Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
a önemli: “Gizli servisler arasındaki çekişmelerle ilgili olarak yazdıklarım, Wikileaks’le gündeme geldi. Kâhin ya da dâhi değilim, sadece bugün gördüklerim o dönemde de yaşanıyordu. Bu nedenle de kitabın sonuna ‘Simonini hâlâ aramızda’ şeklinde bir not düştüm…” HEM FİYASKO HEM ZİRVE Kitaba yöneltilen eleştiriler, günümüzde edebiyat eleştirisi alanında güncel olan iki temaya değinmesi bakımından da dikkat çekiyor. Mesela; “Gerçek olan ile kurmaca arasındaki sınırlarla nasıl baş edilebilir” sorusu ve ikinci olarak da; “Roman karakterleriyle empati kurmamız gerekir mi” sorusu... Yayımlandığından beri roman hakkında çok farklı yorumlar yapıldı. Kimilerince göklere çıkarıldı kimilerince de deyim yerindeyse yerin dibine sokuldu. Mesela Almanya’da Frankfurt Kitap Fuarı başlamadan günler önce raflardaki yerini alan roman “fiyasko” olarak nitelendirildi. Süddeutsche Zeitung gazetesi, roman için “en büyük fiyasko, sıkıcı olaylar yığını” değerlendirmesi yapmaktan kendini alamadı. Diğer taraftan Times Literary Supplement ise “Tarihteki sahtekârlıkların gücünü yeni zirvelere taşıyan bir roman” değerlendirmesinde bulundu. Arada kalanlar, duruma farklı bir taraftan bakanlar da vardı tabii... Publisher’s Weekly’de yer alan yorum aynen şöyleydi: “Eco’nun okurları, şüphesiz yazarın öyküsünü karmakarışık ve kalabalık olarak anlatmaktaki ısrarını memnuniyetle karşılayacaktır. Anlatı, ayrıntılarda kayboluyor. Biz Umberto Eco’nun Dan Brown basitliğinde kitaplar yazmasını beklemiyoruz. Ne var ki, okuru etkileme arzusu ve okurlardan çok fazla şey beklemesi, bazen yazarın amaçladığının tam aksi bir yönde çalışabiliyor.” İtiraf edelim; okurun bu romanı okurken ayrıntılarda kaybolması muhtemel. Bazı bölümlerde gerçeklerin nerede bittiği, kurmacanın nerede başladığı kafa karıştırıyor, çok fazla ayrıntı dikkat dağıtıyor. Belki tam da burada Umberto Eco’nun Amazon okurları için yazdığı mektuptan alıntı yapmakta fayda var: “Prag Mezarlığı’nda ana karakter dışındaki bütün karakterler gerçekten yaşamıştır. Ben, bu kitabın iki tür okura ulaşmasını istiyorum. İlk okur, bu olayların gerçekten yaşandığı hakkında en ufak bir fikri bile olmayan, on dokuzuncu yüzyıl edebiyatı ile ilgilenmeyen ve hatta Dan Brown’ı ciddiye alan kişiler olacaktır. Bu okur, yazarın ahlaksız ve kötü buluşlarını okumaktan sadistçe bir zevk alacaktır. Yazarın buluşları dediğim şeye, edebiyat tarihinin en aksi ve kötü karakteri olması için uğraştığım başkarakter de dahildir. İkinci tür okur ise benim gerçekte yaşanmış olayları yeniden aktardığımı bilir veya bir şekilde sezer. Tarihin bu kadar dolambaçlı olması, bu okurların soğuk terler dökmesine yol açabilir. Bu okur endişeyle arkasına bakacak, bütün ışıkları açık tutacak ve bu yaşananların günün birinde tekerrür edeceğinden şüphelenecektir. Ve tıpkı benim gibi o da ‘Aramızdalar’ diye düşünecek…” Şimdi sizin düşünmeniz gerekecek; Siz Eco’nun tarif ettiği hangi tip okursunuz? Prag Mezarlığı/ Umberto Eco/ Çeviren: Eren Yücesan Cendey/ Doğan Kitap/ 496 s. 27 EKİM 2011 SAYFA 5 manlaProotobında mberto antikeze ir kahk çok örgüonini tlamak n Sitanışıenç bir apıyunca r okur. , tarihnmiş ma deerüve UK ığı’nda zemesi emişlattı. caraffa, uğunu, nî gönını beklığı” anda klaştığı Ünita Scatesinde r del kıcı ve dikten nlaştı: tasvir neden olarak na işleda a ¥ i tist saçmalıklardan dolayı aklı karışıyor. Yahudilerin bu kadar net bir biçimde suçlu olarak gösterilmesi karşısında, kimi insanlar Eco’nun yazdıklarında doğruluk payının olabileceğini düşünebilir.” Espresso dergisinde yayımlanan bir makalede Roma Hahambaşı Riccardo Di Segni, “En nihayetinde okur, ‘Bu Yahudiler toplumu yıkıp dünyayı yönetmek istiyorlar mı istemiyorlar mı?’ diye düşünmeye başlıyor. Elimizdeki belirli bir olguyu inceleyen ve anlatmaya çabalayan akademik bir kitap değil. Asıl sorun da bu noktada doğuyor. Prag Mezarlığı bir roman. Dahası, o denli başarılı ki insanı ikna etmeyi başarıyor” diye yazdı. Umberto Eco’nun Riccardo Di Segni’ye cevabı gecikmedi: “Ben bir roman yazdım. Bu, çelişkileri ortaya koyarak sonuçlara varan bir makale değil, bir roman. Tıpkı Risorgimento (İtalya’nın birleşmesi, kelime anlamı: Diriliş, Yeniden Doğuş)’nun iki cephesini de kâğıda döktüğüm gibi, antisemitizmin doğuşu ve yükselişi için de aynı şeyi yaptım. Baruel’den bu yana antisemitizm hakkındaki önyargıları dile getiren yüzlerce kitap ve dergi yayımlandı. Ben, sözkonusu önyargıların biriktirilmesi sonucunda Protokoller’in nasıl oluşturulduğu ile ilgileniyorum. Okurun karnına yumruk atmayı hedefledim.” ¥ HA WIKILEAKS HA SIMONINI Peki, Prag Mezarlığı tarihi bir kitap mı yoksa sadece bir roman mı? Prag Mezarlığı her ne kadar suçlamalarla tartışmalara yol açsa da elbette bir tarih anlatısı değil, sadece bir roman. Eco, “Ana haber bültenlerinde akşam cinayet haberleri yayımlanıyor. Çocuklar da izliyor bu haberleri. Uzmanlar izletmeyin deseler de çocuklar, gençler bir şekilde internet üzerinden ulaşıyor bu tür haberlere. Geçmişte Nazizme, günümüzde El Kaide ve benzeri örgütlere esin periliği yapan Siyon Protokolleri’ne internet dahil birçok kaynakta ulaşılıyor” diyor. Eco’ya göre; Hiçbir kurgu, gerçekte yaşananlar kadar heyecan verici ve macera dolu olamaz. İyi gözlem yapmayı bilmek yeter; hayal gücümüz, gerçekle yarışamaz… Tarihin belli bir kesiti süresince düzenlenen komploların arka planını anlatan Umberto Eco, uzun ve titiz bir çalışma sonrası Prag Mezarlığı’nı yazarken çok keyif aldığını söylüyor ve romanda anlatılanların bugün yaşadıklarımızla benzerlikler göstermeye başladığını ifade ediyor ki bu gerçekten 1132 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1132