Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
V TR NDEK LER ¥ veren bir Amerika’ya ayna tutuyor. Baldacci’nin “Koleksiyoncular” adlı romanının devamı niteliğindeki “Mezar Gibi Soğuk”, heyecanlı bir siyasi macera vaat ediyor okuyucularına. Kadınlar Okulu/ André Gide/ Çeviren: Tahsin Yücel/ Can Yayınları/ 200 s. “Kadınlar Okulu”, toplumsal ve bireysel ahlakın en önemli ölçütü olarak bireyin içtenliğini ve kendini tanıması gerekliliğini vurgulayan André Gide’in bu görüşünü en açık biçimde ortaya koyduğu yapıtlarından biri. Roman; burjuva bir ailenin 18941936 yılları arasında üç ayrı bireyi tarafından kendi bakış açılarından anlatılan hikâyesi, dünyayı kendini var etme aracı olarak gören bir adamın ve kendini onun üzerinden yeniden tanımlamaya çalışan bir kadının yirmi yıllık beraberliğinin adeta bir güncesi niteliğinde. Gide, bu romanında da ülkesinin kültürel nabzını 20. yy.’ın politik ve ekonomik gelgitleri arasında son derece isabetli biçimde tutmayı başarıyor. Lataros Değirmeni’nde Üç Dakika/ Hasan Özkılıç/ Can Yayınları/ 134 s. Hasan Özkılıç, toplumsal duyarlıkla kaleme aldığı öykülerinde kasabalı insanı anlatıyor. “Lataros Değirmeni’nde Üç Dakika”daki öyküler Anadolu’nun yüzlerce yıllık halk şiirinin, ağıtların, güzellemelerin izini taşıyor. Aşkın, siyasal taraflılığın, öteki olmayı reddetmenin öyküleri Özkılıç’ınki. Yazarın bir diğer özelliği de edebiyatımızda neredeyse hiç yer almamış bir coğrafyanın, Türkiye’nin en uzak köşelerinden birinin, KarsIğdır bölgesinin öykülerini okura taşıması. Karartma Geceleri/ Rıfat Ilgaz/ Türkiye ş Bankası Kültür Yayınları/ 270 s. İkinci Dünya Savaşı’nın Türkiye sınırlarına dayandığı 1944 yılında ülkede, ekmek, şeker, yakacak gibi temel ihtiyaç maddeleri karneye bağlanmış, dışarıdan gelebilecek ani baskınları önlemek amacıyla geceleri her yerde karartma uygulaması başlamıştır. Şairlere, yazarlara, düşünürlere baskı uygulanan bir dönemdir de aynı zamanda. Bu sıkıntılı günlerde, bir aydın, şair ve edebiyat öğretmeni olan Mustafa Ural yazdığı ve toplatılan şiir kitabı nedeniyle aranmaktadır. Sağlık problemleri vardır ve hemen teslim olmak istemez. İstanbul’un soğuk ve karartılmış sokaklarına, eş dost evlerine sığınır. Tutuklandığı zaman ise savaş bitmiştir, ama savaş yıllarının Türkiye’de bıraktığı izler daha uzun süre silinemeyecektir. Rıfat Ilgaz, “Karartma Geceleri”nde Mustafa Ural’ın kaçış öyküsünü anlatırken, savaşın etkisindeki Türkiye’nin 1940’lı yıllarına da ışık tutuyor. Kitap, Ilgaz’ın 100. yaşına armağan olarak yapılan yeni baskısıyla okuyuculara sunuluyor. Hamam/ Yorgo Valasiadis/ Çeviren: Betül Ayanoğlu/ Pan Yayıncılık/ 312 s. Yorgo Valasiadis, bir şehir, bir ülke ve iki kıta arasında kalmış bir yazar. Şehir İstanbul, ülke Almanya, kıtalar Avrupa ve Asya’dır. Valasiadis ise İstanbul’da yetişmiş bir Rumdur ve kırk yıldır Almanya’da yaşa Bir Strateji Ustası Peter Drucker/ Robert Swaim/ Çeviren: Ümit Şensoy/ Türkiye ş Bankası Kültür Yay. 350 s. Robert Swaim, bu yapıtında iş dünyasında önemli bir yere sahip olan Peter Drucker’ın yapıtlarına dair farklı bir bakış açısı sunarken onun bir işin büyümesine yönelik görüşlerini de özetliyor. Yazar, Peter Drucker’ı öğretmeni, iş arkadaşı ve otuz yıllık dostu olarak tanıtıyor; fikirlerini her zaman kendisiyle paylaşmış olduğunu ifade ediyor. Kitapta, Drucker’ın stratejiye ve stratejik düşünmeye dair düşünceleri bir araya toplanıyor. Aphrodisia’lar Şiirler/ Serdar Aydın/ Kendi Yayını/ 60 s. “çöl mavisi/ susuz ve sessiz paranoya/ ağırlaşan belleğimde/ bedevi kadınların/ kumul tenleri/ kara kapkara metal... uzakta/ iki ışık/ birbiriyle sevişen/ coşkulu/bir mastürbasyon daha/ yaşlandık.../ doğrusu/ bir orgazm daha/ öldük...” Daha önce şiir, şiirmetin, eleştiriçözümleme, resim eleştirisiçözümleme türlerinde yapıtları yayımlanmış olan Serdar Aydın, “Aphrodisia’lar”da, şiirleriyle