçi olmuşlar. O da bizim oraya geldi. Her akşam evini gözlüyorum. Bakalım bu gece ne şenlik var diye. Artık “Kuyruklu Yıldız Altında İzdivaç” mı olur, “Şıpsevdi” mi? Bahtıma ne çıkarsa... Hüseyin Rahmi’nin evinin yanında Yusuf Atılgan’ın “Anayurt Oteli” var. Geçenlerde bir facia oldu orada. Otel çalışanlarından Zebercet, temizlikçi kadını öldürdü. Kıyamet koptu. Otelin yanında Haldun Taner’in yakın dostu eczacı “Sadettin Dertsavar”ın “Fazilet Eczanesi” var. Eczanenin üst katında Haldun Taner oturur. Ya yazar çizer, ya yoga yapar. Eczanenin yanındaki “Hürriyet” apartmanında Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rifat hepsi bir kattalar. Varsa yoksa şiir, varsa yoksa şiir. Üst katlarında Doğan Hızlan oturuyor. O da varsa kitap yoksa şiir. Bir üst katında Sait Faik kalıyor. Akrabası emekli konsolos “Vildan Bey”le birlikte. Vildan Bey, her yıl 2 Nisan’da evi bırakıp giden kızı Nevin’i bulmak için “Kayıp Aranıyor” ilanı verir. Eee hani alkış, Gamzee! (gülüyoruz ve ben alkışlıyorum) Bir üst katında kendi halinde, halim selim Behçet Necatigil oturur. Muhteşem bir dil kuyumcusu dur, pek severim. Bana kitaplarını imzalar verir. Bir üst katında Oğuz Atay ve Pakize Atay otururlar ki, onları da çok severim. Nikâh şahitleriyimdir. “Hürriyet” apartmanının yanındaki apartman “Mavi Yolculuk” apartmanıdır. En altta oturan Sabahattin Eyüboğlu ecnebi eşiyle birlikte bahçeyle haşır neşirdir. Onlara eski nişanlım Mina Urgan, Orhan Duru, Demir Özlü, Vedat Günyol gider gelir. Çok sıkı fıkıdırlar. Bir üst katlarında Tezer Özlü oturur. O ve Sezer Özlü sütkardeşlerimdir. Dört numarada Aziz Nesin’in çalışma evi var. Bizim sokakta geceleri kalem hışırtısından, daktilo sesinden geçilmez Gamze. Ama Aziz Nesin, herkes uyuduğunda bile, sabaha kadar öttürür daktiloyu “Böyle Gelmiş Böyle Gitmez” diye diye. (alkışlıyorum, Ali Bey başıyla selam veriyor ve devam ediyor) Evimizin tam karşısında çok sevgili dostum Sevim Burak’ın boş bir arsası var. Eskiden orada “Sedef Kakmalı Ev” vardı. “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” de bizim sokakta. Mahallenin bakkalı, ülkenin en ünlü bakkalı “Sinekli Bakkal”. Orhan Pamuk’un “Sessiz Ev”i de bizim sokakta. Her yer günlük güneşlikken o evin üzerine hep “Kar” yağar. Attilâ İlhan’ın hakkında tuhaf şeyler konuşulan akrabası “Fena Halde Leman” hanım da bizim orada. (gülüyoruz) Güngör Dilmen’in “Canlı Maymun Lokantası”nda her akşam Edip Cansever, Turgut Uyar, Nâzım Hikmet, Nazlı Eraş, Tomris Uyar, Küçük İskender, Yahya Kemal, Özdemir Asaf, Sabahattin Kudret Aksal, Cahit Irgat otururlar, kafa çekerler, yırtılan denizi dikerler, geç vakitte çıkarlar, bütün sokak uykudayken gökyüzünü maviye boyarlar. (alkışlıyorum) Bir de çok tuhaf, daracık bir ev var bizim sokakta. Tam Bilge Karasu’nun “Göçmüş Kediler Bahçesi”nin yanında. Yıldırım Türker, eşi, oğlu orada otururlar. Murathan Mungan da pek sık gider onlara. Sokağımızın kahvesi biraz alafranga. Salâh Birsel Bey oturur orada, “Kahveler Kitabı” yazar. Attilâ İlhan hep orada, sanırsın kahvede yatıp kahvede kalkıyor. Gamze bak burası da çok önemli! Geçen gün bütün evlere haber bırakmışlar, sokak ahalisi Ziya Osman Saba’nın “Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi”nde toplu resim çektireceğiz diye. Hemen gittim. Ara Güler çekecekmiş resmi. Kimler yoktu ki... Demin saydıklarım dışında, bütün sokak ahalisi orada. Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli, Adalet Ağaoğlu, Güner Sümer, Reşat Nuri Güntekin, Suavi Süalp, Refik Erduran, Turgut Özakman, Sevgi Soysal, Enis Batur, Refik Durbaş, Necip Fazıl Kısakürek, Peyami Safa, Buket Uzuner, Erdal Öz, Solmaz Kamuran, Hilmi Yavuz, Ahmet Cemal aklımda kalanlar. Biliyor musun az kalsın resim çekilirken kavga çıkacaktı. Ne oldu ki Ali Bey? (gülüyoruz) Daha ne olsun Çetin Altan, Reşat Nuri’nin kızı “Çalıkuşu” Feride’ye asıldı. Murathan, Selim İleri’ye dirsek atmış. Ben de Suat Derviş’e azıcık yanaşayım dedim. “Yavaş ol, sen beni ‘Fosforlu Cevriye mi sandın?” dedi. Ara Güler, “Bırakın sululuğu” dedi. Ciddi olduk, resim çekildi. İşte böyle, beni arayacak olursanız, ben ordayım, ben hep ordayım. (alkışlıyorum, Ali bey selam veriyor ve söyleşiye perde!) gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Tamamla Bizi Ey Aşk/ Ali Poyrazoğlu/ Doğan Kitap/ 204 s. İçimdeki Timsah/ Ali Poyrazoğlu/ Doğan Kitap/ 152 s. Bir Sen Kaldın Yalnızlık Gelince/ Ali Poyrazoğlu/ Doğan Kitap/ 116 s. Ödünç Yaşamlar/ Ali Poyrazoğlu/ Doğan Kitap/ 198 s. 10 MART 2011 SAYFA 21 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1099