okuyucularının karşısına çıkıyor. Holokost EndüstrisiYahudilerin Çektiği Çilenin stismarı/ Norman G. Finkelstein/ Çev.: Utku Umut Bulsun/ Kırmızı Kedi Yayınevi/ 228 s. Yahudi kökenli bir entelektüel olan Norman G. Finkelstein, “Holokost Endüstrisi” adlı inceleme kitabıyla dünya çapında büyük tartışma yarattı. Ailesinin bütün fertleri Naziler tarafından katledilmiş, annesi Majdanek, babası Auschwitz Kampı’na gönderilmiş olan yazar, Yahudi soykırımının yani Holokost’un bütün acılarını yaşamış. Bu nedenle ailesinin ve sevdiklerinin çektiği acıların istismarına karşı çıkıyor. Bu kitabıyla da Holokost’un acılarının hangi yollarla paraya çevrildiğini ve bu paranın gerçek Holokost mağdurlarından nasıl esirgendiğini anlatıyor. Kitap ayrıca, ABD’nin Yahudi lobisini ve İsrail’i nasıl kullandığını gözler önüne seriyor. Şeriat Pazarı/ Hikmet Çetinkaya/ Cumhuriyet Kitapları/ 278 s. Usta gazeteci Hikmet Çetinkaya, “Şeriat Pazarı” ile okuyucularının tekrar karşısında. Çetinkaya bu kitabında, Tarikat Siyaset Ticaret üçgeninde kurulan ‘şeriat pazarı’nın dününden hareketle, oluşum ve gelişim sürecini ayrıntıları ve belgeleriyle okuyucuya sunuyor. Günümüz siyasetine değişik açılımlar kazandıracak olan kitap, gerçekleri acımasızca gün yüzüne çıkarıyor. SAYFA 36 10 MART 2011 maktadır. Yazar “Hamam”da, İstanbul’dan Almanya’ya gelişini anlatıyor. Kitapta azınlıklar ve göç, kimlik ve uyum sorunlarına dair gerilim dolu hikâyeler, acıları önce çıkarmadan, soğukkanlı fakat mizahi bir dille aktarılıyor. Reading Zindanı Balladı/ Oscar Wilde/ Çeviren: Özdemir Asaf/ Kırmızı Yayınları/ 208 s. Oscar Wilde’ın “Reading Zindanı Balladı” adlı bu şiiri; anlatılan cinayetin, o zamanın İngiliz kamuoyunda geniş tepki yaratan tartışmalarına öncülük yapmış, İngiltere’de cezaevlerinin yeniden düzenlenmesini, ceza uygulama sistemlerinin düzeltilmesini sağlayan yasaların çıkmasına da doğrudan katkısı olmuş. Kitabın yapılan elimizdeki yeni baskısında, bir edebiyat başyapıtı olan “Reading Zindanı Balladı”nın Özdemir Asaf tarafından yapılmış çevirisinin yanında; kitaba konu olan cinayetin öyküsünü, toplumsal etkilerini ve Oscar Wilde’ın yaşamöyküsünün çarpıcı kareleri de okuyucuya sunuluyor. Kafes/ John Perkins/ Çeviren: Murat Kayı/ APRIL Yayıncılık/ 280 s. “Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları” ile tüm dünyayı büyük uykudan uyandıran, ses getiren John Perkins, önceki kitaplarında ve Zeitgeist’te anlattıklarını “Kafes” adını taşıyan yayımlanan son kitabında, yakın geçmişteki yılların gerçekleriyle birleştiriyor. Yapbozlarla bir araya getirilen ‘Büyük Resim’i okuyucuların gözleri önüne seriyor. Perkins kitapta bunun yanında gerçekçi, hayata geçirilmiş ve geçirilebilir çözümler de öneriyor. Nietzsche ve Felsefe/ Gilles Deleuze/ Çeviren: Ferhat Taylan/ Norgunk Yayıncılık/ 248 s. Gilles Deleuze’ün felsefe tarihi okumalarında “Nietzsche ve Felsefe”nin kapladığı alan, özellikle diyalektiğe karşı girişilen kavga bakımından çok önemli bir yer tutar. Tepkisel insanı, ona özgü duygu tipleri olan hıncı ve onun daha da gelişmiş, içselleşmiş biçimi olan vicdan azabını Nietzsche’nin nasıl ifşa ettiğini, Deleuze tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor bu çalışmasında. Hermeneutik ve Tin Bilimleri/ Wilhelm Dilthey/ Çeviren: Doğan Özlem/ Notos Kitap/ 146 s. Modern zamanların başlamasıyla birlikte bilim kavramının doğa bilimleri modeline göre anlaşılması, bilim olmanın temel ölçütünün de bu modele göre belirlenmesini beraberinde getirmişti. Böylelikle toplumu ve tarihi konu alan bilim olma iddiasındaki bütün girişimler de bu ölçüte uymak durumundaydılar. Ancak, Wilhelm Dilthey, Almanya’da kendisinden önce zaten güçlü bir geleneğe sahip olan tarihçilikten de yararlanarak tin bilimleri diye adlandırılan bilim grubunun, konusu ¥ kadar yönteminin de doğa bilimlerinden farklı CUMHURİYET KİTAP SAYI 1099 FA 35